Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Muhammed B. Abdilvehhâb Ve Tekfir

ENSAR Çevrimdışı

ENSAR

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbni Arabi gibi Allah düşmanı bir kafiri tekfir etmedi ise kimi tekfir etti o zaman ? İbni Arabi tekfir edilmeyecek de kim tekfir edilecek ? Muhammed b. Abdulvahhap kimleri tekfir ederdi ? Sadece Yahudi ve Hristiyanları mı ? Bu Alim kendi daveti ile mi çelişiyor ? Kendi davetinden mi bir haber bu Alim ? Maalesef sizin düşündüğünüz Muhammed b. Abdulvahhap gerçek Muhammed b. Abdulvahhap değil.
kardeşim senden nakil istedim,nakil bekliyorum şimdi yazdığınız cümlelere cevap veririm ama tartışmaya gerek yok,hatta hatırladığım kadarıyla sultanul ulema iz bin abdusselam'ın ibni arabi hakkında şu mealde bir sözü vardı,şeriat nazarında zındıktır ama hakikatte (övücü bir lafız vardı) ...Hatırladığım kadarı ile şeyhülislam ebu suud efendi ibni arabinin kitapları tahrif edilmiştir diyordu onu övüyordu vs... İmam zehebide sapık demi oda ibni arabiyi tekfir etmiyor,hatta sufilerin şeyhlerinden seyyid muhammed alevi el maliki el haseni var ,o bile şeyh muhammedin yukarıda naklettiğim ibni arabiyi tekfir etmediği nakilini delil getiriyor kaynaklı bir şekilde, mefahim(düzeltilmesi gereken kavramlar adlı eserinde)Birde şeyhülislamın, imam Zehebinin kitaplarındaki çelişkileri nakleder misin?Tahrif olduğunu ilmi usullerle ispatlar mısın?
 
E Çevrimdışı

Ebû İsmâil el-Muhacir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
ed-Durerus Seniye'nin bazı yerlerinde Muhammed b. Abdulvahhap kabirperestleri bile tekfir etmiyor. O zaman çıkıp diyebiliriz Muhammed b. Abdulvahhap kabirperestleri de tekfir etmiyor. Yani şimdi böyle bir şey olabilir mi ? Vahdeti Vücüt gibi en büyük küfürlerden birisinin yayıcısı olan şeytan Muhiddin Arabi'yi Ümmeti İslam tekfir etmiştir. Bir alim Allah'tan başkasına ibadet etmenin küfür olduğunu ve bunları yapanların kafir olduğunu hatta bunları yapanları kafir görmeyenlerin dahi kafir olduğunu söyleyip sonra kalkıp bu küfrün başı olan Arabiyi tekfir etmemesi nasıl açıklanabilir? Bizim günümüzün sözde alimleri ile mi karışıtıyorusunuz Muhammed b. Abdulvahhapı hani o kendi daveti ile çelişen, neye davet ettiği belli olmayan? Muhammed b. Abdulvahhapa nispet edilen ve onun davetine zıt olan ithamları ben reddediyorum ve kabul etmiyorum. Bir alimin sözü Kuran ve Sünnet ile çelişiyor ise bu söz atılır. Gerekirse o alim de terk edilir. Ben Alimlerin sözlerini yani Tevhidin önderi Alimlerin sözlerini Kurana ve Sünnete götürürüm. Bu alimin sözü Kuran ve Sünnet ile çelişiyor ise bu alimin davetine muhalefet ediyorsa ise o sözü de atarım. Hak olan sözlerini alırım. Muhammed b. Abdulvahhap'ın İbni Arabiyi tekfir etmediğini söylüyorsanız işte ben bu sözü atarım ve buna itibar etmem çünkü bu batıl bir sözdür, ne bu alime ne de bu alimin davetine uyanlara yakışmayan bir sözdür. Nasıl bir Tevhid alimi bu sözü söyler ? Bu söz bu alimin davetine terstir, davasına terstir ve ortada bir tahrif olduğuda apaçık bellidir. Nasıl bir alim kendi kendisini tekfir edebilir? Kendi kitaplarında İbni Arabinin küfürnde şüphe edenin bile kafir olacağını söyler buna dair nakiller getirir sonra da kalkıp İbn Arabiyi tekfir etmez? Muhammed b. Abdulvahhap ve onun yolunu takip eden Alimlerin akidelerine, davetlerine uyan hangisidir ? Hangi iddaanın sahibi gerçek Muhammed b. Abdulvahhap ? Sorunun cevabı belli.

İsterse kitaplarında İbni Arabiyi tekfir ettiğine dair hiç bir ibare olmasın Muhammed b. Abdulvahhap'ın hayatı, daveti, mücadelesi, akidesi İbni Arabi ve taifesini tekfir ettiğine dair zaten bir ispat değil mi? Hal böyle iken bu alime nispet edilen, kitaplarına sonradan sokulan batıl sözlere niye itibar edelim ? Bu alimi niye insanlara böylemiş gibi tanıtalım ?

"Bakın İbn Arabiyi bile tekfir etmiyor bu kadar ılımlı birisi Muhammed b. Abdulvahhap. Artık ona Vahhabi, tekfirci vs. demeyin." Muhammed b. Abdulvahhapı başkalarına kabul ettirmek, onların gözünde, onların istediği gibi birisi olarak göstermek isteyenler, ya da Muhammed b. Abdulvahhapı kendi akidelerine uydurmak isteyenler varsa bence boşa uğraşmasınlar.
 
Son düzenleme:
ENSAR Çevrimdışı

ENSAR

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ed-Durerus Seniye'nin bazı yerlerinde Muhammed b. Abdulvahhap kabirperestleri bile tekfir etmiyor. O zaman çıkıp diyebiliriz Muhammed b. Abdulvahhap kabirperestleri de tekfir etmiyor. Yani şimdi böyle bir şey olabilir mi ? Vahdeti Vücüt gibi en büyük küfürlerden birisinin yayıcısı olan şeytan Muhiddin Arabi'yi Ümmeti İslam tekfir etmiştir. Bir alim Allah'tan başkasına ibadet etmenin küfür olduğunu ve bunları yapanların kafir olduğunu hatta bunları yapanları kafir görmeyenlerin dahi kafir olduğunu söyleyip sonra kalkıp bu küfrün başı olan Arabiyi tekfir etmemesi nasıl açıklanabilir? Bizim günümüzün sözde alimleri ile mi karışıtıyorusunuz Muhammed b. Abdulvahhapı hani o kendi daveti ile çelişen, neye davet ettiği belli olmayan? Muhammed b. Abdulvahhapa nispet edilen ve onun davetine zıt olan ithamları ben reddediyorum ve kabul etmiyorum. Bir alimin sözü Kuran ve Sünnet ile çelişiyor ise bu söz atılır. Gerekirse o alim de terk edilir. Ben Alimlerin sözlerini yani Tevhidin önderi Alimlerin sözlerini Kurana ve Sünnete götürürüm. Bu alimin sözü Kuran ve Sünnet ile çelişiyor ise bu alimin davetine muhalefet ediyorsa ise o sözü de atarım. Hak olan sözlerini alırım. Muhammed b. Abdulvahhap'ın İbni Arabiyi tekfir etmediğini söylüyorsanız işte ben bu sözü atarım ve buna itibar etmem çünkü bu batıl bir sözdür, ne bu alime ne de bu alimin davetine uyanlara yakışmayan bir sözdür. Nasıl bir Tevhid alimi bu sözü söyler ? Bu söz bu alimin davetine terstir, davasına terstir ve ortada bir tahrif olduğuda apaçık bellidir. Nasıl bir alim kendi kendisini tekfir edebilir? Kendi kitaplarında İbni Arabinin küfürnde şüphe edenin bile kafir olacağını söyler buna dair nakiller getirir sonra da kalkıp İbn Arabiyi tekfir etmez? Muhammed b. Abdulvahhap ve onun yolunu takip eden Alimlerin akidelerine, davetlerine uyan hangisidir ? Hangi iddaanın sahibi gerçek Muhammed b. Abdulvahhap ? Sorunun cevabı belli.

İsterse kitaplarında İbni Arabiyi tekfir ettiğine dair hiç bir ibare olmasın Muhammed b. Abdulvahhap'ın hayatı, daveti, mücadelesi, akidesi İbni Arabi ve taifesini tekfir ettiğine dair zaten bir ispat değil mi? Hal böyle iken bu alime nispet edilen, kitaplarına sonradan sokulan batıl sözlere niye itibar edelim ? Bu alimi niye insanlara böylemiş gibi tanıtalım ?

"Bakın İbn Arabiyi bile tekfir etmiyor bu kadar ılımlı birisi Muhammed b. Abdulvahhap. Artık ona Vahhabi, tekfirci vs. demeyin." Muhammed b. Abdulvahhapı başkalarına kabul ettirmek, onların gözünde, onların istediği gibi birisi olarak göstermek isteyenler, ya da Muhammed b. Abdulvahhapı kendi akidelerine uydurmak isteyenler varsa bence boşa uğraşmasınlar.
kardeşim hiç bir delil yok ,diyorum ki sana nakil getir getiremiyorsun getirdiğim nakillere tahrfi diyorsun ha şunuda unutma ,her küfür fiili işleyen kafir değidlir,her istiğase yapanı tekfir mi ediyorsun,yada imam ahmed kuran mahluktur diyen kafir olur diyor ama her kuran mahluktur diyeni tekfir etmiyor?ne yapacağız?Kardeşim delille konuşacaksan konuşalım senin zanni yorumların çıkarımlarınla şeri bir delil oluşturmaz yok muhammed bin abdulvehhabın yaşantısı belli tekfir diyor vs ben sana imam zehebiden ,ibni teymiyyeden nakiller veriyorum hemen kıvırıp batıldır,yok tahriftir gibi demogoji yapıyorsun daha çok yazacak şey varda neyse...
 
E Çevrimdışı

Ebû İsmâil el-Muhacir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Muahhmed b. Abdulvahhap Mufidul Mustafid 'de İbn Arabinin kafir olduğunu ve onun küfründe şüphe edeninde kafir olduğunu nakil ile anlatıyor. Elimde orjinal bir lafız bulunmadığı için sadece kitabın adını verebiliyorum.

imam ahmed kuran mahluktur diyen kafir olur diyor ama her kuran mahluktur diyeni tekfir etmiyor?ne yapacağız?

Şimdi de sıra İmam Ahmed'de mi ? Buyur bak bakalım senin dediğin gibimiymiş.

Ahmed bin Hanbel dedi ki:

"فمن قَالَ: مخلوق فهو كافر بالله العظيم ومن لم يكفره فهو كافر"

"Kim derse ki: (Kur'an) Mahluktur o kişi yüce Allah'a kafirdir. Kim onu tekfir etmezse o da kafirdir."

(Ibn Ebi Ya'la, Tabakatul Henabile 1/342)

------------------------------------------

حدثني غياث بن جعفر قال سمعت سفيان بن عيينة يقول القرآن كلام الله عزوجل من قال مخلوق فهو كافر ومن شك في كفره فهو كافر

"Giyas ibn Cafer rivayat etti dedi ki: Süfyan ibn Uyeyne'yi şöyle derken işittim: "Kur'an Allah Azze ve Celle'nin kelamıdır. Kim derse ki: "Mahluktur." O kafirdir. Kim de onun küfrunde şüphe ederse o da kafirdir."

(Abdullah bin Ahmed bin Hanbel , Sünne Rivayet No:25)
 
Son düzenleme:
ENSAR Çevrimdışı

ENSAR

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim ,sen mutlak tekfir ile muayyen tekfirin ne olduğunu biliyor musun?Tekfirde aşırı gidenlerin yaptığını yapıyorsun imamların mutlak tekfir ifadelerini alıp ,insanları muayyen olarak tekfir ediyorsun,şimdi sana bir kaç nakil yazacağım bakalım bunlar hakkında ne diyeceksin ,ümmetin selefinide tekfir edecek misin?
İmam Ebu hanifenin talebesi olan imam muhammed bin hasan eş şeybani'ye(İmam ebu hanifenin 2 büyük talebesinden biridir) Allah kıyamet günü yahudi ve hristiyanlara azab edecektir denilip de kendisinin de Allah böyle bir şey yapmaz,onlar Allahın kullarıdır diyen bir kadın hakkında sorulunca şöyle cevap vermiştir:Küfre girmemiştir,çünkü o cahildir.Ona öğreninceye kadar bu anlatılır.(El hameviy ala'l eşheb 2-139 , el mevsuatul fıkhuyyetul kuveytiyye 16,206 arapça ifadeside var...)

İmam ibni hazm şöyle der :Cahil bir kimse Rabbinin cisim olduğunu söylerse
tekfir edilmez ve onun aleyhine bir şey gerekmez o mazurdur ve bilmediği meseleyi öğrenmesi vaciptir.Eğer Kuran ve Sünnetten onan hüccet ikame edildiği halde muhalefet edip inat ederse o zaman kafir olur ve ona mürtede uygulanan hüküm uygulanır.Her kim de:Allah falan kimsedir,aynıyla bir insandır derse veya Allah teala yarattığı cisimlerden bir cisme hulul eder derse veya Meryem oğlu İsa hariç Muhammed(s.a.v) den sonra bir Nebi vardır derse bunun tekfirinde iki müslüman dahi ihtilaf etmez çünkü bu konuda hüccet herkese ulaşmıştır.Ancak bu itikada sahip bir kişiye bu konudaki hüccet eğer ulaşmadıysa hüccet ikame edilmedikçe bu kişi de asla tekfir edilmez.(El fisal 3-139 arapça metnide mevcut)

İmam cemeleddin el kasımi meşhur tefsirinde Kadı Ebubekir İbnul Arabi(bu vahdeti vucutçu ibni arabi değil aman karışmasın,hatırladığım kadırı ile maliki fakihi) der ki:
Bu ümmetten cahil ve hatakar kişi eğer küfür veya şirk işlerse bununla kafir veya müşrik olmaz(metin devam ediyor) en sonundada bu meseleye bid ahli haricinde kimse muhalefet etmemiştir diyor ...(Tefsirul kasimi 5,1307 arapça metnide var)

Şeyhül islam ibni teymiyye :
tekfir kaidelerinden büyük küfürü işleyen cehmiyye,sufiyye ve rafiziler gibi bazı taifelerin tekfirinden uzunca bahsettikten sonra sözünü şöyle bitirir:Bütün bunlar bilindikten sonra,bu cahillerden ve benzerlerinden muayyen her kişiye Nebevi hüccet ikame edilmeden tekfir edilip küffar olduklarının öne sürülmesi caiz değildir.Söyledikleri bu sözler şeksiz küfür sözleri olsa da bu böyledir.Bu hüküm bütün muaayyen kişilerin tekfiri hususunda söylenecek sözdür.Bu sebeple hiç kimsenin hata ve yanlış yapan bir müslümanı,kendisine hüccet ikame edilmedikçe tekfir etmeye hakkı yoktur.İmanı yakin ile sabit olanın imanı şek ile zail olmaz,ona hüccet ikame olmadıkça ve ondan şüpheler izale edilmedikçe de bu iman zail olmaz.(Mecmuu'l feteva 12,500 arapça metnide mevcut)
Şeyhül islam ibni teymiyye ,kendisinin en büyük hasımlarından olan vahdeti vucutçular hakkında ise şu istisnai durumu zikreder:Fasıl:Bazı kimselere hulu ve ittihad hallerinden bazı halller galip gelmektedir.Şüphesiz ki ittihad meselesinde hak ve batıl yönler bulunmaktadır.Şu bilinmedlidir ki kişi sevdiği haricindeki şeylerden yana
fenaya erse ve aklınhdan onun gayrısı silinse,o bu haliyle mazurdur ve aklı bukunmadığı müddetçe yaptıkları sebbeiyle ceza görmeyecektir.Muhakkak ki kalem,aklı yerine gelinceye kadar deliden kaldırılmıştır.Eğer o, bu konuda hata ederse Yüce Allahın şu kavli dahilindedir:Rabbimiz unutur veya hata edersek bizi sorumlu tutma ve Size hata ile işlediklerinizden yana sorumluluk yoktur.
Bu tıpkı hikaye olarak aktarılan şu iki adamın hali gibidir ki onlardan birisi diğerini sevmektedir ve sevdiği kişi bir gün denize düşünce seven kişi kendisini hemen sevdiğinin peşi sıra denize atmıştır.Sevdiği Ben buraya düştüm,peki seni buraya düşüren nedir?deyinde,seven kişi Senden kendimi yitirdim ve seni kendim zannettim der.Bu hal muhabbet ve irade ehlinden hak cihetinden ve bu cihetten olmayarak hata ve noksanlığıyla da olsa çokça başına gelen bir durumdur.İşte bu halde o,muhabbetiyle mahbudunda(sevgilisinde),zikriyle ve mezkurunda,irfanı ile ma'rufunda,şehadeti ile meşhudunda ve vücüdünda O'nun mevcudiyetinde kendisini yitirir ve o halde varlığını ve temyiz gücünü hissedemez.Bu esnada enel hak(ben hakkım) subhani(Kendimi tenzih ederim) ma fil cübbeti illallah(cübbemin içerisinde Allahdan başka hiç kimse yoktur,gibi sözler söyler kio bunu muhabbetin vecdiyle aldığı lezzetin ve sürurun sarhoşluğuyla kasıtsızca yapar.Bu insanı kuşatan öyle bir sarhoşluktur ki tarif edilemez.Tabi hal nehiy olunmuş bit sarhoşluk sebebi değilse böyledir,ancak bu sarhoşluk yasaklanmış bir sebebten dolayı olursa bu kişi mazur görülmez.(Mecmuu'l Feteva 2,396 ve 10,339,350 arapça metnide mevcut)Şeyh istiğase ye reddiye babından kitap yazmıştır ama istiğase yapanları tekfir etmemiştir...örnek olarak el istiğasul kübra veya diğer bir ismiyle er reddu ale'l Bekri isimli kitabında bunlardan bahsederken onları tekfir etmemiş...

Bununla birlikte ,O Vahdeti vücutçuların önderi ve kendisinin en büyük hasmı sayılan İbni arabi'nin hangi hal üzere öldüğü noktasında da tevafuk etmiş,hatta onun için şu manidar duayı zikretmiştir...Bu sözlerin hepsi fususul hikem(ibni arabiden bahsediyor) sahibinin kavlidir,bu adamın hangi hal üzere öldüğünü ise Allah da iyi bilir.Allah bütün müslüman erkek ve kadınları,müminleri ve mümineleriionların hayatta olanını ve vefat edenini bağışlayıcıdır.Rabbimiz,bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla,kalplerimizide iman edenlere karşı bir kin bırakma.Rabbimiz,Sen çok şefkatli ve çok merhametli olansın.(Haşr suresi) kaynak(Mecmuu'l Feteva 2,469 arapça metnide mevcut)
Ayrıca buna otuz risale adlı eserinde şeyh Ebu muhammed el makdiside işaret etmiştir:,(1 cilt 218 de) O minber et Tevhid isimli internet sitesinde(makdisinin sitesi) verdiği fetvaların içerisinde
İbni Teymiyye'nin bu tevafukuna değinir ve önceleri İbni Arabi'yi tekfir ettiğini,lakin daha sonra onun hükmü konusunda tevafuk ettiğini(durduğunu)belirtir.(arapça metnide mevcut)
İbni teymiyyeden öyle nakiller var ki şeyhin tekfirde nasıl duraksadığını nasıl itidal ehli hikmet ehli olduğunu görünce insan şaşıtıyor sana tavsiyem bunun gibi daha başka bir çok ehli sünnetin kabul ettiği ulemaların tekfir konusundaki görüşlerini incelemendir şuanda piyasada Makdisinin 30 risalesi ve Eşref Yılmaz'ın -tekfir meselesi üzerinde mülahazalar- kitabını tavsiye ederim(bu kitap daha genişletilip yakında çıkacağını okudum haberin olsun)

Şeyh muhammed ibni abdulvehhabın nakili yukarıda geçmişti,DÜŞÜN Kİ kendi muhalifi olan sufi şeyhi seyyid muhammed maliki alevi(hatta bu kişi mahmud efendinin dostudur,internette araştıra bilirsin) dahi onun tekfirci olmadığını delil getiriyor ve ,ibni arabiyi tekfir etmediğini getiriyor ,sofilerin şeyh muhammed en çok saldırdığı noktalardan biriside tekfirci olduğu,istiğase vs meselelerde dahi onun mutedil olduğunu tekfir etmedğini zikrederken sen gelmişsin şeyhe iftiradır diyorsun sana ilmi usullerle şeyhin kitaplarının tahrif edildiğini ispatla dediğimde kendi zannında başka bir söylüyemiyorsun.İSTİĞASE KONUSUNDA ŞEYH İTİDAL TAVRINI, ED DUREDUS SENİYYE 1.CİLT 66)

Şeyhülislamın rafizileri bile tekfir etmediği nakiller mevcut Rafiziler hakkında bahsederken Ancak onlardan muayyen bir kişinin tekfiri ve cehennemde ebedi olmaları meselesi tekfirin şartların sabit olup manilerinin ortadan kalkmasına bağlıdır.
Bununla birlikte biz va'd,vaid,tekfir,tefsik gibi nasları genel olarak ıtlak edip söylesek de buna gerekleri oluşmadan muayyen kimseleri dahil edip onlara bununla hükmetmeyiz(bak gördün mü şeyh mutlak tekfir ile muayyen tekfiri ayırdı) Mecmuu'l Feteva 28 ,500 arapça metin mevcut)
Bak ellerim yoruldu:D nakil yazmaktan şeyhül islam rafiziler hakkında şöyle diyor:
Cehalet ve delaletlerinin aşırılığına rağmen içlerinde zahiren ve batınen Msülüman topluluklar vardır.Ancak batıniyye davetinin hakikatını bilen İsmailiye fırkasının imamları ise zındık ve münafık kimselerdir,bununla birlikte bunların hakikatını bilmeyen avam tabakalarında da Müslüman kimseler olabilmektedir(Minhacus sunne 2,452)
şeyh ibni kayyımdan da buna benzer nakiller var(ilamul muvakkin 3,95)
hatta ibni kayyım rafizi,kaderi,cehmi,gulatı mürcie ve benzerlerinden olan bidat ehli olanlara gelince,bunlardan birinci grup basireti olmayan mukallid cahillerdir ki bunlar hidayeti öğrenmeye muktedir değillerse tekfir ve tefsik edilmediği gibi şehadetleri de reddedilmez.Bunların hükmü erkekler,kadınları ve çocuklardan aciz olup hiç bir çareye gücü yetmeyen ve hiç bir yol bulamayan mustazafların hükmü ile aynıdır.Umulur ki Allah bu kimseleri affeder.Allah affedicidir,bağışlayıcıdır.(Turugu'l Hukmiyye 254 arapça metin mevcut)
Medaricus salikin de benzer ifadeler vs var 1 cilt 362)

İmam Sufyan bin uyeyne ise cehmiyye hakkında şöyle der Kur' an kealmullahtır,kim mahluk olduğunu söylerse,kafirdir ve her kim bunu söylyene kişinin küfründen şüphe ederse o da kafirdir.(ictimau'l Cuyuşil islamiyye ala Gavi muattıla vel cehmiyyye 8,18,ibni kayyım)

bunda benzer ifadeler sıralanıyor imam buhariden,imam ebu hatim er razi ve imam ebu zur'a daha bir çok nakil hatta şeyhülislam ibni teymiyye imam ahmeddenve ehli sünnet imamlarının genelinden meşhur olşan cehmiyyenin tekfir edilmesidir.(diyor Mecmuu'l Feteva 12,485 de naklediyor arapça metin mevcut)Şimdi konunun en önemli kısmına gelelim bu kadar nakilden sonra göreceğiz ki kuran mahluktur diyen herkse muayyen olarak tekfir edilmemiş,yani mutlak tekfir ile muayyen tekfir ayırmış, şeyhülislam ibni teymiyye baştan beri Cehmiyye akkında alimlerimizinden nakledilen bu mutlak ifadeli tekfir tehditlerinin,muayyenleridnen her bir fert için söz konusu olmadığını ve bunların tahzir babından söylenmiş sözler olduğunu belirtip şöyle der:Muhakak ki İmam Ahmed Allah'ın isim ve sıfatlarını inkar eden Cehmiyye'yi tekfir etmiştir.Çünkü onların sözleri apaçık beyyin bir surette Allah Rasulü(s.a.v)'in getirdiği hakkı bozucu mahiyettedir.Çnkü onlaron bu sözlerinin hakikati yaratıcı'nın inkarıdır.Vkatiyle O,bu sebeple imtihandan geçirilmiş ve onların Allah'ı inkar etmeleriyle ilgili hakikatleri böylelikle bilnmiştir
.Ancak onlardan her şahıs muayyen olarak tekfir edilmemiştir.Çünkü bu söze davet etmek,bu sözü söylemekten daha azimdir,Bu söze muhalefet edenleri cezalandıran da bu söze sadece davet edenden daha azim cürüm işlemiştir.Bu söze muhalefet edenleri tekfir eden de bu söze muhalefet edenleri cezalandırandan daha azim bir cürüm işlemiştir.Bütün bunlarla birlikte vaktiyle emir sahipleri Cehmiyye'nin görüşüne sahipti ve onlar Kur'an'ın mahluk olduğunu ,Allah'ın ahirette görülemeyeceğini ve benzeri sözleri söylüyorlardı.Ayrıca insanları buna davet ediyor,bununla onları imtihan ediyor ve bu sebeple onlara icabet etmeyenleri cezalandırıp tekfir ediyorlardı.Eğer bir esir yakalayacak olsalar Cehmiyye'nin Kur'an mahluktur ve benzeri sözlerini ikrar etmeden onu bırakmıyorlardı.Buna muhalefet edenlere emirlik vermedikleri gibi,onlara Beytül Mal'dan yiyecek bile vermiyorlardı.Bununla birlikte İmam Ahmed bu yöneticilere merhamet etmiş ve onlar için istiğfar etmiştir.Çünkü O biliyordu ki eğer onlara Cehmiyye'nin esasen Allah Rasulü'nü tekzib ettiği açık olsa idi muhakkak ki onlar Cehmiyye'ye uymayacak ve Allah Rasulünün getirdiklerini inkar etmeyeceklerdi.Ancak onlar bu sözleri tevil edip hataya düştüler ve Cehmiyye'nin sözlerini aktaranları taklid ettiler.Yine İmam Şafi'nin Hafs el FERD'E Kuran mahluktur dediği zaman ona:Azim olan Allah'a Küfrettin DEMESİ DE BUNUN GİBİDİR.Ona bu sözü küfür olduğunu beyan etmesine rağmen onun riddetine mücerret kavli sebbeiyle hükmetmemiştir.Çünkü Hafs'a kendisniyle tekfir hükmüverilecek olan hüccet ikame edilmemiştir.Eğer Şafi onun mürted olduğuna itikad etse idi muhakkak ki onun katledilmesi için çaba sarf ederdi.Muhakkak ki O,kitaplarında heva ehlinin şahitliklerini kabul edip,arkalarında namaz kılına bileceğini de beyan etmiştir.(Mecmuu'l Feteva 23.cilt 348 arapça metinde mevcut)
Şeyhülislam ibni teymiyye başka bir yerde ve aynı mesele sadedinde şöyle der:Hakikat şu ki imamların mutlak olarak söyledikleri sözler ve evvelkilerin mutlak olan Şer'i naslar hakkında düştükleri hatalı durumun aynısı olan bir duruma düştüler.Onların ne zaman görseler KİM ŞUNU SÖYLERSE KAFİRDİR sözünü duydular ve akabinde belirtilen o sözü söyleyen herksin kafir odluğunu itikad ettiler.Halbuki tekfirin belirli bir kişiye indirgenmesi belli şartların tahakkuk edip ve yine belli engellerin de ortadan kalkmasına bağlıdır.Mutlak tekfir ise şartları bulunmadıkça ve engelleri ortadan kalkmadıkça belirli muayyen kişiler için sabit olmaz.Böylelikle ortaya çıkmaktadır ki mutlak ifadeli bu tekfir lafızlarını ıtlak eden İmam Ahmed ve alimlerin geneli bu sözleri söyleyenlerin ekserisini muayyen olarak tekfir etmemiştir.(BU RABBANİ SATIRLAR TÜM YAZDIKLARIMIN ÖZETİ MESABESİNDE ALLAH ŞEYHÜLİSLAMA RAHMET ETSİN HA KAYNAĞIDA VERİYİM MECMUU'L Feteva 12 - 487 ,ŞEYH MAKDİSNİN 30 RİSALESİNDEDE BULUNABİLİR.)
 
Son düzenleme:
M Çevrimdışı

Muvahhid Mücahid

İslam-tr Mudâvimi
İslam-TR Üyesi
Mutlak tekfirle bunu muayyene indirmek arasında fark vardır.Örneğin ; şunu şunu yapan kafirdir der ancak bunu tek bir kişiye indirgediğinde ilk önce bu kişinin durumuna bakıp bu kişinin tekfiri için engel var mı yok mu öğrenirsin(Tekfirin engel ve maniaları).Peygamber sallallahu aleyhi vesellem içki içene de satana da lanet etmiştir.Ancak sahabenin birisi peygamberin huzuruna içkili geldiğinde sahabenin birisi ona lanet etmeye kalmış peygamber sallallahu aleyhi vesellem onu engellemiştir.

İbni arabi meselesine gelince Şeyhulislam İbni Teymiyye de Şeyh Muhammed bin Abdilvahhab da onu tekfir etmiştir.Sizin dediğiniz gibi olsaydı bugün kimsenin cübbeliyi tekfir etmeye hakkı olmazdı.
 
E Çevrimdışı

Ebû İsmâil el-Muhacir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Deliller ile Alimlerin Kur'an mahluktur diyeni muayyen olarak tekfir ettiklerini yazdım sen hala diyorsun onlar Muayyen tekfir yapmadı. SubhanAllah. Delil getir diyorsun delil yazıyoruz hemde güvenilir ravileri ile deili de kabul etmiyorsun.. Bunlar muayyen tekfir değil de ne ? Ben mi uydurdum bunları ? Ben sana rivayet yazıyorum senedleri ile sen ise bana sadece dinde hüccetmiş gibi tahrif edilmiş içinde İbn Teymiyye iftira dolu, içine türlü türlü batıllar sokulmuş bir kitaptan delil getiyorsun.. Sana daha ne yapabilirim ? İster Kabul et ister etme Selef Mauayyen olarak tekfir yapmıştır. Delilleri de yazdım, sana yetmedi tatmin olmadın yine aktarıyorum umarım okuyorsundur ? Sen okumuyorsan da okuyanlar olur inşaAllah.
 
Son düzenleme:
ENSAR Çevrimdışı

ENSAR

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
kardeşim sen benim verdiğim delilleri inceledin mi , çok merak ediyorum?Şeyhülislamın kitabı tahrife uğradığı iddiasını delillendiremedin vede zan ile tahrife uğramıştır diyorsun,imam ahmed ve ehli sünnet imamlarının ekserisi kuran mahluktur diyen herkse tekfir etmemişlerdir delilleri incelediysen görürsün , kitabı almanı tavsiye ederim,günümüzün mücahid ulemasından şehid şeyh ebu yahya el libi ,bu naklettiğim rivayetleri doğru bulmuş dağıtılmasına cevaz vermiş sen gelmişsin tahrif de tahrif diyorsun makdisi den delil getiriyorum sen diyorsun tahrif hiç biri bilmiyordu demi tahrif olduğunu , daha doğru dürüst Kuran okumayı bilmeyiz,arapça yok,usul yok,(kimse üzerine alınmasın) ,ulemanın söylediklerini tenkit etme cüretkarlığına gidiyoruz vallahi bu aşırılıktır haddi aşmadır,ibni arabi meselesine geleceksek hulul itikadı küfürdür ama ibni arabiyi ulemadan naklettiklerime göre tekfir etmeyenler var,ilk başta bende duyduğumda şaşırmıştım bir kardeş Mahmut Varhan hocanın kendisine bu nakilleri gösterdiğini söyleyince şaşırmıştım araştırınca gerçektende haddi aşıp,ağzımıza geleni söylediğimizi gördüm Allah bizleri affetsin...Kuran geldi hüccet ulaştı bu mantık ne kadar doğru bir düşün bakalım bu kadar saptırıcı imam varken..?Düşün ki imam muhammed yahudi ve hristiyanların cehenneme gitmiyeceğini söyleyen kadını tekfir etmeyip,cahildir diyor sen gelmişsin?Yahudi ve hristiyanların küfrünü bilmeyipte bu kişi ne yapacak diyorsun?Neyse uzatmıyacağım ama bu konuyu soru cevap bölümüne açalımda ilim ehli cevabını versin?
 
E Çevrimdışı

Ebû İsmâil el-Muhacir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ensar benim kimsenin cevabına ihtiyacım yok. Bildiğim bir meselenin cevabına niye ihtiyaç duyayım ? Mümkünse mevzuyu artık uzatmayalım. Bundan sonra yapacak tek şu sen kendi kabul ettiğin alimlerle mutlu olmaya devam et bende kendi kabul ettiğim alimlerle mutlu olmaya devam edeyim.
 
ENSAR Çevrimdışı

ENSAR

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
kardeşim diyorum ki ilim ehli cevap versin , ehli sünnetin görüşünü? Bilmiyorsanız zikir ehline sorun diyor Allah(s.v.t) inşallah ben yakın zamanda konuyu açacağım..
 
E Çevrimdışı

Ebû İsmâil el-Muhacir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Şüphesiz ki bilimiyor isek zikir ehline soracağız. Sen bu mevzuyu kime ne istersen sorabilirsin fakat ben soruyu da cevabı da merak etmiyorum çünkü bu mesele genel anlamda benim bilmediğim bir mesele değil aksine bildiğim ve insanlara öğrettiğim bir mesele. Kalbini kırdıysam hakkını helal et. Selametle.
 
ENSAR Çevrimdışı

ENSAR

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim şüphesiz ki herkes hata eder,sen de ,bende bu konuda benim bildiklerimde yanlış olabilir senin bildiklerinde en iyisi ikimizinde bildiklerini bilen ve racih olan görüşü bilen bir ilim ehline sormak ,asıl ben kalbini kırdıysam özür dilerim ,helal olsun sende helal et,selametle...
 
Yunus Hanbeli Çevrimdışı

Yunus Hanbeli

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Zerkaya cevap , Ebu Zerkaya reddiyye
Ebu Zerkanın Şeyh Muhammed bin EbdülVehhab tekfircimi diye getirdiyi şüphelere cevap.
Cebap azerice verilmiş muhtasar olarak türkçeye çeviriyoruz.
Aslı bu linkde : http://justpaste.it/j89j
Başlıyoruz.
Ebu Zerkanın şüphelerini izledim. İlk önce ilim talebesinin şu hali ile , alime bu tarzda tankidler , tahkirıer hatta iftiralar atması fetva ve görüşleri tahrif etmesi hiç bir ilmi metoda sığmıyor ve hemin şahsın samimi olmadıöından haber veriyor.
İlk önce onu söyleyiyim ki ,bu ebu Zerkanın diyil , dünyada hızlıca yayılan selefi davete karşı bazı şahıslar tarafında ortaya atılmış bir çalışmadır. Şimdi ben size Ebu Zerkanın bu videoda şüpheleri kimden getireceyini açıklayacağım. Ebu Zerka hiyle işlederek hemin şeyhin ismini söylemiyor ama getirdiyi şüpheler onun şüphelerinin türkçeye çevrisidir ki hemin "şeyh" de suudda çookdaan cevap verilerek yerine otudulmuş. Ebu Zerka hemin videosunda hemin "şeyhin" "elmeşeyihul kusale " yani "tanbel şeyhler" isimli makalesini de örmek olarak getordi ve ondan bir hisseni okudu. Ebu Zerkanın ilham aldığı o şahıs el-Hatim bin el-Aunidir. Ancak alimlerin hemin o şahısın bidatçı olduğu hakkında hüküm vermesine ve o şahısın Ehli-Sünnet üsulüne karşı çıkdığı makamlar olduğu üçün Ebu Zerka o şahsın isçini söylemekden korkuyor hiyle işletiyor ilim ahlinjn bir risalesi diyerek üzerinden geçiyor. Çünki Şeyhinin ismini söylerse onun batıl ahline istinad etdiyi ortaya çıkacak ve kimse onu ciddiye almayacakdır. Ebu Zerkanın ben sonda onun ismini sizlere açıklayacağım söylemesi ise nasıl bir kurnaz taktiktir ! . Ebu Zerkanın bu hiylesinin birinci marhelesini Allahın izni ile açaçağız.
El Hatim el Auni kimdir ? Suud ailesinden önce onun ailesi Arabistanı idare ediyordu. El-Suudla onun kabilesi arasında sorunlar olmuşdur. Şimdiki Jordan kralı olan Abdullahın akrabasıdır , Taifdendir. El-Auni rafizilerle şiilerle aynı şüpheler içerisindedir.
Şu videoda Ebu Zerkanın şeyhi El Auni , hz.Ayşe ve hz.Zübeyri zalım olmakda suçluyor.
https://www.youtube.com/watch?v=IoHEPFQ_DII
Ebu Zerkanın şeyhi el Auni hz.Müaviyyenin hiç bir fazileti olmadığını , fazileti ile ilgili hadislerin tümünün zayıf olduğunu, kendisinin zalim olduğunu söylüyor. Hatta rafizi şiiler onun konuşmalarını ehli-sünnete vehhabilere reddiyye başlığı altında youtubeye yerleştiriyor. İşte Onlardan biri : https://www.youtube.com/watch?v=OHSZSHhapfE
Burada ise el-Auni hz.Müaviyyenin Hicr bin Adiyi şii olduğu için pldürdüyü ve büyük günahkar olduğunu söylüyor
https://www.youtube.com/watch?v=X0nAcLbDr1Y
Şeyh Osman el Hamis ise bu şüpheye cebap veriyor. Yani hz.Müaviyye ile ilgili şüphelere.
https://www.youtube.com/watch?v=gmigwZyn11g
Bundan başka, Ebu Zerkanın tüm şüphelerini ve iftiralarını türkçeye çevirdiyi el-Auni, İmam Maliki korkak olmakla suçluyor ve söylüyor ki, İmam Malik beni Ümeyyeden korkduğu için İmam Caferden hiç bir hadis rivayet etmiyordu.
https://www.youtube.com/watch?v=L3IzZLNGcus
El-Auni sık sık rafizilerin şüpheleri ile gündemde oluyor aynı rafiziler gibi kinuşuyor. O muta nikahınıda savunuyor.
https://www.youtube.com/watch?v=8U_CNNSR-PY
El-Auni tekfircilik iftirasını İmam İbn Teymiyyeyede atmışdır. O ibn Teymiyyenin aşırı tekfirci olduğunu ancak son anda tevbe etdiyini , kitaplarının güvenilir olmadığını söylüyor.
https://www.youtube.com/watch?v=qj8SBBDImxU
Şeyh AbdurRahman es-Südeyş onun bu şüphesine cebap vermiş ve Auninin yalancl ve iftiracı olduğunu isbat etmişdir.
http://sunnahway.net/node/2538
undan başka el-Auni kafirlerin bayramlarını tebrik etmeyin müstehep olduğunu söylüyor. İlim ehli ona bu konudada cevaplar vermişdir tabii ki.
http://www.sunnahway.net/vb/showthread.php?p=82870
http://www.sunnahway.net/vb/showthread.php?p=82701
Ebu Zerkanın getirdiyi her bir şüphe el Aunidendir. İşidi eleştiren durarus Saniyyeni ve necdileri eleştirsin'den tutmuş durarus saniyye selefileri sözüde aynan bu şeyhin sözleridir. Alimler bu şüphelere cevaplar vermjşdir . Ben linkleri yerleştireceyim arapça bilen kardeşler çevire bilirler.
Ebu Zerka Auninjn şüphelerini çevirerek gündemde kalmak istiyor. Ey Ebu Zerka o şüphelerin cevaplarına baksaydın iyi olurdu senin için. Tarih boyu Şeyh Muhammed bin AbdülVehhaba iftira atanlar tarihden silinmiş amcak şeyhin kitapları ve mektebinin daveti tüm dünyaya yayılmıştır ve yayılıyor. Sende Tarihden diger vesveseciler gibi silineceksin ama bin Abdülvehhabın daveti yayılacak. Senin şüphelerinin hepsine bu linkde cevap vardır.
http://sunnahway.net/node/2489
Şimdi ise Ebu Zırvanın gertirdiyi şüphe ve iftiraları tahlil edelim.
1. Şeyh Süleyman bin Sahmandan (rahimehullah) şüphe getiriyorsun ki , o Mekke ve Medinenni Daru'l-Küfr olarak görüyordu, Ancak haccı üçreni ve ya onların nafilelerini caiz görerek onu caiz görmeyenlere cevap vermişdir. Ben şimdi orada şeyhin hemin cevabını evvelden sonacan link olarak yerleştireceyim ve oradan sen ve arapça bilen kardeşler Mekke ve Medineye Daru'l Küfr söylemesi ile ilgili bir söz bulup gösterin. Hiç kimse yapamayacaktır. Çünki orada Mekke ve Medinede şirk ünsürleri olmasının ve Hacce ve Ümreye hiç bir zarar verememesinden konuşuluyor. Bunun içinde yeterince deliller getiriliyor. O zaman ise Mekke ve Medinede yeterince şirk ünsürleri vardı. Ben şimdi bir kitap linkini yerleştireceyim orada Necid, Hicaz ve tüm Arap yarımadasanıda olan şirkler hakkında malumat vardır. Hatta orada o zaman tarihçileri söylüyor ki, Sefa ve Merva tepüleri arasında haramların açık satışı da vardı. Şirk ünsürleri orada hurma ağacına, taşa ve benzeri şeylere teberrük edenler, yardım dileyenler var idi. Şeyh Sahmanın ise söylediyi onların Hacc ve Ümrreye zarar veremeyeceyi ile ilgili. Bem Şeyhin hemin risalesinin linkini buraya yerleştiriyorum Allahın izni ile.
http://www.ahlalhdeeth.com/vb/showthread.php?t=296831
Ebu Zırvanın aslında ise onun diyil şeyhi el Auninin iftirasına cevap olarak bir delil getireceyiz ki, bu hem de tevhid imamlarının guya Mekke ve Medineni darul küfür görmelerine kati bir redd olsun. Koy bunjnla iftira atanlar Necid alimleri Mekke ve Medineni darul küfür görmüştür diyenlerin sözü kesilsin. Onlar eger samimilerse bundan tevbe etsinler ve iftiralarına son koysunlar. Ebu Zırvanın Şeyh Süleyman bin Sahman Mekke, Medineni darül küfür sayıyordu söylediyi yalan ve iftiranın cevabını Şeyh Sahmanın Şeyhi ve hocası, İmam Muhammed Bin EbdülVahhabın torunu büyük alim Şeyh AbdülLetif bin AbdürRahman Ali Şeyh vermişdir. Sen ve Senjn gibilerin atdığı iftiranı kabirlerden yardımı dinin asası yapan , Allahdan başka her şeyden yardım dileyen sofi Davud bin Cercisin talebesi Osman bin Mansur en Nasiri atmışdır. Şeyh Abdüllatif (rahimehullah) onun iftiralarından biri olan guya Şeyh Muhammed bin AbdülVahhabın Harameyni (Mekke ve Medine) darül-küfür görmesini redd ederek ona şu başlık altında cevap vermiştir : İtiraz edenjn "Şeyh harameyn devletini küfür devleti olarak görüyordu " iddiasına reddiyye Faslı.
Hemin faslın linkini butaya koyuyoruz.
http://madrasato-mohammed.com/abd%20elwahab/pg_051_0008.htm
Burada Şeyh , bin Abdülvahhabın kemdi sözleri ile onun bir iftira olduğunu söylüyor ve Mekke ve Medineni küfür diyarı görmesini inkar ediyor. Hemin fasılda (bab) yer alan Şeyhul-İslam Müceddid Allame İmam Muhammed bin AbdülVahhabın sözlerinden yalnız birini butaya yazacam , isteyen linkden daha fazlasına ulaşa bilir.
Şeyh Muhammed bin AbdülVahhab Şerife yazdığı mektubunda söylüyor : " Onların yalan ve iftiralarına gelince guya ki , biz ümum olarak her kesi tekfir ediyor, dinini izhar edene bile bizim yanımıza hicret etmeyi vacip görüyor, tekfir ediyor ve bir çok bunun gibi şeyler. Bunların hepsi yalan be iftiradan başka bir şey deyildir. Onlar bu kimi sözlerle insanları Allahın ve Resulun (sav) dininden uzak salıyorlar. "
Nasıl ki şimdide aynı şeylerle karşılaşıyoruz !
Şeyh Abdüllatif bin Abdürrahman kendilerinin Mekke ve Medineni ve diğer yerleri küfür diyarı saymaları iddiasını redd ediyor ve bunu iftira, yalan adlandırıyor. O şeyh Süleyman bin Sahmanın ve bir çok necdi ülemanın şeyhi hocası olmuşdur. O zaman Şeyh Süleyman bin Sahman , şeyhinin iftira adlandırdığı bir şeyi nasıl ola bilir ki , söylesin ve Mekke ve Medineni darül küfür görsün. Demek ki Ebu Zırvanın (daha doğrusu el-Auninin) dedikleri yalnız iftiradır. Yanlış arama hatrına alimlerin kesilmiş sözlerini insanlara kendi nefsinize uygun şekilde pazarlıyorsunuz. Allahdan korkun !
Selefi davet alimlerinjn Mekke ve Medineni darü'l küfür saymaları iddiası cahillerin, yalancıların , sofilerin , şiilerin ve onalara benzer fırkaların iftiralarından başka bir şey değildir. Bunu isbat için yukarıda yazdığımız nakil yeterlidir. Ancak istiyenler için daha fazlasını göstermek olar.
Şeyh Abdüllatif bin AbdürRahmanın yukarıda bir faslını yazdığımız kitabın ismi "Mesabihuz zalem fi raddi ale men kazibe eşşeyhul imam ve nasebehu ila tekfir ehlil iman vel islam" dır. Orada Şeyh devrinin kuburileri tarafından Şeyhe ve Selefi davete atılan iftiralara cevap veriyor ve davetin hakikatıni açıklıyor. Üzerinden asırlar geçse de iftiralar aynı ! İftiralar atılsada Allah Selefi davete öyle bir hayır vermişdir ki tüm dünyada insanlar tevhidin hakikatini islamın aslını ulaştırmakla genişleniyor. Alhemdülillah.
Hemin kitapdan faydalansınlar ve iftiraların cevaplarına baksınlar diye burada linkini paylaşıyorum.
İndirin ve okuyun ey selefin yolu ile giden kardeşlerim içiniz rahat olsun ki alimlerimiz bu iftira ve yalanları çokdaaan cevaplamışlardır
http://waqfeya.com/book.php?bid=7688
 
Son düzenleme:
Yunus Hanbeli Çevrimdışı

Yunus Hanbeli

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Zerkaya cevap 2.
2. Ebu zırvanın Alimlerin ümum (genel) olan sözlerini götürerek onları tekfirçilikde ittoham etmesi yalnız fitne salma niyyetinden haber vermektedir. Hakikat şu ki , geturdiui nakillerin ne evvelini ne de sonunu okuyor. Yalnız şeyhi el-Auninin sözlerini tekrar ederek iftiraları yayıyor. Şeyh Ebu Batinin risalesinden yalnız 1 sözü getiriyor ki " o kabirler yanında onlardan yardım dileyenleri cahilliklerine bakmayarak kafir adlandırıyor , onlara müslüman diyenleri ise zelaletde ittiham ediyor " . Şeyh Ebu Batini tekfirci adlandırmağın , tekforde haddini aşdığını söylemeyin , cahil olduklarına rağmen tekfir etdiyini sevinerek söylemeyin senin ( sen söylenilirken ebu zerka kasd ediliyor ) hem ilimden cahil hem üsuldan habersiz hem de samimi olmadığını gösteriyor.
Her hangi bir alimin bir konuya bakışını tayin etmek için üsul aşağıda yazacağımız gibidir :
1. Mutlak ve Mukayyed naslar arasında fark koymak. - Çünki alimler genel (ümum)kaydaları söyler ve bazen istisnaları getirmezler. Mesela : imam Ahmed bin Hanbel - kim kurana mahluk derse kafirdir söyler. Ancak muayyana tatbikde tam eksini gösterir. Bu gibi sözler bir çok alimlerden varid olmuşdur ( gelmişdir ). Onlar bu şeyi yapan kafir olar demiş ve orada hüccet kaldırmak, ikrah altında olmak, ve benzeri istisnaları göstermemişler. Yani bu sözü (lafı) ümum (genel) söylemiş , muayyan bir şahıs hakkında söylememişdir.
2. Genel ve özel (hüsusi) naslar arasında fark koymak. Alim bir konuda genel beyan göstere bilir ancak (hüsusi) özel bir konuya gelince tam aksini söylerler. Ona göre de genel sözleri bir başa özele tatbik etmek üsul olarak Yanlışdır.
3. Bir konuda bahs edilen alimin tüm sözlerini cem etmek gerekir. Çünki alimler kendi görüşlerini mevzuya, talebe ve ya verilen soruya uyqun bildiriyorlar.
Ancak Ebu Zırva ordan burdan duyduğu Auninin kesip yarım yarımçık bir iki nasla alimleri tekfirci ilan ediyor. Bu ise onun üsuldan habersiz, samimi olmayan birisi olduğunu gösteriyor. Allah onu islah etsin.
Şimdi ise gelelim Ebu Zerkanın ittiham etdiği Şeyh Ebu Batinin sözüne. Ebu Zerka ordan-burdan duyduğuna, Duraru's-Saniyye kitabı ile hiç bir tanışlığı olmadığına, yalnız müayyan şeyhler karşılığında şüpheler yaydığına göre Şeyh Ebu Batinin sözlerinin yalnız bu hissesini okuyor.
كل من فعل اليوم ذلك عند المشاهد فهو مشرك كافر بدلالة الكتاب والسنة والإجماع، ونحن نعلم أن من فعل ذلك ممن ينتسب إلى الإسلام أنه لم يوقعهم في ذلك إلا الجهل، فلو علموا أن ذلك يبعد عن الله غاية الإبعاد، وأنه من الشرك الذي حرّمه الله لم يُقدموا عليه فكفّرهم جميع العلماء ولم يعذروهم بالجهل كما يقول بعض الضالين إن هؤلاء معذورون لأنهم جُهال
Ancak şeyh rahimehullah olk önce kiyameti inkar eden, Cebaryilin vahyi yanlışlıkla Muhammede (sav) getirdiyine itikat edenlerin, Allaha çocuk nisbet edenlerin kafir olacağını söyledikden sonra şirkle ilgili konuşmaya başlıyor.
وأعظم أنواع تبديل الدين: الشرك بالله بعبادة غيره، لقوله تعالى: {إِنَّ اللَّهَ لا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ} ٢، ولقوله صلى الله عليه وسلم لما سئل: أي الذنب أعظم؟ أي: عند الله، قال: (أن تجعل لله ندا وهو خلقك) ٣.
وأما قول الشيخ في موضع من كلامه، لما ذكر الشرك، قال: ولكن لغلبة الجهل في كثير من المتأخرين، لم يمكن تكفيرهم حتى يبين لهم ما جاء به الرسول صلى الله عليه وسلم، فالظاهر أن مراده المعين، لجزمه في غير موضع بكفر من فعل الشرك، ولم يتوقف في تكفيره حتى يبين له ما جاء به الرسول صلى الله عليه وسلم،
لقوله في مسألة الوسائط: فمن جعل الملائكة أو الأنبياء وسائط، يدعوهم ويتوكل عليهم، ويسألهم جلب المنافع ودفع المضار، مثل أن يسألهم غفران الذنوب، وهداية القلوب، وتفريج الكربات، وسد الفاقات، فهو كافر بإجماع المسلمين، إلى أن قال: فمن أثبت وسائط بين الله وبين خلقه، كالوسائط الذين يكونون بين الملك ورعيته، بحيث يكونون هم يرفعون إلى الله حوائج خلقه،
بمعنى: أن الخلق يسألونهم، وهم يسألون الله، كما أن الوسائط عند الملوك يسألون الملوك حوائج الناس، لقربهم منهم، والناس يسألونهم أدبا منهم، أن يباشروا سؤال الملك، أو لأن طلبهم من الوسائط أنفع من طلبهم من الملك، لكونهم أقرب إلى الملك من الطالب، فمن أثبتهم وسائط على هذا الوجه فهو كافر مشرك، يجب أن يستتاب فإن تاب وإلا قتل.
فانظر قوله: فهو كافر بإجماع المسلمين، فجزم بكفر من هذه حاله، وأنه إجماع المسلمين، ولم يقل في هذا الموضع لم يمكن تكفير من فعل ذلك حتى يبين له ما جاء به الرسول، وقوله: فمن أثبتهم وسائط على هذا الوجه فهو كافر مشرك، يجب أن يستتاب، فجزم بكفره قبل الاستتابة.
وكلامه في هذا الموضع نقله صاحب "الفروع" فيه، وكذا صاحب "الإنصاف" و"الإقناع" وغيرهم؛ وهذا الذي ذكر الشيخ أن من فعله كافر بإجماع المسلمين، هو الذي يفعل اليوم عند هذه المشاهد المشهورة في أكثر بلاد الإسلام، بل زادوا على ذلك أضعافه، وضموا إلى ذلك الذبح والنذر لهم، وبعضهم زاد السجود لهم في الأرض.
فنقول: كل من فعل اليوم ذلك عند هذه المشاهد،
فهو مشرك كافر بلا شك، بدلالة الكتاب والسنة والإجماع؛ ونحن نعلم أن من فعل ذلك ممن ينتسب إلى الإسلام، أنه لم يوقعهم في ذلك إلا الجهل، فلو علموا أن ذلك يبعد عن الله غاية الإبعاد، وأنه من الشرك الذي حرمه الله، لم يقدموا عليه، فكفرهم جميع العلماء، ولم يعذروهم بالجهل، كما يقول بعض الضالين: إن هؤلاء معذورون لأنهم جهال
Şeyh Ebu Batinin sözünü muhtasar olarak çevirecez. Şeyh orada ilknönce şirkin büyük günah olduğunu söylüyor ve Kiuran ve sünneden söylediyine delil getiriyor. Daha sonra ise ibn Teymiyyeden nakil etdiyi kelamı şerh etmeye başlıyor. Ve diyor : Ancak şeyhin şirk hakkında konuşurken şu dediyine gelince : Son zamanda olanların şirk etmelerine bakmayarak cahilliklerinin onlara üstün gelmesinden dolayı onları tekfir etmek mümkün değil , onlara Allah Resulunun getirdiyini çatdırmayınca ( hüccet kaldırmayınca) . Zahirde olan odur ki , Şeyh (ibn Teymiyye) burada muayyen olarak tekfiri söylüyor. Yoksa o diğer görüşlerinde Allah Resulunun getirdiyini çatdırmadan (haberdar etmeden, açıklamadan, yetişdirmeden)önce şirk yapanın tekfirinde durmuyor ( yani genel tekfir ediyor ) . Onun "vasiteler (aracılar) " hakkında dediyi söze uygun olarak O (ibn Teymiyye) diyor : Kim Melekleri ve Peygamberleri aracılar yapsa, yani onlara dua etse, tevekkül etse, onlardan hayır dilese, zararın defini ostese , günahlarının bağışlanmasıbı istediyi , kalplerinjn hidayete gelmesini, belaları kaldırması gibi dilekler dilese o müsülmanlaeın İCMASI ile kafirdir. Sonra ise (ibn Teymiyye) diyor : Hemçinin kim Allahla kullar arasında aracılar koyarsa, kral ile kendi reiyyeti arasında aracılara benzederek ki , onlar da ihtiyaçlarını Allaha söylüyorlar... Bunun manası şudur ki... sonra şeyh Ebu Batin kralla Allahın benzedilmesi mantığının batıl olmasından be onun şirk , küfr, olmasından konuşuyor. Sonra ise ibn Teymiyyenin müsülmanların icması ile kafir olar sözü ile ilgili söylüyor ki , ibn Teymiyye orada o sözü söylerken hücceti şart koşmadı yani genel olarak söyledi. Sonra ise ibn Teymiyyenin bu görüşünün hanbeli mezhebinde esas kitapıar olan "el-Furu", " el-İkna" , "el-İnsaf" kitaplarında nakil edildiyini söylüyor. Daha sonra ise diyor : Şeyh (ibn Teymiyye) bunu kim yaparsa müsülmanların icması ile kafir olacağını zikr etmişdir. Hemin şeyler ise bu gün bir çok İSLAM DEVLETLERİNDE meşhur türbelerde yapılan amellerdir. Onlardan bazıları kayıt edilenlerle yanaşı o türbeler için kurban kesiyor, onlara sadaka söylüyor hatta bazıları onlar için secde ediyorlar. Biz ise diyoruz ki, bu gün tüm bunları o türbelerde yapanlar şüphesiz kafir ve müşrikdirler. Buna Kitab sünne ve icma delalet etmekdedir. .... bundan sonra ise risale ebu zerknın okuduğu yere kadar devam ediyor ama bununlada bitmiyor ve yine açıklamalarla devam ediyor.
Demek ki, yukarıda kayıt edilen Şeyh Ebu Batinin sözünden anlaşılan şudur ki, o ilk önce şeyhulislam İbn Teymiyyeden yukarıda sayılan amellerin icma ile sahibini kafir edeceyi nakilini getiriyor. Sonra şeyhin şirk ehli hakkında olan sözünün is eyanı cahillikleri sebebi ile tekfir etmek çüçkün değildir sözünü muayyan şahısa aid ediyor. Çünki ikinci nakilde ibn Teymiyye genel olarak (ümum) kafor olduğunu söylemiş. O zaman malum oluyor ki, Şeyh Ebu Batin şu sözlerini diğer alimler gibi genel (ümum) olarak söylüyor, muayyan şahsın hükmüne geldikde ise ibn Teymiyye ile anlaşarak HÜCCETİ ŞART GÖRÜYOR. Bunu tasdik eden sıradaki söz risalenin ardındadır :
Şeyh diyor :
وأما قول الشيخ: ولكن لغلبة الجهل في كثير من المتأخرين، لم يمكن تكفيرهم ... إلخ، فهو لم يقل إنهم
معذورون، ولكن هذا توقف منه في إطلاق الكفر عليهم قبل التبيين؛ فيجمع بين كلامه بأن يقال: إن مراده أننا إذا سمعنا من إنسان كلام كفر، أو وجدناه في كلام بعض الناس المنظوم، أو المنثور، أننا لا نبادر في تكفير من رأينا منه ذلك؛ أو سمعناه حتى نبين له الحجة الشرعية، وهذا مع قولنا: إن هؤلاء الغلاة الداعين للمقبورين، أو الملائكة، أو غيرهم، الراغبين إليهم في قضاء حوائجهم، مشركون كفار.
Şeyhin (ibn Teymiyyenin ) sözüne gelince : Ancak son zamanda onların çoğu cahilliyin onları yendiğinden onları tekfir etmek MÜMKÜN DEĞİLDİR. o Burada söylemiyor ki , onlar bundan dolayı üzürlüler. Ancak hüccet beyab etmeden önce onlara kafor hükmü vermekden çekinmişdir. O zaman onun sözleri bor araya toplansa söyleriz ki , onun demek isrediyi şudur ki , eğer biz bir insandan küfür söz duyarasak yahud bazı insanlarda nezimle , nesrle söylenen küfür sözlerle karşılaşırıksa ve ya duyarıksa biz ondan gördüklerimizden dolayı onu tekfir etmeye acele etmemeliyiz. Aksine ilk önce ona şerii hücceti ikame etmeliyiz. Bu ise bizim bu sözümezle üüst-üste düşüyor. Hkikatende kabirlerde olanlara, meleklere ve diğerlerine dua ederek onlardan ihtiyaçlarını gidermesini dileyenlerin ĞULATLARI müşrik ve kafirdir.
Artık şeyhin açıkıamasından aydın oldu ki , şeyh ibn teymiyye ile anlaşarak müayyen şahısı tekfir etmeden önce hüccet çatdırılacağını esas alıyor. Daha Sonra ise kafirler sözünü diger alimlerin sözü gibi ümum (genel) olarak işletiyor. Ancak Ebu Zırva ve onun gibilerin niyyeti hakkın beyanı değil kimlerese hizmet etme , firme salma , şov yapmakdır. Ancak Rabbimiz adaletlidir. O her zaman hakkı hakk , batili ise batil gösterecekdir. Hatta batıl bir süre ortada hakkmış gibi dolaşsa bile.
Şimdi ise aynı ile Şeyh Ebu Batinin sözüne uygyn diğer alimlerin sözıerini takdim edeceyim. Düşünüyorum ki , onlardan birini takdim etsem yeterlidir ki " bu davetin imamlarının dedikleri yalnız selefin görüşüdür " sözünü isbat etsin. İbn Kayyim Hanbeli mezhebinin büyük alimlerinden ülemalarından sayılan Ebu'l Vefa bin Akilden (h.431-513) nakil getiriyor ki , o demişdir :
يقول الإمام ابن القيم ناقلاً عن أبي الوفاء بن عقيل فيقول: "رأيت لأبي الوفاء ابن عقيل فصلاً حسناً فذكرته عنه بلفظه، قال: لما صعبت التكاليف على الجهال والطغام عدلوا عن أوضاع الشرع إلى أوضاع وضعوها لأنفسهم، فسهلت عليهم إذ لم يدخلوا بها تحت أمر غيرهم، وهم عندي كفار بهذه الأوضاع مثل تعظيم القبور، وإكرامها وتخليقها وخطاب أهلها بالحوائج وكتابة الرقاع فيها: يا مولاي إفعل بي كذا وكذا، وأخذ تربتها تبركاً، وإفاضة الطيب على القبور، وشد الرحال إليها، وإلقاء الخرق عليها اقتداء بمن عبد اللات والعزى..".
Ebu'l Vefa bin Akilden çok güzel bir bölüm gördüm ve onu sözbe-söz not etmek istiyprum, O (bin Akil) diyor : Cahillere ve avamlara dini mükellefiyyetler zor geldiyinde, şeriatın hükümlerinden yüz çevirib özlerinden koyduğu hükümlere yüz tuturlar. O zaman başkalarının emrleri altında olmadıkları için bu onlara daha kolay gelmekdedir. Bana göre onlar (cahiller) bu yaptıklarından dolayı kafirdirler. Misal için onların kabirlere tazim etmeleri, kabirlere ikram etmeleri, onları türbe haline getirmeleri, ihtiyaçlarını onlardan dilemeleri ve onlara mevlam bana filan filan şeyler yap gibi yazılar mektuplar yazmaları, teberrük etmek için oradan toprak götürmeleri, kabirlere güzel etirler sürmeleri, onları ziyaret için yolculuğa (safere) çıkmaları, Lat ve Uzzaya ibadet edenlerin yolu ile giderek onlar üzerinde oyuklar koymaları gibi amellerini göstermek olar.
Bu görüşü ibn Kayyimin güzel adlandırarak nakil etmesi ile yanaşı (iğasetul lehfan kitabı sayfa 221) obn Muflih, İbnul Cevzi, İmam Şevkani , Ebu Batin ve diğer alimler de nakil etmişdir.
Şeyh Ebu Batin hemin nakli getirdikden sonra söylüyor :
فانظر إلى تكفير ابن عقيل لهم مع إخباره بجهلهم"
İbn Akil onların cahil olduklarını haner verdikden sonra tekfir etti.
Bize aydın oldu ki, Şeyh Ebu Batin bu görüşünü esassız deyil, ibn Akil ve s büyük alimlerin görüşlerine esaslandırarak söylemişdir. Bu yüzden alimlerin genel sözlerini alıp fitne katmak isteyen birisi de çıkıp " arkadaşlar ibn Akilin sözlerine bakarmısınız, nasıl cahil isimlendiriyor ve sonra o cahilleri tekfir ediyor" söyler ve sonra " arkadaşlar görüyormusunuz kabirleri ziyaret etmek için yolculuk yapmayı, koku sürmeyi bile şirk görüyor adam" gibi sözlerle avam cemaati aldatmaya çalışa bilir. Allah için söyleyin, ibn Akille , şeyh Ebu Batinin sözleri arasında hanginfark var ki, sen ikincini tekfircilikde ittiham ediyor, birincinin sözüne yüzlürle tevil yozmaya çalışıyorsun. Tevil edeceksen o zaman Ebu Batinin de sözünü tevil et. Alimlerden nakil edilen bu gibi genel sözlerden onlarla yaza bileriz, ancak akıl sahipleri için bu yeterlidir.
Bu konuda son olarak Ebu Batinin daha bir görüşünü getirecem ve bilesiniz ki Şeyh Ebu Batin bu gibi tekfir sözlerinin mutlak tekfir olduğunu, müayyan ( belli, açık) şahıslara bir baaş tatbik edilmediyi görüşünde olmuşdur ki, buda Ehli-Sünnetin görüşüdür. Şeyh Ebu Batin kendisinin " Akidetu'l-Muvahhidin, intisar hizbullahil muvahhidin" isimli risalesinde (" Duraru's Saniyyede de aynı rivayet ondan nakil edilmişdir ) Şeyhulİslam ibn Teymiyyenin , Bekriye olan reddiyyesinde olan şu sözlerini şerh ederken diyor :
فقوله رحمه الله: لم يمكن تكفيرهم حتى يبين لهم ما جاء به الرسول، أي لم يمكن تكفيرهم بأشخاصهم وأعيانهم بأن يقال فلان كافر ونحوه، بل يقال: هذا كفر ومن فعله كافر، أطلق رحمه الله الكفر على فاعل هذه الأمور ونحوها في مواضع لا تحصى، وحكى إجماع المسلمين على كفر فاعل هذه الأمور الشركية، وصرح بذلك رحمه الله في مواضع، كما قال في أثناء جواب له في الطائفة القلندرية، قال بعد كلام كثير: وأصل ذلك أن المقالة التي هي كفر في الكتاب والسنة والإجماع يقال هي كفر مطلق كما دل على ذلك الدليل الشرعي
فإن الإيمان والكفر من الأحكام المتلقاة عن الله ورسوله، ليس ذلك مما يحكم الناس فيه بظنونهم، ولا يجب أن يحكم في كل شخص قال ذلك بأنه كافر حتى تثبت في حقه شروط التكفير وتنتفي موانعه، مثل من قال: إن الزنا أو الخمر حلال لقرب عهده بالإسلام أو نشوئه ببادية بعيدة. وقال رحمه الله في موضع آخر في أثناء كلام له على هذه المسألة: وحقيقة الأمر في ذلك أن القول يكون كفرًا فيطلق القول بتكفير صاحبه، ويقال: من قال كذا فهو كافر، لكن الشخص المعين الذي قاله لا يحكم بكفره حتى تقوم الحجة التي يكفر تاركها
Onun (ibn Teymiyyenin)şu sözüne gelince : "Onlara Allah Resulunum getirdiyini beyan etmedikce (hüccet kaldırılmadıkca) tekfir etmek olmaz." Yani onları şahıs olarak , müayyen bir kes olarak fulan kişi kafirdir ve s bu gibi sözlerle müayyan olarak tekfir etmek olmaz. Aksine böyle söylenmelidir : Bu söz küfürdür, kim bunu yaparsa kafir olur. Çünki , ibn Teymiyye bu ve bu gibi işleri yapanların mutlak olarak küfürde olduklarını sayılmayacak kadar yerlerde söylemişdir . Hatta şu şirk amelleri işleyenlerin küfürde olduklarına icma getirmiş ve onu bir kaç yerde açıklamışdır. Nasıl ki, o şunu kalenderiyye fərkasına cevap esnasında söylemişdir. Bir çok sözden sonra o demiştir : Bu söz Kuran, Sünne ve İcma ile küfürdür. Ancak şeri delillerinde dalalet etdiyi gibi ona mutlak küfür deyildir.
Hakikatende iman ve küfür hükümleri Allah ve Resuluna nisbet olunan hükümlerdir. Bu insanların zannları ile verdiyi hüküm deyildir. Her bir şahıs hakkında bu kafirdir diye hüküm verilemez. Hatta onun hakkında tekfirin şartları mevcud olmalı , sorunlar (maniye) aradan kalkmalıdır. Nasıl ki, İslama yeni giren ve ya uzak bir çölde yaşayan biri söylese ki, zina ve içki helaldir. ( bu zaman muayyen olarak hemin şahısa küfür hükmü verilmez). Hemçinin o başka bir yerde bu konu ile ilgili konuşarken söylemişdir : İşin aslı şu konuda budur ki, bir söz küfür sözdür ve onu söyleyen tekfir edilir ve söylenir ki, kim bu sözü söylerse kafirdir. Ancak muayyen şahsa geldikde ona hüccet kaldırılmadıkca KÜFRÜNE HÜKÜM EDİLMEZ. Hangisi ki, onu terk eden küfür etmiş olur ( Duraru's Saniyye)
Şeyh Ebu Batin yukarıda ibn Teymiyyenin görüşlerini şerh ederken onun icma ile küfrüne hüküm edilen amel sahiplerine ait olduğunu ancak muayyen şahıslara geldikde ise tekfirin şartlarını ve sorunlarını (maniyelerini) tatbik etdiyini görürüz. Buradan da anlaşılıyor ki , Şeyh Ebu Batin aynı ile Şeyhulislam İbn Teymiyyenin görüşündedir. Tekrar ediyorum. Buradan ANLAŞILIYOR Kİ ŞEYH EBU BATİN AYNEN ŞEYHULİSLAM İBN TEYMİYYENİN GÖRÜŞÜNDEDİR ve onun ümum (genel) sözlerinj bir taraflı alıp pazarlayanlar samimi olmayan cahiller ve iftira atmak isteyen yalancılardır. Onlar bu gibi amelleri ile yalnız kendilerine zarar verirler. Eğer Ebu Zerkanın Necdilerin en radikali adlandırdığl Şeyh Ebu Batin tekfirde hüccet kaldırmanı şart görüyorsa o zaman digerlerinjde buna kıyas et.
Şeyh Ebu Batinin kitapını burada yerleşdiriyorum ki isteyenler etraflı olarak baka bilirler.
http://shamela.ws/browse.php/book-7554/page-56

devami var . bugunluk bu kadar yaptim
 
Yunus Hanbeli Çevrimdışı

Yunus Hanbeli

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Zerkaya cevap 3.

3. Ebu Zırva Bundan sonra şeyh AbdürRahman bin Hasen Ali Şeyhin eşarileri tekfir etmesi hakkında konuşuyor ve bununlada necdilerin tekfirci olmasını diyor.

Bu cür yaklaşma yine de ebu zırvanın samimi olmadığının bir isbatıdır. Eğer semimi olsa idi orada şeyhin hangi konuda kinuşmağından tefsilatı ile izah verer ve sonra ontekfirin mutlak tekfir olduğunu söylerdin.

Not ediyim ki, ebu zerkanın ilimden uzak olduğunun ve cahilliyinin alameti şudur ki , müslüman kardeşlerimiz olan eşarileri selefden yalnız imam Heravinin tekfir etdiyini söylüyor. Ancak başkalarının sözünü tekrar etmekle değil , araşdırsa idin aslında eşarileri mehz Şeyh AbdurRahmanın getirdiyi illetle ümum (genel) tekfir edenlerin çok olduğunu görerdin. Şeyh AbdurRahman bin Hasenin yanaşması tabi kinorad müayyen kaydalar çerçivesindedir. Orada Allahın uluv sıfatını inkar etmenin icma ile küfür olduğunu, edemin küfür olduğunu söylüyor ve ümum (genel) küfür itlakını zikr ediyor.
İlk önce onu söyliyeyim ki, Şeyhulİslam Heravi senin söylediyin gibi sıravi biri olmamışdır. O zamanında ehli-sünne itikadının koruyucusu gibi takdim edilmisdir. Alimlerden bir kaçının onun hakkında söylediklerine bakalım :

قال السمعانى: كان مظهرا للسنة داعياً إليها محرضاً عليها

Es-Süyuti : O sünneti savunan, bidatçılara reddiyye veren büyük bir imam idi.

Bununla beraber bir çok büyük alimler, onun hakkında güzel sözler söylemiş, şeyhulislam adlandırmışlar. Yeni devir Selefi alimlerinden ibn Cibrin, şeyh er-Racihi ve digerleri onun kitaplarını şerh etmişler .
Vehdetul-Vücud felsefesine gelince ise ibn Teymiyye onun bunu açık söylemediyini yalnız bazı sözlerini kendilerine has yorumladığını söylemişdir. Yani netice olarak şeyhulislam el Heravi alimler tarafından devrinin büyük alimi, hanbeli mezhebinin imamlarından hesap etmişdir. Bununla birlikde hiç bir alim ona eşarileri tekfir etmesi yüzünden tekfirci dememiş, kitaplarını okumayı yasaklamamış, tekfirciliyin kaynağı dememişdir.

Tarih boyu eşarileri tekfir eden diğer alimler de mevcud olmuştur. Onlardan bazı rivayetleri burada yazalım.

el-Heravi kendinin " Zemmul kelam va ehlehu" kitabında söylüyor

سمعت احمد بن حمزة و أبا علي الحداد يقولان وجدنا أبا العباس أحمد بن محمد النهاوندي على الإنكار على أهل الكلام و... تكفير الأشاعرة

Ahmed bin Hamza ve Ebu Ali el-Heddadın böyle dediklerini duydum : Ebul Abbas Ahmed bin Muhammed en-Nehavendi keıam ehlini inkar ve EŞARİLERİ TEKFİR edirdi.

و قال سمعت أحمد بن حمزة يقول لما اشتد الهجران بين النهاوندي و أبي الفوارس سألوا عبد الله الدينوري فقال لقيت ألف شيخ على ما عليه النهاوندي

Ahmed bin Hamza söylüyor ki , en-Nehavendi ve Ebu'l Fevaris arasında mübahise şiddetlendikde Abdullah ed-Dinaveriden bununla ilgili sordular. O dedi : Ben bine kadar şeyhle görüştüüm hepsi eşarileri tekfir ediyordu

بلال بن أبي منصور المؤذن يقول سمعت عمر بن إبراهيم يقول :لا تحل ذبائح الأشعرية لأنهم ليسوا بمسلمين و لا بأهل كتاب و لا يثبتون في الأرض كتاب الله.

Bilal bin Ebu Mansur Elmuazzin diyor : Ömer bin İbrahimin böyle söylediyini duydum : Eşarilerin kestikleri helal deyil, çünki inlar ne müsülman ne de kitap ehli deyiller. Çünki onlar Allahın kitapını isbat etmiyorlar.

محمد بن اسحاق بن خزيمة يقول من لم يقل أن الله في السماء على العرش استوى ضربت عنقه و ألقيت جيفته على مزبلة بعيدة عن البلد حتى لا يتاذى بنتن ريحها احد من المسلمين و لا من المعاهدين

Muhammed bin İshak bin Huzeyme söylüyor : Kim Allah semada, arşının üzerine istiva etdi demesse kafası kesilir ve cesedi yaşayış yerlerinden uzak bir çöplüye atılır ki onun kokusu müsülmanlara zimmilere azap vermesin.

Yukarıda yazdığımız rivayetlerde bir çok alimin eşarileri tekfir etmek gibi görüşlerinin olduğunu gördünüz. Ancak hiç bir alim şu görüşlerine göre hemin alimleri tekfirci olarak vasf etmemiş, kitaplarından sakındırmamışdır. Sadece bu konuda hata etdiklerini söylemişler.
Demek ki bu meseleni kabardarak ona tekfirci demek haddini aşmak, fitne salma isteyine delalet ediyor.
Alimlerden diğer fırkaları tekfir eden sözler bir çok yerde rivayet edilmişdir. Ancak bu ümum (genel) olarak tekfir edeceyine delalet etmez. Ebu zırva gibi fitne çıkarmakma amacında olan birisi bu gibi genel( umum) sözleri alıp bir çok alimleri tekfircilikde ittiham ede bilir. Ancak bu muayyen maksatlara kulluk edenlerin, gündemde kalmak isteyenlerin , kendini ilimli gösterip cahil olanların işidir. Bundan Allaha sığınıyoruz !

Bazı alimlerin islami fırkalarla ilgili söyledikleri :
İbn Kayyim el Cevziyye on ülkede 50 alim olmakla 50ğ alimin cehmiyye fərkasını kafir gördüklerini demişdir ve imam el-Lelekai ve ondan önce Taberinin bu konuda konuşduğunu nakl etmişdir. İbn Kayyimin sözünün arapçası budur :

ولقد تقلد كفرهم خمسون في عشر من العلماء في البلدان
واللالكائي الإمام حكاه عنـهم بل حكاه قبله الطبراني

İmam es-Sevri mutezile ve cehmiyye fırkaları hakkında demişdir :

قال الثوري : من قال : القرآن مخلوق فهو كافر

Kim kuranın mahluk olduğunu söylese o kafirdir.

سفيان بن عيينة :قال رحمه الله تعالى: لا تصلوا خلف الرافضي [يعني الشيعي] ولا خلف الجهمي ولا خلف القدري ولا خلف المرجئي

Süfyan bin Uyeyne demişdir : Rafizinin , cehmiyyenin, kaderi ve murcielerin arkasında namaz kılmayın

من شتم [يعني أصحاب رسول الله] أخاف عليه الكفر مثل الروافض

El-Hallal demişdir : Kim Allah Resulunun ashabını söverse korkarım ki rafiziler gibi kafir olsun

قول: البخاري :ما أبالي صليت خلف الجهمي والرافضي، أم صليت خلف اليهود النصارى، ولا يسلم عليهم ولا يعادون [ أي لا يزارون في مرضهم ] ولا يناكحون ولا يُشهدون، [ أي لا تُشهد جنائزهم لأنهم ماتوا على غير ملة الإسلام ]، ولا تؤكل ذبائحهم

İmam Buhari demişdir : İster yehudi ve hırıstiyanın, isterse de rafizi ve cehmiyyenin arkasında namaz kıl farkı yokdur ( yani ikiside küfür ehlidir arkalarında namaz kılmak caiz değildir ). Onalara selam verilmez , hastaları ziyaret edilmez , nikah kıyılmaz , cenazeleri kılınmaz , kesdikleri yeyilmez.

Bununla birlikde bir çok imamların İmam Ahmed, İmam Şafi ve diğerleri alimlerin ümum (genel) olarak cehmiyye ve mütezile fırkalarını tekfir etdiği ile ilgili rivayetler getirmek olar. ( not : Zemahşeri müteziledendir ) . Hatta imam Ahmed bazılarını müayyen olarak tekfir etmişdir. Ancak bu yüzden kimse imamlara tekfirci dememişdir.

Buradan da malum olduəu gibi selefi davetinin alimleri kendi görüşlerini geçmiş selefleri olan mutakadim alimlere isnad etmiş , yeni bir şey getirmemişdir. Kim selefi alimleri tekfircilikde ittiham ederse o selef alimlerinden başlamalıdır.
 
Sayfullah at-Turki Çevrimdışı

Sayfullah at-Turki

حَسْبُنَا ٱللَّهُ وَنِعْمَ ٱلْوَكِيل
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun akhi, bu Ebu Zerkanin Necdilerin en asiri gidenlerindendir dediği güya silsile tekfiri savunan Necdi alim kimdi? Buna da bir reddiye var mi?

Bir de Necd ulemasi Osmanli devletini tekfir etmiş midir?
 
Yunus Hanbeli Çevrimdışı

Yunus Hanbeli

Üye
İslam-TR Üyesi
Devamı var. Yarın yazıcağım inşeAllah. En aşırısı dediyi Ebu Buteyn hakkında yukarıda 2cisinde melumat verildi. Necidin Osmanlıyı tekfir etmesi , Şeyhin osmanlıyla savaşması uydurmadır bununla ilgili fetvalarda var tarihi belgelerde var yazacağız
 
Yunus Hanbeli Çevrimdışı

Yunus Hanbeli

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Zerkaya cevap 4

4. Bundan sonra Ebu Zırva Muhammed bin AbdülVehhabdan nakil etdiyi sıradaki bir rivayeti getiriyor ki , orada Muhammed bin AbdülVehhab önceden "La İlahe İllaAllah"ın anlamını bilmediyini söylüyor. Bu yüzden de burada her kesi tekfir ediyormuş gibi görünüyor. Nasıl ki , el-Auni söylüyor : Onu kayıt ediyim ki , Muhammed bin AbdülVehhabın şu mektubunu Riyad ehline hem de kazi Abdullah bin İsaya yazıyor. Hem de mektubunu " assalamu ale men itabae huda " sözü ile değil , " as salamu aleykum va rehmetullahi ve berekethu " sözleri ile başlıyor. Şeyhin davet maksatlı yazdığı şu mektubda Ebu Zerkanın dediyi daha doğrusu el-Aunidem çevirisini yaptığı hisseden önce böyle söylüyor . İlk önce o devrinde olan sorunlardan konuşuyor ve insanlara " la ilahe illallah" kelimesinin hakkı ile çatdırılmadığı (yetişdirilmediyi ,anlatılmatığı)nı , onlara salihlerin hayır ve zarar vereceyi gibi küfür itikadın anlatıldığını nakil ediyor. İnsanlara bunların şirk , küfür odluğunu anlatdığımızda ise onlar söylüyorlar :
فيقولون الناس لهم: إنكم قبل ذلك جهال لأي شيء لم تأمرونا بهذا
Onlar söylüyorlar : Siz bundan önce şu konularda cahildinizmi ? Neden bunları bize emr etmiyordunuz ?

Yani Şeyh insanlara doğru itikadı anlatırken, onlar söylüyorlar ki , ama bunu bize hiç bir alim söylemedi , siz kendinizde alim olduğunuz halde bunu bize söylemiyordunuz ?. Sanki insanlar yeni ne oldu ki , şimdi bize salihlerden medet ummanın, onların hayır ve zarar vermesinin şirk olduğunu söylüyorsunuz gibi sorular soruyordular. Şeyh de orada Ebu Zırvanın sakladığı yeri okuyor ki , ben ve şeyhlerimde ne de Arid ehli " La ilahe İllallahı" bu tefsilatla bilmiyordu. Zaten bilselerdi insanlara bu gibinamellerin şirk olduğunu daha öncedem söylerlerdi. Sonra ise Şeyh bin AbdülVehhab "la ilahe illallah" kelimesinin inkar ve isbat olmakla tüm detayları ile tefsilatını anlatıyor. Hemçinin devrinde meşhur olan , ağaçlardan , taşlardan, salihlerden medet umma, onlara kurban kesme ve benzeri şirkleri nakil ederek onların gerçeğini anlatıyor. Mektupda şeyh , ne Yemen ne Mekke , ne de Medinenin ismini çekmiyor. Ebu Zerkanın iftirası asassızdır. Orada Necidin bir parçası olan Aridden konuşuyor. Sonra ise Ebu Zerka guya şeyh kendisini , şeyhlerini , insanların hepsini tekfir ediyormuş gibi fikir yürütmeye çalışıyor. Ama Şeyh , şirkde , küfürde ittiham etdiği cemaata sonda söylüyor :
وبالجملة، رحمكم الله، إذا عرفتم ما تقدم أن نبيكم صلى الله عليه وسلم قد بيّن الدين كله، فاعلموا أن هؤلاء الشياطين قد أحلوا كثيراً من الحرام في الربا والبيع وغير ذلك، وحرموا عليكم كثيراً من الحلال، وضيقوا ما وسعه الله؛ فإذا رأيتم الاختلاف، فاسألوا عما أمر الله به ورسوله، ولا تطيعوني ولا غيري. وسلام عليكم ورحمة الله
" Allah size rahm etsin ! Dediklerimizden size belli oldu ki , sizin peygamberiniz dinin hepsini açık şekilde beyan etmişdir. Bilin ki , o şeytanların çoğu (zamanın yalancı şeyhleri) faiz, gibi bir çok haramları helal etmiş, bir çok helalları ise haram etmişdir. Allahın genişlik verdiyi konularda size daraltmışdırlar. Eğer bir ihtilaf görseniz , Allahın resulunun ne emr etdiyini (buyurduğunu) sorun. Me bana ne de başkasına tabi olmayın. Yalnız kuran ve sünneye tabi olun. Salam aleykum va rehmetullahi berekethu."

Mektubub sonunda da göründüyü gibi şeyh avam cemaatla müsülman muammelesi yapıyor ve onlara rahmet dileyerek dinlerini öyrenmeye, şeyhlere değil - o şeyhler ki kendi nefslerine uygun insanları azdırırlar- Kiran ve Sünneye tabi olmağa çağırıyor. Karşıda ise bir kaç tarihçinin sözlerini , Necdin ve Hicazın hemin devir için yazılan tarihinden bahs edilen kitap ve makale linkleri koyacam ki , bilesiniz hakikaten de şeyhin sözlerinde ne kadar hakikat vardır. Arabistan yarımadası arazisinde hangi şirk çeşitleri vardır. O zamanın azdırıcı şeyhleri insanları nasıl azdırıyor, kendilerine ibadet etdiriyor tarihçilerin dili ile kayıt edilmişdir. Hemçinin şirkin ve küfürün o kadar çeşitleri vardır ki , hepsi orada kayıt edilmişdir. Onlardan bir kaçını yazıcam. Orad yazılıyor ki , Necidde Mekke ve Medine arazisinde insanların Allaha şerik koşduğu ve onlardan yardım dilediği pirler ve türbeler sayısız idi. İnsan kabirleri iıe yanaşı,ağaçlardan , taşlardan, mağaralardan insanlar teberrük ediyor onlardan evlat istiyorlardı. Hatta bazı kabileler kıyameti açık aşkar inkar ediyor, bazıları Allaha ve Resulüne sövüyorlardı . Hemin kitapda bir yarihçi yazıyor ki , tekce Mekke arazisinde " vahhabiler" 80-e yakın pir uçurdular ( mahv etdiler). Öyle bir Salih kabri ve ya diğer ünlü insanların kabri yok idi ki , o medet yerine , pire dönmesin. Hemçinjn bazı şeyhler kendileri ile teberrük ediyorlardı. Sefa ve Merva arasında nargile çeken , tütün satanlar vardı. Bunlar hepsi tarihi gerçekler asaında yazılmışdır. Kabenin yanlnda aynı 4 farklı namaz kılınıyordu. Bu tek kabede değil tüm merkezi büyük camilerde vardı. Onların hepsinin 4 mehrabı 4 minberi vardı. Bir mezhebden olan diğer bir mezhebden olanın arkasında namaz kılmıyordu hatta hanefiler şafiilere kız vermeyi caiz görmüyor ancak kitap-ehli ile kıyas ederek kızlarını almayı caiz biliyordular. Böylecd İmam Müceddid Muhammed bin AbdülVahhab kendi daveti ile Allahın yardımı sayesinde Allah resulunun vatanını, vahiy topraklarını kucağına alan şirkin ve küfürün , haramın ve fıskın tüm çeşitleri ile harb etdi ve onları Allahın izni ile o topraklardan yok etti. Hemin pir ve ocaklar şirk mekanları Allah Resulunun emrine esasen dağıtıldı, Kabede ibadeti onun Rabbine yönlendirmeyü nail olundu. Artık Kabede bir imam arkasında namaz kılınmaya başladılar ve müsülmanlar tevhid kelimesi etrafında birleşdiler. Bununla da bu yerlerinden yeni kalkanlar selefi davetini rahatlıkla böyle eleştirirler. Necid ve Hicazda baş verenleri hemin tarihi kayıtlarda gördükdr Muhammed bin AbdüıVehhabın kendi sözünü hangi anlamda söylediyini tamamı ile anlamak olur. İlk önce şeyhin ebu zerkanın ekeştirdiyi mektubunun linkini buraya yerleşdiriyorum.

http://madrasato-mohammed.com/abd%20elwahab/pg_013_0029.htm

Bundan sonra ise Necid ve Hicazın genel dini itikadi durumu ile ilgili kaynakları ehate eden kitap ve makalelerin linklerini yerleşdirelim

http://s.sunnahway.net/…/%D9%87%D9%84-%D9%8A%D8%B9%D9%82%D…/



http://www.alukah.net/%20library/0/32149



http://s.sunnahway.net/…/%D9%87%D9%84-%D9%83%D8%A7%D9%86-%…/



http://s.sunnahway.net/…/%D9%86%D8%AC%D8%AF-%D9%88-%D8%A7%…/

Yukarıda verilen linklerde Necdin ve Hicazın ve diğer müsülman ülkelerinin dini itikadi ve diöer durumları tesvir edilmişdir.
Bundan sonra Muhammed bin AbdülVehhabın yukarıda söylediyi sözle tekfirci olduğunu demek hiç bir ilmi üsula sığmıyor. Çünki sözlerinden ve yaşadığı devrin küçük hakiki tesvirinden sonra anladık ki, şeyh orada şehadet kelimesinin tefsilatla bilinmediyini kasd ediyor. Bu ise hemin sözden tekfir hükmünü çıkarmayı gerektirmez. Mektubun o hissesinden şeyhin tüm alimleri tekfor etdiyi neticesini çıkartan tekfirin şeri hükmünden ve onun hangi lafzlarla ifade edilmesinden haversiz bir cahildir .
Yukarıda ben alimlerin bir konu barede görüşünü tayin etmek için verilen üsulden bir kaçını yazmışdım. Aynı sözleri Şeyh Muhammed bin AbdülVehhab hakkında da söyleyeceyim ki, bilinsin ki aslında şeyh bu iftiralarla ta kendi zamanından beri karşılaşmış ve onlara kendi cevaplarını vermişdir.

İmam Müceddid Muhammed bin Abdülvahhab diyor :
نسبوا إلينا أنواع المفتريات ، فكبرت الفتنة ، وأجلبوا علينا بخيل الشيطان ورجله ، فمنها : إشاعة البهتان بما يستحي العاقل أن يحكيه فضلا عن أن يغتر به ، ومنها : ما ذكرتم أني أكفر جميع الناس إلا من اتبعني ، وأني أزعم أن أنكحتهم غير صحيحة ، فيا عجبا كيف يدخل هذا عقل عاقل ، وهل يقول هذا مسلم ؟1
إني أبرأ إلى الله من هذا القول الذي ما يصدر إلا من مختل العقل فاقد الإدراك ، فقاتل الله أهل الأغراض الباطلة . الدرر السنية 1/80
"Onlar bizlere bir çok iftiralar nisbet etdiler. Böylece fitne büyüdü. Onlar bizlere şeytanın ipleri ile hiyleler düzenleyib hücumlar yapdılar. Aklın da kabul etmediyi bu yayılan iftiralardan birisi de budur ki guya benim ardımca gelmeyen, bana tabi olmayan her kesi tekfir ediyorum ve iddia ediyorum ki onların nikahı batildir. Meraklıdır ki, bunu zihinler nasıl kabul ediyor ? Hiç müsülman olan kes böyle bir söz söylermi ? Ben bu gibi sözlerden (insanları genek tekfir etmek , kendi ardınca gelmeyenleri kafir görmekden) Allaha sığınıyorum ve bu gibi sözleri yalnız aklını kayb etmiş insan söyleye bilir. Allah bu gibi iftiraları atanların batil maksatlarını mahv etsin (Duraru's Saniyye 1/80) "
Amin ! Şeyhimizin duasına amin söylüyorym ki , bu gibi iftiraları atan kötü maksatlı insanları Allah mahv etsin. Nasıl ki kendi zamanında ve şimdiyecen yapmış iftiraları ile birlikde toprağa gömülmüşler. Ancak Rabbin şeyhimizin daveti, mektebi ve kitapları ile Kendi dinini tüm dünyaya yaymakdadır.
Hemçinin Muhammed bin Abdülvehhap diyor :
القول أنا نكفر بالعموم فذلك من بهتان الأعداء الذين يصدون عن هذا الدين ، ونقول : سبحانك هذا بهتان عظيم. الدرر السنية 1/100
Ben tüm her kesi tekfir ediyorum sözü Allahın dininden azdıran düşmanların atdığı iftiradır . Diyoruz ki , Süphanallah bu büyük bir iftiradır ! (DURARU'S SANİYYE 1/100)

أنا أكفر من عرف دين الرسول عليه الصلاة والسلام ثم بعد ما عرف سبه ، ونهى الناس عنه ، وعادى من فعله ، فهذا الذي أكفره ، وأكثر الأمة ولله الحمد ليسوا كذلك . الدرر السنية 1/73
Ben o kesi tekfir ediyorum ki , o Allah Resulünun dinini biliyor sonra onu sövüyor ve insa ları ondan men ediyor. Onu yaşayanla düşmancılık ediyor. Ben o kesi tekfir ediyorum. Allaha hamd olsun ki ÜMMETİN ÇOĞUNLUĞU BU HALDE DEĞİL. (DURARU'S-SANİYYE 1-73)

وأما ما ذكر الأعداء عني أني أُكَفِّر بالظن وبالموالاة،

أو أكفّر الجاهل الذي لم تقم عليه الحجة،

فهذا بهتان عظيم، يريدون به تنفير الناس عن دين الله ورسوله.

[الدرر السنية] (13/ص113)
Düşmanlarımız diyorlar ki, guya ben zann ile hem de heccet çatmamış cahili tekfir ediyorum. Bu büyük bir iftiradır. Onlar şu sözleri ile insanları Allah ve Resulunun dininden uzak tutmak istiyorlar ( Duraru's-Saniyye 13-313)

Şeyhin bu gibi onlarla sözü vardır ve oda şeyhin yukarıda mektubunda dediği sözü ile tekfiri kasd etmediyini açıklıyor. Yalnız kalblerinde hastalık olanlar fitne salma amacı ile bu gibi sözleri kesip-yarı yarımçık tam farklı anlamda insanlara çatdırıyorlar. Bu şeyhin zamanında da olmuş ve bu günde devam etmekdedir. Ancak o miskinler yalnız kendilerine zarar vuruyor şeyh ise sevabını kazanmakdadır.
 
Yunus Hanbeli Çevrimdışı

Yunus Hanbeli

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Zerkaya cevap 5

5.
Bundan sonra ise Ebu Zerka el-Auninin bazı safsafalarını türkçeye çevirerek guya selefi alimleri eleştiriyor . O safsafalardan birisi de İŞİD-in bu gün müsülmanları tekfir etmesini , onları öldürmesini, kafalarını kesmüsini selef davetine bağlamak cehdidir. Kendinden de uyduruyor ki, guya İŞİD Suuddaki alimlere yanlış yolda olduklarını söylemiş , ancak onlar cevap verememiş bir-ikisi cevap vermiş onlarıda ilmi olarak susdurmuşlar grin emoticon .
İlk önce onu söyleyeyim ki, bu safsafanın ne ilmi ne de mantıklı bir esası vardır. Hz.Aliye karşı savaşan hariciler onu kafirlikde ittiham ederken Necd Alimlerinin kitaplarınamı dayanıyorlardı ya Kuran ayetlerinemi ? Onlar Kurandan ayeler getirib onu tekfir ediyor ve müsülmanlara karşı savaşmıyorlarmıydı? Esaslandırdıkları ayetlerde onların zannlarına görü iddiaları ile tam üst-üste düşüyordu. Şimdi Ebu Zerka gibi birisi Kuranı radikallıyın tekfirciliyin kaynağı olarak gösterse sözünde haklımı ? Nasıl ki bu gün batıda radikalizmin kaynağı olarak Kuranı hadef almışlar. Onlar söylüyorkar ki, bu gün baş veren olaylar kendi kaybağını Kurabdan alıyor. Bunun için de Kuranda "müşrikıeri berede tutsanız öldürün" ve benzeri ayetleri delil getiriyorlar. Şimdi sen onlara ne anlatacaksın?
Haccac müsülmanlara zülum yaparken , sahabileri öldürürken necdilerdenmi ilham alıyordu yoksa Kurandanmı ?

Bundan başka tarihde İŞİD tipli yüzlerle qruplar olmuşdur ki, onlar da eşari ve matrudi, sofi olarak haksız yere müsülman kanları akıtmış ve müsülmanları genel tekfir etmişdir. Bunlara bir kaç örnek verelim :

Hicri 13 cü asırda Husa (şimdiki Sudan , Nijer) arazisinde Şeyh Osman bin Muhammed Fuduyi (1168-1233 h) adlı şahıs tarafından Suktiyye İslam Devleti adlı bir qurup yaratıldı. O kendileri ile birlikde olmayanları tekfir ediyor ve müsülmanları haksız yere katl ediyordu. Kendinin Nuru'l-Elbab isimli kitabında yaşadıöı devirde ki insanları 3 sınıfa bölmüş onlardan 2 sınıfı tekfir etmiş yalnız kendisi ile birlikde olanları müsülman görmüş ve onun da çok az ve nadir insanlar olduğunu söylemişdir. Kendisi ise Eşari itikadında olmuş, sufi ve kadiri tarikatlna bağlı olmuşdur. Şimdi onun bu yaptıklarında kim sorunlu ? İmam Eşarimi yoksa AbdülKadir Geylanimi ?

Bundan başka Afrika topraklarında şimdiki Fas ve diğer arazilerde yaranmış ibn Tumertin " Devletu'l - Muvahhidin" birleşmesini de örnek göstermek olur. Müvahidler devleti adlanan bu çete müsülmanları tekfir ediyor, onları öldürüyordu.

İbn Teymiyye onun hakkında konuşarken , Irakda ilim aldığını Fasa döndükden sonra berberlerden kendisine tarafdar toplamış "el-Murşide" adlı kitap yazdığını ve binlerle maliki alimini mücessim olmakda ittiham ederek ve onun davetine hilaf çıkan her kesi öldürdüyünü yazmışdır. Subki onun mutezile olduğunu iddia edildiyini aslında ise eşari olduğunu yazıyor. Zehebi " siyer" kitabında onun hakkında konuşarken eşari olduğunu İmam Ğazaliden ilim aldığını yazıyor

Böylece eşari , sofi olan muvahiddler devletinin yapdıkları eşarinin eserlerindenmi kaynaklanmış yoksa imam ğezalidenmi ? Kendi "el-Murşide" kitabında o Eşarinin itikadına esaslanıyordu ve karşı çıkanları mücessime adlandırıb öldürüyordu. Bu linkde el-Aunin şüphesine geniş cevap verilmişdir. İsteyenler baka ve arapça bilenler çevire bilir

http://sunnahway.net/vb/showthread.php?t=99560

Eşarilerde olan tekfir sözlerinden yalnız birini yazacağım.
Eşarilerin kendi devrinde imamı olan İmam Nevevinin de kitabına şerh yazdığı Şeyh Ebu İshak eş-Şirazi diyor :

(فمن اعتقد غير ما أشرنا إليه من اعتقاد أهل الحق المنتسبين إلى الإمام أبي الحسن الاشعري رضي الله عنه فهو كافر. انظر شرح اللمع له 1 / 111
"Kim bizim imam Eşariye nisbet etdiyimiz hakk ehlinin itikadından başka bir itikadda olaraa o KADİRDİR."

Göründüyü gibi Şeyh Şirazi kendi itikatlarında olmayan eşari olmayan her kesi tekfir etmekdedir. İmam Nevevi onun "el-Muhazzeb" kitabına şerh yazmışdır.

Sofilerin şeyhi ve mercisi sayılan Şeyh Ticani kendisinin "Cevahiru'l-Meani" kitabında yazıyor :

“من ترك ورده وأخذ وردنا وتمسك بطريقتنا هذه الأحمدية المحمدية الإبراهيمية الحنفية التجانية فلا خوف عليه من الله ولا من رسوله ولا من شيخه أيًا كان من الأحياء أو من الأموات أما من أخذ وردنا وتركه فإنه يحل به البلاء وأخرى ولا يموت إلا كافرًا قطعًا وبذلك أخبرني سيد الوجود ـ صلى الله عليه وسلم ـ يقظة ومنامًا
Kim öz virdini terk etse ve bizim virdimizi götürse ve o , Ahmediyye , Muhammediyye , İbrahimiyye, hanefi , ticaniyye tarikatında olsa ona Allah ve Resulünden hiç bir korku yokdur, şeyhindende korku yokdur, ister o ölü ister diri olsun. Ancak kim bizim virdimizi götürse ve sonra onu terk etse o tüm belalarla karşılaşır ve ölerken Kafir gibi ölür. Bunu bana varlığın seyyidi haber verdi. Hem uykuda hem de ayakda olanda.

Sofilerin kendi tarikatkarını terl edenleri mürted olarak görmelerine dair onlarla örnek getirmek mümkün.

Rafizilerin ise aslında kendilerinden başka tüm fırkaları kafir görmesi, sünnileri genel tekfir etmesi hiç kimseye saklıı değil. Bunun için onların görüşlerini nakil etmek olar.
Bundan başka o zaman kelam ehli onların tayin etdiği kurallar esasında dinini bilmeyen cahil avamları tekfir ediyordu. Bunu İmam Ğazali ve diöer alimler nakil ediyorlar.
Bu linkde eşariler ve matrudilerden bazı alimlerin tekfirde haddi aşmalarına örnekler vardır ( arapça bilen kardeşler türkçüye çeviri yapa bilir)

http://www.saaid.net/Doat/alkulify/9.htm

Bunun gibi onlarla örnek vermek olur ki, İŞİDin yaptıklarını necd daveti ile bağlamanın ne kadar batıl olduğunu göresin. Yukarıda verilern örneklerin maksadı odur ki , her hangi bir alimin bir konuda hata yapmasl tamamı ile onun mensub olduğu fırkaya aid edilmesinin yanlış olduğunu isbat etsin. Aslında ise o zaman sofi "alimler" Muhammed bin AbdülVahhabı tekfir ediyor bazıları onun fırkasını yehudi fırkası olarak tesvir ediyordular.

http://www.dd-sunnah.net/showthread.php?t=77879
Bu linkde bazı hanefi ve şafi olan matrudi ve eşari sofilerin Muhammed bin AbdülVehhabı ve genellikde " vehhabileri" mürtedlikde , kafirlikde hatta mülhid ateist olmakda suçlamalarından konuşuluyor. Ebu Zırvanın geçmişde yaşayan alimlerim de var dediği alimlerde bunlar .
Sonra Ebu Zerka safsafakarına devam ederek söylüyor : İŞİD " Nevakidul İslam" dağıtıyor.
İlk önce " Nevakidul İslam" kitabından kim kendi görüşlerine uygun kullanmaya kalkarsa bu hiç de Muhammed bin AbdülVehhabın günahı değildir. Şeyhin orada yazdığı tüm İslamı bozan ameller hepsi Kuran ve Sünneye dayanan görüşlerdir. Orada selefin görüşüne uymayan bir görüş yokdur. İstenilen 10 islamı bozan ameli selefden örnekle göstermek mümkündür. Muhaliflerin en çok eleştirdiyi, tekfirciliye yoı açıyor dediyi risalede geçen üçüncü kuraldır. Bu da kim müşrikleri tekfir etmezse ve ya onların küfürlerinde şüphe ederse ve ya onların yollarını doğru görerse o da kafirdir " görüşüdür. Tabbəii bunun Kuran ve Sünneden delillerini getirmeye ihtiyaç görmüyorum , çünki mevzumuz o değil. İsteyen alimlerin şerhine baka bilir. Ancak Selefden aynı görüşü söyleyen olmuşmu buna dikkat çekeceyim.

Kadi İyad diyor :

ولهذا نكفر من لم يكفر من دان بغير ملة الإسلام من الملل أو وقف فيهم أو شك أو صحح مذهبهم وإن أظهر مع ذلك الإسلام واعتقده واعتقد إبطال كل مذهب سواه فهو كافر بإظهاره ما أظهر من خلاف ذلك )أ.هـ (القاضي عياض – كتاب الشفا – جـ 2 ص610)
Bu yüzden de biz islam dinindem başka dini seçenleri tekfir etmeyenlerin kendilerini tekfir ediyoruz. Onları tekfir etmede duranları, onların küfründe şek edenleri ve ya mezheblerini doğru görenleri de tekfir ediyoruz (Kitabuş Şifa 2\610)

قال نحو هذا القول الجاحظ وثمامة في أن كثيراً من العامة والنساء والبله ومقلدة النصارى واليهود وغيرهم لا حجة لله عليهم .. إذ لم تكن لهم طباع يمكن معه الاستدلال وقد نحا الغزالي قريباً من هذا المنحى في كتاب التفرقة ، وقائل هذا كله كافر بالإجماع على كفر من لم يكفر أحداً من النصارى واليهود وكل من فارق دين المسلمين أو وقف في تكفيرهم أو شك) أ هـ (ص602 ص 603 الشفا الجزء الثاني
Burada da Kadi İyad Ğazaliden nakl ederek aynı şeyi söylüyor .

قال القاضي أبو بكر لأن التوقيف والإجماع اتفقا على كفرهم فمن وقف في ذلك فقد كذب النص والتوقيف أو شك فيه . والتكذيب أو الشك فيه لا يقع إلا من كافر ) أ .هـ الشفا جـ2 ص 602، 603

Burada ise Kadi İyad Kadi Ebu Bekirden nakl ediyor ki, müsülmanların icma ile kafir adlandırıkları kesleri tekfir etmeyen, tekfirinde dayanan ve ya şüphe eden kendisi kafir olur.

İbn Teymiyye diyor :

وأما من جاوز ذلك إلى أن زعم أنهم ارتدوا (يقصد الصحابة رضي الله عنهم ) بعد رسول الله صلى الله عليه وسلم إلا نفراً قليلاً لا يبلغون بضعة عشر نفساً أو أنهم فسقوا عامتهم فهذا لا ريب أيضاً في كفره لأنه مكذب لما قصه القرآن في غير موضع من الرضى عنهم والثناء عليهم بل من يشك في كفر مثل هذا فإن كفره متعين ) أ . هـ الصارم المسلول:ص591- 592 ط دار الجيل
Kim Aliye dua ederse ( Aliden dilerse, ölmüş birisinden dilerse isterse) kafir olur. Kim de onun küfründe şek ederse o kendisi de kafir olur.

Hemçinin ibn Teymiyye diyor:

وأما من جاوز ذلك إلى أن زعم أنهم ارتدوا (يقصد الصحابة رضي الله عنهم ) بعد رسول الله صلى الله عليه وسلم إلا نفراً قليلاً لا يبلغون بضعة عشر نفساً أو أنهم فسقوا عامتهم فهذا لا ريب أيضاً في كفره لأنه مكذب لما قصه القرآن في غير موضع من الرضى عنهم والثناء عليهم بل من يشك في كفر مثل هذا فإن كفره متعين ) أ . هـ الصارم المسلول:ص591- 592 ط دار الجيل
Kim dese ki Allah Resulünden sonra sahabiler bir kaç kişi istisna mürted oldu bu 10 ve ya bir kaç kişidir, ve ya hepsi fasık oldu o kesin küfrübde şüphe yokdur çünki o Kuranda Allahın onlarla ilgili olan razılığı il alakalı ayetleru yalanlamışdır. Hatta onların küfrüne şüphe eden muayyan olarak küfre düşmüşdür (es-Sarimul Meslul 591-592)

İbnu'l Makarri " Rauda" kitabında Heysemiden nakil yaparak demişdir :

قال ابن المقري في الروضة نقلاً عن كتاب الإعلام بقواطع الإسلام : أن من لم يكفر طائفة ابن عربي كان كمن لم يكفر اليهود والنصارى "كتاب الإعلام بقواطع الإسلام لابن حجر الهيثمي ص 379
Kim Arabinin fırkasını tekfir etmiyorsa, sanki yehudi ve hırıstiyanları tekfir etmemiş gibidor.

Süfyan binUyeyne demişdir :

القرآن كلام الله عز وجل من قال مخلوق فهو كافر ، ومن شك في كفره فهو كافر
Kuran Allahın kelamıdır. Kim söylese ki mahlukdur , o kafir olur. Hemin şahsın kafir olmasında şüphe edende kafirdir.

