MÜRTEDLERE KARŞI CİHADIMIZ
Hamd Allah’adır.Salat ve selam Onun Rasulü’ne ehli beytine ve ashabına olsun.Bundan sonra:
‘’Sana haram ayı,onda savaşmayı sorarlar.De ki:Onda yapılan savaş büyüktür ama Allah yolundan alıkoymak onu inkar etmek,Mescid-i Haram’dan alıkoymak ve ahalisini oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyüktür.Fitne katilden daha büyüktür.Eğer güçleri yetse sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaktan geri kalmazlar.Artık içinizden her kim dininden irtidad eder de kafir olarak ölürse işte böylelerinin bütün amelleri dünyada da ahrette de heder olup gider.Onlar ateşliktirler.Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.’’[1]
‘’O günde kimi yüzler ağaracak kimi yüzler kararacaktır.Yüzleri kararanlara:İmanınızdan sonra kafir oldunuz öyle mi?O halde kafir olmanızdan ötürü azabı tadın(denilir).’’[2]
‘’Ridde/İrtidad,’’-sözlükte- bir şeyden geri dönmek demektir.İslam’dan dönmek de buradan gelmektedir.
Terim olarak;Müslüman olduktan sonra kendi isteğiyle;söz söyleyerek,inanarak,şüphe ederek yahut bir fiil işleyerek kafir olmaktır.’’[3]
‘’Ebu Bekr el-Hısni eş-Şafii ‘’Kifayetu’l Ahyar ‘’adlı eserinde şöyle der:’’Şeriata göre riddet;İslam’dan küfre dönmek ve İslam’ı bölmektir.Bu bazen söz ile bazen fiil ile bazen de itikat ile olabilir.Bu üç çeşitten her birinde sayısız meseleler vardır.’’[4]
‘’Hamed ibn Atik en-Necdi Rahimehullah der ki:’’Sünnet ve hadis alimleri şöyle derler:’’Mürted;ya konuşmasıyla ya fiili ile ya da itikaden,Müslüman olduktan sonra küfreden kimsedir.’’Yine şöyle derler:’’Bir kimse,küfre zorlanmadığı halde inanmaksızın ve bununla amel etmeksizin küfür kelimesini söylese veya inanmadan ve diliyle söylemeden küfür ameli işlese,yahut da dili ile söylemeden ve amel etmeden küfre göğüs açsa her üç halde de kafir olur.’’[5]
‘’İbn Teymiyye Rahimehullah der ki:’’Mürted;Müslüman olduktan sonra söz ya da fiili ile Müslümanlığını bozup İslam’la bir arada bulunması mümkün olmayan bir ameli işleyen kimsedir.’’yine şöyle der:’’Bir kimse küfür olan bir söz söyler ya da bir amel işlerse,kafir olmayı kastetmemiş olsa bile,bu nedenle kafir olur.Zira Allah’ın dilediği kimseler dışında hiç kimse küfrü kastetmez.’’[6]
O halde deriz ki bugün başımızda bulunan mürted yöneticilere karşı tavrımız ne olmalı?Bu sorunun cevabı El Umde Fi İ’dadi’l Udde adlı kitabda şöyledir?’’Mürted yöneticilere karşı Müslümanların görevlerine gelince,Kadı Iyad(rahimehullah) bunu şöyle belirtir:’’Yönetici kafir olursa veya şer’i ahkamı değiştirirse ya da bidatçi olursa velayet hakkını yitirir,ona itaat edilmez.Müslümanların ona karşı çıkması ve eğer imkanları varsa onu görevden indirip yerine adaletli birini getirmeleri gerekir.Müminlerden bir grubun buna gücü yeterse ,kafiri,yönetimden uzaklaştırmaları vacip olur.Ancak imam konumundaki şahıs bidatçi ise,bu durumda güç yetirileceğinden emin olunmadıkça ona karşı çıkılmaz.Böyle bir durumda Müslüman bulunduğu yerden başka bir yere hicret eder ve dinini kurtarır.’’[7]
Bugün yönetimde bulunan ve küfürlerini kusan mürted yöneticilere karşı cihad etmek asli olan kafirlere karşı cihad etmekten öncedir.Nitekim El Umde fi İ’dadi’l Udde adlı değerli kitabda şunlar geçer:’’Bir güç arkasına sığınmış olan (mümteni) mürtedler ile savaş,asli kafirler ile yapılan savaştan daha önceliklidir:
Bunun sebebi,mürtedin asli kafirden daha tehlikeli olması ve dinde asli kafirden daha büyük günahı işlemesidir.Şeyhülislam İbni Teymiye (rahimehullah) şöyle der:’’Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sünnetinde mürtetlerin cezasının,asli kafirlerin cezasından daha ağır olduğu sabittir.Bu birkaç yöndendir.Bu yönlerden birisi;mürtedin her halükarda öldürülmesi,onlardan cizyenin kabul edilmemesi ve onlar ile zimmet akdinin yapılmamasıdır.Bu hükümler asli kafirlerin hükümlerinden farklı ve daha ağırdır.Bu yönlerden bir diğeri ise mürtedin,savaşmaya güç yetiremeyen aciz bir kişi dahi olsa,asli kafirdeki hükmün aksine öldürülmesidir.Savaşmaktan aciz olan asli kafir,Hanefilere,Malikilere,Hanbelilere ve ulemanın çoğunluğuna göre öldürülmez.Bir diğer yön ise mürtedin mirasından Müslüman yakınının alamaması ve yine Müslüman yakınından kalan mirasta da mürtedin hak sahibi olmamasıdır.Ayrıca nikah akdi de asli kafirin aksine mürted ile caiz değildir.Hatta yine asli kafirin aksine mürtedin kestiğinin yenilmesi haramdır.’’Şeyhu’ İslam (rahimehullah) başka bir yerde şöyle der:’’Riddet küfrü icma ile asli küfürden daha büyüktür.’’[8]
‘’İbn Teymiye (rahimehullah) başka bir yerde de şöyle der:’’Ebu Bekir (radiyallahu anh) ve sahabe asli kafirden önce mürted ile cihada başladılar.Çünkü mürted ile yapılan bu cihadda Müslümanların ülkelerinin bütünlüğü korundu.Ayrıca İslam’dan çıkmak isteyenler de yeniden İslam’a döndürüldü.Oysa ki o dönemde asli kafirlerle ve diğer müşriklerle yapılan cihadda istenen hedef Müslümanların topraklarını müdafaa ya da Müslümanların o anki sayılarını korumak değildi.Aksine yeni fetihler ve yeni kavimlere İslam’ın taşınması idi.Ancak şu muhakkak ki,önceden fethedilen yerlerin ve önceden dine girmiş insanların korunması,sonraki yapılacak fetih hareketlerinden öncelikli ve önemlidir.’’[9]
Günümüz yöneticilerine gelirsek bunlar zaten apaçık kafirlerdir.Bazıları asli kafir bazıları ise mürtedir.Bu yöneticilerin kafir olmadıklarını söyleyenler ancak beyni bu tağutlar tarafından yıkanmış,itidalli olduğunu sanan ama itidalden bi haber olan insanlardır.Allah’tan bu insanlara hidayet vermesini dilerim.
.Keza Allah’ın hükümleri dışında hüküm verenlere kafir demeyen insanlarda bu davranışlarıyla Maide suresi 44.ayeti yalanladıkları için kafirdirler.Allah bu hüküm verenlere kafir demişken başka birisi kafir demezse kafir demeyen de kafirdir. Biz hepsini reddettik.
Allahım seni hamdinle tesbih ederim.Senden başka ilah olmadığına ancak senin gerçek ilah olduğuna şahitlik ederim.Senden bağışlanmayı ister tevbe eder sana yönelirim.’’
[1] Bakara 217
[2] Ali imran 107
[3]fıkhu’lmüyesser,guraba yayınları sayfa:487
[4]el cami fi talebi’lilmi’ş-şerif sayfa:197
[5]el cami fi talebi’l ilmi’ş-şerif,sayfa:197-198
[6]el cami fi talebi’lilmi’ş-şerif sayfa:199
[7]El umde fi i’dadi’ludde sayfa:129,şehadet yayınları
[8]el umde fi i’dadi’ludde sayfa:445-446,şehadet yayınları
[9]el umde fi i’dadi’ludde sayfa:446,şehadet yayınları