Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Irkçılık Yapan Kafir Olur mu?

A Çevrimdışı

abdul muntakim

Üye
İslam-TR Üyesi
Müslüman olduğunu söyleyip ırkçılık yapan irtidat etmiş olur mu?
"Kim ırkçılık propagandası yaparak veya kabileciliğe/ırkçılığa destek vererek yoldan çıkmış bir topluluğun bayrağı altında öldürülürse, onun ölümü cahiliye ehlinin ölümü gibidir." (Müslim, İmare, 57)
"Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir. " (Ebu Davud, Edeb, 111-112)

Hadislerini nasıl anlamalıyız. Irkçılık fasıklık mı yoksa kişiyi küfre sokan bir itikat mı?
 
Öğrenen Müslüman Çevrimdışı

Öğrenen Müslüman

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Müslüman olduğunu söyleyip ırkçılık yapan irtidat etmiş olur mu?
"Kim ırkçılık propagandası yaparak veya kabileciliğe/ırkçılığa destek vererek yoldan çıkmış bir topluluğun bayrağı altında öldürülürse, onun ölümü cahiliye ehlinin ölümü gibidir." (Müslim, İmare, 57)
"Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir. " (Ebu Davud, Edeb, 111-112)

Hadislerini nasıl anlamalıyız. Irkçılık fasıklık mı yoksa kişiyi küfre sokan bir itikat mı?
3 Temel Esas Ali b. Hudayr Şerhi
IMG_0058 (1).jpeg

IMG_0059.jpeg
 
M Çevrimdışı

münferit

Üye
İslam-TR Üyesi
Aslında cevap soruda yatıyor. Hadisi olduğu gibi anlamamız gerekir. Allah'a iman ettiğini söyleyen ve İslam'dan başka her şeyi (ki o bir hayat nizamıdır bünyesinde her şeyi ihtiva eder) bütün nizamları ve eğilimleri batıl gören bir insan ırkçılık yapmaz, ırkçı söylemlerde bulunmaz, kalbinde iman eden müslüman bir insanın kimliğinden başka edinilen kimliklere sempatisi olmaz, olamaz; Gazali'nin benzetmesiyle iman ile küfrün aynı yerde barınamaması bir odada aynı anda aydınlık ve karanlığın aynı anda barınamaması gibidir. Şu anda dünya ırkçılık üzere birleşmiş durumda. Hatta Fransız İhtilali denilen hadiseden sonra imparatorluklar dağıldı ve her millet kendi milli devletini kurdu ve bu milli devletlerin temel dayanağı kendi ırkları ve bu ırklarını temsil eden değerleri(!)dir: bayrak, milli devlet, milli liderler gibi. Böylesi bir batıl kuşatmasında insanın zihni böylesi yaygın bir bakış açısından etkilenebilir, bu da çoğunlukla Müslümanların kafir ve müşriklerle iç içe yaşamasından dolayıdır. Eğer iman eden bir insan müşriklerle ve kafirlerle olan ilişkisini ölçülü bir şekilde muhafaza edemezse Allah göstermesin kalbi kayar ve onlara veya onların anlayışlarına meyletmeye başlar. Böylesi bir durumda insan yavaşça ayağının kaydığını fark etmeye başladığında -ki bu Allah'ın bir lütfudur- kafirleri ve müşrikleri tekfir edip onlardan beraat etmeli, müminlere yaklaşmalı ve iman kardeşliğini yaşayarak kalbini İslam üzere sabit tutmalı ve Müslüman kardeşinin de bu hakikati yaşamasına yardımcı olarak onun da dünya işlerinde ve ahiret saadetini kazanmasında ona yardımcı olmaya çalışmalıdır. Elbetteki ırkçı niyetler, söylemler ve hatta eğilimler tövbeyi gerektirir. Irkçı veya milliyetçi ifadeler Allah'ın yüceltmediğini yüce saymak veya insanları Allah'ın ayırmadığı gibi ayırmaktır. İslam'a göre üstünlük takvadadır. Kim daha çok takva sahibi ise o daha üstündür. Bunun yanından İslam insanları kafir, müşrik, münafık, mümin şeklinde ayırmaktadır. Münafıkları Allah bilir ve onlar mümin için bir imtihandır. Fakat küfür sözü söyleyen küfür amelinde bulunan ve açıkça İslamı tanımadığını olduğu gibi söyleyen ve bunu amelleri ve yaşantısı ile belli eden insanların ameli ve yaşantısı bellidir. Onlardan ve onları sevmekten uzak olmak imanın şartıdır. Ama bu insanlarla bazı ilişkiler yasak değildir. Onlarla ticaret yapmak ve hatta din konusunda savaşmadıkça ve bizi yerlerimizden çıkarmaya çalışmadıkları sürece onlara güzel davranabiliriz:


Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men'etmez. Çünkü Allah, adalet yapanları sever.

(Mümtehine Suresi/8.Ayet)

Ama kafir ve müşriklerle olan veya olabilecek olan sosyal ilişki imana göre şekillenmelidir. Ve onların bizlerin dinimize, canımıza, malımıza ve namusumuza düşmanlıkları yoksa onları İslam'a davet edebileceğimiz şekilde normal bir ilişkimiz olabilir.

Diğer yandan şu anda ben müslümanım diyenler arasında cemaatleşme, gruplaşma, tekfirciliğe dayalı buğz etme faaliyetleri yaygınlaştığından ve fitnenin çok olmasından dolayı elimizden geldiğince imana koşmalı ve güzel amellerde bulunmaya çalışmalıyız. Allah bizleri yaşadığımız müddetçe ve ölümümüzde imandan ayırmasın.
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu konuda ayrıntı var, ırkçılık küfürdür ama millyetçiliğin haram olan kısmı da vardır mesela imam Nevevi buradaki asabiyeti küçük nifak/amelî nifak olarak değerlendirmiş:

İfk hadisesi (Hz. Aişe’ye zina etti iftirası) Rasûlullâh’a çok ağır gelmişti. Bu olaya üzülen Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem minbere çıkıp: “Ey müslümanlar topluluğu! Ev halkım hususunda bana ezası ulaşan bir şahıstan dolayı bana kim yardım eder? Vallahi ben ehlim hakkında hayırdan başka bir şey bilmiş değilim. Bu iftiracılar bir adamın da ismini ortaya koydular ki, bu zat hakkında da ben hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Bu ismi söyleyen kimse şimdiye kadar ben olmaksızın ailemin yanına da girmiş değildir” dedi. Hz. Âişe der ki: ‘Bunun üzerine Ensâr’ın Evs kabilesinden Abdu’l-Eşhel Oğulları’nın kardeşi Sa‘d b. Muâz ayağa kalktı ve: «Ya Rasûlallah! O kimseye karşı Sana ben yardım edeceğim. Eğer bu iftirayı çıkaran Evs Kabilesi’nden ise ben onun boynunu vuracağım. Eğer Hazreçli kardeşlerimizden ise, yapılacak işi Sen bize emredersin, biz de emrini yerine getiririz» dedi. Hz. Âişe devamla: Bu defa Hazreç Kabilesinden Sa‘d b. Ubâde ayağa kalktı. O bu olaydan önce de iyi bir adamdı. Fakat bu defa kabile asabiyeti onu Sa‘d b. Muâz’ın sözlerinden dolayı öfkeye sürükledi de, Sa‘d b. Muâz’a karşı: «Yalan söyledin. Allah'ın ebedîliğine yemin ederim ki, sen onu (yani Abdullah İbn-i Ubeyy’i) öldüremezsin ve onu öldürmeğe muktedir olamazsın. O, senin cemaatinden biri olmuş olaydı sen onun öldürülmesini istemezdin» dedi. Bu defa da Sa‘d b. Muâz’ın amcasının oğlu Useyd b. Hudayr ayağa kalkarak, Sa‘d b. Ubâde’ye karşı: «Allah'ın ebedîliğine yemin ediyorum ki, sen yalan söylüyorsun. Vallahi biz onu elbette öldürürüz. Sen muhakkak ki münafıkları savunan bir münafıksın» dedi…”

Nevevi dedi ki: “Burada bâtıla taassub gösterene sövmenin cevazı vardır. Tıpkı Useyd b. Hudayr’ın, münafık için taassup yapan Sa’d b. Ubade’ye: “Muhakkak ki sen münafıkları savunan bir münafıksın” demesi gibi. O burada hakiki nifakı kastetmemiş, “Sen münafıkların yaptığı fiili yapıyorsun” demek istemiştir.[8]

Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Usayd b. Hudayr radiyallahu anh’ın bu sözüne sükût etmiş, bu ibareyle ilgili bir şey söylememiş ve karşı çıkmamıştır.

Şüphesiz akraba dahi olsalar, münafıklar adına mücadele etmek ve onları savunmak yasaklanmış bir iştir. Bu yüzden Allah Teâlâ, onların durumunu ve onlarda bulunan dünyalıkları aşağılayarak şöyle buyurmuştur:

فَلَا تُعْجِبْكَ أَمْوَالُهُمْ وَلَا أَوْلَادُهُمْ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُعَذِّبَهُمْ بِهَا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَتَزْهَقَ أَنْفُسُهُمْ وَهُمْ كَافِرُونَ

“Şu halde onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Doğrusu Allah, bunlar yüzünden dünya hayatında onları azaba uğratmayı ve canlarının, kâfirler olarak, güçlükle çıkmasını ister.” (Tevbe 55)

Yine Allah Subhanehu ve Teâlâ, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’i o münafıklardan biri öldüğü zaman cenaze namazını kılmaktan yasaklamıştır. Bu da onları aşağılamada son noktadır. Bizler biliyoruz ki imkân, mal ve çocuk sahipleri adeten saygı ve hürmet görürler. Lakin ayet bundan açıkça yasaklamaktadır. Bu yasaklama, onların aşağılanmasını gerektirir. Zira onların malları ve çocukları ancak dünya ve ahirette azaplarına sebep olacaktır. Bu yüzden Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem münafıkları “Seyyid/efendi” gibi vasıflarla tazim etmeyi yasaklamştır.
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Irkçılığın cahiliye adetlerinden olduğunu anlatan bir hadiste Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

“Bir gün Ebu Zer, Bilal-i Habeşi’ye kızmış ve haddi aşarak ‘siyah kadının oğlu’ diye hakaret etmişti. Bilal onu Rasul-ü Ekrem’e şikâyet etti. Hz. Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebu Zerr’e dedi ki: Onu anasının zenci olmasıyla mı ayıpladın? Sen öyle bir adamsın ki sende hala cahiliye kokusu var. Bak, sen takva ile daha üstün olmadığın takdirde, beyaz veya siyah derililerden daha hayırlı değilsin.” (Ahmed ibn Hanbel, Müsned, Mısır 1313, V, 158.)
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt