Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

"kemalizm Bir Ibadet Biçimidir" Isimli Afiş Stockholm'da Sergilendi.

KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
kbib.jpg


SERGİLENEN RESİM

hakanakcurakk.jpg

RESSAM HAKAN AKÇURA

"Kemalizm bir ibadet biçimidir" isimli afişim Stockholm'un en saygın çağdaş sanat fuarı olan Supermarket 2008'de Tegen 2 galerisi tarafından sergileniyor.

Fuara İsveç, Norveç, Danimarka, İngiltere, Polonya, Hollanda, Kanada ve ABD'den 36 galeri katılıyor. Yarın açılacak fuar üç gün sürecek ve binlerce kişinin ziyaret etmesi bekleniyor.

Afişim fuarda aşağıda yeralan iki metinle birlikte sergilenecek:

Metin 1:

Hakan Akçura, “Kemalizm bir ibadet biçimidir” adını taşıyan bu afiş tasarımını, Türkiye’nin bugüne kadarki en önemli bağımsız sanat gruplarından biri olan Hafriyat’ın düzenlediği “Allah Korkusu” başlıklı afiş sergisi için yaptı.

Sergi için sanatçılara yapılan çağrı metninde "Allah Korkusu" kavramına dört değişik yönden bakılabileceği belirtilmişti:

"1. Bireysel olarak, vicdanın sesi anlamında Allah korkusu. Yani ilk anlamıyla, inanç sistemi içinde kulun Yaradan’dan korkusu.

2. Toplumsal olarak, hızla muhafazakârlaşan, İslamileşen ve daha milliyetçi bir köşeye sıkışan Türkiye’de Allah korkusu. Aysbergin yüzeye çıkan popüler kısmı "Mahalle Baskısı".

3. Allah korkusu üzerine Atatürksüzlük korkusu. Kabe / Anıtkabir, Müslümanlık / Laiklik, Hz. Muhammed / Atatürk. (Kesinlikle yanlış olan bu eşleşmeler, yanlış karşıt önermeler, toplumdaki kutuplaşmayı doğru gösteriyor olabilir. Serginin açılış tarihinin de 10 Kasım olduğu düşünüldüğünde her anlamıyla Atatürk’ün ölümü toplumun bir kesimi için trajik bir korku daha yaratıyor. Allah korkusu üzerine Atatürksüzlük korkusu...)

4. Küçülen dünya ve global ekonomi içinde Allah korkusu. Yerkürede zenginlik ile akıl, fakirlik ile korku birbirine sıkı sıkıya bağlı. Geleceği akıl’la kuranlar. Geleceği korku’yla kuranlar. Zengin ülkelerin bu dünya halinden ne tür çıkarları var?"

Sergi daha açılmadan Türkiye’de radikal İslamcı Vakit gazetesi, sergiyi Allah korkusu olmayanların Allah’a saldıracakları “Küstah sergi” olarak tanıtıp, yandaşlarına hedef gösterdi.

Açılış günü Hafriyat’ın İstanbul Karaköy’deki sergi salonuna gelen polisler ise Hakan Akçura’nın afişinin de içinde olduğu üç afişe dair inceleme başlattı. Sergiyi düzenleyen Hafriyat grubu sanatçılarının ve üç afişin tasarımcılarının savcılığa ifade vermek üzere çağrılacaklarını iletip gittiler.

Ertesi gün Radikal gazetesi, bu gelişmeleri birinci sayfasında manşetten yayınladı. “Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak” deyiminden yola çıkarak, radikal İslamcıların saldırısı beklenirken adli kovuşturmanın sözkonusu olduğunu duyurdu.

Afişi hakkında inceleme başlatılan bir sanatçı sergiden işini geri çekti. Hakan Akçura olası bir savcılık soruşturmasında vereceği ifadeyi bir gün sonra aynı gazetede kamuoyuna açıkladı:

“Sayın Savcı,

Hafriyat Karaköy'ün düzenlediği "Allah Korkusu" sergisinin basına da açıklanan çağrı metninin üçüncü maddesinde geçen "Atatürksüzlük korkusu," yaptığım işi üzerinde temellendirdiğim korkudur.

Afiş tasarımımı, Türkiye'nin en önemli değerlerinden biri olduğunu düşündüğüm, düşünür, yazar, Prof. Murat Belge'nin gazeteci Berat Günçıkan'la yaptığı söyleşisinin şu cümlelerinden ilham alarak yaptım:

"Bizde de Cumhuriyet'le birlikte oluşan ideoloji tamamen seküler bir alternatif değildir. Kemalizm bir ibadet biçimidir. Dünya tarihinde kısa bir yer tutsa da, bu sekülarizasyon sürecine girmiş olmak, Allah'ı kaybetmiş olmak demektir..." (Murat Belge/Linç Kültürünün Tarihsel Kökeni: Milliyetçilik, Söyleşi: Berat Günçıkan, Agora Kitaplığı, Mart 2006, sayfa 15)

Bu cümleler tümüyle katıldığım cümlelerdir.

Afiş tasarımım bir soyutlamadır ve adı bu söyleşiden alıntılanmıştır: "Kemalizm bir ibadet biçimidir."

Murat Belge'nin bu sosyo-politik saptamasının gündelik siyasi yaşantıda bire bir yansımalarını gördüğümüz günler yaşamaktayız.

Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi ideolojisi Kemalizm'dir ve paradoksal olarak devletin, ordunun ve bu resmi ideolojinin takipçisi olan insanların radikal islama karşı çıkışlarında Atatürk bir peygamber gibi anılmaktadır.

Afişim, tam da bu çelişkinin dışavurumudur. İslamın tabu kıldığı, kendi peygamberinin suretini çizdirmeme inancı, bana göre, artık tüm bu Atatürk takipçilerinin de sahip olabileceği bir inançtır. Birbirine çok karşı gibi görünen radikal islamcılar ve anti-demokratik kemalistler aynı tapınma biçimiyle davranmaktadır.

Bu inançla, bu ibadet biçimiyle, Mustafa Kemal, ulusal kurtuluş savaşının başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olmaktan çok farklı bir kimliğe bürünebilmiş, saldırgan, savaş yanlısı adımlar, anti-demokratik yaptırımlar, hatta yeni bir askeri darbe ihtimali "Atatürkçülük" adına savunulabilir hale getirilmiştir.

Bir sanatçı olarak, ülkemin tek tek tüm bireylerinin, toplumsal katmanlarının ve kurumlarının dinle, ideolojilerle, etnik, ulusal, kültürel önyargı ve inanç sistemleriyle ilişkisi, ilgilendiğim, tartıştığım, kendi bakış açılarımı sunduğum, benle birlikte, yarattıklarımla birlikte yeniden tartışılmasını istediğim bir zemindir.

Bunu yapabileceğim ve sergileyebileceğimi düşünmem, düşünme ve düşündüklerimi iletme özgürlüğümün, bir sanatçı olarak yaratma özgürlüğümün, ötesi insanlık hakkımın doğal sonucudur.J

Saygılarımla...

Hakan Akçura”

Günlerce kamuoyunun ve medyanın yoğun ilgisiyle devam eden sergi, bir savcılık soruşturması açılmadan 2 Aralık 2007’de sona erdi.

Afiş ikinci kez Suparmarket’te sergilenmektedir.

Metin 2:

Türkiye Cumhuriyeti yasalarında Atatürk

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası

BİRİNCİ KISIM

Genel Esaslar

I. Devletin şekli

MADDE 1. – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

II. Cumhuriyetin nitelikleri

MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti

MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.

Başkenti Ankara’dır.

IV. Değiştirilemeyecek hükümler

MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Türkiye Cumhuriyeti
ATATÜRK ALEYHiNE iŞLENEN SUÇLAR HAKKINDA KANUN
Kanun Numarası : 5816Kabul Tarihi : 25/7/1951

Madde 1 - Atatürk`ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.Atatürk`ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk`ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.Yukarki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

Madde 2 - Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır.Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.

Madde 3 - Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re`sen takibat yapılır.

Madde 4 - Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 5 - Bu kanunu Adalet Bakanı yürütür.

Türkiye Cumhuriyeti
24/06/1973 tarih ve 1739 sayılı
Milli Eğitim Temel Kanunu

Madde 2 - Türk Milli Eğitiminin genel amacı Türk Milletinin bütün fertlerini Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Türk Milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir.

Madde 10 - Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılâp ve ilkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır. Millî ahlâk ve millî kültürün bozulup yozlaşmadan kendimize has şekli ile evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine ve öğretilmesine önem verilir.Millî birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak Türk dilinin, eğitimin her kademesinde, özellikleri bozulmadan ve aşırılığa kaçılmadan öğretilmesine önem verilir; çağdaş eğitim ve bilim dili halinde zenginleşmesine çalışılır ve bu maksatla Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile işbirliği yapılarak Millî Eğitim Bakanlığınca gereken tedbirler alınır.

Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Temel Kanunu

VIII - Demokrasi Eğitimi

Madde 11 - (Değişik: 2842/md.3 16/06/1983) Güçlü ve istikrarlı, hür ve demokratik bir toplum düzenin gerçekleşmesi ve devamı için yurttaşların sahip olmaları gereken demokrasi bilincinin, yurt yönetimine ait bilgi, anlayış ve davranışlarla sorumluluk duygusunun ve manevi değerlere saygının, her türlü eğitim çalışmalarında öğrencilere kazandırılıp geliştirilmesine çalışılır; ancak, eğitim kurumlarında Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine aykırı siyasî ve ideolojik telkinler yapılmasına ve bu nitelikteki günlük siyasî olay ve tartışmalara karışılmasına hiçbir şekilde meydan verilmez.

Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı Yaygın Eğitim Kurumları Yönetmeliği

Türk Bayrağı ve Atatürk Köşesi

Madde 30 — Türk Bayrağının bulundurulması, temizliği, korunması ve kullanılmasında 22/9/1983 tarihli ve 2893 sayılı Türk Bayrağı Kanunu hükümlerine uyulur.

Kurumlarda, yönetimin bulunduğu binanın girişinde kolayca görülebilecek en uygun yerde Atatürk köşesi oluşturulur. Atatürk köşesine zeminden belli yükseklikte hazırlanan bir kaide üzerine Atatürk’ün büstü konulur. Atatürk’ün fotoğrafı, ayaklı kaidede Türk Bayrağı, İstiklâl Marşı ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi uygun biçimde asılır. Atatürk köşesinde madalyon, gravür, fotoğraf, Atatürk’ün eğitimle ilgili özdeyişleri ile kitap, tablo ve levhalara da yer verilebilir.

Türkiye Cumhuriyeti MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI İLKÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ

Resmi Gazete Tarihi: 27/08/2003

İKİNCİ KISIM : İlköğretimin Amaçları, İlkeleri ve Genel Konuları

İlköğretimin Amaçları

Madde 5 - Türk Milli Eğitiminin amaç ve ilkeleri doğrultusunda;

b) Öğrencilere, Atatürk ilke ve inkılaplarını benimsetme; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na ve demokrasinin ilkelerine, insan hakları, çocuk hakları ve uluslar arası sözleşmelere uygun olarak haklarını kullanma, başkalarının haklarına saygı duyma, görevini yapma ve sorumluluk yüklenebilen birey olma bilincini kazandırmak,

Öğrenci Andı

Madde 12 - İlköğretim okullarında öğrenciler, her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca aşağıdaki "Öğrenci Andı"nı söylerler.

"Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!"

Yabancı uyruklu öğrencilerin "Öğrenci Andı"nı söyleme zorunluluğu yoktur.

Dershane Araçları

Madde 145 - Dershanede öğrenci sayısına göre sıra ve masa bulundurulur. Sıralar, öğrencilerin yaşları, fiziki gelişmeleri ve çalışma şekline göre yerleştirilir.

Dershanelerde yazı tahtasının üst kısmına Atatürk'ün portresi, onun üstüne ay yıldız sağa bakacak şekilde Türk Bayrağı, Atatürk'ün portresinin duruşuna göre sağına İstiklal Marşı, soluna Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi asılır. Öğretim yılı süresince öğrenci-öğretmen iş birliği ile geliştirilen ve güncelleştirilen Atatürk Köşesi oluşturulur.

Atatürk Köşesi

Madde 148 - Atatürk köşesi, okul binasının girişinde, uygun bir yerde temiz, düzenli, Atatürk'ün hayatını, inkılaplarını yansıtacak ve anlamlı bir kompozisyon oluşturacak şekilde düzenlenir ve zamanla geliştirilir.

Koridorun Düzeni

Madde 149 - Okul koridorlarında Atatürk'ün eğitim ve diğer konularla ilgili düşüncelerini açıklayan söz, yazı ve resimlerle Talim ve Terbiye Kurulunca önerilmiş Türk büyüklerine ait resimler ile Türk tarih ve kültürüne ait levhalar ve haritalar, eğitici ve sanat değeri olan resimler, saat ve takvim ile okul gazetesi bulundurulur.


Posted by Hakan Akçura

KAYNAK : http://open-flux.blogspot.com/2008/02/kemalizm-bir-ibadet-biimidir-stockholm.html

 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Günlerce kamuoyunun ve medyanın yoğun ilgisiyle devam eden sergi, bir savcılık soruşturması açılmadan 2 Aralık 2007’de sona erdi.

Afiş ikinci kez Suparmarket’te sergilenmektedir.


Hakan AKÇURA

 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah Korkusu SERGİSİNDE ''Kemalizm Bir İbadet Biçimidir.'' Afişi ile HAKAN AKÇURA...

Allah Korkusu

ALLAH_KORKUSU-full;init:.gif


Hafriyat Karaköy, Istanbul, 10/11.07'den 02/12.07'ye kadar

Son zamanların en olaylı ve tartışmalı sergisi olan Allah Korkusu'nun, Hafriyat sanat kolektifi tarafından yayınlanan katılım çağrısında bu kavrama dört değişik yönden bakılabileceği belirtiliyordu:



"1. Bireysel olarak, vicdanın sesi anlamında Allah korkusu. Yani ilk anlamıyla, inanç sistemi içinde kulun Yaradan’dan korkusu.



2. Toplumsal olarak, hızla muhafazakárlaşan, İslamileşen ve daha milliyetçi bir köşeye sıkışan Türkiye’de Allah korkusu. Aysbergin yüzeye çıkan popüler kısmı "Mahalle Baskısı".



3. Allah korkusu üzerine Atatürksüzlük korkusu. Kabe / Anıtkabir, Müslümanlık / Laiklik, Hz. Muhammed / Atatürk (Kesinlikle yanlış olan bu eşleşmeler, yanlış karşıt önermeler, toplumdaki kutuplaşmayı doğru gösteriyor olabilir. Serginin açılış tarihinin de 10 Kasım olduğu düşünüldüğünde her anlamıyla Atatürk’ün ölümü toplumun bir kesimi için trajik bir korku daha yaratıyor. Allah korkusu üzerine Atatürksüzlük korkusu...)

4. Küçülen dünya ve global ekonomi içinde Allah korkusu. Yerkürede zenginlik ile akıl, fakirlik ile korku birbirine sıkı sıkıya bağlı. Geleceği akıl’la kuranlar. Geleceği korku’yla kuranlar. Zengin ülkelerin bu dünya halinden ne tür çıkarları var?"

sergiacilis-large.jpg


"Kemalizm bir ibadet biçimidir"


kbib.jpg


Kemalizm bir ibadet biçimidir (Murat Belge'den)/Hakan Akçura/2007/Afiş (70x100 cm.)
Daha açılmayan sergi Allah Korkusu'na Vakit'li saldırı

Vakit gazetesi, benim de katdığım 10 Kasım 2007 tarihinde açılan “Allah Korkusu” konulu afiş sergisini bir hafta öncesinden alenen hedef olarak gösterdi.



Vakit'te çıkan haber ve Hafriyat'ın basın açıklaması aşağıda yeralıyor:

vakit.jpg



Hafriyat'ın basın açıklaması



Hafriyat Karaköy, 10 Kasım tarihinde “Allah Korkusu” konulu afiş sergisini açıyor. 05 Kasım tarihli Vakit gazetesinde ise henüz açılmamış olan sergiyle ilgili olarak “Küstah Sergi” başlıklı bir haber yayımlandı. Vakit, yazısında “sanat adı altında, sövgü kültürü inşa ediliyor” iddiasında bulunuyor, “...sergi şimdiden halkın tepkisini çekti” diye yazıyor, ayrıca “...sergide, Allah korkusunun olumlu değil olumsuz yönleri gösterilmeye çalışılacak” diye ekliyor. El insaf, daha afişleri görmeden nereden bildiler.



Bu serginin amacı sövgü veya maneviyat dünyasına sataşmak değil; Allah korkusu kavramından hareketle, her türlü iktidarın “korku”yu kullanma şekillerini araştırmak. Sergi metninde belirtildiği gibi, “Artık ayırmamızı bekliyorlar: Müslümanı Hıristiyandan, ateisti sofudan, gizliyi açıktan. (…) Atatürkçüyü İslamcıdan, konu Cumhuriyetse birinciciyi ikinciciden, Batıcıyı Doğucudan ayır dur. Ayırmayıp arayana, şüphe duyana tahammül yok, ama şüphenin engellenmesinden beteri birinci elden bir tecrübenin önüne konulan kalıplar, isimler, sınıflandırmalar, kişinin kendini tanımasının önüne çıkan dur bakalım işaretleri.”



Vakit gazetesindeki yazının amacının sergiyi açılmadan baskı altına almak ve hedef göstermek olduğu ortada. Korku ve tehdit politikası yaratarak tartışma kabul etmeyen bir ayrımcılığa kapı aralayan bu önyargılı, gerçekten uzak ve birilerine Hafriyat Karaköy’ü hedef gösterme amaçlı haberdeki yargılar asılsız ve yalandır. Bu kışkırtıcı haberle nasıl bir hava oluşturulmak istendiğinin örneklerini daha önce gördük.



Herkesi açılışa bekliyoruz.



Hafriyat Karaköy

Açılış: 10 Kasım Cumartesi, saat 18:00





Hafriyat Karaköy Sergi Koordinatörü Deniz Erbaş, Hürriyet’e yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Vakit Gazetesi’nde yeni sergimiz için bu haber çıktı ama daha katılacak olan eserler bile ortaya çıkmış değil, elimizde sadece bir kaç eser var. Biz 60’a yakın katılım bekliyoruz. Yani kimse serginin içeriğini görmüş değil. Daha önce de 57 sanatçının katılımıyla bir Alternatif Seçim Afişleri Sergisi düzenlemiştik. Bu sergide siyasi grupları rahatsız edebilecek afişler vardı ama tehdit ya da tenkit almadık. Bu sergiyle ilgili de bize ulaşan bir tepki yok. Tekzip için yasal yola başvurduk."


Allah Korkusu'na suç duyurusu... Savcılığa okunması için yolladığım ifadem...

"Karaköy Hafriyat'ta 10 kasım 2007 cuma günü açılan "Allah Korkusu" sergisinde yeralan ve "Kemalizm bir ibadet biçimidir. (Murat Belge'den)" ismini taşıyan afişim hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu öğrendim.

Hafriyat sanat grubunun avukatları eliyle bugün Cumhuriyet Savcılığı'na yolladığım ifadem aşağıdadır:

Sayın Savcı,

Hafriyat Karaköy'ün düzenlediği "Allah Korkusu" sergisinin basına da açıklanan çağrı metninin üçüncü maddesinde geçen "Atatürksüzlük korkusu," yaptığım işi üzerinde temellendirdiğim korkudur.

Afiş tasarımımı, Türkiye'nin en önemli değerlerinden biri olduğunu düşündüğüm, düşünür, yazar, Prof. Murat Belge'nin gazeteci Berat Günçıkan'la yaptığı söyleşisinin şu cümlelerinden ilham alarak yaptım:

"Bizde de Cumhuriyet'le birlikte oluşan ideoloji tamamen seküler bir alternatif değildir. Kemalizm bir ibadet biçimidir. Dünya tarihinde kısa bir yer tutsa da, bu sekülarizasyon sürecine girmiş olmak, Allah'ı kaybetmiş olmak demektir..." (Murat Belge/Linç Kültürünün Tarihsel Kökeni: Milliyetçilik, Söyleşi: Berat Günçıkan, Agora Kitaplığı, Mart 2006, sayfa 15)

Bu cümleler tümüyle katıldığım cümlelerdir.

Afiş tasarımım bir soyutlamadır ve adı bu söyleşiden alıntılanmıştır: "Kemalizm bir ibadet biçimidir."

Murat Belge'nin bu sosyo-politik saptamasının gündelik siyasi yaşantıda bire bir yansımalarını gördüğümüz günler yaşamaktayız.

Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi ideolojisi Kemalizm'dir ve paradoksal olarak devletin, ordunun ve bu resmi ideolojinin takipçisi olan insanların siyasal islama karşı çıkışlarında Atatürk bir peygamber gibi anılmaktadır.

Afişim, tam da bu çelişkinin dışavurumudur. İslamın tabu kıldığı, kendi peygamberinin suretini çizdirmeme inancı, bana göre, artık tüm bu Atatürk takipçilerinin de sahip olabileceği bir inançtır. Birbirine çok karşı gibi görünen radikal islamcılar ve anti-demokratik kemalistler aynı tapınma biçimiyle davranmaktadır.

Bu inançla, bu ibadet biçimiyle, Mustafa Kemal, ulusal kurtuluş savaşının başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olmaktan çok farklı bir kimliğe bürünebilmiş, saldırgan, savaş yanlısı adımlar, anti-demokratik yaptırımlar, hatta yeni bir askeri darbe ihtimali "Atatürkçülük" adına savunulabilir hale getirilmiştir.

Bir sanatçı olarak, ülkemin tek tek tüm bireylerinin, toplumsal katmanlarının ve kurumlarının dinle, ideolojilerle, etnik, ulusal, kültürel önyargı ve inanç sistemleriyle ilişkisi, ilgilendiğim, tartıştığım, kendi bakış açılarımı sunduğum, benle birlikte, yarattıklarımla birlikte yeniden tartışılmasını istediğim bir zemindir.

Bunu yapabileceğim ve sergileyebileceğimi düşünmem, düşünme ve düşündüklerimi iletme özgürlüğümün, bir sanatçı olarak yaratma özgürlüğümün, ötesi insanlık hakkımın doğal sonucudur.

Saygılarımla..."

Hakan Akçura /12.11.07

Serginin yanı sıra ve ardından yaşanan gelişmelere ve hakkında çıkan yazılara dair bir kişisel derleme

(Sergi hakkında çıkan tüm yazılara sağdaki menüde yeralan "Hakkında" kelimesine basarak ulaşabilirsiniz. H.A.)

...

Akagündüz'ün iddiasına göre, sergi bu kez polis amirine de gezdirildi. Amir, daha önce sivil polislerce kaydedilen o üç afiş üzerinde duruyordu: "Sergiyle ilgili bir şüphe vardı. Buradaki afişler için sübjektif bir durum söz konusuydu. Neyin sakıncalı olup olmadığı konusunda karar vermekte güçlük çektiler. İşlerin kendisiyle ilgili ortalama bir izleyicini sorabileceği sorular sordular: Amaçlanan ne, bu içerik neden seçildi, Atatürk'e buradaki yaklaşımın ne, gibi sorular sordular. Atatürk'e hakaret içeriyor mu, içermiyor mu, emin olmak istediler. Verdiğimiz cevaplardan tatmin olmadılar ki, afişlerin incelemeye alınacağını, savcılığa bildirileceğini söylediler."

Henüz inceleme aşaması

Amir o sergiden ayrılırken, ertesi gün şüpheli üç afişi tasarlayan sanatçıların kimlik bilgileri alındı. Bu üç sanatçıdan, adının açıklanmasını istemeyen biri, afişini geri çekti.
...

Radikal
1. sayfa, ana haber: Yağmurdan kaçarken
14 Kasım 2007

...
Hale Tenger'den Halil Altindere'ye pek cok sanatcinin islerini sikayet eden gazeteleri ve bu gazetelerin sikayetini esas alan savcilarin varligini, Ayse teyze bilmese de, Hafriyat grubu bilir elbette. Hafriyat grubunu takip etmesi ilham verici kilacak yegane sey de bu bilgiye ragmen sergi acmalari ve "amacımız provokasyon yaratmak değildi" demek yerine, "elbette, korkularimizi provoke ederek kendimizle yuzlesmekti amacimiz" demeleri olabilirdi ancak; nerede sergiden is cekmek, ustelik de isim saklayarak. Aradigim bir kahraman degil. Ama kabul edersiniz ki durusunu bozmayan, "niye"sine sahip cikacak, askla dolu yigitlere ihtiyacimiz var.

Defne Koryürek
Abesle_Istigal
14 Kasım 2007


Afişlerden bazıları gerçekten hoş. Yalnız söylemeden edilmeyecek bir şey var. Önce, Hafriyat’ın basın büteninden bir bölümü sizinle paylaşalım: “Dini tecrübe; yani varoluşun bu olmazsa olmaz iç tecrübesi, hayatımızdan uzaklaştı. Kaybolması mümkün değil, ama uzaklaştı. Oysa dış tecrübeyi, yani gündelik hayatı, insan ilişkilerini besleyen budur. Maatteessüf din de geçici hayatın sel sularının altında kaldı...

Dış görünüş dinle ilgili konumun birinci derecede belirleyicisi sayılabiliyor, dini tecrübenin mutlaklığı, ismi konulmazlığı, tarife gelmezliği unutuldu. Pek kimse bu tecrübenin gerektirdiği emeği vermeye hazır değil.” Görünen o ki tutunacak dalımızın kalmadığı bugünlerde Hafriyat da inanmaya ihtiyaç duyuyor.

Yazının başında, Hafriyat’ın ‘Allah Korkusu’ başlıklı sergisi bazı basın organlarının tepkisini çekti demiştik. Üstelik sadece ismi yüzünden.

Tuhaftır, Hafriyat’ın şu sıralar yaşadığı deneyim bütün bir sergiden daha etkili yukarıda bahsettiklerinin anlaşılmasında. Sergide fotoğraf çekmek istediğimizi, basın olduğumuzu duyar duymaz dehşete kapılıyorlar. Korkunun dehşeti. Bu korku, haklarında çıkacak haberi önceden görmek, kontrol etmek istemelerine yol açıyor. Korku içinde olmak medeni insanlar için doğal bir durum değil. Biz neden böyle olduk? Allah’ım sen bizi koru.

Tempo
Seda Arıcıoğlu
15 Kasım 2007


...

Ancak, sergiye koruma isteyen Hafriyat Grubu'nun başına daha ilginç bir olay geldi: Koruma amaçlı gelen polis "Atatürk'ün Yokluğu" başlıklı çalışmaları bulunan sanatçılar hakkında soruşturma başlattı. Bunun üzerine bir sanatçı posterini geri çekti.
...

Referans Gazetesi
16 Kasım 2007

...
Yalan haber yapmayı adeta bir alışkanlık haline getiren kartel medyasına, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden dün yine yalanlama geldi. Emniyet Müdürlüğü, söz konusu sergide hiçbir afişin kaldırılmadığını, ayrıca terörle mücadele ekiplerinin de görevlendirilmediğini bildirdi. Yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Söz konusu yazıda Karaköy’de açılan bir sergiyi korumakla görevli polislerin 2 afişi sakıncalı bulmaları üzerine Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin yazıdaki deyimle “olay yerine” gelerek incelemelerde bulundukları ifade edilmektedir. Gerçeği yansıtmayan ve hiçbir araştırma yapılmaksızın verilen bu bilgiye dayanılarak hayali sonuçlar çıkarıldığı görülmektedir.”

Furkan Haber
17 Kasım 2007

Kemalizm ve ibadet

Kimlik bilgileri alınan sanatçılardan Hakan Akçura ise “Kemalizm bir ibadet biçimidir” ismini taşıyan afişi hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu öğrenmesi üzerine Hafriyat Sanat Grubu’nun avukatları eliyle Cumhuriyet savcılığına bir mektup yazdı. İnternet ortamında da yayılan bu yazıda Başoğlu [Akçura demek istediler herhal! H-A], Yazar Murat Belge’nin bir röportajında geçen “Bizde Cumhuriyet’le birlikte oluşan ideoloji tamamen seküler bir alternatif değildir. Kemalizm bir ibadet biçimidir. Dünya tarihinde kısa bir yer tutsa da, bu sekülarizasyon sürecine girmiş olmak, Allah’ı kaybetmiş olmak demektir...” sözünden hareketle “Kemalizm bir ibadet biçimidir” adlı eseri ürettiğini belirtiyor. Başoğlu [Akçura demek istediler yine herhal! H-A], sözlerini şöyle sürdürüyor: “Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi ideolojisi Kemalizm’dir ve paradoksal olarak devletin, ordunun ve bu resmi ideolojinin takipçisi olan insanların siyasal islama karşı çıkışlarında Atatürk bir peygamber gibi anılmaktadır. Afişim, tam da bu çelişkinin dışavurumudur.”

Evrensel
18 Kasım 2007

Hafriyat benim için bağımsız fikirlerimi tasarımlarımı kendi irademle ifade edebildiğim bir kaç galeriden biridir Türkiye de. Bu yüzden oluşturdukları sanat hareketinin özellikle son 10 yılda yaptıklarını da incelersek artık Türk resminde de hatırı sayılır bir yere sahip olduğuna inanıyorum.

Son üç sergisinde de yer almıştım, “Allah Korkusu" temalı sergide de bulunduğum için gayet memnunum. Ne yazık ki sergi öncesi hedef gösterilmesi provokasyona açık bir sergi haline dönüştürülmeye çalışılması üzüntü verici oldu. Sergi açılışı Hafriyatın talebiyle polis güvenliği sağlanarak yapılacaktı. Ancak ziyaretçiler, elinde kamera ve telsizlerle sergiyi inceleyen polislerle beraber, açılışı yapmak zorunda kaldılar. Oysa güvenlik için başvurulmuştu emniyete. Açılıştan sonra özel olarak inceleyebilirlerdi. Kısaca hoş bir açılış olmadı. daha sergi sırasında benim afişimin de arasında bulunduğu üç afiş hakkında sakınca görerek kimlik tespiti istediler. Ben böyle bir şey görmedim,orası bir sanat galerisi bir eylem alanı değil bizde eylemci değiliz daha ilk dakikalarda böyle bir baskı görmek oldukça üzüntü vericidir.

Afişte eleştirilen; namaz hocası gibi bir dogmanın peşinde olanlar ile bunlarla aynı mantık zinciri ile Atatürkçü olduğunu iddia eden Atatürk’ü anlayamayanlardır. Bu afişimde Atatürk’ü aşağılamak eleştirmek hakaret etmek gibi bir amaç asla güdülmemiştir. Böyle bir sonuca ulaşılması da mümkün değildir. Bugün bir korkudan iki büyük korku inşa edildi Türkiye de. Bu korkular,İçinde bulundugumuz konjöktür de emperyalist güçlerin, yeni ismiyle global sermayelerin emellerini kolaylaştıran bir bölünmüşlüge sebeb olmuştur. Kendi afişimi bazı kalıplaşmış fikirlerin tartışılmasına yol açacağını düşünerek yapmıştım. Ancak en yakınımdaki bazı insanların hatta bazı sanatçı arkadaşlarımın bile tepkilerini çekmişti, her şeye rağmen sergilenmesini istedim. Yaptığım afişin bu atmosfer içinde doğru algılanmayacağını, hassas bir dengeye sahip olduğunu ve bazı çevreler tarafından manipüle edilerek farklı alanlara taşınacağını düşünerek şimdilik işimi sergiden geri çekiyorum. [Altını ben çizdim. Ben buna Kemalist korku derim! H.A.] Tek sebebi de budur. Artık emniyet tarafından tespiti yapılmış bir iştir. Savcılıkca sakınca görünürse dava edilecegiz.

Bugün yıpranmış bir Atatürk heykeli değiştirilirken eskiyi imha edemiyoruz. Kimsenin bilmediği bir yere gömüp akıllılık ettiğimizi düşünüyoruz. “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum” diyen Atatürk'e, asıl hakaretin bu olduğunu düşünüyorum.

Son olarak şunu söyleyebilirim “Benim müstesna olduğuma dair yasa yoktur.” diyen Atatürk’ü tabulaştırmadan efsanelerden uzak ve ne kadar akılcı gözle görürsek o kadar gerçeğe yaklaşacağımıza inanıyorum.

Journal Entry: Mon Nov 19, 2007, 1:01 PM
[Sonradan silindi. H.A.]
muratbasol on deviantART
Murat Başol

...
Hafriyat grubu, “Allah Korkusu” sergisini henüz açmadan, Vakit Gazetesi sergiyi “küstah sergi” başlığıyla duyurdu ve “amaç sanat yapmak değil, sövgü” şeklinde saldırdı.

Hafriyatçılar her ne kadar sergilerinin yalnız “toplumsal korku kavramıyla ve bu korkunun iktidarlar tarafından ayrışmalar yaratılarak kullanılmasıyla ilgili bir afiş sergisi” olduğunu söyleyip kendi düşüncelerini açıklasalar da, tehditler sürünce, koruma istemek için polisi aradılar.

Gerisi Aziz Nesin hikayesi: Bildiğiniz gibi “koruma” amaçlı gelen polis, tam tersine sanatçıların işlerinden rahatsız oluyor (!) ve soruşturma açmak istiyor! Olay bir hukuki soruşturma ve gerginlik etrafında dönüp duruyor. Bazı sanatçılar, olaylar hızla birinci sayfalara tırmanınca yapıtlarını geri çekiyorlar. Sanat, kendisini sürekli daralan bir kuşatma içinde hissediyor.
...
Hafriyatçılardan ise desteğimize bir yanıt gelmeden onları sansürleyen zihniyete bir kınama bildirisi yayınladık. Mesleğin profesyonel kurumu olarak özgürlükleri korumak dışında ne seçeneğimiz olabilir mi? [Altını ben çizdim. Yanlış okumadınız: Evet, "mi". "ki" olsa ne farkeder?! H.A.]

Bedri Baykam
4 Aralık 2007

Size bir Atatürkçü, bir Türk olarak beni çok rahatsız eden bir konudan bahsetmek istedim. Belki biliyorsunuzdur. Karaköy Hafriyatta açılan afiş sergisindeki kimi afişlerde sözüm ona sanat adına Atatürk' e ve Atatürkçülüğe hakaret edilmekte. Serginin adı "Allah korkusu". Ancak amacı din baskısını falan sorgulamak değil. Asıl amaç serginin açılış tarihinin 10 kasım seçilmesinden de, açılış metnindeki söylemden de, içindeki kimi afişlerden de belli.Bu konuda hukuki olarak bir şeyler yapılamaz mı? Basında üç afiş için soruşturma açıldığı belirtilmiş.Ancak hangileri olduğu ve niçin soruşturma açıldığı meçhul. Bu sergi başlangıçta vakit gazetesi tarafından dine hakaret edileceği konusunda bir ön yargıyla tanıtılmıştı. Soruşturma açılan afişler bu yönde mi değerlendirildi yoksa Atatürk'ü rencide eden afişler mi bilemiyorum. Atatürkçü ve ulusalcılar bu konunun takipçisi olursa hak ettiği biçimde sonuçlanacağına inanıyorum. Sanata ve sanatçıya saygımız büyük. Ama bu ülkeye sanatı getiren, sanatçıyı baş tacı eden yüce önderin, sanatçı geçinen, sanatı kendi amaçlarına alet edenlerce hakarete uğramasına gönlüm razı değil. Saygılarımla.

kayra_ilk~41742
Sıra No : 65
Tarih : 07:39:23 @ 12-11-2007


KAYNAK :

http://hakanakcura.googlepages.com/allahkorkusu






 
selsebil Çevrimdışı

selsebil

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
o kafirlerin bunu yapması çok doğal.atatürk olmasa başka bi put bulacaklar kendilerine.anormal olan la ilahe illallah diyenin onların yolundan gitmesi,atatürk ün kurduğu sisteme katkı sağlaması.atatürke çok ibadet ettiler ama şu da aşikar:atatürk o ibadetler karşılığında onlara cehennem makamından başka bişey getirmeyecek.çok ibadet ettiler,cehennemin en ateşli nimetleri onları bekliyo!
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
OLAYI İYİ DEĞERLENDİRMELİYİZ BU OLAY 2007 de OLUYOR,

Hafriyat KÖY Resim Grubu bu konuda şu açıklamayı yapıyor üstte okuduysanız...

HAFRİYAT'IN BASIN AÇIKLAMASINDAN ;

''Bu serginin amacı sövgü veya maneviyat dünyasına sataşmak değil;
Allah korkusu kavramından hareketle, her türlü iktidarın “korku”yu kullanma şekillerini araştırmak. Sergi metninde belirtildiği gibi, “Artık ayırmamızı bekliyorlar:

Müslümanı Hıristiyandan, ateisti sofudan, gizliyi açıktan. (…) Atatürkçüyü İslamcıdan, konu Cumhuriyetse birinciciyi ikinciciden, Batıcıyı Doğucudan ayır dur.

Ayırmayıp arayana, şüphe duyana tahammül yok, ama şüphenin engellenmesinden beteri birinci elden bir tecrübenin önüne konulan kalıplar, isimler, sınıflandırmalar, kişinin kendini tanımasının önüne çıkan dur bakalım işaretleri.”


Hafriyat Karaköy

Açılış: 10 Kasım Cumartesi,

Üstte ki açıklamadan anlaşılacağı üzere

''ALLAH ADI İLE KENDİNE TAPTIRAN PARTİLER VE KEMALİZM SÖYLEMİ İLE KENDİNE TAPTIRANLARIN FARKI YOKTUR.''

Bu Önemli bir Konudur iyi değerlendirmek gerekir..

Vakit GAZETESİ her ne kadar bu olayı Komplo gibi gösterip kendi Gazetesinden Saldırmış olsada aslında VAKİT Gazetesi ''İSTİHBARAT'' dan önce bilgiyi alıyor ve Yayınlıyor..

Vakit Gazetesinin yapmış olduğu Journal saçmalığı ortadır neden bu Ressamların sergilerine karşı koyuyor ki ;

Burda Saçma bir iş yapan biri varsa VAKİT Gazetesidir bu sergi Sergilenseydi bir avuçta olsa İnsan Nasıl bir KİMLİĞE SAHİP OLDUĞUNU ANLAYABİLİRDİ...

KORKULAR KİŞİNİN TARAFINI BELİRLER..

 
S Çevrimdışı

serhildan

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ZAVALLI VAKİT PAÇAVRASI YİNE LAİKLERİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMÜŞ...
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt