Mutezile meshebinin –Mekan- Cihet Yönün İmkansızlığı Hakkındaki görüşü
Mutezile meshebine mensup bilginler Yüce Allah’ın bir yönde bulunduğunu ima eden ayetler üzerinde durmuş ve bu ayetlerin zahiri anlamlarıyla algılanmalarının tevhid ve tenzih-zorunluluğuyla-çelişeceğini-belirtmişlerdir demişlerdir ki:
Melekler sıra sıra dizili durumda Rabbin geldiği zaman…(Fecr,22) ayeti ile kast edilen anlam şudur: Allah kıyamet sahnelerinde büyük ayetlerini gözler önüne serer.O dehşet verici sarsıntılar ve korkuları gösterir.Melekleri getirir ve kuşkuları içinde bocalayan insanlara gerçekleri somut olarak gösterir.Böylece insanlar Yüce Allah ile ilgili olarak tahmin edemedikleri gerçekleri gözlemleme imkanını bulurlar.Yoksa Yüce Allah’ın Rabbin geldiği…ifadesi Allah’ın bir yerden gelişini anlatmaya dönük değildir.
Bir yerden ayrılması ve başka yere gelmesi sözkonusu değildir.Bir yerden bir yere gitmesini anlatmaya dönük bir ifade olarak algılanması yanlıştır.Tam tersine O bütün mekanları görmektedir.Hiç bir mekan O’ndan saklı kalamaz.O her kıvrımı her dönemeci her gizliliği bilir.Yoğun olarak bulunan her mekanda hazırdır.Onlar ille buluttan gölgeler içinde Allah’ın gelmesinimi bekliyorlar (Bakara,210) ayeti de tıpkı: Onlar sadece korkunç bir sese bakarlar.Çekişip dururlarken ansızın O kendilerini yakalar.(Yasin,49) Allah onlara ummadıkları yerden geldi (Haşir,2) ayetleri gibi Yüce Allah’ın sözkonusu insanların üzerine azabını ve emrini indirmesini ifade eder.Yoksa Yüce Allah’ın bir yerden ayrılıp onlara gelmesi gibi bir anlam ifade etmez.O bir yerdeyken bir başka yere intikal etmez.Nitekim bir insan da ilginç bir iş yapan bir başkasına şöyle hitap eder.Sen büyük bir iş gerçekleştirdin veya Falan adam büyük bir işle geldi.Bunu söylerken asıl maksat o kişinin yaptığı ilginç işe dikkat çekmektir.İşte ayetlerde Yüce Allah’ın gelmesi anlamını veren ifadelerin te’vili budur.Ayrılmak ve intikal etmek gibi bir anlam kastedilmiş.değildir.Çünkü.bir.yerden.ayrılan.-yönlendirilendir. dolayısıyla muhtaç kimse konumundadır.Yerinden ayrılmayan ihtiyacı olmasaydı oradan ayrılmazdı.(İmam Kasım er-Ressi Kitabu’lAdli ve’t-Tevhid ve’n-Nefyu’l-Teşbih sh.121 elyazması)
Ehl-i sünnet ise bu konuda şöyle der
1)-Ebu Hüreyre (r.a) rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur.
Kıyamet günü olacağında Rabbimiz kullara iner .
(*)-Bunu Tirmizi (II/61) İbn Huzeyme (vr.250/2) Hakim (I/418) de bir başka yoldan Ebu Hureyre,den gelen bir hadis olarak rivayet etmiş ve sahih olduğunu belirtmiştir.
(2)-İbn Mes,ud,un rivayet ettiği hadise göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu.
Allah öncekileri de sonrakileri de vadesi belli bir gün için kırk yıl süre bir arada bulunduracak .Gözleri semaya dikilmiş nihai ve ayırt edici hükmün verilmesini bekleyecekler.
Yüce Allah buluttan gölgeler içerisinde Arştan Kürsi,ye inecek….Hadis devam ediyor uzunca…..
(*)-Zehebi el-Uluvda .138 de hasendir demiştir.Hadisin senedi dediği gibi hatta daha yüksek bir mertebededir..Hadisi aralarında Abdullah b.Ahmed,in de bulunduğu tahric eden bir topluluktan gelen bir yolla muhtasar olarak zikretmiş bulunmaktadır.Daha sonra da bu hadisi bundan daha eksiksiz bir şekilde bütünüyle İbn Mes,ud,a kadar muttasıl senedi ile de rivayet etmiştir.Hadisi bütünüyle Abdullah b.Ahmed es-Sünne (s.177) de rivayet etmiştir.Müellif de el-Arba,in adlı eserinde(186/a) bu sahih bir hadistir demektedir.
3-İbn Abbas,tan Kıyamet kopmadan az önce bir münadi şöyle seslenecektir.
İşte kıyamet size geliyor –bu sesi hayatta olanlar da ölüler de işitir-Sonra Allah dünya semasına iner.
(*)-Hadisi İbnu-l-Mübarek rivayet etmiştir ravileri sikadır.Bu hadisi musannıf İbnü-l-Mübarek,in Süleyman et-Teymi,den onun Ebü Narda,dan onun İbn Abbas,tan diye naklettiği bir rivayet olarak kaydetmiştir.Bu Müslim,in şartına uygun sahih bir sendir.(el-Uluvv li-l-Aliyyi-l-Azim (155/94)
(4)-Ubeyd b.Umeyr,in hadisi.Dedi ki : Aziz ve Celil olan Rabbimiz gece yarısında dünya semasına inerekşöyle buyuruyor.Benden dileği olan var mı.Ona vereyim Benden mağfiret diyelen varmı Günahını bağışlayayım Nihayet fecir vakti gelince Aziz ve Celil olan Rab yükselir.
(*)-Bu Ahmed,in oğlu Abdullah kendi tasnifi olan er-Reddu ale,l-Cehmiyye adlı eserinde rivayet etmektedir.Ayrcıva Hafız Zehebi bunu el-Uluvv li-l-Aliyyi-l-Azim,de rivayet etmektedir (156/99)
(5)-İmam Şafi-i (150-204)
Şeyhül-İslam Ebu,l-Hasen el-Hikari ile Hafız Ebu Muhammed el-Makdisi,Ebu Sevr Şuayb,a kadar ulaşan senetleriyle,her ikisi de hadisin büyük destekçisi İmam Muhammed b.İdris eş-Şafi,i rahımullah,dan şöyle dediğini rivayet etmektedir.
Benim izlediğim ve Süfyan,Malik ve buna benzer gördüğüm kimselerin izledikleri sünnete dair söylenecek söz Allah,tan başka hiçbir ilah olmadığına Muhammed,in Allah,ın Rasülü olduğuna şahadeti Allah,ın seması ve Arşı üzerinde bulunduğuna,yaratıklarına dilediği şekilde yakınlaşıp dünya semasına nasıl dilerse öylece ineceğine dair ikrarda bulunup kabul etmektir.deyip itikada dair diğer hususları zikretmiştir (el-Uluvv li,l-Aliyyi-l-Azim (202/196)
(6)-Horasan Alimi İshak b.Ruhuye (166/238)
İbrahim b.Ebi Talib dedi ki : Ben Ahmed b.Said er-Ribati,yi şöyle derken dinledim : Ben İbn Tahir,in meclisinde hazır bulundum.İshak da bulundu.Ona nüzül hadisi hakkında o hadis sahih midir diye soruldu.O evet dedi.
Komutanlardan birisi ona :
Nasıl iner diye sordu :
İshak : Sen bunu kabul etki sana nüzülü niteleyeyim.
Adam : Ben onu yukarda kabul ediyorum.
Bu sefer İshak şu cevabı verdi : Allah : Melekler saf saf dizilmiş beklerken Rabbin geldiği vakit buyurmaktadır.
Bu sefer İbn Tahir Ey Ebü Yakub bu kıyamet gününde olacaktır deyince.
İshak : Kıyamet günü gelecek olanı bugün gelmekten alıkoyan nedir cevabını verdi.
(*)-Bu sahih bir senettir.er-Bibati de Buhari,nin hocalarından sika birisi olup 246 yılında vefat etmiştir.Bu rivayeti es-Sabüni Akidetü,s-Selef (1/113,el-Mecmua,atul-l-Muniriyye de rivayet etmiştir.
(Mutezile) Ayrıca Yüce Allah’ın gökte olduğunu zahiren ifade eden ayet ve hadisleri de O’nun kudretinin yüksekliği ve yüceliği veya emrinin rızkının ve ayetlerinin gökte olması şeklinde yorumlamışlardır.Bu tür nassların bir şekilde cihet ifade etmiş olmalarını kesinlikle kabul etmemişlerdir.Konuyla ilgili olarak demişlerdirki:
Biri şöyle bir soru yöneltirse:Yesar’ın Muaviye b.Hakem’den rivayet ettiği şu hadisin yorumu nedir? Dedim ki: Ya Rasülullah (s.a.v) benim bir cariyem vardı.Uhud Savaşı’nda önce benim koyunlarımı güdüyordu.Bir gün kurt koyunlardan birini götürdü.Ben de bir insanım.Sizin gibi ben de üzülürüm Ancak ben öfkelendim ve şiddetle dövdüm.Bu sözlerim Peygamberimize çok ağır geldi.Bunun üzerine dedim ki Ya Rasülullah (s.a.v) onu azat edeyim mi Peygamberimiz buyurdu ki.Onu bana getir Ben de cariyeyi Rasülullah’ın yanına getirdim.Peygamberimiz ona dedi ki:
Allah nerededir?
Dedi ki: semadadır:
Peygamberimiz Ben kimim diye sordu O: Sen Allah’ın elçisisin diye cevap verdi.Bunun üzerine Peygamberimiz Onu azat et O mü’mindir diye buyurdu:
(Mutezile diyor ki) Cariyenin Allah göktedir sözü yükseklik ve yücelik anlamını ifade eder.Bunun anlamı şudur:Yüce Allah kudreti itibariyle yüksektir yücedir.Eğemenliği itibariyle üstündür.Ulaşılmaz erişilmez bir üstünlüğe sahiptir Nitekim:Gökte olanın sizi yere geçirmeyeceğinden emin misiniz (Mülk,16) gibi ayetlerle ilgili şöyle denilmiştir: Siz emri ayetleri ve rızkı gökte olanın sizi yere geçirmeyeceğinden emin misiniz..Ya da bu anlamı ifade edecek değerlendirilmelerde bulunulmuştur.(eş-Şerif el-Murtaza (Emali el-Murtaza) 2.bl..sh.167.168)
Böylece Mutezile ve onlarla aynı görüşü paylaşan guruplar Yüce Allah açısından her türlü mekan yer kaplama ve bir yönde bulunma şeklinde algılanabilecek değerlendirmeleri reddetmişlerdir.Bununla beraber üzerinde ittifak ettikleri bu gerçeklerin ayrıntıları bağlamında değişik görüşler ileri sürmek süretiyle ihtilaf etmişlerdir:
Eş’ari’nin dediğine göre Mutezile ve onlarla aynı görüşleri paylaşan guruplara mensup bazı kimseler şöyle görüşler dile getirmişlerdir:Yüce Yaratıcı her mekandadır.Yani tüm mekanları yönetmektedir.O’nun yönlendirmesi ve yönetmesi her mekandadır.Bu görüşü benimseyenler şunlardır.Mutezile ekolünün çoğunluğunun yanı sıra Ebu’l-Huzeyl Caferan (İki Cafer)(1) el-İskafi Muhammed b.Abdulvehhab el-Cubbai (2)
Mutezileden Bazıları da şu görüşü savunmaktadır:Yüce yaratıcı her hangi bir mekanda değildir.O ezelden beri olduğu yerdedir.Bu da Hişam el-Fevti Ubbad b.Süleyman ve Ebu Zafer(3) gibi Mutezile meshebine mensup bilginlerin görüşüdür.(4)
(1)-İki Caferden biri Ebu Muhammed b.Mubeşşir es-Sakaf’dır.(Ö.H.234) Üstadı el-Murdar gibi Mutezile mezhebine mensup bilginlerin ibadetle temayüz etmiş şahsiyetlerindendi.El-Vasık döneminde siyasal makamları reddetti.Mutezile tabakatının yedinci kuşağı arasında sayılır.el-Meniyye vel-Emel sh.35-45 el-İntisar sh.81,199 Felsefetu’l-Mutezile c.1sh.30-31 Diğeri Ebu’l-Fadl Cafer b.Harb el-Hamdani’dir.Mutezilen’nin yedinci tabakasına mensup bilginler arasında sayılır.Bkz.el-Meniyye ve’l-Emel sh.35-45 el-İntisar sh.180-181 Felsefetu’l-Mutezile,c.1.sh.31
(2)-Muhammed b.Abdullah (Ö.H.240) Cafer b.Harb’ın öğrencisidir.Mutezile mezhebinin bilginlerin yedinci tabakasından sayılır.Bkz.el-Meniye ve’l-Emel sh.35-45 el-İntisar sh.142-202 Felsefetu’l-Mutezile c.1.sh.31
(3)-Ebu Zafer Muhammed b.Ali el-Mekki Nisabur İmamı olarak bilinir.Hişam el-Fevti’nin görüşlerini savunurdu.Mutezile mezhebinin ikici tabakasında yer alan bilginlerden sayılır.el-Miniye ve’l-Emel.sh.45
(4)-Makalatul-İslamiyyin c.1.sh.157
Ehli Sünnet ise bu konuda şöyle der:Hafız Zehebi bu konu hakkında şöyle demektedir: İşte bu şekilde: Allah nerede diye kendisine sorulan herkesin fıtratı gereği hemen:Semadadır dediğini görüyoruz.Bu rivayette iki mesele vardır:
Birincisi Müslümanın:Allah nerededir diye sormasının meşru olduğudur.
İkincisi ise kendisine soru sorulan kimsenin:Semadadır diyeceğidir.Bu iki meseleyi inkar edip reddeden bir kimse aslında Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem’e karşı tepki gösteriyor demektir.el-Uluvv li’l-Aliyyil-Azim (s.107)
Yine bu konuda Kadı Ebu Ya’la cariye ile ilgili hadisi söz konusu ettikten sonra şunları söylemektedir:
Bu haber ile ilgili açıklamalar iki fasıla ayrılır:
Birincisi Allah-u Teala hakkında O nerededir diye sormanın caiz oluşu.
İkincisi ise O’nun semada olduğuna dair haber vermesinin caiz oluşu.Nitekim Yüce Allah bize kendisinin semada olduğunu haber vererek Gökte olanın sizi yere geçirmesinden emin mi oldunuz ve O Arşın üzerindedir diye buyurmaktadır.(el-Uluvv li’l-Aliyyil-Azim (sh.300)