Buhari 'nin Sahîh'i ile tefsir ve peygamber kıssalarıyla ilgili kitablarda İbn Abbas ve başkalarından nakledilen müstefiz haberlerde, «Dediler ki: 'İlahlarınızı bırakmayın, ne Vedd'i, ne Suva'ı, ne de Yeğüs'u, Ye'uk'u ve Nesri bırakmayın» (Nuh, 23) âyetiyle ilgili olarak Şöyle denilmektedir:
Âyette adı geçenler, Hz. Nuh kavminden salih kimselerdi. Öldüklerinde sık sık kabirlerinin başında toplanır oldular. Sonra da heykellerini yapıp onlara ibadet ettiler. İbn Abbas diyor ki: Daha sonra bu putlar Arap kabilelerinde de yaygınlaştı. (Buhari, tefsir babı)
Materyalist ve mulhid filozoflardan bir grup zamanla yeni bir tür şirk icat ettiler. Bunu, kabirleri ziyaret konusunda zikrettiler Nitekim İbn Sina ve «el-Kutub el-Maznûn bihâ», adlı eserin sahibi gibi İbn Sina 'nın peşinden gidenler bunu söz konusu etmiş ve şefaate kendi metodlarına uygun bir anlam vermişlerdir. Onlar Allah'ın gökleri ve yeri altı günde yarattığını, cuz'iyyâtı bildiğini kullarının seslerini duyduğunu ve dualarına icabet ettiğini kabul etmektedirler.
Onlara göre Peygamber ve salihlerin şefaati, îman ehlinin bildiği gibi, salih kişinin yaptığı bir dua olup Allah'ın da onun bu duasına icabet etmesi şeklinde değildir. Yine onlara göre, Peygamber ve salih kimselerle istiskâ yapılıp onların duasına icabet sebebiyle yağmurun yağması mümkün değildir.
Aksine onlar, tabiat olaylarında etkili olan nefsânî kuvvetlerin atmosfer olayları veya tabiat kuvvetleri olduğunu ileri sürerler.
Derler ki: Kişi, ölmüş olan salih birini severse, özellikle kabrini ziyaret ettiğinde ruhu ile ölen kişinin ruhu arasında bir ilişki meydana gelir. Onlara göre akl-ı faal'dan, ya da felekî nefsten ayrılan o ölmüş kimsenin ruhu, Allah'ın bilgisinin dışında - hatta ziyaretçi ruhun da farkına varmayacağı bir şekilde - şefaat dileyen ziyaretçinin ruhuna feyiz saçar.
Buna örnek olarak da şunu söylerler:
Güneşe karşı bir ayna tutulduğunda, ayna güneşin ışınlarını alır. Sonra o aynanın karşısına başka bir ayna tutulursa bu ikinci ayna, ışınlarını birincisinden alır. Bu aynanın karşısında da bir duvar ya da su bulunacak olsa, ışınları bunlara iletir. Onlara göre şefaat de işte böyledir. Ziyaretçi bu şekilde yararlanır. Bu söylenenler üzerinde düşünen herkes küfür türlerini açıkça görür.