İmam Ahmed bin Hanbelde aynı sözü diyor :

أحمد إبن حنبل جاء فى رده على رسالة مسرد بن مسرهد البصري في جوابه عن القرآن قوله : ( فهو كلام الله غير مخلوق ، فمن قال : مخلوق ، فهو كافر بالله العظيم ، ومن لم يكفره فهو كافر . ) أهـ طبقات الحنابلة لأبي يعلى الحنبلي (1/315) .

Selefden bunun gibi yüzlerle rivayetler vardır ki, onlar küfrüne icma olan şahısları tekfir etmeyeni kafor görmüşdürler. Tabii ki bu da muayyan kurallar dahilindedir. Ancak bununla selefiliyi tekfircilikde itham (ittiham) etmek tabii ki ya hemin şahsın selefin görüşünden habersiz olmasından ya da bilerekden iftira atmasından haber veriyor. Bununla birlikde İmam Muhammed bin AbdülVehhabın getordiyi İslamı bozan 10 amelin hepsi Kuran ve Sünneye ve Selefin görüşüne dayanmakdadır. EBU ZIRVANIN 8Cİ KURALA YAPTIĞI ELEŞTİRİ İSLAMIN ESASINA YAPTIĞI ELEŞTİRİDİR. KURAN AYETİNE YAPTIĞI ELEŞTİRİDİR. Şeyh orada diyor :
الثامن : مظاهرة المشركين ومعاونتهم على المسلمين ، والدليل قوله تعالى " ومن يتولهم منكم فإنه منهم إن الله لا يهدي القوم الظالمين"
İslamdan çıkaran 8ci amel : Müsülmanlara karşı müşriklerle bir olub onlara yardım etmek. Delil : Allahın bu sözüdür : Sizlerden kim onları kendine dost tutarsa o da onlardandır. Allah zalim kavmi doğru yola yöneltmez ( Maide 51)

Şeyh burada Kuran ayetin ve ümmetin İCMAsın getiriyor. Şeyh Bin Baz müsülmanlara karşı kafirlere yardım etmenin icma ile küfür olduğunu demiştir. Şimdi ise bakalım eski selef dönemi alimlerine bu konuda ne diyorlar :
Taberi Maide auresi 51 ci ayenin tefsirinde diyor :

والصواب من القول في ذلك عندنا أن يقال: إن الله تعالى ذكره نهى المؤمنين جميعا أن يتخذوا اليهود والنصارى أنصارا وحلفاء على أهل الإيمان بالله ورسوله وأخبر أنه من اتخذهم نصيرا وحليفا ووليا من دون الله ورسوله والمؤمنين فإنه منهم في التحزب على الله وعلى رسوله والمؤمنين وأن الله ورسوله منه بريئان
Ayetin tefsirinde doğru olan budur ki , Allah muminlere yehudi ve hırıstiyanlara muminlere karşı yardım etmeyi, onlara Allaha ve Resulüne inananlara karşı muttefik olmayı yasak etmişdir. Allah burada haber veriyor ki , kim onlara yardım eder ve Allahdan Resulünden başka onları dost ve muttefik kılarsa o Allaha ve Resulüne ve muminlere karşı onların (kafirlerin) sərasındadır. Allah ve Resulü ondan beridir.
et-Taberi " Muminler muminleri bırakıb kafirıeri dost edinmesinler! Bunu eden kimse bilsin ki Allah ile onun arasında hiç bir bağ yoktur ayetinjn tefsirinde diyor :
ومعنى ذلك: لا تتخذوا أيها المؤمنون الكفار ظهرا وأنصارا توالونهم على دينهم وتظاهرونهم على المسلمين من دون المؤمنين ، وتدلونهم على عوراتهم، فإنه من يفعل ذلك فليس من الله في شيء، يعني بذلك: فقد برىء من الله وبرىء الله منه بارتداده عن دينه ودخوله في الكفر
Onun açıklaması " Ey muminler kafirleri dost edinmekle onların dinlerine yardım etmeyin ve muminleri bırakıp onlara müsülmanlara karşı yardım etmeyin" demekdir. Hakikaten bu sözlerden kim yaparsa Allahla onunarasında hiç bir bağ kalmamışdır. Yani Allah ondan , o ise Allahda beri olmuşdur. Bu ona göredir ki , artık o bununla küfre girmiş ve dininden irtodad ederek mürted olmuşdur.

İbn Hazm diyor :

قال ابن حزم رحمه الله في المحلى (11/ 138) : (صح أن قوله تعالى "وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُم" إنما هو على ظاهره بأنه كافر من جملة الكفار ، وهذا حق لا يختلف فيه اثنان من المسلمين
Allahın kim onları dost edinirse o da onlardandır sözünün zahiri onu gösteriyor ki, o bununla hemin kafirlerden bir kafor olur. Bu konuda müsülmanlardan iki bir-biri arasında ihtilaf etmemişdir .
İbn Teymiyye diyor :

وقال شيخ الإسلام ابن تيمية في مجموع الفتاوى 18/300 ، بعد ذكر قوله تعالى " يا أيها الذين آمنوا لا تتخذوا اليهود والنصارى أولياء " إلى قوله " يا أيها الذين آمنوا من يرتد منكم عن دينه …" : (فالمخاطبون بالنهى عن موالاة اليهود والنصارى هم المخاطبون بآية الردة ، ومعلوم أن هذا يتناول جميع قرون الأمة، وهو لما نهى عن موالاة الكفار وبين أن من تولاهم من المخاطبين فإنه منهم، بين أن من تولاهم وارتد عن دين الإسلام لا يضر الإسلام شيئا، بل سيأتي الله بقوم يحبهم ويحبونه فيتولون المؤمنين دون الكفار ويجاهدون فى سبيل الله لا يخافون لومة لائم ، كما قال في أول الأمر "فإن يكفر بها هؤلاء فقد وكلنا بها قوما ليسوا بها كافرين" ، فهؤلاء الذين لم يدخلوا في الإسلام وأولئك الذين خرجوا منه بعد الدخول فيه لا يضرون الإسلام شيئا بل يقيم الله من يؤمن بما جاء به رسوله وينصر دينه إلى قيام الساعة).
Müsülmanlara karşı kafirlere yardım yapan dininden çıkmakla mürted olur.
İbn Kayyim de burada aynı şeyi diyor , hatta onlara yardım yapmakla dinlerine gireceğini öyle tasvir ediyor ki, icma ile hemin şahhısdan cizye götürülmez deyil. Bakmayar ki ehli-kitapdan götürülüt. Bu onun mürted olmasından dolayıdır.

عاشرا : وقال ابن القيم رحمه الله في أحكام أهل الذمة : 1/195 [ط. رمادي للنشر] :(أنه سبحانه قد حكم ولا أحسن من حكمه أنه من تولى اليهود والنصارى فهو منهم "ومن يتولهم منكم فإنه منهم" فإذا كان أولياؤهم منهم بنص القرآن كان لهم حكمهم، وهذا عام خص منه من يتولاهم ودخل في دينهم بعد التزام الإسلام فإنه لا يقر ولا تقبل منه الجزية بل إما الإسلام أو السيف فإنه مرتد بالنص والإجماع).
Ehli-Sünnet alimlerinden mutakaddim , mutaahhir olmakla yüzlerle böyle sözler getirmek olar. Ancak EBU ZERKA bu kuralı eleştirmekle ÜMMETİN İCMASINI ELEŞTİRİYOR. O ki kaldı onun tatbikine kimse bunu her kese tatbik ederse , tefsilata gitmezse bu o kuraln sorunu değil. Ne de ki yazarın ne de ki kitabın. Eğer öyle olsa idi hariciler Alini tekfir ederken Maide suresi 44 cü ayeti delil getiriyordular. " Allahın hükmü ile hüküm etmeyenler , mehz onlar kafirlerdir ". Bu o demek değil ki Kuran ayeti ve hemin kural onların tekfirciliöine bir kaynak idi. Sorun onların tatbikini yanlış yapmalarında idi. Tefsilata gitmemeyinde idi. Şimdi Ebu Zerka gibi birisi hariciler hemin ayete dayanarak Hz.Alini tekfir etmiş , ona savaş açmış diye hemin ayeti ve kuralı eleştirse nasıl olur ? Sübhanallah.
 
Yunus Hanbeli Çevrimdışı

Yunus Hanbeli

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Zerkaya cevap 6
ve Ebu Zerkanin iç yüzü

6.
Sonra ise Ebu Zerka söylüyor ki Suudda alimleri bir-biri ile çekişiyorlar. Bu hal ta selefin zamanından mevcud bir haldır. Süfyan bin Uyeyne, el-Evzainin Ebu Hanife hakkında, Buhari ile hanefiler arasında olan çekişmeler , İmam Malike Fudeyl bin İyad tarafından söyleniler sözler ve s . Bunları burada yazmak istemiyorum. Buna yüzlerle örnek vermek (misal çekmek) olar. Hatta bir birlerini küfürde, murcielikde , cehmii olmakda itham (ittiham) etmişler. Ancak bu onlardan her ikintarafın da haklı olmasına, ümmete imam olmalarına sorun değildir. Onu da söyleyeyim ki , onların kaynaklarıda aynıydı.

Sonra Ebu Zerka diyor ki , kralcısı necdi, mürciyesi necdi, işidcisi necdi. Bu da senin batıl safsafalarından biridir. Bunu ehli sünnet hakkında fitne atmak isteyen her kes söyleye bilir. Selefisi kuran ve sünnet diyor , sofisi kuran ve sünnet diyor, eşarisi aynı matrudiside aynı ve s. Bunlardan da ilave hepsi 4 imamı esas alıyor. Ad ve sıfatlarda eşarisi diyor selefin , 4 imamın akidesi tevil olmuş, mufavvidası diyor tevfid olmuş, selefisi diyor isbat olmuş ve s. Hatta aynı imamdan mesela İmam Şafiden aynı rivayeti getirib tevfidçi kendi itikadını, selefi kendi itikadını isbat etmeğe çalışıyor. Hatta aynı nasslarda bile. Yine soruyorum, sorun Kuran ve Sünnetdemi ki bu kadar farklı itikadlar formalaşmış ve ya imamlardamıdır bu kadar farklı mezhepler formalaşmış ? . Hayır sorun tatbikde ve fehimdedir. İslam hakk dindir ancak en çok fırka islamdadır. Resulullah yehudilerin 71, nesranilerin 72 , müsülmanların ose 73 fırkaya bölüneceyini diyor. İslam hakk dini olmasına rağmen en fazla tafrike islamdadır. Ebu Zerkanın söyledikleri işte böyle boş safsafalardır ve ortaya şüphe atma isteyinden başka bir şey değildir.
Her kim muayyan bir alimin fetvasını alıp kendi isteyine uygun tatbik ediyorsa bu alimin diyil hemin adamın sorunudur. Çünki alimler verilen soruya vakıyaya uygun cevap verirler. Şimdi birisi Kuran ayetini alıp " müşrikleri harada tutsanız öldürün" nassına esaslanıp her karşısına geçen müşriyi öldürürse sorun kimdedir ?

Sonra Ebu Zerka hav alanında bir gençle karşılaşdığını diyor. Burada dokunacağım nokta odur ki, ilk önce diyor ki genç birinin eşini onu tekfir ederek almış sonra senden hayız ve iddet hakkında soruşmuş. Ebu Zerkaya dedi ki hocam böyle hayız oldu falan. Sonra diyor ki hamile (gebe) ola ola erinden (eşinden) ayrılmış . Nasıl hamile olmuş ki hem de hayız olmuş ? Bu hal milyonda bir baş vere bilecek bir olay. Hatta alimlerden onu hayız hesap etmiyenler vardır. Şimdi ey yalancı Ebu Zerka ne demek istiyorsun ? Hem hamileliyin necdilerle alakası ne ? Eleştireceksen ilim ile eleştir boş laflar ile değil. !

Sonra Şeyh Fevzanın peçe ile ilgili bir fetvasını bir müsülmana yaraşmayan edepsizlikle , alime karşı yaraşmayan bir müracaatla yapıyor. İlk Önce Şeyh Fevzan (hafizahullah) Resulullahın varisi olan bir alimdir. Ona karşı edebini koru. Bu tarzda konuşmaya sana kimse hakk vermiyor .
Sonra hemin fetvaya dokunalım. İlk önce hemin fetvanın linkini buraya yerleştiriyorum ki , her kes bilsin ki , EBU ZERKA şeyhi aşağılamak için nasılda YALAN KONUŞUYOR VE TEDLİS KULLANIYOR.
https://www.youtube.com/watch?v=vWjDD80GBJg
Burada Suudun Cidde şehrinden bir şahıs kadınln yüzünü açması ve yüzünü kapamassa boşama ile ilgili bir soru soruyor . Şeyh Fevzan orada bu gün Suudda bazılarının yüzünü açması , kadınların erkeklerle beraber oturması hakkında ortaya atılan şüpheleri redd ediyor. Bu gün her kese malumdur ki Suudda bazı yazarlar batıdan etkilenerek kadınların özgürlüyü ile ilgili çalışmalar aparıyorlar. Sonra ise şeyh Fevzan yüzü kapamanın vacip olmasından (bu onun mensub olduğu hanbeli mezhebinin talebidir. Hatta alim olduğu için bu konuda içtihad yapma hakkıda vardır. Karşı görüşü zayıf görme hakkıda vardır) fitnenin esasen yüzden kaynaklandığından nasıl ki bu İmam Ahmedin sözüne uygundur- konuşuyor. Daha sonra kadınlara nasihat ediyor sonra ise buna davet edilmeye , eğer hicaba tam bağlanmamakda ısrar ederse boşamanın caiz olduğunu söylüyor. Bu Suudi arabistanın talebidir. Çünki orada her kes yüzü kapalıdır. Soruyi soran kişide Ciddelidir. Hem de şeyh orada ısrar ederse boşana bilir diyor. Sual genel veriliyor ve şeyh de genel cevap veriyor. Ebu Zerkanın yalan ve iftira dolu sözleri asassızdır. Ebu Zırva diyor ki sonda dedi boşa gitsin. Ancak ısrar şartını ve suudi arabistan için fetva verdiyini saklıyor . Sonra Ebu Zerka diyor ki yüzü açık gören alimleri aşağılıyor. Bu da Ebu Zırvanın bir iftirasıdır. Halbuki şeyh Bu gün suuddaki olaylara dokunuyor. Hem de fitne anında kadınların yüzünü örtmesi icma ile vacibdir. Tüm mezhepler bunda icma etmişdir.
İftiraların şeyhe karşı edepsizliyin ve alime müfti edepleri öyretmeyin senin bir cahil ve iftoracı olduğuna delildir ey ebu zerka. Alime " edebul mufti" bahsi ediyorsun. Maksadın ise onu gözden salmakdır. Orada sual ümum (genel) ve cevapda ümum (genel) . Sen ise kezzaplık yapıyorsun ki , dedi git boşa. Ancak şeyh öyle bir söz söylemedi. Sonda Allah ebu zerkanın kendi dili ile şeyhin sözünü getirdi ve fetvayı tasdik etmiş oldu. Ebu Zerka diyor ki her kes peçeli ise o da açsa yüzünü o zaman boşa gitsin. Nazara al ki ona soruyu soran suudlu cidde şehrinden idi ve o da senin gibi boşa gitsin demedi. Söyledi ki eğer ısrar etse boşamak olur. Çünki Suudda her kes peçelidir. Ebu Zırva kendi de söyle di ki o halde olur.

Ebu Zerka Sonra Şeyh Fevzanın sakal hakkında verdiği fetvayı konuşuyor. Genellikle her bir alim kendi ülkesinin sorunlarını nazara alarak fetva veriyor . Suudda ise sakal kırkmak ve ya azaltmak o alimler için hall edilmesi gereken bir sorundur. Karşı (eks) taraf ise bunda tenkidi yönden eleştiriyor. Özellikle Suud için. Geçmiş alimlerden uzun bir süre yıkanmayandan , güzel koku (parfüm) sürmeyenden ilim alınmaz diye sözler vardır. Şimdi ebu zerka gibi fitne çıkarma isteyen birisi kalklb da söyleye bilir ki ya adam parfüm sürmeyenden ,uzun süre yıkanmayandan ilim alınmaz diyor. Belki birisi Somalide yaşıyor. Onlar hiç suda bulamıyorlar. Öyle şey olarmı ? Hemçinin imam Taberi kırmızı elbise giyenden de ilim alınmaz diyordu. Ama kırmızı giyinmeyi heram görmüyordu. Genellikıe alimler içtihad edir ver zamana mekana uygun fetvalar veriyorlar. Esas maksat ise faydaları celb etmek , fesadları def etmekdir. Ancak ebu zerka gibi bir kaç kitap okuyub kendini alim zann eden birileri edepsizlikle alimlere dil uzatırlar. Onlara fetva verme adabı öyredirler. Hetta fetvalarını tedlis ve tahrif edirler. Her hangi bir cahil , ilimden yoksun alimin fetvasını istediyi yerde tatbik edecekse bunda alimin suçu ne ?

