Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Unutulan Sünnet: Vefa

Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبنا الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Enes'ten nakledildiğine göre, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet gününde her vefasızın, vefasızlığının göstergesi olarak bir sancağı olacaktır...”

(Müslim, Cihâd ve Siyer, 14)

Es selamu aleykum,

Bu hadisi ilk kez duydum ve ilk aklıma gelen:

"İnsanlar arasında "vefa" ne demek bilen kaldı mı ki? Böylelikle vefasızlığın ne demek olduğunu da bilse ve ona göre sakınsa?"

Bu sebeple "Unutulmuş Sünnetler" bölümüne uyar diye düşündüm; ve işte burada.

Vefa ile ilgili tanım ararken, bir okul sayfasından yazı buldum ve vefayı öyle güzel tanımlamışlar ki, tanım ve giriş kısmını aynen aktarıyorum:

Unutulan Değer: Vefa

Vefa, sevgiyi sürdürme, sevgi ve dostluğa bağlılık demektir. Sözünde durmak, dosta değer verip onu hatırlamak, zor zamanda yanında olmak vefalı olmak olarak ifade edilir. Vefa; dostuna sahip çıkmak, iyiliği unutmamak, yaşlılara hizmet etmek, emeğe saygı duymak, yemine bağlı kalmak, arkadaşlığa sadakat, insana değer vermektir. Vefa arkadaşına yaptığın iyiliği az görmek, onun yaptığını çok bilmektir.

Vefa¸ kişideki sevgi ile bütünleşerek büyür ve güzel dostlukların kurulmasını sağlar. Konuşurken doğru söyleme¸ verdiği sözlerde sadık olma¸ aldatmama¸ yüklendiği sorumluluğun farkında olabilme vefadandır. Vefa¸ sevgide devamlılık ve ihtiyaç hâlinde sevdiğine yardım etmektir. Maalesef¸ günümüzde vefa¸ büyük ölçüde yitirmiş olduğumuz¸ çok değerli özelliklerimizden biridir. Artık birçoğumuz vefa örneklerini az gördüğümüzü ve vefasızlıkla suçladığımız dost ve akrabalarımızın çoğaldığını söylemekteyiz. Bu değerimizi yitirmemek, çocuklarımıza da öğretmek ve yaşatmak adına yapabileceğimiz çok şey var aslında. O halde “Vefa” için ne yapmalıyız?

Dostlarımızı sevmeli, değer vermeli ve onlara bağlı olmalıyız.

Dostlarımızı unutmamalı, onların yanında olmalıyız.

Kendimiz için istediğimiz iyiliği dostlarımız, arkadaşlarımız için de istemeliyiz.

Arkadaş ve dostlarımızın haklarını gözetmeliyiz.

Arkadaşlarımız için özveride bulunmalıyız.

Sözümüzü tutmalı, insanlara güven vermeliyiz.

Borcumuzu zamanında ödemeliyiz.

Sadakatli olmalıyız.

Büyüklerimize, yaşlılarımıza saygılı olmalıyız.

Toplumsal görevlerimizi yerine getirmeliyiz.

İnsanların emeğine saygı duymalıyız.

Akrabalarımızı hatırlayıp ziyaret etmeliyiz. “…

Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.” ( İsra Suresi, 34. Ayet)

Vefa kelimesi¸ genel olarak biri dostlukta diğeri verilen sözde olmak üzere iki anlamda kullanılmaktadır. Dostlukta¸ “görülen iyilikleri unutmamak¸ iyilikte bulunanlara aynısıyla veya daha güzeliyle karşılık vermeye devam etmek¸ bağlılık ve dostluğu devam ettirmek” anlamına gelirken; sözünü yerine getirme ve sözünde durmaya “ahde vefa” diyoruz. Böyle olan insanlara da “vefakâr” denir.

Her insanın¸ hayatı boyunca bulunduğu ortamlarda samimi olacağı¸ kendisiyle neşesini¸ üzüntüsünü¸ duygularını¸ içinde bulunduğu durumu paylaşabileceği¸ seveceği ve sevileceği¸ görüş birliğinde bulunacağı ve kendi özellikleri ile uyum sağlayabileceği insanlarla dostluk kurmaya ihtiyacı vardır. Bu dostluk¸ yüzeysel bir dostluk olmayıp; sorumluluk¸ ahde vefa¸ kendisi için istediğini dostu için de istemeyi gerektirir. Vefakârlık¸ dostlukların devamını sağlayacağından¸ sosyal dayanışmayı daha güçlü kılar.

Vefa¸ ortak bazı şeyleri¸ duyguyu¸ düşünceyi¸ sevgiyi paylaşan kişilerin özelliğidir. Kişideki sevgi ile bütünleşerek büyür ve güzel dostlukların kurulmasını sağlar. Dostlukta vefa¸ sevgide ölünceye kadar devam etmektir. Ölümünden sonra da dostunun ailesine ve dostlarına sevgiyi devam ettirmektir. Atalarımız¸ “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” derken vefanın ne kadar önemli olduğunu ve yıllar öncesinde bu özelliğin nasıl yaşandığını bizlere anlatmışlardır...

Alıntı burada son erdi.

Yazı daha da uzun ve esasen güzel de, ancak uzun yazı sevilmiyor diye en önemli kısmı aldım. Geriye ise, kardeşlik hukuku ile doğrudan bağlantılı bu konuda düşünmek kaldı:

Reelde veya internet ortamında, bilhassa uzun yılları birlikte geçirdiğimiz insanlar hakkında tutumumuz nedir? Eskilerin nezdinde, bir fincan kahvenin bile kırk yıl hatırı varken, şimdilerde "uzun uzun birlikte geçirilen yılların" hiç hatırı yok mudur?

Görünen genel olarak "yoktur" gibi. Ama bakın bu hadis bu konuda ne diyor:

Kıyamet gününde her vefasızın, vefasızlığının göstergesi olarak bir sancağı olacaktır...
 
Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبنا الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Bu arada Müslümanın Müslüman üzerindeki haklarını da bu konu ile birlikte hatırlamak gerek:

 
Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبنا الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Sizi Allah için seviyorum. Allah'a vermiş olduğunuz ahde vefa gösteriyorsunuz. Zannım bu yönde. Bunun için burdaki kardeşleri seviyorum. Allah zannım da beni yanıltmasın inşallah.
Kendisi için beni/bizleri sevdiğiniz Allah da sizi sevsin ahi. Ben de davasını dava edinmiş ve bu yönde çalışan tüm kardeşleri Allah için seviyorum. Ki bu davanın içinde yıllardır en önemli gördüğüm şey (çünkü bakınca en çok eksikliğini gördüğüm şey) : kardeşlik bilincini diri tutmaya çalışmak.

Öyle ki, bu dava tek başına kazanılacak türde bir şey değil, düşman her koldan birleşmiş ve ama biz ise parça parça. Rabbimiz "parçalanıp bölünmeyin" emrini verirken, bunu bir başka ayette "çekişmeyin, yoksa kuvvetiniz gider" diye tamamlamış. Bu, yani kardeşlik bilinci keyfi bir şey değil yani, bu bir emir.

Bununla birlikte bilirim ki, biliriz ki insanların huyları tür türdür ve kimisi kimisi ile pek iyi anlaşamaz; bu açıdan bana veya birbirine yakın olmayanları hiç yadırgamadım, bu çok olağan. Ancak bunu selam sabahı kesecek kadar çoğaltmak, sanki küs gibi uzak kalmak (ki küs olunsa bile üç günden sonrası haram), soğukluğu iliklere kadar hissettirmek... İşte bu emrin tam zıttı.

Bilmiyorum, daha da yazılır da, bence anlamak isteyenler için fazlası ile yeterli bunlar. Üzerinde ciddi ciddi düşünmek gerek...
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt