Şunu da belirtmek istiyorum.Bir insanın kalbinde tevhid ne kadar güçlenirse şirke, bidatlara ve şirk ve bidat ehline buğzu o oranda güçlenir.Tevhidi zayıfladığı zaman ise bu meseleleri basit, küçük konular görmeye Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın ve O'nun Rasulünün sakındırdığı şeyleri önemsememeye başlar.
Müslümana buğz etmek değil, onu sevmek esastır. Seleften bazı imamların bidatçılarla ilişkiyi kesmesi kendi içtihatlarıdır, doğru da olabilir hatalı da. Sahabe'ye bakarsak onlarda böyle bir tutum olmamıştır. Hz. Ali Haricilere bizimle savaşmadıkları müddetçe camilerimize gelebirler, ganimete feye ortak olurlar demiştir. Sapık düşüncelerine rağmen.
Selef dönemi bizim dönemimizden farklı, onlar halifenin idaresi altında yaşıyordu, siyasi birlikleri vardı. Siz bidat ehli gördüğünüz insanlarla ilişkiyi keserseniz, nasıl siyasi bir birlik oluşturabilirsiniz?
Bir kardeş ıslah olmayacaklarsa dağılmalarını isterim demiş. Bu insanların var olması, ateistlerin, Kemalistlerin, milliyetçilerin varlığından daha iyi değil midir? Onlara karşı İslam'a güç katmaz mı? Bir de böyle düşünün.
İkincisi, getirdiğiniz ayet Hristiyanlar için inmiştir.
Yukarıda Vakar kardeşin ve la tesubbu ayetini getirmesini de anlayamadım. İsmail Ağa Cemaati Allah'a mı söver?
Üçüncüsü, Mahmut Hoca'yı değerlendirirken kendi söz ve fillerinden hareket etmek gerekir. Adam felç ve uzun yıllardır konuşmuyor. Bu durumda onun adına söz söyleyen çıkabilir, ve buna engel olamaz. Örneğin duyduğuma göre zamanında onun adına Özal için oy toplayanlar olmuş, o da sorulması üzerine kızmış bunu desteklemediğini söylemiş. Tabi tevessül ve rabıta hakkında görüşleri aynı, ancak müritler bu gibi konularda konuşurken daha aşırıya kaçabilirler.
Nijerya başta olmak üzere sair beldelerde Selefilerin ve Sufilerin İslam için birleştiği gibi biz de Anadolu'da müminler olarak birleşmeliyiz, Kemalistler'e ve ateistlere karşı ortak cephe oluşturmalıyız. Yeterince düşmanımız var dünyada, daha fazlası kaldırılmaz.