Bir alimi aşağılamak için bu kadar oyunculuk yapmaya ve yalan tedlis sözleri ile avamları cahilleri kandırmaya seni ne sevk ediyor ey ebu zerka ? 8 katlı vakıf binasımı ? Tüm bunlar bunun karşılığındamıdır ? Sözlerini tekrarladığın el-Auninin kitaplarımdan insanlara ders vermen bunun karşılığındamı ? Hiç Suudda ciddi kabul edilmeyen sahabi düşmanı bir şeyhin kitabından cemaata ders veriyorsun " bidat ahline nasıl muamele edilir ". Sonra yazarın ismini bile söylemiyorsun ey ebu zerka. Malsadın bellidir. O sahabo düşmanı şeyhinin hemin kitabına da cevap verilmişdir. O kitapda ehli sünnetin üsulü tahrif edilmişdir. O kitaba cevab bu linkdedir :
http://www.sunnahway.net/node/1216

El-Hatim el-Auni kendisi "bidat ehli ile nasıl müamele edilir" üsulünün praktik göstericisi :)))) şimdi size aşağıda koyacağım linklerde görüceksiniz inşeAllah. Orada ebu zerkanın sahabi düşmanı şeyhi el-Auni İstanbulde geçirilen "İçtihad ve Kıyaz Sempozyumu" nda Fetullah Gülenin asrın müceddidi ve müctehidi ilan edilmesinde iştirak ediyor ve kendisi de onun müceddid ve müctehid olduğunu söylüyor. SüphanAllah Fetullah müceddid , Şeyh Muhammed bin AbdülVehhab ise tekfircimi oldu ? Merkezi ABD-de olan Gülen herakatı tecdid herekatı , insanlara halis tevhidi tabliğ eden selefi herekatı ise tekfircilik radikal herekatmı oldu ? Albette gülenin "hoş görü" sü karşılığında selefilik çok radikaldır. Çünki Onlar dinler arası dialoğun küfür odluğunu diyorlar. Ancak Fetullah Gülen ise kelmeyi şehadette Muhammedin Allahın Resulü olmasını tasdik etmenin furu olmasını diyor. Bak bu tecdid herekatıdır... Vallahi selefi davete karşı çıkanların ekseriyyetini samimi görmedim. Şimdi ise Ebu Zerka "ilim ehli" , professor , doktor adı altında bu şahsın İslam itikadı esaslarını , bidat ahli ile müamelesi üsulünü müsülmanlara tebliğ ediyor. Neyin karşılığında melumdur... Tebii ki bu batı devletleri tarafından desteklenen islamda reform herkatının bkr parçasıdır. Bunların reform dedikleri sert gördükleri islami nasları batının istediği şekilde yumşaldıp devrimizde duruma uygunlaştırmakdır. Ancak selefilik İslamın aslına dönerek bu gibi tahrifleri koruyor. Bu yüzden onların ilk hadefi yolları üzerinde sorun olan selefiliyin ortadan kaldırılması , insanlara fundamentalist , radikal, şiddetli gibi tabliğ edilmesidir. Tabii ki Ebu Zırva gibilerini çeşitli devletlerde ortaya çıkartmakla. Selefi görünümlü reform destekcisi , Ebu Zerkanın şeyhi el-Auninin Fetullah Güleni müceddid ve müctehid ilin edilmesi sempozyumundaki çıkışı buradadır. 8ci dakika 30 cu saniyeden sonra başlıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=rp4m8ktCgiY

Ebu Zerkanın el-Auninin selef daveti hakkında şüphelerini yaymakda ve onun kitabından 8 katlı vakf binasında ders keçmekde maksadı nedir ? Maksad bellidir. Karşılığıda bellidir...

Bundan sonra Ebu Zerka kahraman şeyhi el-Auninin " tembel şeyhler" isimli makalesini türkçeye çeviriyor ve okuyor. İlk önce söylüyor ki , kral tüm şeyhleri toplayıb dedi ki , "uyanın artık, bu ne tembellik, çocuklarımız gidip İŞİDe koşuluyor". Şimdi kralın şeyhlere hemin müracaatnı buraya kiyacağım. Kral 2ci dakika 13cü saniyeden sonra şeyhlere üz tutup tembellikden çekinmeyi, dinlerinden mühkem yapışmayı diyor. Çocuklarımız İŞİD-e koşuldu gibi sözlerden hiç birini demiyor. Sadece Ebu Zerka kahtaman şeyhi el-Auninin sözlerini o kadar tekrarlıyot ki, onun kimin sözü olduğunu yanlış salmış :)))) . Bu da hemin video . Kral Ebu Zerka gibi ne dedi orada ? YALANLARIN BİTMİYOR EY EBU ZERKA ! SÜBHABALLAH.

https://www.youtube.com/watch?v=asgDxf7e_24

Bundan sonra ise sahabi düşmanı kahraman el-Auni başladı selefi şeyhleri "eleştirmeye" ve hemen de cevabını aldı . Dediklerinin iftiradan başka bir şey olmadığı isbat edildi. ( itfiracı birinin türkçeye çevirisini yapan ebu zırva) . Bu da El-Auninin " Tembel Şeyhler" makalesine verilen cevap. (İsteyenler türkceye çevire bilir) .

http://www.sunnahway.net/vb/showthread.php?p=89518#post89518

Sonra ise sahabi düşmanı el-Auni ve diğerlerinin selefilere atdığı sıradaki esassız eleştiri şudur ki , bes siz yalnız şiddetli konuları tercih ediyorsunuz. Bu eleştiri geçmişde tüm Hanbeli mezhebine yapılmışdır. Hanbeli mezhebi diğer mezhepler tarafından şiddetli (radikal) gibi tarif edilirdi. Halbuki hanbeli mezhebi hakk üzre şiddetli olmuşdur. Batılda değil. Hakk üzre şiddetli olma beğenilen bir ameldir. Nasıl ki hz.Ömer (ra) diğer sahabilerden daha şiddetli olmuşdur. Ancak hz.Ebu Bekr (ra) daha rahimli olmuşdur . Bu yüzden Resulullah , Tırmızinin rivayet etdiği hadisde diyor ve Şeyh Albani hadisin hasan olduğunu demişdir :

قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " أَرْحَمُ أُمَّتِي بِأُمَّتِي أَبُو بَكْرٍ ، وَأَشَدُّهُمْ فِي أَمْرِ اللَّهِ عُمَرُ
Ümmetimden ona karşı en rehimli olanı Ebu Bekir , Allahın emrine en şiddetli olanı ise Ömerdir.

Ömer şiddetlimiydi ? Evet. Nede şiddetli idi ? Allahın emrlerinde (buyurduklarında) . Bu eleştiriliyormuydu ? Elbette ki Hayır. Peçe Allahın dinindenmidir ? Evet. İsbal Allahın dinindenmidir? Evet. Peki Selefi onun vacip olduğunu delilleri ile götürdüyünde neden şiddetli olsun ki ? Gerçekde bir çok üsulçüler deliller karşılaşanda ehtiyatın en şiddetli olanı götürmekde olduğunu söylemişler. Ancak Şeyh İbn Useymin delile en yakın olanın ele ihtiyat olduğunu söylüyor.

Sonra Ebu Zerka biz bu haldeyiz falan konuşarak reform ideolojisine uygun olarak geçiyor ki , bize vele bera yanlış anlatılmış. Sonra ayet getiriyor ki , "inneke la tehdi men ahbete" sen sevdiğini doğru yola yönlendire bilmezsin. İlk önce bir çok tefsirciler sen sevdiklerini , yaninhidayete gelmelerini sevmelerin gibi tafsir etmişdir. İmam Taberi sevdiyinin tabii sevgi olarak söyleyenlerinde olduğunu diyor . Üsulce zayıf bir görüş olarak takdim ediyor. İkinci, Ebu Zerkanın söylediyi tabii sevgidir. Tabii sevgi ile dini sevgi arasında ebu zerka farkı anlamıyorsa bunun suçu alimlerdemi? Necilerdemi ? squint emoticon. Ebu Zerka ayakların yuduğun kadlna nasıl buğz edeceksin? Diyor. Suphanallah. Sen onu tabii olarak seve bilirsin . Ancak dinine buğz etmeyin vacipdir. Şeyh Fevzan hafizehullah diyor :

قال الشيخ صالح الفوزان حفظه الله :"وأنزل الله في أبي طالب : (إِنَّكَ لَا تَهْدِي مَنْ أَحْبَبْت) ، ( إِنَّكَ ) أيها الرسول ، ( لَا تَهْدِي ) لا تملك هداية ( مَنْ أَحْبَبْتَ ) من أقاربك وعمِّك ، والمراد بالمحبة هنا : المحبة الطبيعية ، ليست المحبة الدينية ، فالمحبة الدينية لا تجوز للمشرك ولو كان أقرب الناس ( لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءَهُمْ أَوْ أَبْنَاءَهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ ) - المجادلة/ 22 - فالمودة الدينية لا تجوز ، أما الحب الطبيعي فهذا لا يدخل في الأمور الدينية" انتهى .
" إعانة المستفيد بشرح كتاب التوحيد " ( 1 / 356 )
Allah Ebu Talip hakkında bu ayeni nazil etmişdir. "Sen sevdiklerini doğru yola yönlendire bilmezsin, yani hidayetin açarı senin elinde değil, kim ki seviyorsun - akrabalarından ve yakınlarından. Burada belirtilen (bahs edilen, hakkında konuşulan) sevgi tabii sevgidir. Dini sevgi diyil. Müşrik olan en yakının olsa bile ona dini sevgi duymak caiz değildir. Uca Allah buyuruyor : Allaha ve ahiret gününe inanan hiç bir tayfanın Allah ve Onun Resulüne karşı çıkanlara - kendi babaları , oğulları, kardeşleri , yakın akrabaları olsalar bile - arkadaşlık etdiğini görmezsin (Mucadile 22) . Dininarkadaşlık dostluk caiz değildir. Ancak tabii sevgiye gelince bu dini işlere dahil değildir "

Şeyh el-Barrak hafizehullah diyor :

وقال الشيخ عبد الرحمن البرَّاك حفظه الله :والمحبة نوعان : محبة طبيعية كمحبة الإنسان لزوجته ، وولده ، وماله ، وهي المذكورة في قوله تعالى : ( وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ ) الروم/ 21 ، ومحبة دينية ، كمحبة الله ورسوله ومحبة ما يحبه الله ، ورسوله من الأعمال ، والأقوال ، والأشخاص
Sevgi iki çeşittir. Tabii sevgi - bu insanın evladını , malını, sevdiği sevgidir. Bu sevgi Allahın şu sözünde geçiyor : İletişimde kolaylık bulasınız diye sizin için kendinizden zevceler yaratması , aranıza sevgi ve merhamet salması da onun delillerindendjr (er-Rum 21) . Dini sevgiye gelince ise bu Allaha ve onun Resulüne Allahın ve Resulünün sevdiği amellere, sözlere ve şahıslara olan sevgidir

Aynı şephe Suudda reforumcular (mustafa islamoplu, edip yüksel tipli insanlar) tarafından atılmış ve hemin şüphelerine geniş olarak bu fetvada cevap verilmişdir . (İstiyen arapça bilen kardeşler türkçeye çeviri yapa biljrler , faydalı olur)

http://ar.islamway.net/…/%D9%85%D8%AD%D8%A8%D8%A9-%D8%A7%D9…

Burada da şeyhlerin Kurana , Sünnete ve ehli sünnetin görüşüne zidd bir fikrini gördünüzmü ? Ebu Zerka o kadar cahildir ki , sevgini genelleştirerek (ümumlaştırarak) dedi, hırıstiyan zevceye olan sevgini vela bera kısmına dahil etdi ))))) . Süphanallah basit bir konuda cahilliyi ile bir alime fetva verme adabı öyrediyor, yanlışlarını tutuyor.. Sonra fironun "berekAllahu fik" demesine " va fik" demekle sevginin ne alakası var ? Ve ya selefi alimlerden demek olmaz diyen olmuşmu ?
Bundan sonra evu zerka müsülman fahişeni ve s sevmeyinden bahs ediyir ki tabii orada da tefsilat vardır. Fasık olan , bidatçı ve zalim olan müsülmanlara karşı olan mevki alimler tarafından tefsilatı ile açıklanmış , onlara karşı müamele nasıl olmalıdır bununla ilgili risaleler yazılmışdır. Hiç de her şey ebu zırvanın dediği kadar ümum ve sade değil. (Kafanı el-Auninin kitaplarından kaldırsaydın belki anlardın ey ebu zerka...) . Sadece ebu zerkanın konuşdukları ümum (genel) olduğu için ona bu kadar tefsilatı ile cevap ayırmak istemiyorum. Sonda ise ibn Teymiyyenin başına gelen (karşılaştığı) bir hadiseyi nakil ediyor ki onu döymüşler o da hakkını helal etmiş. Tabii yine de bunları sahabi düşmanı el-Auninin bidatçılara karşı nasıl davranmak gerek adlı kitabına uygun tarzda izah ediyor . Şeyhulislam ibn Teymiyyenin karşılaştığı ve hakkını helal etmesi hakkında olan hadise (rivayet,olay) aynı ile bin Bazın da başına gelmiştir . Onun yardımcısı bin Bazı vurup kaçmış bin Baz ise ona hakkını helal ederek onu aff etmişdir.
Selefi alimlerin tevazüsüne , merhametine ait onlarla misaller örnekler vermek mümkün. Albette kimlerdese sorun varsa bu necdli diyip onlara aid etmekle fitne salmaya, fikir karışdırmaya ihtiyaç yokdur. Ebu Zerkanın konuşduklarının çok hissesi yalnız boş laflardan, alimlere karşı edepsiz davranmakdan başka bir şey değildir. Tüm olumsuzlukları selefi davetine , "Duraru's Saniyye" ye bağlaması onun samimi olmadığından haber veriyor .

Ebu Zerkanın Duraru's-Saniyye kitabına olan eleştirileri , daha doğrusu sahabi düşmanı şeyhin el-Auninin sözlerini tekrarlaması esassız ve zülümdür. Bir zaman siz siz olun bu 3 şeyhin bin Baz, ibn Useymin, Albaninin minhecinden ayrılmayın" dediklerinden şeyh bin baz ve ibn Useymin " Duraru's- Saniyye" kitabını överek onları okumayı tavsiye etmişler. Alimlerin " Duraru's - Saniyye" kitabı ile ilgili dediyi sözler bu linkdedir . (Arapça bilenler çevirisini yapa bilirler).

http://www.saaid.net/book/open.php?cat=88&book=3390

Hemin kitap alimlerin " ed-Duraru's-Saniyye" hakkında dedikleri sözleri ve ona atılan iftiralara cevap olarak yazılmışdır. Hemin kitapda hem mealci , hem de rafizi şüpheleri ile tanınan Hasan el-Malikinin Durarus Saniyye ve selef daveti hakkında olan iftiralarına cevap vardır. O hadis inkarcısı ve ya gizli rafizinin atdığı iftiralar aynen Ebu Zerkanın nakilleridir. Elhemdülillah tefsilatı ile genişce cevabını almışdır. Bu da o demekdi ki , bunlar aynı merkezden idari edilen , selefi davetin karşısını almak , onu insanların gözünden salmak amacı ile yapılan propaqandanın (oyunun , kurnaz pilanın) bir parçasıdır. Bunun için 8 katlı olsun ve ya daha fazla katlı olsun vakıf binaları tikmeye de hazırdırlar. Bundan başka bu linklerde " Duraru's-Saniyye " kitabına ten edenlere alimler tarafından cevaplar vardır.

https://www.youtube.com/watch?v=VW0-JpLDgsQ

Bu ise şüphelere risale halinde verilen cevapdır .
http://www.dorar.net/article/1771

Burada ise " meşayihuk kusele" ve Duraru's Saniyyeni eleştirisine cevap vardır.

http://www.sunnahway.net/vb/showthread.php…

Orada tefsilatı ile bir merkezden idari edilen iftira ve yalanlara genişce cevaplar vardır. Sonda ey Ebu Zerka ! Allahdan kork ve doğru yola dön. Selefi salihin yoluna sarılan alimlerin minhecini bırakıb, el-Auni gibi bidatçıalara kayarak kendin de bidat yayan birisi olma . Allahdan kork ve bil ki , dünya ,ün, şöhretperestlik geçici olan fani şeylerdir. En güzel ödül Allah katındadır. Tabii ben de anlıyorum ki, ıslah herekatının maksadı panislamizimdir. Bidat ahli olsun, şirk ehli olsun birleşmekdir. Ancak bil ki, birlik yalnız Tevhid üzre olur. Cüppeli ile hangi islam üzre birleşiceksin ? Sen namazdan sonra Allahı zikr edeceksin, o ise Şeyh Geylaniyi yardıma çağıracak. Allahdan bir başa istemek şirkdir diyor . ( cüppeliye göre ebu zerka şirke bulaşmış). Süphanallah. Onunlamı bir safda olucaksın ?

Ben hem onu da kabul ediyorum ki, islam itikadına zıddiyyet teşkil etmeyün , tevhide zidd bidatleri olmayan diöer müamilelerde bidatları olan müsülmanl fırkaları ile hüsusi ile islam dini zayıf olan ülkelerde birlikde davet aparmak olar. Çünki bu hem de Allame Şeyh ibn Useyminjn nasihatidir. Ancak bunu siz başkalarını hakaret ederek alçaltmakla ediyorsunuz. Cüppelinin , Siffilin ve benzerlerinin sevgisini kazanmak için selefileri şu şekilde iftiralarla eleştirmeye ihtiyaç yokdur. Alimleri o şekilde edepsizlik ederek, fetvalarını tedlis ederek eleştirmeye ihtiyaç yokdur. Hatta o duruma çatdın ki, " ibn AbdülVehhabın şerinden çekindiriyorum" dedin. Süphanallah. Bu hakkı sana kim verdi ? Sen diyilmi idin söyleyen ki , Albanini kendi talebeleri ile anlayın , Useymini , bin Bazı kendi talebeleri ile anlayın ? . Şimdi sen Şeyh Muhammed bin AbdülVehhabı ve ya diğer alimleri kendi talebeleri ile mi anladın ? Yoksa onlara iftira atan el-Auninin spzleri ilemi ?

Sonda Müsülman kardeşlerime tavsiyem odur ki , kendi dinlerini 2-3 kitap okuyup sonra alimlik yapanların sözleri ile öyrenmesinler. Dini şov-biznes maqazin proqramları yapanlardan uzak dursunlar. Böyle yaparlarsa Allahın izni ile azmayacaklar. Selefiler demişdir : Bu ilim bir dindir. Bakın dininizi kimden alıyorsunuz.

Ve sonda ebu zerkanın bu tavsiyesi ile son vermek istiyorum.

" Kardeşlerim siz siz olun ,bin bazın , useyminin ve Albaninin menhecinde ayrılmayın. Bu 3 alimin menhecinden ayrılmayın "

Kad sadake ve huva kezub.

https://www.youtube.com/watch?v=aDTCwvfhWb4

Rabbimden hakk yolda sebat diliyorum. Ve ahiru deavane enilhemdulillahi rabbil alemin !

Nicat Kuliyev
 
Üst Ana Sayfa Alt