Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru "Tekfir" Dinin Aslından mıdır, Aslı mıdır?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
A Çevrimdışı

asrinsirri

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
soru.jpg

Selamun Aleykum Akhiler. Bu soruma DELİLLER ile cevap verirseniz sevinirim...

soru.jpg
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeş, Tekfir Din'in Aslından'dır.. Bu alimlerin de yaptığı tariflerde geçiyor..

Ama, Tekfir Din'in Aslıdır, demek de bir cihetten mümkün.. Hatta biraz daha derin düşünülürse;
Din Tekfir demektir de denebilir..

Malum Zıddıyla Kaimdir eşya ve hadisat...
Hak-Batıl ezdadında Batılı red etmeden tekfir etmeden Hak'ka iman edilmiş de olmuyor..

Ama..

Selef ve Halef; Cümle Ulema; acaba nasıl bir tarif yapmış?

Din Tekfirin Ta Kendisidir veya Din Tekfirden İbarettir, veya Din, Batılı Tekfirdir gibi vs tarifler yapmışlar mıdır?

(Bildiğimiz güncek tekfiri kastederek; veya mutlak-muayyen, açık galiz küfür-kapalı ve küçük küfür tekfirinde vs
hepsini kastederek böyle bir ifadede bulunmuşlar mı?)

Bunların cevabı, aynı zamanda sualinin de cevabıdır..



Bu şuna benziyor, Akıl Din'de bir Teklif Şartıdır.. Doğru..
Malum deliden teklif kalkar.. Ve Akıl her işin başıdır denebilir bir manada..

Ya Kalp, ya İhlas? Ya Söz? Ya Amel?.. Evet Akıl ve Akılla edinilen İlim-İtikad "olmazsa olmaz"lardan,
ama "bütün"ün tamamı değildir..

Kısaca, tasnif ve tariflerde; Kuran, Sünnet, Selef ve Halef; Edillei Şer'iyye esastır..
Orada ne denmişse onu almak vacip, gayrısıyla meşgul olmak ise en iyi halde malayanidir..

Ve sorduğun suali şahsen, gerçekten de bilmiyorum. Ama nereye bakarak, nereye göz atarak bilebileceğimi biliyorum..
 
A Çevrimdışı

asrinsirri

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Soru:Günümüzde bu vakıayla sıkça karşılaşılıyor ve genel muassır alimlerin görüşününde bu yönde olduğu söyleniyor hatta selefin genel görüşünün bu olduğuda hakeze söyleniyo şirkten beri olup müşrikleri tekfir eden bir müslüman böyle bir durumla karşılaşırsa ne yapmalı?

Cevap; Sevgili kardeşim; Öncelikle sana nasihatim erkekleri taklit etmekten sakınmandır. Nitekim seleften bu konuda birçok hadis varid olmuştur. Abdullah ibnu Mesud demiştir ki; " Sakın ha sakın erkekleri taklit etmeyesiniz. Eğer onlar iman eder iseler sizde iman edersiniz. Eğer onlar küfreder iseler sizde küfredersiniz." İmam Lelekai tahriç etmiştir.
Bundan sonra derim ki; Muasırlar, Alimler insanların koydukları ünvanlar sakın sizi hakka tabi olmaktan alıkoymasın. İnsanların çoğu şöhret belasına kurban olurlar. Sakın sizlerde bu belanın kurbanları olmayın. İnsanın alimliği hakkı bildiği oranda ölçülür. Yoksa cahillerin verdikleri lakapların havadaki çer çöp den başka bir değeri yoktur. Ehliyet sahibi insanların verdiği lakaplar ve unvanlar kıymetlidir. Yalakaların unvanları yağlamacılıktan başka bir şey değildir. Allah bize yeter o ne güzel vekildir.
Selefin de müşrikleri tekfiri dinin aslı saymadığını söyleyenin iddiasını ispat etmesi gerekir. Biz diyoruz ki selef Kuran ve sünnet naslarının açık bir şekilde tekfir ettiği müşrikleri tekfir etmek dinin aslıdır. Biz iddiamızı şöyle ispat ediyoruz;
Müşriklerin tekfiri dinin aslındandır. Bunun Kuran’dan delilleri;
“ Sizin için İbrahim ve beraberindekilerde güzel örnekler vardır. Onlar kavimlerine dediler ki; ‘Biz siz müşriklerden ve sizin Allah’tan başka ibadet ettiklerinizden beriyiz. Sizi tekfir ediyoruz. Sizin ile bizim aramızda Allah’a tevhid üzere iman edinceye kadar ebedi bir buğz ve düşmanlık başlamıştır.’”(Mümtehine 4)
“ Siz müşriklerden ve Allah’tan başka ibadet ettiklerinizden uzaklaşıyorum. Rabbime dua ediyorum ki umulur da bununla cehhennemliklerden olmam. Ne zaman ki o müşriklerden ve onların Allah’tan başka ibadet ettiklerinden beri oldu, Biz de ona İshak ve Yakub’u verdik.”(Meryem 48-49)
“ O müşriklerden ve onların Allah’tan başka ibadet ettiklerinde uzaklaştılar, bizde onlara mağaraya çekilin dedik.”( Kehf 16)
İşte bu ayetlerin hepsi müşriklerden beraatin dinin aslına taaluk eden bir mesele olduğunu ortaya koymaktadır. Peki, bu ayetleri Ulema nasıl anlamıştır? İşte o sorunun cevabını da ilim ehlinin şu sözleri ile ortaya koyalım inşallah.
Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah dedi ki; “ Şüphesiz bütün dinler müttefiktir ki; bütün resuller putlara ibadetten neyhettiler(Şirk) ve bunu yapanları tekfir ettiler. (Bu şirkleri işleyen müşrikleri) Mümin mümin olamaz ancak putlara ibadetten ve Allah’tan başka ibadet edilen her şeyden beri olmadıkça. Allah subhanehu ve tealanın dediği gibi; ““ Sizin için İbrahim ve beraberindekilerde güzel örnekler vardır. Onlar kavimlerine dediler ki; ‘Biz siz müşriklerden ve sizin Allah’tan başka ibadet ettiklerinizden beriyiz. Sizi tekfir ediyoruz. Sizin ile bizim aramızda Allah’a tevhid üzere iman edinceye kadar ebedi bir buğz ve düşmanlık başlamıştır.’”(Mümtehine 4)
Bunun böyle olmadığını iddia eden bir de pervasızca bunu selefe nispet edenlerin iftiralarını ispat etmeleri gerekir ki Allahın dediği gibi; " Zan haktan bir şey değildir." (Necm 28)
Her kim dininin aslını bozarsa o müslüman değildir. Allah hakka hidayet edendir. O ne güzel vekil ne güzel mevladır.

Bu MÜŞRİKLER aslında asli olan MÜŞRİKLER değil midir ? Örnek olarak; İnsan ALLAH'a ortak koşarak inanıyor, Bunu açıklıyorsun kabul ediyor ve kendisini TEVHİD üzere düzeltiyor fakat bir diğeri ise uyarılarına rağmen buna kulak vermiyor ve yolunda gitmeye devam ediyor. bu iki insan farklı değil midir ? Yada o insan söylemene rağmen yine ortak koşarak inanıyor ve ayrıca buraya dikkat edelim senin görüşünden dolayı sana savaş bile açmış. Burada benim anladığım ve okuduğum şey her ne olursa olsun aynı ortamda bulunmamak en doğru harekettir tabikide. Ama TEVHİD'i anlatmak ve hatasını düzeltmek istemek buna delil olabilir, Hani İbrahim, babası Âzer’e, “Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti. Yani hiç TEVHİD'İ Anlatmadan, hata üzeri olduklarını anlatmdan beri olmak bana doğru gelmiyor ki delillerde buna işaret ediyor...
Ayrıca bu ayetide göz ardı etmemek gerek... MÜMTEHİNE 8. Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara âdil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever.
 
İ Çevrimdışı

İbn Müberrid

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bu MÜŞRİKLER aslında asli olan MÜŞRİKLER değil midir ? Örnek olarak; İnsan ALLAH'a ortak koşarak inanıyor, Bunu açıklıyorsun kabul ediyor ve kendisini TEVHİD üzere düzeltiyor fakat bir diğeri ise uyarılarına rağmen buna kulak vermiyor ve yolunda gitmeye devam ediyor. bu iki insan farklı değil midir ? Yada o insan söylemene rağmen yine ortak koşarak inanıyor ve ayrıca buraya dikkat edelim senin görüşünden dolayı sana savaş bile açmış. Burada benim anladığım ve okuduğum şey her ne olursa olsun aynı ortamda bulunmamak en doğru harekettir tabikide. Ama TEVHİD'i anlatmak ve hatasını düzeltmek istemek buna delil olabilir, Hani İbrahim, babası Âzer’e, “Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti. Yani hiç TEVHİD'İ Anlatmadan, hata üzeri olduklarını anlatmdan beri olmak bana doğru gelmiyor ki delillerde buna işaret ediyor...
Ayrıca bu ayetide göz ardı etmemek gerek... MÜMTEHİNE 8. Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara âdil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever.

Asli müşrik ve cahil müşrik diye bir ayrım yapmışsın. Bunun delilleri ile ulemadan nakillerle bize ıspatlayabilir misin? Hangi alim böyle bir ayrım yapmış? Birde tevhidi anlatmadan beraat etmenin doğru olmadığının delili nedir? Ki beraatin manası Mümtehine-4 ayetinde görüldüğü üzere "KEFERNA bikum" yani "Sizleri TEKFİR ettik". Yani beraatin manası tekfir. Sen ise tevhidi anlatmadan tekfir diğer manası ile beraatin olmayacağını söylüyorsun. Bunun delillerini zikredersen bizlerde aydınlanırız.
 
A Çevrimdışı

asrinsirri

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Asli müşrik ve cahil müşrik diye bir ayrım yapmışsın. Bunun delilleri ile ulemadan nakillerle bize ıspatlayabilir misin? Hangi alim böyle bir ayrım yapmış? Birde tevhidi anlatmadan beraat etmenin doğru olmadığının delili nedir? Ki beraatin manası Mümtehine-4 ayetinde görüldüğü üzere "KEFERNA bikum" yani "Sizleri TEKFİR ettik". Yani beraatin manası tekfir. Sen ise tevhidi anlatmadan tekfir diğer manası ile beraatin olmayacağını söylüyorsun. Bunun delillerini zikredersen bizlerde aydınlanırız.
Şöyle söyleyeyim; Sabah gelip dükkanı açtın, müşrik geldi alışveriş yaptı. Nasıl davranmak gerek ? Din ile ilgili soru sordu cevap verdin TEVHİD ile dinledi ve yaklaştı... Orada bahsedilen MÜŞRİK kişiler Allahualem MAKDİSİ onların asli müşrik olduğunu yazıyordu... Mumtehine 8 ve 9 Hakkında ne diyorsun ? Bir sonraki ayetlerde olan ?
 
İ Çevrimdışı

İbn Müberrid

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Şöyle söyleyeyim; Sabah gelip dükkanı açtın, müşrik geldi alışveriş yaptı. Nasıl davranmak gerek ? Din ile ilgili soru sordu cevap verdin TEVHİD ile dinledi ve yaklaştı... Orada bahsedilen MÜŞRİK kişiler Allahualem MAKDİSİ onların asli müşrik olduğunu yazıyordu...

Sabah dükkan açmakla konumuzun pek bir alakası yok. Burada konu tekfir, yani beraatin aslı. Ben müşriklerle konuşmayalım, hakaret edelim demiyorum. Kimsede bunu yapmaz. Yukarıda söylediğim gibi dediklerini delilleriyle açıklarsan sevinirim
 
A Çevrimdışı

asrinsirri

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Sabah dükkan açmakla konumuzun pek bir alakası yok. Burada konu tekfir, yani beraatin aslı. Ben müşriklerle konuşmayalım, hakaret edelim demiyorum. Kimsede bunu yapmaz. Yukarıda söylediğim gibi dediklerini delilleriyle açıklarsan sevinirim
Akhi sen öncelikle delillerinle ne yapılması gerektiğini yaz, bende cevap vereyim sana... Aksi takdirde senin bu yazını okuyan HAKARET eder, ÖLDÜRÜR hatta bir müşriği (-:
 
A Çevrimdışı

asrinsirri

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Akhiler nasıl davranmamız gerektiğini anlatabilecek birileri var mıdır, ne yapmamız gerektiği hakkında ? Detayları ile anlatabilecek... Çünkü bu konu çok ÇETREFİLLİ bir konu sizinde bildiğiniz üzere...
 
İ Çevrimdışı

İbn Müberrid

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Akhi sen öncelikle delillerinle ne yapılması gerektiğini yaz, bende cevap vereyim sana... Aksi takdirde senin bu yazını okuyan HAKARET eder, ÖLDÜRÜR hatta bir müşriği (-:

Soruya soru ile değil, delil ile cevap verirsen hepimiz aydınlanabiliriz. Burada kimse bir müşriğe tebliğ ulaşmadıysa onu öldürelim, müşriklerle kavga edelim demiyor. Rasulullah s.a.v. bu dini getirdiğinde halkını tekfir etti, o halk öyle ki kendini İbrahim a.s. dinine nispet edip "BİZ HANİF MÜSLÜMANLARIZ" diyorlardı. Ancak tekfir edilmelerine rağmen Allah subhanehu teala düşmanlık etmeyenlere yardım etmeyi yasaklamadı.



Bu MÜŞRİKLER aslında asli olan MÜŞRİKLER değil midir ? Örnek olarak; İnsan ALLAH'a ortak koşarak inanıyor, Bunu açıklıyorsun kabul ediyor ve kendisini TEVHİD üzere düzeltiyor fakat bir diğeri ise uyarılarına rağmen buna kulak vermiyor ve yolunda gitmeye devam ediyor. bu iki insan farklı değil midir ?

Benim sana sorduğum, itiraz ettiğim şudur. Sen asli kafirler gibi bir ayrım yaptın. Bende sana bunun delilini sordum. Halbuki Kur'an ve sünnette kendini İslam'a nispet edipte aslen kafir veya cahil kafir diye bir ayrım yoktur.

Sen dedin ki "Asli kafir olmayan müşriğe beraat olmaz." Ve işin garibi sözünün ucu şuraya gitti. Müşriklerden beraat, onları tekfirdir. Dolayısıyla sözünden şu mana çıktı, bir adam Müslümanım diyorsa, ve cahilce Allah'a şirk koşuyorsa, o tekfir edilmez. Zaten yukarıda okursan itirazım buna idi, bundan ötürü senden delil istedim.

Halbuki İbrahim a.s kavmi, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in kavmi ve birçok Peygamberin kavmi zaten "Biz Müslümanlarız" diyorlardı. Ancak şirklerinden ötürü Allah onları hüccetten önce ve sonra müşrik olarak isimlendirdi.

Bu durumda "Asli kafir-cahil kafir" ayrımını yapanlara göre Mekke müşriklerinin, tekfir edilmeden (beraat sağlanmadan) önce hüccet ikamesi gereklidir. Halbuki Rasulullah s.a.v. hüccetten öncede sonrada onlara kafir dedi. Tıpkı İbrahim a.s. babasına hüccetten önce ve sonra müşrik dediği gibi.

Yoksa kimsenin müşrikleri öldürelim, tebliğ yapmayalım dediği yok. Böyle sözden Allah'a sığınırım.

Bunun dışında konu ile alakalı olarakta hakiki cevap şudur; Tekfir dinin aslındandır. Bunu kimse inkar etmemiştir. İbrahim a.s. kıssası buna örnektir.

Ve yine Yahudi Hristiyanların tekfiride buna delildir. Her kim kelime-i tevhidi ikrarıyla beraber Yahudi Hristiyanları tekfir etmezse o kafirdir. Buda tekfirin dinin aslından olduğunun en büyük delillerindendir.

Necid ulemasının bu konuya dair birçok sözleri mevcut. Dileyenlerde onların eserlerine dönebilir.
 
Ömer İbn Abdulaziz Çevrimdışı

Ömer İbn Abdulaziz

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Daha önce bu konuda birşeyler yazmıştım onları yapıştırıyorum umarım ki birilerine faydası olur.

Tekfir dinin aslı mıdır değil midir? Tekfir dinin aslıdır sözü de tekfir dinin aslı değildir sözü de batıldır. Şunu sormamız gerekir Tekfirin hangi yönü dinin aslıdır? Hangi yönü dinin asıllarından değildir?

Allah hükümlerini bir Peygamber aracılığıyla açıklayarak bizlere öğretmiştir. Bu dinde her meselenin bir tafsilatı vardır.

Tekfir'in dinin aslı olan yönü vardır ve kişi o yönünü gerçekleştirmeden Müslüman olamaz. Dinin tüm emir ve yasaklarını yerine getirse dahi bu yönlü bir tekfiri gerçekleştirmiyorsa kafirdir, Müslüman değildir.

Bu tür tekfire örnek; Kadı İyad'ın naklettiği icma'da olduğu gibidir. Eş Şifa adlı eserinde "Müslümanların dini olmayan yahudilik, hristiyanlık ve diğer din sahiplerini tekfir etmeyenin kafir olduğunda icma vardır" demiştir.

Ve bunun gibi İslam iddia eden fakat kendisinden apaçık şirk ve küfürler sadır olan. Misalen İbn Arabi. Eğer bir kimse İbn Arabi'nin sözlerini işitse, bu sözlerin İbn Arabi'ye ait olduğuna da itikad etse, fakat bundan sonra İbn Arabi'nin bu itikadına rağmen Müslüman olduğunu söylese bu kimse tıpkı Yahudi ve Hristiyanları tekfir etmeyen kimse gibi kafirdir. Hatta bir görüşe göre onlardan daha kafirdir.
Şeyhulislam İbn Teymiyye Vahdet-i Vücud itikadını anlattıktan sonra diyor ki:"Putlara tapanların, putları bırakmaları durumunda, bu putları bıraktıkları ölçüde hakkı terk etmiş olacaklarını söyleyenler, Yahudi ve Hıristiyanlardan daha kafirdirler. Onları tekfir etmeyenlerde Yahudi ve Hıristiyanlardan daha kafirdir. Çünkü Yahudi ve Hıristiyanlar putlara tapanları tekfir ederler."

(Takiyuddin İbn Teymiyye - Mecmuat'ul Fetava 2/83 )

Eğer bir kimse İbn Arabi'nin itikadını bilmiyorsa o kimseye anlatılır. Eğer buna rağmen "Ben tekfir etmem, Allah beni bununla sorumlu kılmadı" gibi iddialarda bulunursa bu kimsenin durumu nedir?

Şeyhulislam yukarıdaki sözün devamında diyor ki:"Onların itikadlarının ne olduğunu bilmediğini söyleyenlere bu gerçekler anlatılır. Buna rağmen onları dışlamaz ve reddetmezse, kendisine onlardan olduğu söylenir. İslam’ı ve bu kimselerin söylediklerini öğrendikten sonra onların kafir olduğundan şüphe edenler, müşriklerin, Yahudi ve Hıristiyanların küfründen şüphe edenler gibi kafir olurlar."

Tağutların durumuna gelince, tağutlar Allah'ın dışında ibadet edilen varlıklardır. Alimler tağutlara ibadet eden bir kimsenin tekfirinden bahsederken bizim bu asırda bizzat tağutun tekfirin konuşmamız musibetten başka nedir?

Şeyh Muhammed İbn Abdulvehhab Er Resailu'ş Şahsiyye' de diyor ki:"İşte bunlar tağutlardır ve bunların hepsi islam'dan dönmüş kafirlerdir. Kim onlar hakkında mücadele ederse ya da onları inkar edenleri red ederse, bu yaptıkları batıl fakat onlar bununla küfre girmezler zannederse, işte bu şekilde ki bir mücadeleci en düşük seviyede bir fasıktır. Şehadeti kabul edilmez, arkasında namaz kılınmaz. Bilakis bu tağutları tekfir edip, onlardan beri olmadıkça İslam’ı sahih olmaz. Allah azze ve celle diyor ki: "Her kim tağuta küfreder ve Allah’a iman ederse kopması mümkün olmayan sağlam kulpa tutunmuştur." (Bakara Suresi 256. Ayet)"

Duraru's Seniyye'de de şöyle dediği nakledilmiştir:"Tağutları tekfir edin. Onlara düşmanlık edin ve onları sevenlere buğz edin. Onları tekfir etmeyen ve savunanlara buğz edin. Ya da onlardan banane diyenlerden de nefret edin. Ya da "Allah beni onlarla mükellef kılmadı" diyenlerden de. Bunu söyleyenler Allah’a yalan iftirada bulunmuşlardır. Bilakis Allah o kimselere tağutları kardeşleri, çocukları olsalar dahi onları tekfir etmeyi ve onlardan uzaklaşmayı farz kıldı. Vallahi ve vallahi dininizin aslına yapışın kardeşlerim. Umulur ki rabbiniz ile ona hiçbir şeyi ortak koşmadan karşılaşırsınız."

Dinin asıllarından olmayan tekfire gelince, üzerinde ihtilaf olan meseleler bu babtandır. Misalen; namaz kılmayanın tekfiri meselesi. Ümmet arasına bu konuda meşhur bir ihtilaf vardır. İmam Ebu Hanife, Malik, Şafii namaz kılmayanı tekfir etmezken, İmam Ahmed'in meşhur görüşüne göre tekfir etmektedir. Fakat bu konuda kimse birbirini tekfir etmemiştir. İşte böyle durumlarda tekfir etmeyen taraf tekfir edilmez. Tekfirin bu kısmı dinin aslına taalluk etmez.

Veya Haccac'ın tekfiri meselesi gibi. Haccac'ın küfrü gizliydi ve birçok kişiye kapalıydı. Hatta tarih kitaplarına baktığımız zaman çeşitli rivayetler görüyoruz. En doğrusunu Allah bilir. Tabiin ulemasından bir kısım Haccac'ı tekfir ettiler fakat tekfir etmeyenlerin kafir olduğunu söylemediler.

Bu meseleler alimlerin kitaplarında detaylarıyla açıklanıp anlatılmış. Biraz çaba ve gayretle bu ihtilaflar çözülecektir inşaAllah.
 
A Çevrimdışı

asrinsirri

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Soruya soru ile değil, delil ile cevap verirsen hepimiz aydınlanabiliriz. Burada kimse bir müşriğe tebliğ ulaşmadıysa onu öldürelim, müşriklerle kavga edelim demiyor. Rasulullah s.a.v. bu dini getirdiğinde halkını tekfir etti, o halk öyle ki kendini İbrahim a.s. dinine nispet edip "BİZ HANİF MÜSLÜMANLARIZ" diyorlardı. Ancak tekfir edilmelerine rağmen Allah subhanehu teala düşmanlık etmeyenlere yardım etmeyi yasaklamadı.





Benim sana sorduğum, itiraz ettiğim şudur. Sen asli kafirler gibi bir ayrım yaptın. Bende sana bunun delilini sordum. Halbuki Kur'an ve sünnette kendini İslam'a nispet edipte aslen kafir veya cahil kafir diye bir ayrım yoktur.

Sen dedin ki "Asli kafir olmayan müşriğe beraat olmaz." Ve işin garibi sözünün ucu şuraya gitti. Müşriklerden beraat, onları tekfirdir. Dolayısıyla sözünden şu mana çıktı, bir adam Müslümanım diyorsa, ve cahilce Allah'a şirk koşuyorsa, o tekfir edilmez. Zaten yukarıda okursan itirazım buna idi, bundan ötürü senden delil istedim.

Halbuki İbrahim a.s kavmi, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in kavmi ve birçok Peygamberin kavmi zaten "Biz Müslümanlarız" diyorlardı. Ancak şirklerinden ötürü Allah onları hüccetten önce ve sonra müşrik olarak isimlendirdi.

Bu durumda "Asli kafir-cahil kafir" ayrımını yapanlara göre Mekke müşriklerinin, tekfir edilmeden (beraat sağlanmadan) önce hüccet ikamesi gereklidir. Halbuki Rasulullah s.a.v. hüccetten öncede sonrada onlara kafir dedi. Tıpkı İbrahim a.s. babasına hüccetten önce ve sonra müşrik dediği gibi.

Yoksa kimsenin müşrikleri öldürelim, tebliğ yapmayalım dediği yok. Böyle sözden Allah'a sığınırım.

Bunun dışında konu ile alakalı olarakta hakiki cevap şudur; Tekfir dinin aslındandır. Bunu kimse inkar etmemiştir. İbrahim a.s. kıssası buna örnektir.

Ve yine Yahudi Hristiyanların tekfiride buna delildir. Her kim kelime-i tevhidi ikrarıyla beraber Yahudi Hristiyanları tekfir etmezse o kafirdir. Buda tekfirin dinin aslından olduğunun en büyük delillerindendir.

Necid ulemasının bu konuya dair birçok sözleri mevcut. Dileyenlerde onların eserlerine dönebilir.
Cezakallahu Hayr Akhi, sonuç itibari ile ne yapmamız, nasıl davranmamız gerekli peki ? Adamları zaten müşrik görüyoruz ve aralarında bulunmuyoruz diyelim. Hareket metodu nedir ?
 
B Çevrimdışı

BüyükBarbaros

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
TEKFİR DİNİN ASLINDAN MIDIR?

Bu husus bazı kimselerin kafasını karıştırdığı için ve daha önce bu hususun üzerinde durulmadığı, hakikati anlatılmadığı için birçok hatalar ortaya çıkmakta ve tekfirde dengesizlik ve sınırsızlık, ölçüsüzlük meydana gelmektedir. Bunun önüne geçebilmek, işlenilen hataların görülebilmesi için bu hususu kısaca izah etmek çok yerinde olacak ve faydalı olacaktır:

DİNİN ASLI:

1-Sadece Allah tealaya ibadet edin ve başkasına ibadet etmeyendir.
2-Dinin aslı akıl ve fıtrat ile bilinir.
3-Dinin aslında nesh olmaz, sabittir.
4-Bütün peygamberlerin getirdiği hakikattir.
5-Dinin aslı, risalet gelmeden önce kişiden istenenlerdir, kişi bunları yerine getirmekle ateşten kurtulur.
6-Dinin aslı; kul için olmazsa olmazdır yani kulda dinin aslı olmazsa kişi kafir olur, ateşi hak eder.
7-Dinin aslı bütün kulların yerine getirmesi gereken hakikatleri içerir.


1-Tekfir ise şer-i bir hükümdür. Risaletle (Peygamberin getirdikleriyle) bilinir.
2-Şeriatlerde tekfir hususu değişebilir, sınırları, ölçüleri farklı olabilir.
3-Tekfir hususunda peygamberlerin getirmiş olduklarında nesh olabilir.
4-Tekfir konusunda aklın ve fıtratın bir etkisi/rolü yoktur.
5-Tekfirin her kul için olmazsa olmaz değildir. Her kulun yerine getirmesi gereken tekfir vardır, yerine getiremeyeceği tekfir vardır. Kulların bilgisine göre değişken yönleri vardır. Her kuldan her çeşit tekfir istenmez.Bu da gösterir ki, tekfir dinin aslından değildir. Zira asıl demek: Her kulun yerine getirmesi gereken şey demektir.
6-Ayet ve hadislere bakıldığında kuldan tekfir değil, dinin aslı istenir. örneğin: Cibril hadisi Muaz hadisi, Demmam bin Salebe hadisi, İslam beş esas üzere kurulmuştur hadisi gibi birçok hadiste tekfir yer almaz.
Peygamber (s.a.v) insanlara: La İlahe İllah deyin kurtulun" dedi. Bu isteğinin içinde tekfir yok idi. Peygamberin insanlardan istediğine bakılırsa dinin asıllarını istediği ve bu asıllar içinde de tekfirin olmadığı rahatça görülür.
7- Bütün kullardan tekfir istenmez bu da zaten tekfirin dinin aslı olmadığını gösterir.
8- Her çeşit tekfir kuldan istenmez oysa Dinin aslı istenir. Dinin aslının yerine gelmemesi kişiyi kafir yapar ancak kişi bir kısmı müstesna tekfiri terk ederse kafir olmaz. Bu kişi imanın vacibini terk ettiği için, vacibi terk etmiştir. Dolayısıyla imanın aslını muhafaza ettiği için kafir olmaz. Dolayısıyla imanın aslını muhafaza ettiği için kafir olmaz. Zira kuldan istenen imanın aslıdır.

İman: aslı, vacip, müstehap diye üç kısma ayrılır. Aslını kaybeden kafir olur, vacibi terk eden imanı zedelenir, azalır ama imanın aslını muhafaza ettiği için kafir olmaz. Müstehap ise: isminden de anlaşılacağı gibi, müstehap olan meselelerle alakalıdır yani kemaliyet denebilir.

O HALDE TEKFİR DİNİN ASLI DEĞİL VACİBİDİR.

Bu söz neyi ifade eder: Tekfirin şartları, engelleri, meselenin hafi veya zahir olması gibi konuları hakkında kişilerin farklı düşünceleri olabilir. Bu meseleler üzerinde yorumlar ve kişilerin yanındaki delaletleri farklı olabilir.
TEKFİR DİNİN VACİBİDİR DEMEK: Bütün her çeşit tekfiri her kul yerine getirmeyebilir, bütün kulların buna gücü yetmez. Kul vardır tekfirin engelleri, şartları yahut meselenin zahir veya hafi mesele olup olmadığını bilmeyebilir. Zaten her kuldan da bu istenmez çünkü bu ilim isteyen bir meseledir. Her kuldan da bu derecede ilim istenmez. Kuldan zaruri olarak bilinmesi istenilen dinin zaruretleridir. Dinin aslıdır. Bu nedenledir ki tekfiri Kadılar yerine getirir. Buda tekfir işinin her kes tarafından yapılmayacağını gösterir.
Şayet tekfir dinin aslında olmuş olsaydı bu mutlaka her kulun yerine getirmesi gereken bir mesele olur idi. Oysa malumdur ki tekfirin her çeşidi her kuldan istenmez. Tekfir hususunda ehil ve uzman kişiler bu hususu ele alır ve eda eder.

(Allah en doğrusunu bilendir)
 
Son düzenleme:
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
Şeyh Muhammed bin Abdulvahhâb rahîmehullâh bu noktada şöyle demiştir:
‘’İslâm Dîni’nin aslı ve kâidesi iki önemli hususu ihtiva etmektedir. Bunlardan birincisi: Tek ve şeriki olmayan Allâh’u Teâlâ’ya ibâdet edip insânları buna davet etmek, bunu kabul edenleri dost edinip sevmek ve bunu terk edenleri ise tekfîr etmektir. İkincisi: Allâh’u Teâlâ’ya ibâdet hususunda insânları şirkten sakındırmak ve bu hususta sert davranmak, düşmanlığı bundan dolayı yapıp, şirk işleyenleri tekfîr etmektir.‘’
Bkz. [ed-Dureru’s-Seniyye: 2/22 vd.]
 
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
وقال رحمه الله تعالى:
أصل دين الإسلام وقاعدته: أمران:
الأول: الأمر بعبادة الله وحده لا شريك له، والتحريض على ذلك، والموالاة فيه، وتكفير من تركه.
الثاني: الإنذار عن الشرك في عبادة الله، والتغليظ في ذلك، والمعاداة فيه، وتكفير من فعله.
[الدرر السنية في الأجوبة النجدية (٢٢/٢)]
 
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
İmam Burhənəddin əl-Buqaai -rahiməhullah- demişdir:

"فإنه لم يأت نبي إلا بتكفير المشركين - كما أشار إلى ذلك - صلى الله عليه وسلم – بقوله: "الأنبياء أولاد علات؛ أمهاتهم شتى؛ ودينهم واحد" كما سيأتي قريبا في حديث أبي هريرة؛ يعني - والله أعلم - أن شرائعهم؛ وإن اختلفت في الفروع؛ فهي متفقة في الأصل؛ وهو التوحيد."

"Həqiqətən göndərilən hər nəbi müşriklərin təkfiri ilə göndərilmişdir. Buna, Əbu Hureyra -radıyAllahu ənhu- nun hədisinə yaxın olaraq gələn bu hədisdə olduğu kimi Rasulullah -sallAllahu aleyhi və səlləm- işarə etmişdir: "Nəbilər, bir atadan olmadır. Anaları isə fərqlidir. Dinləri isə birdir."* Allah ən düzünü bilən olmaqla bərabər yəni, onların şəriətləri furu məsələlərdə fərqli olsalar da, əsldə ittifaq halındadırlar. Bu isə Tövhiddir."
"Nəzmud-Durar", 6/267-268.

*"Buxari", nömrə: 3259 "Muslim", nömrə: 2365
 
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
Şeyx Abdur-Rahmən ibn Həsən -rahiməhullah- demişdir:

"لو عرف العبد ﻻ إله إلا الله، و لو عرف معني ﻻ إله إلا الله، لعرف أن من شك، أو تردد في كفر من أشرك مع الله غيره، أنه لم يكفر بالطاغوت."

"Qul, Lə İləhə İlləllah'ın mənasını bilsəydi Allaha şərik qoşan adamın təkfiri mövzusunda şübhə edən və ya tərəddüd edən adamın tağuta küfr etmədiyini bilərdi."
"Əd-Durərus-Səniyyə", cild: 11, səhifə: 523.
 
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
Şeyx Həmd ibn Atiq -rahiməhullan- demişdir:

"Bütün rəsulların dinlərinin əsli, tövhidi yerinə gətirib onu və əhlini sevərək onlara dostluq göstərmək, şirki rədd edib və əhlini təkfir edərək, onlara buğz edib düşmənlik göstərməkdir. Necə ki Allah subhənə va təalə buyurur: "İbrahim və onunla birlikdə olanlarda sizin üçün gözəl bir nümunə vardır. Onlar öz qövmünə dedilər: “Həqiqətən, biz sizdən və sizin Allahdan başqa tapındığınız şeylərdən uzağıq. Biz sizi təkfir edirik. Siz bir olan Allaha iman gətirincəyə qədər bizimlə sizin aranızda daim ədavət və nifrət olacaqdır!”
"Əd-Durarus-Səniyyə", 8/418
 
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
قال الشيخ حمد بن عتيق:
وبالجملة: فأصل دين جميع الرسل، هو القيام بالتوحيد، ومحبته ومحبة أهله، وموالاتهم، وإنكار الشرك، وتكفير أهله، وبغضهم، وإظهار عداوتهم، كما قال تعالى: {قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَآءُ مِنْكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاءُ أَبَداً حَتَّى تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ} [سورة الممتحنة آية: 4] ، ومعنى قوله: {وَبَدَا} أيك ظهر وبان؛ والمراد التصريح باستمرار العداوة والبغضاء لمن لم يوحد ربه. فمن حقق ذلك علماً وعملاً، وصرح به حتى يعلمه منه أهل بلده، لم تجب عليه الهجرة من أي بلد كان.
[الدرر السنية في الأجوبة النجدية (٤١٨/٨)]
 
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
Şeyx Suleyman ibni Sahman Әn Nәcdi belә demişdir:

"Bil ki, təkcə Allahdan başqasına (edilən) ibadətin batilliyinə etiqad etmək qurtuluş üçün kifayət etmir. Əksinə bununla yanaşı onları təkfir etməyin, onlardan və dinlərindən bəraət etməyin labüddür"
[Tənbihu Zəvil Әlbab]
 
Faxrud-Din Azәri Çevrimdışı

Faxrud-Din Azәri

« صديقك من صَدَقَك لا من صدَّقك »
İslam-TR Üyesi
قال الشيخ سليمان بن سحمان:
فإذا تبين لك هذا فاعلم أن اعتقاد بطلان عبادة غير الله لا يكفي في النجاة وحده بل لا بد مع ذلك من (تكفيرهم والبراءة منهم ومن دينهم) (تنبيه ذوي الألباب)
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt