Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Riyâzu’s-Sâlihîn - Mucâhede

H Çevrimdışı

hutbetussahra

Hayat, İman ve Cihad...
İslam-TR Üyesi
Riyâzu’s-Sâlihîn
Allah İçin Çalışmak
(Mücâhede)



Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza
ileteceğiz. Şüphesiz Allah iyilik yapanlarla beraberdir.
(Ankebût, 29/69)

Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.
(Hicr, 15/99)

Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel.
(Müzzemmil, 73/8)

Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.
(Zilzâl, 99/7)

...Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, Allah katında onu daha üstün
bir iyilik ve daha büyük bir mükâfat olarak bulursunuz...
(Müzzemmil, 73/20)

...Siz hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir.
(Bakara, 2/273)



95. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre
Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Allah Teâlâ buyurdu ki: “Kim benim bir dostuma düşmanlık ederse, ben ona
karşı harp ilan ederim. Hiçbir kulum bana kendisine farz kıldığım şeylerden
daha sevimli bir amelle yaklaşamaz. Nafile ibadetlerle de sürekli bana
yakınlaşır, öyle ki sonunda ben onu severim; onu sevince de işiten kulağı,
gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum; benden bir şey isterse istediğini
ona veririm, bana sığınırsa onu mutlaka korurum.”
(B6502 Buhârî, Rikâk, 38)

96. Enes’ten (ra) rivayet edildiğine göre Peygamber Azîz ve Celîl olan
Rabbinden naklettiği bir hadiste şöyle demiştir:
“Kulum, bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım; bana bir arşın
yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona
koşarak gelirim.”
(B7536 Buhârî, Tevhîd, 50)

97. İbn Abbâs’tan (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir:
İki nimet vardır ki, insanların çoğu onların kıymetini bilmez ve aldanırlar:
Sağlık ve boş vakit.
(B6412 Buhârî, Rikâk, 1)


98. Hz. Âişe (ra) anlatıyor:
Peygamber, gece kalkar ve ayakları şişinceye
kadar namaz kılardı. (Bir seferinde)–Yâ Resûlallah, niçin böyle yapıyorsun? Allah senin geçmiş ve gelecek bütün
günahlarını bağışlamıştır, dedim. Peygamber şöyle buyurdu:–Ben, şükreden bir kul olmayı isteyemez miyim?
(B4837 Buhârî, Tefsîr, (Fetih) 2; M7126 Müslim, Münâfikîn, 81)

99. Hz. Âişe (ra) anlatıyor:
Ramazan’ın son on günü girince Resûlullah , gecelerini ibadetle geçirir
ve ailesini de uyandırırdı. Kendisini bütünüyle ibadete verir ve (eşiyle cinsel)
ilişkiden de uzak dururdu.
(M2787 Müslim, İ’tikâf, 7; B2024 Buhârî, Leyletü’l-kadr, 5)

100. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre
Resûlullah şöyle demiştir:
Güçlü mümin, zayıf müminden daha hayırlı ve (Allah nezdinde) daha
sevgilidir. Bununla beraber hepsinde de hayır vardır. Sana faydalı olan şey için
azimle çalış, Allah’tan yardım iste, acizlik gösterme. Eğer başına bir şey gelirse,
keşke şöyle yapsaydım, şöyle şöyle olurdu, deme; ancak, Allah takdir etti ve
dilediğini yaptı, de. Zira, “keşke” demek, şeytanın vesvesesine yol açar.
(M6774 Müslim, Kader, 34)

101. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre
Peygamber şöyle buyurmuştur:
Cehennem, nefsin arzu ettiği şehevî şeylerle, cennet ise nefsin hoşlanmadığı
şeylerle perdelenmiştir.
(B6487 Buhârî, Rikâk, 28; M7130 Müslim, Cennet, 1)

102. Ebû Abdullah Huzeyfe b. Yemân (ra) anlatıyor:
Bir gece Peygamber ile birlikte namaz kıldım. Resûlullah, Bakara
sûresini okumaya başladı. Yüz âyet okuduktan sonra, şimdi rükû eder,
dedim. Yüz âyeti geçti, sonra, herhâlde bu sûreyi bir rekâtta okuyarak
namaz kılacak, dedim, geçti. Rükû edecek, dedim, etmedi; Nisâ sûresine
başladı. Onu da okudu, sonra Âl-i İmrân’a başladı, onu da okudu. Tesbihi
ihtiva eden âyet geçtiği vakit tesbih ediyor, dileği ihtiva eden âyetleri
okuduğu zaman dilekte bulunuyor, istiâzeyi ihtiva eden âyet geçince
istiâze ediyordu. Sonra rükû etti. “Sübhâne rabbiye’l-azîm (Yüce Rabbimi
tesbih ederim)” dedi. Rükûu da aşağı yukarı kıyamı kadar oldu, sonra
“Semiallâhu limen hamideh, rabbenâ leke’l-hamd (Allah Teâlâ, kendisine
hamd edeni işitti; ey Rabbimiz, hamd ancak sanadır)” dedi ve kalktı. Aşağı
yukarı rükûda durduğu kadar kıyamda durdu. Sonra secdeye vardı,
“Sübhâne rabbiye’l-a’lâ (Yüce Rabbimi tenzih ederim)” dedi. Secdesini de
aşağı yukarı kıyamda durduğu kadar uzattı.
(M1814 Müslim, Müsâfirîn, 203)

