"Yaptıklarınıza karşılık." (A'raf 43)
"Kazandıklarınız sebebiyle." (Yunus 52)
"Ellerinizle sunduklarınız sebebiyle." (Âl-i İmran 182)
"Ellerinin yaptıkları sebebiyle." (Hac 10)
"Allah adına bâtıl şeyler söyleyip O'nun ayetlerine karşı kibirlenmeniz sebebiyle." (En'âm 93)
"Bu, onların dünya hayatını âhirete tercih etmeleri sebebiyledir." (Nahl 107)
"Bu, onların Allah'ın indirdiğini kerih görmeleri sebebiyledir." (Muhammed 9)
"Bu, sizin Allah'ın ayetlerini alaya almanız sebebiyledir." (Casiye 35)
"Allah bununla rızasına tabi olanları hidayete iletmektedir." (Maide 16)
"Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onlara azab etsin." (Tevbe 14)
Bunlar gibi sebebiyeti ispat eden ayetler zaten kulun, kendi fiillerinin faili olduğu ispat ediyor. Ama onlar kulların fiillerinin yaratılması bahsinde "Allah her şeyin yaratıcısıdır. Kulların fiileri de bir şeydir." gibisinden bir itirazla geliyorlar.
"Allah'tan başka yaratan mı var?" (Fatır 3)
"Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı." (Enfal 17)
Bu ayetlere dayanarak yukarıdaki ayetleri reddetmiş oluyorlar. Bunun yanında azil yapma meselesinde de Rasûlullah "Sen dilediğini yapabilirsin. Allah tarafından takdir edildiyse o, dünyaya gelir." buyurması, "Sizi bu deveye ben bindirmedim, Allah bindirdi." buyurması gibi hadislerini de sapkın inançlarına delil olarak kullanıyorlar.
Yaratan yarattığında dilediği gibi tasarrufta bulunur elbet. Misâl ateşin, İbrahim aleyhisselamı yakmaması buna delildir. O, ateşin yakıcılığını ortadan kaldırdığı gibi dilediği sebebi bütünüyle ortadan kaldırabilir de, bırakabilir de.
Allah Teâlâ'nın "Onları sen öldürmedin, Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı." ayetine gelince, bu ayet esasen Rasûlullah(sav)'ın mucizelerinden biridir ve onların yüklemeye çalıştığı gibi bir manâda değildir. Bu ayet Bedir ashabına özeldir. Rasûlullah(sav)'in, müşriklerin bütünün yüzüne attığı, Allah'ın da onları hedefine ulaştırdığı bir avuç toprak da böyledir. Bu, beşerin gücünün üstünde bir şeydir.
"Siz öldürmediniz" buyruğu da böyledir. Bu öyle bir öldürme işidir ki, kendi elleri onlara ulaşmamıştır. Onlara meleklerin eli ulaşmıştır. Onlardan birisi, bir atlının peşinden giderken, melekten gelen bir darbe sonucu birden başının önüne düştüğünü görüyordu. Nassları anlama kıtlığı bulunanlar eğer bunları anlamış olsalardı, bununla her türlü öldürme ile içki içme, zina, hırsızlık ve zulüm gibi diğer fiiler arasında bir fark olmadığını anlarlardı.
Aynı şekilde "Sizi ben bindirmedim, sizi ancak Allah bindirdi." hadisi de böyledir. Bu hadiste Allah'ın onları kukla gibi sürüklediği kastedilmemiştir. Rasûlullah(sav)'in yapmış olduğu şey, Allah'ın emrini uygulamaktan ibarettir. Sonuçta Allah kendisine, onları bindirmeyi emretmiş, o da verilen emri yerine getirmişti.
Azil konusu da böyledir: "Onun için takdir edilen mutlaka gelir." Bu sözde ancak sebeplerin geçersizliği vurgulanmıştır. Çünkü Allah Teâlâ, çocuk yaratmayı takdir ettiği zaman, çocuğun yaratılacağı su, ne kadar az olursa olsun o mahalline ulaşır. Bu hadisten cinsel ilişkinin çocuğun yaratılmasında hiçbir etkisi olmadığı ve yaratılma için bir sebep teşkil etmediği sonucu sünnetin neresinde varid olmuştur?
Sebepler vardır ve bunlar Allah'ın dilemesiyle etkisiz kalabilir. Yani sebepler, özünde sebeplilik gerekçeleri devam etmekle birlikte, kendi dengi veya daha güçlü bir şey ile engellenebilir. Nitekim şer sebeplerinden bir çoğu tevekkül, dua, sadaka, zikir, istiğfar, köle azadı ve sıla-ı rahim ile engellenebilmekte; yine nice hayır sebepleri de tahakkuk ettikten sonra bunların zıddı ile tersine döndürülebilmektedir.
Bkz: (İ'lâmü'l-Muvakkı'in, I, 729-732)