Abla yazdığın şeyleri bir daha gözden geçirmeni istiyorum.Öncelikle şunu yazmışsın hatalı,uydurma bir hadisi doğru kabul edip yada bir hadisi veya ayeti yanlış tevil edip küfre giren biri hatasından dolayı mazurdur diyorsun ve bunu da alimler bile yapmış diyorsun.Bu 1400 küsür senedir gelmiş bütün alimlere açık bir iftiradır.Bana bir tane ehli sünnet alim gösterki yanlış içtihattan dolayı insanları şirke,küfre çağırmış bu olacak şey değildir.(Bunu ancak tarikat,Şia,tasavvuf sofileri vb.yapar bunlarada alim diyorsan söyleyecek sözüm yok zaten,bu sözde alim ve şeyhler en temel cümle olan La ilahe illahtan gafil ve cahil insanlardır,kafirdirler) İslam da asıllar bellidir insanlar bu dine La ilahe İllAllah diyerek bütün sahte ilahları reddederek girer.Yaratmayı,rızık vermeyi,vb.sıfatları Allaha verdiği gibi yani Allahı rububiyette birlediği gibi Uluhiyettede birlemek zorundadır.Yani bütün ibadet ve kulluk görevlerini Allah'a yapmak zorundadır.Zaten bir insan Uluhiyette Allahı birlememişse müslümanlığa hiç girmemiştir anca kendini kandırıyor demektir.Avam da olsa kim olursa olsun uydurma bir hadis veya başka bir şeyi görse bile dinin en temel aslını La ilahe illlahı bildiği için anında bu hadisleri reddeder veya tevilleri reddeder.Çünkü Allah bu dini herkese göndermiştir avama da alime de garibanada.Asıllar çok nettir ve anlaması basittir.Kim La ilahe illAllahı bilmeyip bu cümleden gafil kalırsa ve Allaha ibadetlerde vs. şirk koşarsa kafirdir ama tam tersi bir müslüman bu en öz,kısa ve herkesin anlayabileceği cümleyi bilirse 40 tane de uydurma hadis gelse veya bazı sahih gibi görünen ve yanlış tevil edilen hadisleri görse nede olsa bunun bu asılları bozduğunu bildiği için hemen reddeder çünkü bunu imanın ve kelimei tevhidin gereği olduğunu bilir.
Kim Allah’tan başka ilâh yoktur der ve Allah’tan başka ibâdet edilenleri inkâr ederse, o kimsenin malı ve kanı harâm olur. Gizli hallerinin hesâbı ise Allah’a âittir.”
(Müslim, Îmân 37)
Dinde zorlama yoktur. Artık, doğru olan yanlış olandan kesin olarak ayrılmıştır. Kim tağutu reddedip, Allah'a inanırsa, kuşkusuz ki kopması mümkün olmayan en sağlam kulpa tutunmuş olur. Allah, her şeyi işiten ve her şeyi bilen'dir
(Bakara 256)
Yazıyı sevdiğim bir alimin (Süleyman el Ulvan) videosuyla sonlandırmak istiyorum.İzlemeni tavsiye ederim.
Yani bu kadar zamandır bu forumda yer alıp islami şeylerle iç içe olup hayla müşrikleri aklamaya çalışmak cehaletleri mazerettir diyip onları kurtarmak için bin dereden su getirmek şaşılacak şey doğrusu neyse yukarıda zaten yazına cevabımı yazdım abla dilersen okursun.Selametle.
Evvela videoyu izleme imkanım yok, çünkü aşırı şekilde yoğunum ama anlamadıklarınıza kısaca cevap vereyim:
Bahsettiğim alimlerin kimi bir şeye helal derken, öteki haram demiyor mu?
Birisi bir şeyi yapan kafirdir derken, öteki müslümandır demiyor mu?
Peki Allah katında bir şey ya helal, ya haramdır değil mi?
Ve Allah katında birisi, ya müslüman ya kafirdir değil mi?
Buna karşılık:
Allah'ın dininde helale haram, harama helal demenin hükmü nedir?
Ve Allah'ın dininde, müslümana kafir, kafire müslüman demenin hükmü nedir?
Her iki durum da küfürdür. İnsanı dinden çıkarır.
Bahsettiğiniz alimler 14 asırdır bu tarz çeşitli konularda ihtilaf etmiş mi? Etmiş.
Dinde tek bir doğru olduğuna göre, birileri bir şeye haram, birileri aynı şeye helal derken, iki taraftan biri Allah katında yanlışa düşmüş mü? Evet.
Aynı şey, bir şeyi yapan kafir olur, diğer taraf olmaz müslümandır derken de olmuş mu? Evet.
Peki "Allah'ın müslüman kuluna kafir demek", veya "Allah'ın düşmanı kuluna müslüman deyip kardeş bilmek" küfürdür deyip, hangileri birbirini tekfir etmiş?
Hepsi karşı görüşe hatalısın demiş, onun doğrusu bu değil şu demiş.
İşte anlamadığınız ve iftira attığımı söylediğiniz durum bu. Bunlar alimlerimiz için hak mı, yoksa onlara atılmış iftira mı?
Ve sonuç itibariyle durum tastamam budur. Alimlerimiz o kadar ayet ve hadisin içinde, onca ilme rağmen, hayatlarını İslam'a adamış olmalarına rağmen" "hata ile" temelde küfür olarak tanımlanan "hakikati reddetme veya yanlış bilme konularına" düşmüş. Onlar tekfir edilmemiş de, ki hata ile yanlış hükme varan edilmez zaten, bunu onlar biliyordu, siz anlamıyorsunuz;
Şu devirde, ilmin temelinden uzak bırakılmış, kendi ve ailesinin karnını doyurmak için en olumsuz şartlarda mesailere kalarak çalışan, eve geldiğinde faturadan başka birşey düşünemeyen, bugün Allah için bir şey yapayım diye tv'deki hocaları açıp dinleyen, ama tv'deki hocaların anlattıklarının şirk, küfür veya bid'at olduğu kulağına fısıldanmamış, bu yüzden bilmeyen, çünkü günümüzde altı çizilmeden anlatılan konuların yanlış öğrenmeye açık olduğu gerçeğine binaen... İşte bu kişiler... İşte bu şartlarda... Sırf hakikat onlara ulaşmadı diye... Kafir olacaklar öyle mi?
Bu iş vicdan işi. Bir de derin düşünme işi. Yazdıklarımı gerekirse tekrar okumanızı ben de isterim.