103. İbn Mes’ûd (ra) anlatıyor:
Bir gece Peygamber’le birlikte namaz kıldım. Kıyamı o kadar uzattı ki,
kötü bir iş yapmayı bile düşündüm, dedi.–Ne yapmayı düşündün, denilince;–Peygamber’i kıyamda bırakıp, oturmayı düşündüm, dedi.
(M1815 Müslim, Müsâfirîn, 204; B1135 Buhârî, Teheccüd, 9)

104. Enes’ten (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir:
Üç şey ölünün ardından (mezara kadar) gider: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan
ikisi döner, birisi kalır. Dönenler ailesi ve malıdır, kalan ise amelidir.
(B6514 Buhârî, Rikâk, 42; M7424 Müslim, Zühd, 5)

105. İbn Mes’ûd’dan (ra) rivayet edildiğine göre
Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Cennet size ayakkabınızın bağından daha yakındır; cehennem de öyledir.
(B6488 Buhârî, Rikâk, 29)

106. Resûlullah’ın hizmetçisi ve Suffe ehlinden Ebû Firâs
Rebîa b. Ka’b el-Eslemî (ra) anlatıyor:–Geceleri Allah Resûlü ile beraber kalır, abdest suyunu ve ihtiyaç
duyduğu diğer eşyasını ona getirirdim. Peygamber (bir gün): –(Hizmetine karşılık) Benden ne istersin, diye sordu.–Cennette seninle beraber olmak isterim, dedim. Resûlullah :–Başka bir şey istesen, dedi.–Benim isteğim budur, dedim.–O hâlde (bu dileğinin yerine gelmesi için namaz kılmak ve) çok secde etmek
suretiyle kendin için bana yardım et, buyurdu.
(M1094 Müslim, Salât, 226)

107. Ebû Abdurrahmân da denilen Allah Resûlü’nün
künyeli Sevbân (ra), Resûlullah’ın
azatlısı Ebû Abdullah
şöyle dediğini işittiğini nakletmiştir:
Çok secde etmeye (namaz kılmaya) çalış. Zira sen secde ettikçe Allah dereceni
yükseltir ve o secde sayesinde günahını siler.
(M1093 Müslim, Salât, 225)

108. Ebû Safvân Abdullah b. Büsr el-Eslemî’den (ra) rivayet
edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir:
İnsanların en hayırlısı, ömrü uzun, ameli güzel olandır.
(T2329 Tirmizî, Zühd, 21)

109. Enes (ra) anlatıyor:
Amcam Enes b. Nadr, Bedir Savaşı’nda bulunamamıştı. Bundan dolayı: –Yâ Resûlallah, müşriklere karşı yaptığın ilk muharebede bulunamadım.
Eğer Allah, müşriklere karşı yapılacak bir savaşta beni bulundurursa
neler yapacağımı Allah elbette görecektir, dedi.
Sonra Uhud günü Müslümanların safları bozulunca, arkadaşlarını kastederek: –Yâ Rabbi, bunların yaptıklarından beni mazur görmeni dilerim,
dedi ve müşrikleri kastederek de:–Bunların yaptıklarından beri olduğumu sana arz ederim, dedi
ve ilerledi. Sa’d b. Muâz ile karşılaştı ve ona:–Ey Sa’d b. Muâz, cenneti istiyorum, Kâbe’nin Rabbine yemin ederim ki,
Uhud tarafından cennetin kokusunu alıyorum, dedi. Sa’d:–Yâ Resûlallah, ben onun yaptığını yapamadım, dedi.
Enes (ra) şöyle devam ediyor:
Amcamı öldürülmüş olarak bulduk; üzerinde seksen kadar kılıç, süngü
ve ok yarası vardı. Müşrikler kendisine işkence yaptıklarından kimse onu
tanıyamadı, yalnız kız kardeşi onu parmaklarından tanıdı. Biz şu âyetin
amcam ve benzerleri hakkında inmiş olduğunu düşünüyoruz:
“Müminlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar...”*
(B2805 Buhârî, Cihâd, 12; M4918 Müslim, İmâre, 148)
* Ahzâb, 33/23.

110. Bedir Savaşı’na katılan Ebû Mes’ûd Ukbe
b. Amr el-Ensârî (ra) anlatıyor:
Sadaka âyeti nâzil olunca (biz de sadaka verebilmek için) hamallık
yapıp sırtımızda yük taşımaya başladık. Bir gün bir adam geldi
ve o kadar çok sadaka verdi ki, (bazıları) “gösteriş yapıyor” dediler.
Başka biri geldi, bir sâ (miktarı hurma) verdi. (Onun için de)
“Allah’ın bunun bir sâ (hurmas)ına ihtiyacı yok.” dediler. Bunun
üzerine, “Sadakalar hususunda gönüllü bağışta bulunan müminlerle,
güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay
edenler var ya…”* meâlindeki âyet indi.
(B1415 Buhârî, Zekât, 10; M2355, M2356 Müslim, Zekât, 72)
* Tevbe, 9/79.

111. Saîd b. Abdülazîz’in Rebîa b. Yezîd’den, onun Ebû İdrîs el-Havlânî’den,
onun da Ebû Zer Cündüb b. Cünâde’den (ra) rivayet ettiğine göre
Peygamber , Allah Teâlâ’dan naklederek şöyle demiştir:
“Ey kullarım, zulmetmeyi kendime haram kıldığım gibi, sizin aranızda da
haram kıldım. Birbirinize zulmetmeyin (haksızlık yapmayın).
Ey kullarım, benim doğru yola eriştirdiklerimden başka, hepiniz yolunuzu
şaşırmışsınız. Benden hidayet isteyin ki, sizi doğru yola ileteyim.
Ey kullarım, benim doyurduklarımdan başka, hepiniz açsınız.
Benden yiyecek isteyin ki, sizi doyurayım.
Ey kullarım, benim giydirdiklerim müstesna, hepiniz çıplaksınız.
Giydirmemi isteyin ki, sizi giydireyim.
Ey kullarım, gece gündüz günah işliyorsunuz. Ben de bütün
günahları bağışlıyorum. İstiğfar edin ki, sizi bağışlayayım.
Ey kullarım, bana zarar vermek elinizden gelmez ki, bana zarar verebilesiniz.
Bana fayda vermek de elinizden gelmez ki, bana faydanız dokunsun.
Ey kullarım, sizden evvelkiler ve sonra gelecekler, bütün insanlar
ve cinler, en iyi, en müttaki insanın duygu ve düşüncesini taşısalar,
yine de benim mülkümde en küçük bir artma olmaz. Ey kullarım,
sizden evvelkiler ve sonrakiler, bütün insanlar ve cinler, en günahkar
kişinin duygu ve düşüncesini taşısalar, yine de benim mülkümde
en küçük bir eksilme olmaz.
Ey kullarım, sizden evvelkiler ve sonra gelecekler, bütün
insanlar ve cinler, bir yerde toplanıp benden dilek dileyecek olsalar,
ben de herkesin dileğini yerine getirsem bu, benim mülkümden
ancak bir iğne denize daldırıldığında onun denizden eksilttiği kadar azaltır.
Ey kullarım, amellerinizi size gösterir, sonra hiç eksiksiz olarak ecirlerinizi
veririm. Şu hâlde iyiliğe nail olanlar Allah’a hamd etsin. Bir kötülükle
karşılaşanlar ise, kendisinden başka kimseyi kınamasın.”
Saîd diyor ki:
Ebû İdrîs, bu hadisi rivayet ederken diz çökerdi.*
(M6572 Müslim, Birr, 55)
* Ahmed b. Hanbel’den rivayet ettiğimize göre Şamlıların bundan daha üstün hadisleri yoktur.




@hutbetussahra:
Bu bölümden çıkarmış olduğum dersler:
-ALLAH'ın dostuna/velisine düşmanlık yapana ALLAH harp ilan eder. (No. 95)
-Kul ALLAH'a en çok farzlarla yaklaşır. Farzlar dışında nafilerle yaklaşmaya devam eder. Sonunda ALLAH onu sever. Onu sevdiğinde istediğini verir, sığındığında korur. (No. 95)
-Kul ALLAH'a yaklaşırsa, ALLAH kuluna kat kat fazla yaklaşır. (No. 96)
-Sağlık ve boş vakit, halkın çoğunun aldanıp değerlendirmediği iki nimettir. (No. 97)
-Kuvvetli mümin zayıf müminden hayırlıdır. (No. 100)
-Başına bir şey gelirse "keşke şöye yapsaydım" deme, "ALLAH'ın taktiridir, ALLAH dilediğini yapar" de. (No. 100)
-"Keşke" sözcüğü şeytan işine yol açar. (No. 100)
-Cehennem nefse hoş gelen, Cennet ise hoş gelmeyen şeylerle perdelenmiştir. (No. 101)
-Cenazeyi ailesi/arkadaşları, malı ve ameli takip eder ancak ikisi geri döner yalnız ameli kalır. (No. 104)
-ALLAH'a secde ettiğinde ALLAH seni bir derece yükseltir ve bir hatanı siler. (No. 107)
-En iyisi güzel amelleri uzun süre devamlılıkla yapmaktır. (No. 108)
-Her halükarda sadaka vermek gerekir. (No. 110)
-ALLAH haksızlığı kendisine ve kullarına haram kılmıştır. (No. 111)
-ALLAH'tan hidayet istemek gerekir. O'nun hidayet ettikleri dışındakiler dalalettedir. (No. 111)
-Rızkı yalnız ALLAH verir, yalnız O'ndan istemelidir. (No. 111)
-ALLAH'tan çok bağışlanma dilemek gerekir. (No. 111)
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt