Hafız Ebu'l-Kasım İbn Asakir, îbn Abbas'dan rivayet ederek Peygamber (s.a.v.) Efendimizin şöyle buyurduğunu söylemiştir: "
"İsa (a.s.), harap bir şehre uğradı. Oradaki binaların kalıntıları çok hoşuna gitmişti ve şöyle demişti: Ey Rabbim, bana cevap vermesi için şu şehre emir ver.
Cenâb-ı Allah, o şehre şöyle vahyetti: "Ey harap şehir, İsa'nın sorularına cevap ver."
Şehir: "Sevgili İsa, benden istediğin nedir?" diye sorunca İsa şöyle sordu: "Ağaçların ne oldu, nehirlerin ne oldu, köşklerin ne oldu, sakinlerin nereye gitti?"
Şehir cevap verdi: "Sevgili İsa.. Rabbinin gerçek vaadi geldi. Ağaçlarım kurudu, nehirlerimin suları çekildi. Köşklerim harabeye döndü. Sakinlerim de öldü."
İsa: "Hani onların malları nerede?" diye sorunca
şehir, şu cevabı verdi: "Mallarını helal, haram demeden topladılar ve şimdi hepsi de benim karnımdadır. Göklerin ve yerin mirası, Allah'a aittir. Yani bunlardaki mevcut olan şeylerin hepsi Allah'a kalacaktır."
Bunun üzerine İsa (a.s.) inleyerek şöyle dedi.
"Üç kişiye hayret ediyorum:
1- Dünyayı talep eden kimse.. Ama ölüm onu arıyor.
2- Köşkleri yaptıran kimse.. Ama onun son durağı mezardır.
3- Kahkahayla gülen kimse.. Ama önünde ateş vardır!
Ey Ademoğlu! Ne çok malla doyarsın, ne de az malla yetinirsin. Sana Övgüde bulunmayacak kimse için mal topluyorsun;
mazeretini kabul etmeyecek bir efendiye takdim ediyorsun. Sen, ancak karnının ve şehvetinin kulusun. Mezara girdiğin zaman
ancak karnın doyacaktır. Ey ademoğlu görüyor musun, topladığın mal, başkasının terazisine girecektir."
El Bidaye Ven Nihaye İbn Kesir