Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Kamalistlere Karşı Tebliğde Nasıl Bir Usul İzlenmeli?

أ Çevrimdışı

أهل الحديث

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Yanlış yapma korkusu taşıyorum. Denilebilir ki neden bu şahısların hükümlerini bilmek mecburiyeti duyuyorsun? Elbette duyarım; zira gerek online gerek reel irtibatta olduğum çok yakın akraba çevrem. Onlar hakkında ne düşüneceğimi netleştirmeden sağlıklı bir iletişim de kuramam doğal olarak.
Haklı ve takvâya yakın bir endişe. İfrat ve tefritten sakınmak için İbn Teymiyye'nin İstikamet isimli kitabı sana bu hususta bir yol gösterebilir, en azından bir bakış açısı kazandırabilir. Fiyatı baya fırlamış gerçi ama neyse ki ben onun PDF halini bir zamanlar buraya yüklemiştim :)

Ama bundan önce eğer okumadıysan Şeyh Muhammed bin Abdulvahhab(rh)'dan
Usûlü's-Selase(Üç Temel Esas),
Kavaidü'l-Erbaâ(Dört Kaide),
Nevakidu'l-İslâm(İslâm'dan Çıkaran Hususlar),
Mesailu'l-Cahiliyye(Cahiliye Toplumunun Özellikleri) ve
en önemlisi yine Muhammed bin Abdulvahhab'ın yazdığı, Abdurrahman es-Sa'dî'nin şerh ettiği Kitabu't- Tevhîd'i mutlaka oku.

Bunlar gerek davet, gerekse dinin asılları hakkında çok faydalı eserler. Bizim evvela amacımız küfrü kat'î olarak kesinleşmiş ve bilinen meselelerde kişilerin şirk ve küfür işlediğini bilmek, uyarmak ve bunlardan sakınmak. Yoksa ilmimizin olmadığı ve kesin olarak bilmediğimiz bir mesele hakkında "Şu bunu yaptıysa o zaman kâfir olmuştur. Onun arkasında namaz kılan herkes de kafir olmuştur." demek değil. Kesin olarak bilmediğimiz ve ilmine vakıf olmadığımız bir mesele hakkında cahilce tekfire girişmek Allah muhafaza kişiyi iman dairesinden saptırabilecek kadar tehlikelidir.

"Herhangi bir kimse, din kardeşine 'Ey kâfir!' derse, bu tekfir sebebiyle ikisinden biri muhakkak küfre döner. Eğer o kimse dediği gibi ise ne ala. Aksi takdirde sözü kendi aleyhine döner." (Müslim, 1/319)

Şu konuyu da şöyle bırakalım;
Rabbim bizleri haricilikten de, mürcielikten de; ifrattan da, tefritten de korusun. Allahümme Âmin.
 
A Çevrimdışı

Akansu55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"hakikatte" bunlardan birine kaymamak için verdiğim zihinsel ve ruhsal mücadele idi.
Bu konudan çoğu insan muzdarip.İki tarafı sivri olan bıçak gibi nereye elin değse keser.Bir taraf mürcie bir taraf haricilik.

Bunu en kolay aşmanın yolu ise Kur'an ve sünnete bakmak açıkça küfür olan fiilleri işleyen insanları tekfir etmek.Hafi (kapalı) meselelerde örneğin oy vermek gibi burda ise kişinin durumuna göre, hüccetin ulaşmasına, manilerin ortadan kalkmasına göre hareket etmek lazım.
Şeriatı" nasıl anladıklarını ben çözemedim. Kendilerine yıllar içerisinde anlatan birileri olduğu halde şer'î yönetimi bir türlü haklı bulduklarına şahid olmadım.
Yanında namaz kılıyor, sonra yukarıda anlattığım hale bürünüyor, insan ilmî yeterliliği olmayınca hangi gözle bakacağını da tam bilemiyor.
Yukarıda belirttiğiniz gibi "yıllar içerisinde anlatan birileri olduğu halde" diyorsunuz durum böyleyse o zaman tekfir etmeniz gerekiyor.Yani bu sefer tekfir etmeseniz mürcieliğe ve cehmiyyeye kayarsınız Allah korusun.
 
Lavandula19 Çevrimdışı

Lavandula19

وَلَمْ أَكُنۢ بِدُعَآئِكَ رَبِّ شَقِيًّا
İslam-TR Üyesi
Yukarıda belirttiğiniz gibi "yıllar içerisinde anlatan birileri olduğu halde" diyorsunuz durum böyleyse o zaman tekfir etmeniz gerekiyor.
İşte oradaki problem zaten benim o anlatım anlarına bizzat şahitlik etmemem sebebiyle şüphelerinin izalesinden emin olmamam. Tebliğ edenlerden irtibat kurabileceğim tek kişiye yani çocuklarına da sormaya çekiniyorum; zira "Sana mı kaldı ebeveynimizin hükümlerini bilmek!?" gibi bir reaksiyon alma ihtimalim var. Ben biraz sorgulayan tiplerden olduğum için.
Şu an yalnızca ilme önem vererek Allah azze ve celleden bu meseleyi bana açması duasında bulunmak en sağlıklı görünüyor Allahu alem.

@Hanbeliyye @Akansu55 ; tavsiyeleriniz için teşekkür ederim. Allah azze ve celle hayırla mükafatlandırsın, sizin ve bizim kalplerimizi dini üzere sabit kılsın. Allahumme amin.
 
A Çevrimdışı

Akansu55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İşte oradaki problem zaten benim o anlatım anlarına bizzat şahitlik etmemem sebebiyle şüphelerinin izalesinden emin olmamam. Tebliğ edenlerden irtibat kurabileceğim tek kişiye yani çocuklarına da sormaya çekiniyorum; zira "Sana mı kaldı ebeveynimizin hükümlerini bilmek!?" gibi bir reaksiyon alma ihtimalim var. Ben biraz sorgulayan tiplerden olduğum için.

İnsanların kafir olmasını bu kadar merak etme.Yani kastım sokakta her geçen kimsenin (ironi) kafir olup olmamasını bilmen gerekmiyor.Sürekli bu arayışta olmak doğru bir tutum olmasa gerek.

Sana gerekli olan aleni olarak şahit olduğun kişilerin apaçık bir küfrü varsa örneğin Allah'tan başkasına dua etme,şefaat isteme,kurban kesme,adak adama,teşri hakkını Allahtan başkasına verdiğini söyleme vb.şirklerde ki bunlar açık meselelerdir elbette ki bunlara müşrik diyeceksin. Onun dışında kapalı meseleler ve bazen de kısmi olarak cehaletin olduğu yerler olabilir (ama büyük şirkte değil tabi) bunlarda da hüccetten sonra inkar ederse tekfir edersin.Tüm mesele bu.
Yani sürekli olarak bunu düşünürsen emin ol ki hayattan da ibadetlerindende zevk almamaya başlarsın.Çünkü aklın hep oralarda kalır.Acaba mürcie miyim harici miyim deyip hayatı iyice çekilmez bir hale getirirsin.

Rabbim hepimizi haricilikten de,mürcielikten muhafaza etsin.El Alim isminin hürmetine bilmediklerimizi öğretip,ilmimizi artırsın.Razı olduğu kullarından etsin.
 
Son düzenleme:
Lavandula19 Çevrimdışı

Lavandula19

وَلَمْ أَكُنۢ بِدُعَآئِكَ رَبِّ شَقِيًّا
İslam-TR Üyesi
İnsanların kafir olmasını bu kadar merak etme.Yani kastım sokakta her geçen kimsenin (ironi) kafir olup olmamasını bilmen gerekmiyor.Sürekli bu arayışta olmak doğru bir tutum olmasa gerek.

Sana gerekli olan aleni olarak şahit olduğun kişilerin apaçık bir küfrü varsa örneğin Allah'tan başkasına dua etme,şefaat isteme,kurban kesme,adak adama,teşri hakkını Allahtan başkasına verdiğini söyleme vb.şirklerde ki bunlar açık meselelerdir elbette ki bunlara müşrik diyeceksin. Onun dışında kapalı meseleler ve bazen de kısmi olarak cehaletin olduğu yerler olabilir (ama büyük şirkte değil tabi) bunlarda da hüccetten sonra inkar ederse tekfir edersin.Tüm mesele bu.
Yani sürekli olarak bunu düşünürsen emin ol ki hayattan da ibadetlerindende zevk almamaya başlarsın.Çünkü aklın hep oralarda kalır.Acaba mürcie miyim harici miyim deyip hayatı iyice çekilmez bir hale getirirsin.

Rabbim hepimizi haricilikten de,mürcielikten muhafaza etsin.El Alim isminin hürmetine bilmediklerimizi öğretip,ilmimizi artırsın.Razı olduğu kullarından etsin.

Dediklerinizde haklısınız lakin açıkçası olayı benim değerlendirdiğim merkezden alıp uzaklara taşımışsınız, sanki ben insanlara kafamda hüküm vermeye çok meraklıymışım gibi olmamış mı? Burada "belli bir bağlamda" sorunu dile getirdim. Bahsettiğim bana karışık gelen "o tür ortamlarda" içten içe yaşadığım problemi hayatıma genelliyormuşum izlenimi vermeniz doğru olmadı.

Zaten sarih şekilde izah etmiştim, "Çok yakın akraba çevrem olduğu için muhim" diye. Tekrar oralara döndürmeyin beni lütfen.
Misal, sistem okullarından tanıdıklarım veya arada bir gördüğüm insanlar ve nicesi zaten bahis dışıydı.

Dualarınıza amin derim, esselamu aleykum ve rahmetullah.
 
A Çevrimdışı

Akansu55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Dediklerinizde haklısınız lakin açıkçası olayı benim değerlendirdiğim merkezden alıp uzaklara taşımışsınız, sanki ben insanlara kafamda hüküm vermeye çok meraklıymışım gibi olmamış mı? Burada "belli bir bağlamda" sorunu dile getirdim. Bahsettiğim bana karışık gelen "o tür ortamlarda" içten içe yaşadığım problemi hayatıma genelliyormuşum izlenimi vermeniz doğru olmadı.

Zaten sarih şekilde izah etmiştim, "Çok yakın akraba çevrem olduğu için muhim" diye. Tekrar oralara döndürmeyin beni lütfen.
Misal, sistem okullarından tanıdıklarım veya arada bir gördüğüm insanlar ve nicesi zaten bahis dışıydı.

Dualarınıza amin derim, esselamu aleykum ve rahmetullah.
Bende yukarıda parantez içerisinde ironi diye yazdım.Yani o tarz insanlar toplumda var.Özellikle tekfire meraklı olan kesim.Sizin zaten bu amaçla bu meseleyi konuşmadığınıza eminim.Yazımda toplumda bu tarz varyantlar var bunlara dikkat çekmek ve bunlardan sakındırma babındaydı.Yoksa elbette sizin böyle bir durumunuz söz konusu değil.Zaten yazarken ki üslup ve hassasiyetinizden de belli oluyor.İstemeden öyle bir algı oluşturduysam da hakkını helal et.
 
Lavandula19 Çevrimdışı

Lavandula19

وَلَمْ أَكُنۢ بِدُعَآئِكَ رَبِّ شَقِيًّا
İslam-TR Üyesi
Açıklık geldi bu şekilde, helal olsun ne demek : )
 
Muqarrab Çevrimdışı

Muqarrab

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Aleyküm selam..

Kemalist zihniyete Tevhidi konuda birşey anlatamazsınız inkar eder inanmazlar çünkü kemalist demek akıl ve mantıkla ilişkisini kesmiş kişi demektir bunlara yapılması gereken tek şey var bir koltuğa oturtacaksın sağ kulağına doğru yaklaşıp 20 30 dakika sesli şekilde usulüne uygun rukye yapacaksın eğer bedenlerindeki cin devreye girerse veya bedeninde anormallik oluşursa bazı şeyleri sorguluyorlar bizzat deist birisine rukye yapmıştım ve gördükleri karşısında yeniden müslüman olmuştu...

Gelelim bir müslümanın kemalist islam düşmanlarına karşı davranışına İslama alenen hakaret edenlere davet yapmayın hepsine gereken cevabı sert bir biçimde küfürsüz verin meydanın boş olmadığını gösterin 5816 dan 1.5 yıl ceza yedim ama yinede susmadım.....
Size bir soru sormak istiyorum. Annem yaklaşık 17 yıldır musallatlı. Bir ara farketmeden onların sularına rukye ayetleri okuyordum ama çok etkisi olmuyor gibiydi. Sonra cinler bana çok yaklaştılar. Elhamdulilleh atlattım. Şimdi zayıflar annemin üzerinde. Rukye olmak istiyor ama çeşitli bahaneler arıyor. Elhamdulilleh birkaç aydır iman etmiş ilk zamanlarda meali sık okuyordu. Ama kötü oluyordu. Şimdi Kur 'an ı kerimi de mealini de okumak istemiyor. Okuduğu zaman midesi bulanıyor. Yüzü halden hâle giriyor. Ona ben rukye yapabilir miyim?
 
Hakka-Davet Çevrimdışı

Hakka-Davet

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Size bir soru sormak istiyorum. Annem yaklaşık 17 yıldır musallatlı. Bir ara farketmeden onların sularına rukye ayetleri okuyordum ama çok etkisi olmuyor gibiydi. Sonra cinler bana çok yaklaştılar. Elhamdulilleh atlattım. Şimdi zayıflar annemin üzerinde. Rukye olmak istiyor ama çeşitli bahaneler arıyor. Elhamdulilleh birkaç aydır iman etmiş ilk zamanlarda meali sık okuyordu. Ama kötü oluyordu. Şimdi Kur 'an ı kerimi de mealini de okumak istemiyor. Okuduğu zaman midesi bulanıyor. Yüzü halden hâle giriyor. Ona ben rukye yapabilir miyim?

Geçmiş olsun hocam, tabiki yapabilirsiniz rukye yaparken abdestli olmaya özen gösterin inşallah..

Cin musallatlı kişi bir koltuğa uzansın ve sağ kulağına ilk önce ezan okuyun sonra rukye ayetlerini sesli hızlı ve anlaşılır şekilde okuyunuz ama rukyeyi okurken düz bir şekilde okumak yerine bazı kelimeleri tekrarlamakta fayda var..

Örneğin,

fe la, fe yeteallemune minhuma ma yuferrikune bihi beynel mer’i
ve zevcih,
beynel mer’i ve zevcih,
beynel mer’i ve zevcih
beynel mer’i ve zevcih
beynel mer’i ve zevcih....

Bu şekilde cinleri çok yakan ayetleri tekrarlarsanız bedende cin varsa daha çabuk tepki verir ve zarar görür..
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
أ Çevrimdışı

أهل الحديث

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kemalist deilimde Atatürkü seviyorum bende
Bahsettiğin şahsı tanımıyorsun.


Şu oynatma listesini incele inşâAllah. Bu düşüncede olman tehlikeli. Belli ki İslâm'da Vela(sevmek) ve Bera(buğz/düşmanlık etmek)nın ne olduğu hakkında bir şey duymamışsın. Bu sevgi, insanı küfre götürür. Neyi sevip neye düşmanlık göstereceğini doğru seç. Bir Müslümanın sevebileceği adamı sevmiyorsun.

"Ey iman edenler! Yahudileri ve hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez." (Maide 51)

"Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resûlüdür, iman edenlerdir
; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler." (Maide 55)

"İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: «Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.» Şu kadar var ki, İbrahim babasına: «Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez» demişti. (O müminler şöyle dediler: ) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır." (Mümtehine 4)

"
Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: Ben sizin (Allah dışında) taptıklarınızdan uzağım." (Zuhruf 26)

İbn Abbas radiyallahu anh'tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: "İmanın en güçlü halkası; Allah için dostluk, Allah için düşmanlık, Allah için sevmek, Allah için buğz etmektir." (Suyuti, Câmiu's-Sagîr, 2539)

Muaz radiyallahu anh'tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, İmanın en faziletli derecesi nedir? diye sorulduğunda şöyle buyurmuştur: "İmanın en faziletli derecesi; Allah için sevmen, Allah için öfkelenmen ve dilini Allah'ın zikrinde hareket ettirmendir." (Ahmed, 22132)

Allah'a ve ahiret gününe inanan
bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır. (Mücadele 22)

Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur.
Sonra (O'ndan da) yardım göremezsiniz! (Hûd 113)

O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Allah elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını cehennemde bir araya getirecektir. (Nisâ 140)
 
A Çevrimdışı

Akansu55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kemalist deilimde Atatürkü seviyorum bende
Adam 100 senedir şirki ekber yuvası olan TBMM'nin açılmasını sağlayarak şirkin bayraktarlığını yapmıştır.Allah'ın hakimiyet hakkını göz ardı edip teşri' yani kanun koymak ümmetin icması ile şirktir,küfürdür.

Sen ise gelip adamı sevdiğini söylüyorsun.Bir müslüman kesinlikle bir müşriği sevemez,onunla dostluk kuramaz.Eğer onu dost edinirse Kur'an ayetlerine ve ümmetin icmasına göre küfre girmiş olur.Vela ve bera akidesini bir an önce öğren.Kısaca yazacak olursam vela ve beranın anlamı müminleri sevmek, onları dost edinmek demektir. Kafirlere ise buğzetmek onlara düşmanlık ve nefret beslemek, onlardan uzak durmak demektir.Bununla ilgili ayetleri sıralayacak olursak:

Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim de böyle yaparsa onunla Allah arasında (İslam ve iman adına) hiçbir bağ kalmamıştır.

(Al-i İmran 28)


Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır. Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu hidayet etmez.

(Mâide, 51)




Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin, onlar size kötülük yapmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların ağızlarından nefret taşmaktadır; kalplerinin gizlediği ise daha büyüktür. Gerçekten size delilleri açıklamışızdır, eğer düşünüyorsanız!

İşte siz böylesiniz! Onları seviyorsunuz, onlarsa sizi sevmiyorlar. Siz Kitab’ın tamamına inanıyorsunuz. Onlarsa sizinle karşılaştıkları zaman: “İman ettik.” derler, yalnız başlarına kalınca size olan kinlerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Kininizle geberin.” Şüphesiz ki Allah, sinelerde olanı bilendir.

Size bir iyilik dokunması onları üzer, başınıza bir musibetin gelmesiyle sevinirler. Şayet sabreder ve korkup sakınırsanız, onların tuzakları size hiçbir zarar vermez. Allah, onların yaptıklarını (çepeçevre kuşatan) Muhit’tir.


(Âl-i İmran 118,119,120)



Onlar ki müminleri bırakıp kâfirleri dost ediniyorlar. Onların yanında izzet mi arıyorlar? Hiç şüphesiz, izzetin tamamı Allah’a aittir.

(Nisâ 139)


Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Allah’a aleyhinize apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?

(Nisâ 144)



Onların birçoğunun kâfir olan kimseleri dost edindiğini görürsün. Nefisleri kendilerine ne kötü bir şey sundu. Allah onlara öfkelendi ve onlar azabın içinde ebedî kalacaklardır.

Şayet Allah’a, Nebi’ye ve ona indirilene inanmış olsalardı onları dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu fasıklardır.

(Maide 80,81)



Ey iman edenler! Şayet babalarınız ve kardeşleriniz, küfrü imana tercih ederlerse onları dost tutmayın. Sizden kim onları dost edinirse işte bunlar, zalimlerin ta kendisidir.

(Tevbe 23)


Allah’a ve Ahiret Günü'ne iman eden bir topluluğun -babaları, oğulları, kardeşleri, aşiretleri dahi olsa- Allah ve Resûl'ü ile sınırlaşan insanlara sevgi beslediğini göremezsin. Bunlar, (Allah’ın) kalplerine imanı yazdığı ve onları kendinden bir ruhla desteklediği kimselerdir. Onları altından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennete sokar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da (Allah’tan) razı olmuşlardır. Bunlar, Allah’ın taraftarlarıdır. Dikkat edin! Hiç şüphesiz Allah’ın taraftarları, galip gelecek olanlardır.

(Mücadele 22)



Allah, ancak dininizden ötürü sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanları dost edinmenizi yasaklar. Kim de onları veli/dost edinirse işte bunlar, zalimlerin ta kendileridir.

(Mümtehine 9)



O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Allah elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını cehennemde bir araya getirecektir.

(Nisa 140)


Sakın zulmedenlere/zalimlere meyletmeyin! Yoksa size ateş dokunur. Allah’ın dışında dostlarınız olmaz, sonra yardım da olunmazsınız.

(Hûd, 113)





Sizin için İbrahim’de ve onunla birlikte olan (müminlerde/resûllerde) güzel bir örneklik vardır. Hani onlar, kavimlerine demişlerdi ki: “Biz, sizden ve Allah’ın dışında ibadet ettiklerinizden berîyiz/uzağız. Sizi tekfir ettik/reddettik.Bizimle sizin aranızda, tek olan Allah’a iman edinceye kadar, ebedî bir düşmanlık ve ebedî bir kin baş göstermiştir.” İbrahim’in babasına söylediği: “Senin için Allah’tan bağışlanma dileyeceğim. (Ama) Allah’a karşı sana hiçbir faydam olmaz.” sözü müstesna. Rabbimiz! Yalnızca sana tevekkül ettik, yalnızca sana yöneldik ve dönüşümüz de yalnızca sanadır.

(Mümtehine, 4)


Hani İbrahim babasına ve kavmine: “Şüphesiz ki ben, sizin ibadet ettiklerinizden berîyim/uzağım.” demişti.

(Zuhruf, 26)


Muhammed, Allah’ın Resûlü’dür. Onunla beraber olanlar, kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlilerdir......

(Fetih 29)


Ey Nebi! Kâfirler ve münafıklarla savaş ve onlara karşı sert ol. Onların barınağı cehennemdir. Orası ne kötü bir dönüş yeridir.

(Tevbe, 73)






Amellerin en fazîletlisi Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.”

(Ebû Dâvûd, Sünnet, 3)

Ebû Ümâme -radıyallâhu anh-’den nakledildiğine göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir ve Allah için vermezse îmânını kemâle erdirmiştir.”

(Ebû Dâvûd, Sünnet, 16)

Îmân etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de kâmil mânâda îmân etmiş olmazsınız.” buyurmuştur.

(Ahmed bin Hanbel, I/167)

Nerede Ben’im rızâm için birbirini sevenler? Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı böyle bir günde onları Arş’ımın gölgesinde gölgelendireceğim.”

(Müslim, Birr, 37)



Muaz Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, İmanın en faziletli derecesi nedir? diye sorduğunda şöyle cevap vermiştir: “ İmanın en faziletli derecesi Allah için sevmen, Allah için öfkelenmen ve dilini Allah’ın zikrinde hareket ettirmendir”.

(İmam Ahmed 22132,Şuayb el Arnavu sahih li gayrihi demiştir)

İbn Abbas Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: “İmanın en güçlü halkası, Allah için dostluk, Allah için düşmanlık, Allah için sevmek, Allah içi buğzetmektir”

(Tabarani, Elbani sahih demiştir. Sahih elcami elsağir 2539)



Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar:

Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek.

Sevdiğini Allah için sevmek.

Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”

(Buhârî, Îmân 9, 14, İkrah 1, Edeb 42; Müslim, Îmân 67.Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 10)



Biz Hz. Peygamber (asm)'in yanında oturuyorduk. Peygamberimiz dedi ki:

'İslama en iyi bağlayan şey nedir?' Sahabeler,
'Namazdır.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel fakat o değildir.' Sahabeler dediler:

'Zekat vermek.' Peygamberimiz dedi ki:
'Cevabınız güzel fakat o da değildir.' Sahabeler,

'Ramazan orucudur.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel, fakat o da değildir.' dedi. Sahabeler,

'Hacca gitmektir.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel fakat o da değildir.' dedi. Sahabeler,

'Cihaddır.' dediler. Peygamberimiz,

'Cevabınız güzel, fakat o da değildir. Muhakkak ki İslam'a en iyi bağlayan şey, Allah için sevmek Allah için buğz etmektir.'"

(Ahmed ibn. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 286)



Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Hiç şüphesiz Allah Teâlâ kıyâmet günü:

Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler? Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim” buyurur.

(Müslim, Birr 37. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53)




Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Medineli müslümanlar hakkında şöyle buyurdu:

Ensarı (Medineli müslümanları) ancak mü’min olan sever, onlara ancak münâfık olan düşmanlık eder. Ensarı seveni, Allah da sever; onlara düşmanlık edene de Allah düşmanlık eder.”

(Buhârî, Menâkıbu’l-ensâr 4; Müslim, Îmân 129. Ayrıca bk. Tirmizî, Menâkıb 65)



Muâz radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim dedi:

Allah Teâlâ; “Benim rızâm uğrunda birbirlerini sevenler için peygamberlerin ve şehidlerin bile imreneceği nurdan minberler vardır” buyurmuştur.


(Tirmizî, Zühd 53)



Ebû İdris el-Havlânî rahımehullah’dan şöyle dediği nakledilmiştir:

Dımaşk mescidine girmiştim. Bir de ne göreyim, güleç yüzlü bir delikanlı ve başına toplanmış bir grup insan. Bunlar bir konuda görüş ayrılığına düştüler mi hemen o delikanlıya başvuruyor ve fikrini kabulleniyorlardı. Bu gencin kim olduğunu sordum. “Bu Muâz İbni Cebel radıyallahu anh’tır” dediler.

Ertesi gün erkenden mescide koştum. Baktım ki o genç benden evvel gelmiş namaz kılıyor. Namazını bitirinceye kadar bekledim sonra önüne geçerek selâm verdim ve:

- Allah’a yemin ederim ki ben seni seviyorum, dedim.

- Allah için mi seviyorsun? dedi.

- Evet Allah için, dedim. O yine:

- (Gerçekten )Allah için mi seviyorsun? dedi. Ben de:

- Evet,( gerçekten) Allah için seviyorum, dedim.

Bunun üzerine elbisemden tutarak beni kendisine doğru çekti ve şöyle dedi.

- Kutlarım seni. Zira ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim:

“Allah Teâlâ, “Sırf benim için birbirini seven, benim rızâm için toplanan, benim rızâm uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızâm için sadaka verip iyilik edenler, benim sevgimi hakederler” buyurmuştur.”

(Muvatta’, Şa’r 16)
 
Son düzenleme:
Muqarrab Çevrimdışı

Muqarrab

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Geçmiş olsun hocam, tabiki yapabilirsiniz rukye yaparken abdestli olmaya özen gösterin inşallah..

Cin musallatlı kişi bir koltuğa uzansın ve sağ kulağına ilk önce ezan okuyun sonra rukye ayetlerini sesli hızlı ve anlaşılır şekilde okuyunuz ama rukyeyi okurken düz bir şekilde okumak yerine bazı kelimeleri tekrarlamakta fayda var..

Örneğin,

fe la, fe yeteallemune minhuma ma yuferrikune bihi beynel mer’i
ve zevcih,
beynel mer’i ve zevcih,
beynel mer’i ve zevcih
beynel mer’i ve zevcih
beynel mer’i ve zevcih....

Bu şekilde cinleri çok yakan ayetleri tekrarlarsanız bedende cin varsa daha çabuk tepki verir ve zarar görür..
Ben hiç hoca değilim. Hocam :)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
A Çevrimdışı

Akansu55

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Adam 100 senedir şirki ekber yuvası olan TBMM'nin açılmasını sağlayarak şirkin bayraktarlığını yapmıştır.Allah'ın hakimiyet hakkını göz ardı edip teşri' yani kanun koymak ümmetin icması ile şirktir,küfürdür.

Sen ise gelip adamı sevdiğini söylüyorsun.Bir müslüman kesinlikle bir müşriği sevemez,onunla dostluk kuramaz.Eğer onu dost edinirse Kur'an ayetlerine ve ümmetin icmasına göre küfre girmiş olur.Vela ve bera akidesini bir an önce öğren.Kısaca yazacak olursam vela ve beranın anlamı müminleri sevmek, onları dost edinmek demektir. Kafirlere ise buğzetmek onlara düşmanlık ve nefret beslemek, onlardan uzak durmak demektir.Bununla ilgili ayetleri sıralayacak olursak:

Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim de böyle yaparsa onunla Allah arasında (İslam ve iman adına) hiçbir bağ kalmamıştır.

(Al-i İmran 28)


Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır. Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu hidayet etmez.

(Mâide, 51)




Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin, onlar size kötülük yapmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların ağızlarından nefret taşmaktadır; kalplerinin gizlediği ise daha büyüktür. Gerçekten size delilleri açıklamışızdır, eğer düşünüyorsanız!

İşte siz böylesiniz! Onları seviyorsunuz, onlarsa sizi sevmiyorlar. Siz Kitab’ın tamamına inanıyorsunuz. Onlarsa sizinle karşılaştıkları zaman: “İman ettik.” derler, yalnız başlarına kalınca size olan kinlerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Kininizle geberin.” Şüphesiz ki Allah, sinelerde olanı bilendir.

Size bir iyilik dokunması onları üzer, başınıza bir musibetin gelmesiyle sevinirler. Şayet sabreder ve korkup sakınırsanız, onların tuzakları size hiçbir zarar vermez. Allah, onların yaptıklarını (çepeçevre kuşatan) Muhit’tir.


(Âl-i İmran 118,119,120)



Onlar ki müminleri bırakıp kâfirleri dost ediniyorlar. Onların yanında izzet mi arıyorlar? Hiç şüphesiz, izzetin tamamı Allah’a aittir.

(Nisâ 139)


Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Allah’a aleyhinize apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?

(Nisâ 144)



Onların birçoğunun kâfir olan kimseleri dost edindiğini görürsün. Nefisleri kendilerine ne kötü bir şey sundu. Allah onlara öfkelendi ve onlar azabın içinde ebedî kalacaklardır.

Şayet Allah’a, Nebi’ye ve ona indirilene inanmış olsalardı onları dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu fasıklardır.

(Maide 80,81)



Ey iman edenler! Şayet babalarınız ve kardeşleriniz, küfrü imana tercih ederlerse onları dost tutmayın. Sizden kim onları dost edinirse işte bunlar, zalimlerin ta kendisidir.

(Tevbe 23)


Allah’a ve Ahiret Günü'ne iman eden bir topluluğun -babaları, oğulları, kardeşleri, aşiretleri dahi olsa- Allah ve Resûl'ü ile sınırlaşan insanlara sevgi beslediğini göremezsin. Bunlar, (Allah’ın) kalplerine imanı yazdığı ve onları kendinden bir ruhla desteklediği kimselerdir. Onları altından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennete sokar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da (Allah’tan) razı olmuşlardır. Bunlar, Allah’ın taraftarlarıdır. Dikkat edin! Hiç şüphesiz Allah’ın taraftarları, galip gelecek olanlardır.

(Mücadele 22)



Allah, ancak dininizden ötürü sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanları dost edinmenizi yasaklar. Kim de onları veli/dost edinirse işte bunlar, zalimlerin ta kendileridir.

(Mümtehine 9)



O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Allah elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını cehennemde bir araya getirecektir.

(Nisa 140)


Sakın zulmedenlere/zalimlere meyletmeyin! Yoksa size ateş dokunur. Allah’ın dışında dostlarınız olmaz, sonra yardım da olunmazsınız.

(Hûd, 113)





Sizin için İbrahim’de ve onunla birlikte olan (müminlerde/resûllerde) güzel bir örneklik vardır. Hani onlar, kavimlerine demişlerdi ki: “Biz, sizden ve Allah’ın dışında ibadet ettiklerinizden berîyiz/uzağız. Sizi tekfir ettik/reddettik.Bizimle sizin aranızda, tek olan Allah’a iman edinceye kadar, ebedî bir düşmanlık ve ebedî bir kin baş göstermiştir.” İbrahim’in babasına söylediği: “Senin için Allah’tan bağışlanma dileyeceğim. (Ama) Allah’a karşı sana hiçbir faydam olmaz.” sözü müstesna. Rabbimiz! Yalnızca sana tevekkül ettik, yalnızca sana yöneldik ve dönüşümüz de yalnızca sanadır.

(Mümtehine, 4)


Hani İbrahim babasına ve kavmine: “Şüphesiz ki ben, sizin ibadet ettiklerinizden berîyim/uzağım.” demişti.

(Zuhruf, 26)


Muhammed, Allah’ın Resûlü’dür. Onunla beraber olanlar, kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlilerdir......

(Fetih 29)


Ey Nebi! Kâfirler ve münafıklarla savaş ve onlara karşı sert ol. Onların barınağı cehennemdir. Orası ne kötü bir dönüş yeridir.

(Tevbe, 73)






Amellerin en fazîletlisi Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.”

(Ebû Dâvûd, Sünnet, 3)

Ebû Ümâme -radıyallâhu anh-’den nakledildiğine göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir ve Allah için vermezse îmânını kemâle erdirmiştir.”

(Ebû Dâvûd, Sünnet, 16)

Îmân etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de kâmil mânâda îmân etmiş olmazsınız.” buyurmuştur.

(Ahmed bin Hanbel, I/167)

Nerede Ben’im rızâm için birbirini sevenler? Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı böyle bir günde onları Arş’ımın gölgesinde gölgelendireceğim.”

(Müslim, Birr, 37)



Muaz Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, İmanın en faziletli derecesi nedir? diye sorduğunda şöyle cevap vermiştir: “ İmanın en faziletli derecesi Allah için sevmen, Allah için öfkelenmen ve dilini Allah’ın zikrinde hareket ettirmendir”.

(İmam Ahmed 22132,Şuayb el Arnavu sahih li gayrihi demiştir)

İbn Abbas Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: “İmanın en güçlü halkası, Allah için dostluk, Allah için düşmanlık, Allah için sevmek, Allah içi buğzetmektir”

(Tabarani, Elbani sahih demiştir. Sahih elcami elsağir 2539)



Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar:

Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek.

Sevdiğini Allah için sevmek.

Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”

(Buhârî, Îmân 9, 14, İkrah 1, Edeb 42; Müslim, Îmân 67.Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 10)



Biz Hz. Peygamber (asm)'in yanında oturuyorduk. Peygamberimiz dedi ki:

'İslama en iyi bağlayan şey nedir?' Sahabeler,
'Namazdır.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel fakat o değildir.' Sahabeler dediler:

'Zekat vermek.' Peygamberimiz dedi ki:
'Cevabınız güzel fakat o da değildir.' Sahabeler,

'Ramazan orucudur.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel, fakat o da değildir.' dedi. Sahabeler,

'Hacca gitmektir.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel fakat o da değildir.' dedi. Sahabeler,

'Cihaddır.' dediler. Peygamberimiz,

'Cevabınız güzel, fakat o da değildir. Muhakkak ki İslam'a en iyi bağlayan şey, Allah için sevmek Allah için buğz etmektir.'"


(Ahmed ibn. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 286)



Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Hiç şüphesiz Allah Teâlâ kıyâmet günü:

Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler? Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim” buyurur.

(Müslim, Birr 37. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53)




Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Medineli müslümanlar hakkında şöyle buyurdu:

Ensarı (Medineli müslümanları) ancak mü’min olan sever, onlara ancak münâfık olan düşmanlık eder. Ensarı seveni, Allah da sever; onlara düşmanlık edene de Allah düşmanlık eder.”

(Buhârî, Menâkıbu’l-ensâr 4; Müslim, Îmân 129. Ayrıca bk. Tirmizî, Menâkıb 65)



Muâz radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim dedi:

Allah Teâlâ; “Benim rızâm uğrunda birbirlerini sevenler için peygamberlerin ve şehidlerin bile imreneceği nurdan minberler vardır” buyurmuştur.


(Tirmizî, Zühd 53)



Ebû İdris el-Havlânî rahımehullah’dan şöyle dediği nakledilmiştir:

Dımaşk mescidine girmiştim. Bir de ne göreyim, güleç yüzlü bir delikanlı ve başına toplanmış bir grup insan. Bunlar bir konuda görüş ayrılığına düştüler mi hemen o delikanlıya başvuruyor ve fikrini kabulleniyorlardı. Bu gencin kim olduğunu sordum. “Bu Muâz İbni Cebel radıyallahu anh’tır” dediler.

Ertesi gün erkenden mescide koştum. Baktım ki o genç benden evvel gelmiş namaz kılıyor. Namazını bitirinceye kadar bekledim sonra önüne geçerek selâm verdim ve:

- Allah’a yemin ederim ki ben seni seviyorum, dedim.

- Allah için mi seviyorsun? dedi.

- Evet Allah için, dedim. O yine:

- (Gerçekten )Allah için mi seviyorsun? dedi. Ben de:

- Evet,( gerçekten) Allah için seviyorum, dedim.

Bunun üzerine elbisemden tutarak beni kendisine doğru çekti ve şöyle dedi.

- Kutlarım seni. Zira ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim:

“Allah Teâlâ, “Sırf benim için birbirini seven, benim rızâm için toplanan, benim rızâm uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızâm için sadaka verip iyilik edenler, benim sevgimi hakederler” buyurmuştur.”

(Muvatta’, Şa’r 16)
Ey iman edenler! Benim ve sizlerin düşmanı olan kimseleri veli/dost edinmeyin. Onlar, size gelen hakkı inkâr ettikleri hâlde, siz onlara sevgi gösterisinde bulunuyorsunuz.(Oysa onlar,) Rabbiniz olan Allah’a iman ettiğiniz için, Resûl’ü ve sizi (Mekke’den) çıkarmışlardı. Şayet benim yolumda cihad etmek ve rızamı elde etmek gayesiyle (yola) çıkmışsanız, onlara gizlice sevgi beslemeniz (nasıl mümkün olabilir ki?) Ben, sizin gizlediğinizi de açığa vurup ilan ettiğinizi de bilirim. Sizden kim bunu yaparsa hiç şüphesiz, dosdoğru yoldan sapmış olur.

(Mümtehine, 1)

Bu ayeti yukarıdaki yazıya eklemeyi unutmuşum.Gözden kaçmış.



Bunları yazmışken şunu da belirteyim yani yanlış yerlere kaymasın olay.Bir kafire veya müşriğe tebliğ edebilirsin,yerine göre islama ısındırmak için hediye alabilirsin.Ama bu ilişkin onu islama davet etmek yani tebliğ maksadıyla olmalı.Aksi halde herhangi bir dostluk kuramazsın,bu haramdır.Hele hele bide islama düşman olmuş bir kafire sevgi beslemen onu dost edinmen yukarıda yazıda belirttiğim gibi küfürdür.Ama dediğim gibi her daim tebliğ maksatlı kafirlerle görüşebilirsin.Kafir olan anne,baban veya akrabansa kafir bile olsa sılahi rahimi gözetip onları sorabilir,akrabalık haklarını belli sınırlar içerisinde eda edersin.Bunlarla ilgili bir kaç delil ise:


Allah, sizinle dininizden dolayı savaşmamış ve sizi yurtlarınızdan çıkarmamış olanlara, iyilik yapmanızı ve adaletli davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanları sever.

(Mümtehine, 8)

İçlerinden zalim olanlar hariç, Ehl-i Kitap’la ancak en güzel üslupla tartışın. Deyin ki: “Bize ve size indirilene iman ettik. Bizim ilahımız ve sizin ilahınız tektir ve bizler, O’na teslim olmuş kimseleriz.”

(Ankebût, 46)



Abdullah b. Ömer r.a.'den rivayet edilmiştir: Ömer, birinde satılık bir elbise gördü. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: "Bunu satın alsan. Cuma günlerinde ve gelen heyetleri karşıladığın zamanlarda giyersin" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:: "Bunu, ahirette nasibi olmayanlar giyer" buyurdu. Nebi s.a.v.'e bu elbiselerden birkaç tane verildi. O da onlardan birini Ömer'e gönderdi. Ömer: "Sen bu elbise hakkında o sözü söyledikten sonra ben bunu nasıl giyerim!" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Ben bunu sana giyinesin diye vermedim. Satarsın veya birine giydirirsin" buyurdu. Bunun üzerine Ömer, onu Mekke halkından henüz Müslüman olmamış bir kardeşine gönderdi.

(Buhari Hibe,2619)

Esma binti Ebi Bekir'den rivayet edilmiştir: Allah Resulü döneminde, annem müşrik olarak (henüz Müslüman değilken) yanıma geldi. Ben de Hz. Nebi'e: "Annem geldi, benim kendisine iyi davranmamı umuyor (kendisine sırt dönüp onu ortada bırakmamdan korkuyor). Ona iyilik edeyim mi?" diye danıştım. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Evet, annene iyilik et" buyurdu.

(Buharî Hibe 2620)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Haklısınız mealden alıntı yapmıştım tesekkurediyorum duzelttiginiz icin
Hem size hem diğer kardeşlere bir uyarı ve bilenler için de hatırlatma amacıyla diyorum ki;
net ortamındaki meal sitelerinin pek çoğu hadis inkarcılarının , muşriklerin meallerinin bulunduğu siteleridir. Zaten meallerde hadis inkarcısı sapıkların hatta Yaşar Nuri, Edip Yüksel gibi bandrollu kafirlerin bile meallerini paylaşabilmektedirler. Bu sebeble mealini veya kendisini bilmediğiniz kişilerin meallerinden altıntı yapmayınız; ya da sapık bildiğiniz kişilerin meallerinden alıntı yapmayın.


Aşağıdaki mealler okunabilir, paylaşılabilir onlardandır:


elmalılı Muhammed Hamdi Yazır,
Diyanet
Hasan Karakaya
Abdullah Parlıyan Meali
Mahmut Kısa Meali
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
 
Tunahan 28 Çevrimdışı

Tunahan 28

Giresunspor
İslam-TR Üyesi
Eğer bir Müslüman hem Atatürk'ü seviyor hem de Müslümansa ya ahmaktır ya sahtekar ya da cahildir.” Aziz Nesin


Neyden dolayı seviyorsun ?
Bahsettiğin şahsı tanımıyorsun.



Şu oynatma listesini incele inşâAllah. Bu düşüncede olman tehlikeli. Belli ki İslâm'da Vela(sevmek) ve Bera(buğz/düşmanlık etmek)nın ne olduğu hakkında bir şey duymamışsın. Bu sevgi, insanı küfre götürür. Neyi sevip neye düşmanlık göstereceğini doğru seç. Bir Müslümanın sevebileceği adamı sevmiyorsun.

"Ey iman edenler! Yahudileri ve hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez." (Maide 51)

"Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resûlüdür, iman edenlerdir
; onlar ki Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılar, zekâtı verirler." (Maide 55)

"İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: «Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.» Şu kadar var ki, İbrahim babasına: «Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez» demişti. (O müminler şöyle dediler: ) Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır." (Mümtehine 4)

"
Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: Ben sizin (Allah dışında) taptıklarınızdan uzağım." (Zuhruf 26)

İbn Abbas radiyallahu anh'tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu: "İmanın en güçlü halkası; Allah için dostluk, Allah için düşmanlık, Allah için sevmek, Allah için buğz etmektir." (Suyuti, Câmiu's-Sagîr, 2539)

Muaz radiyallahu anh'tan rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem, İmanın en faziletli derecesi nedir? diye sorulduğunda şöyle buyurmuştur: "İmanın en faziletli derecesi; Allah için sevmen, Allah için öfkelenmen ve dilini Allah'ın zikrinde hareket ettirmendir." (Ahmed, 22132)

Allah'a ve ahiret gününe inanan
bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır. (Mücadele 22)

Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur.
Sonra (O'ndan da) yardım göremezsiniz! (Hûd 113)

O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Allah elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını cehennemde bir araya getirecektir. (Nisâ 140)
Adam 100 senedir şirki ekber yuvası olan TBMM'nin açılmasını sağlayarak şirkin bayraktarlığını yapmıştır.Allah'ın hakimiyet hakkını göz ardı edip teşri' yani kanun koymak ümmetin icması ile şirktir,küfürdür.

Sen ise gelip adamı sevdiğini söylüyorsun.Bir müslüman kesinlikle bir müşriği sevemez,onunla dostluk kuramaz.Eğer onu dost edinirse Kur'an ayetlerine ve ümmetin icmasına göre küfre girmiş olur.Vela ve bera akidesini bir an önce öğren.Kısaca yazacak olursam vela ve beranın anlamı müminleri sevmek, onları dost edinmek demektir. Kafirlere ise buğzetmek onlara düşmanlık ve nefret beslemek, onlardan uzak durmak demektir.Bununla ilgili ayetleri sıralayacak olursak:

Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim de böyle yaparsa onunla Allah arasında (İslam ve iman adına) hiçbir bağ kalmamıştır.

(Al-i İmran 28)


Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır. Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu hidayet etmez.

(Mâide, 51)




Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin, onlar size kötülük yapmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların ağızlarından nefret taşmaktadır; kalplerinin gizlediği ise daha büyüktür. Gerçekten size delilleri açıklamışızdır, eğer düşünüyorsanız!

İşte siz böylesiniz! Onları seviyorsunuz, onlarsa sizi sevmiyorlar. Siz Kitab’ın tamamına inanıyorsunuz. Onlarsa sizinle karşılaştıkları zaman: “İman ettik.” derler, yalnız başlarına kalınca size olan kinlerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Kininizle geberin.” Şüphesiz ki Allah, sinelerde olanı bilendir.

Size bir iyilik dokunması onları üzer, başınıza bir musibetin gelmesiyle sevinirler. Şayet sabreder ve korkup sakınırsanız, onların tuzakları size hiçbir zarar vermez. Allah, onların yaptıklarını (çepeçevre kuşatan) Muhit’tir.


(Âl-i İmran 118,119,120)



Onlar ki müminleri bırakıp kâfirleri dost ediniyorlar. Onların yanında izzet mi arıyorlar? Hiç şüphesiz, izzetin tamamı Allah’a aittir.

(Nisâ 139)


Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Allah’a aleyhinize apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?

(Nisâ 144)



Onların birçoğunun kâfir olan kimseleri dost edindiğini görürsün. Nefisleri kendilerine ne kötü bir şey sundu. Allah onlara öfkelendi ve onlar azabın içinde ebedî kalacaklardır.

Şayet Allah’a, Nebi’ye ve ona indirilene inanmış olsalardı onları dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu fasıklardır.

(Maide 80,81)



Ey iman edenler! Şayet babalarınız ve kardeşleriniz, küfrü imana tercih ederlerse onları dost tutmayın. Sizden kim onları dost edinirse işte bunlar, zalimlerin ta kendisidir.

(Tevbe 23)


Allah’a ve Ahiret Günü'ne iman eden bir topluluğun -babaları, oğulları, kardeşleri, aşiretleri dahi olsa- Allah ve Resûl'ü ile sınırlaşan insanlara sevgi beslediğini göremezsin. Bunlar, (Allah’ın) kalplerine imanı yazdığı ve onları kendinden bir ruhla desteklediği kimselerdir. Onları altından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennete sokar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da (Allah’tan) razı olmuşlardır. Bunlar, Allah’ın taraftarlarıdır. Dikkat edin! Hiç şüphesiz Allah’ın taraftarları, galip gelecek olanlardır.

(Mücadele 22)



Allah, ancak dininizden ötürü sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanları dost edinmenizi yasaklar. Kim de onları veli/dost edinirse işte bunlar, zalimlerin ta kendileridir.

(Mümtehine 9)



O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Allah elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını cehennemde bir araya getirecektir.

(Nisa 140)


Sakın zulmedenlere/zalimlere meyletmeyin! Yoksa size ateş dokunur. Allah’ın dışında dostlarınız olmaz, sonra yardım da olunmazsınız.

(Hûd, 113)





Sizin için İbrahim’de ve onunla birlikte olan (müminlerde/resûllerde) güzel bir örneklik vardır. Hani onlar, kavimlerine demişlerdi ki: “Biz, sizden ve Allah’ın dışında ibadet ettiklerinizden berîyiz/uzağız. Sizi tekfir ettik/reddettik.Bizimle sizin aranızda, tek olan Allah’a iman edinceye kadar, ebedî bir düşmanlık ve ebedî bir kin baş göstermiştir.” İbrahim’in babasına söylediği: “Senin için Allah’tan bağışlanma dileyeceğim. (Ama) Allah’a karşı sana hiçbir faydam olmaz.” sözü müstesna. Rabbimiz! Yalnızca sana tevekkül ettik, yalnızca sana yöneldik ve dönüşümüz de yalnızca sanadır.

(Mümtehine, 4)


Hani İbrahim babasına ve kavmine: “Şüphesiz ki ben, sizin ibadet ettiklerinizden berîyim/uzağım.” demişti.

(Zuhruf, 26)


Muhammed, Allah’ın Resûlü’dür. Onunla beraber olanlar, kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlilerdir......

(Fetih 29)


Ey Nebi! Kâfirler ve münafıklarla savaş ve onlara karşı sert ol. Onların barınağı cehennemdir. Orası ne kötü bir dönüş yeridir.

(Tevbe, 73)






Amellerin en fazîletlisi Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.”

(Ebû Dâvûd, Sünnet, 3)

Ebû Ümâme -radıyallâhu anh-’den nakledildiğine göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir ve Allah için vermezse îmânını kemâle erdirmiştir.”

(Ebû Dâvûd, Sünnet, 16)

Îmân etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de kâmil mânâda îmân etmiş olmazsınız.” buyurmuştur.

(Ahmed bin Hanbel, I/167)

Nerede Ben’im rızâm için birbirini sevenler? Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı böyle bir günde onları Arş’ımın gölgesinde gölgelendireceğim.”

(Müslim, Birr, 37)



Muaz Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, İmanın en faziletli derecesi nedir? diye sorduğunda şöyle cevap vermiştir: “ İmanın en faziletli derecesi Allah için sevmen, Allah için öfkelenmen ve dilini Allah’ın zikrinde hareket ettirmendir”.

(İmam Ahmed 22132,Şuayb el Arnavu sahih li gayrihi demiştir)

İbn Abbas Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: “İmanın en güçlü halkası, Allah için dostluk, Allah için düşmanlık, Allah için sevmek, Allah içi buğzetmektir”

(Tabarani, Elbani sahih demiştir. Sahih elcami elsağir 2539)



Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar:

Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek.

Sevdiğini Allah için sevmek.

Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”

(Buhârî, Îmân 9, 14, İkrah 1, Edeb 42; Müslim, Îmân 67.Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 10)



Biz Hz. Peygamber (asm)'in yanında oturuyorduk. Peygamberimiz dedi ki:

'İslama en iyi bağlayan şey nedir?' Sahabeler,
'Namazdır.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel fakat o değildir.' Sahabeler dediler:

'Zekat vermek.' Peygamberimiz dedi ki:
'Cevabınız güzel fakat o da değildir.' Sahabeler,

'Ramazan orucudur.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel, fakat o da değildir.' dedi. Sahabeler,

'Hacca gitmektir.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel fakat o da değildir.' dedi. Sahabeler,

'Cihaddır.' dediler. Peygamberimiz,

'Cevabınız güzel, fakat o da değildir. Muhakkak ki İslam'a en iyi bağlayan şey, Allah için sevmek Allah için buğz etmektir.'"


(Ahmed ibn. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 286)



Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Hiç şüphesiz Allah Teâlâ kıyâmet günü:

Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler? Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim” buyurur.

(Müslim, Birr 37. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53)




Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Medineli müslümanlar hakkında şöyle buyurdu:

Ensarı (Medineli müslümanları) ancak mü’min olan sever, onlara ancak münâfık olan düşmanlık eder. Ensarı seveni, Allah da sever; onlara düşmanlık edene de Allah düşmanlık eder.”

(Buhârî, Menâkıbu’l-ensâr 4; Müslim, Îmân 129. Ayrıca bk. Tirmizî, Menâkıb 65)



Muâz radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim dedi:

Allah Teâlâ; “Benim rızâm uğrunda birbirlerini sevenler için peygamberlerin ve şehidlerin bile imreneceği nurdan minberler vardır” buyurmuştur.


(Tirmizî, Zühd 53)



Ebû İdris el-Havlânî rahımehullah’dan şöyle dediği nakledilmiştir:

Dımaşk mescidine girmiştim. Bir de ne göreyim, güleç yüzlü bir delikanlı ve başına toplanmış bir grup insan. Bunlar bir konuda görüş ayrılığına düştüler mi hemen o delikanlıya başvuruyor ve fikrini kabulleniyorlardı. Bu gencin kim olduğunu sordum. “Bu Muâz İbni Cebel radıyallahu anh’tır” dediler.

Ertesi gün erkenden mescide koştum. Baktım ki o genç benden evvel gelmiş namaz kılıyor. Namazını bitirinceye kadar bekledim sonra önüne geçerek selâm verdim ve:

- Allah’a yemin ederim ki ben seni seviyorum, dedim.

- Allah için mi seviyorsun? dedi.

- Evet Allah için, dedim. O yine:

- (Gerçekten )Allah için mi seviyorsun? dedi. Ben de:

- Evet,( gerçekten) Allah için seviyorum, dedim.

Bunun üzerine elbisemden tutarak beni kendisine doğru çekti ve şöyle dedi.

- Kutlarım seni. Zira ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim:

“Allah Teâlâ, “Sırf benim için birbirini seven, benim rızâm için toplanan, benim rızâm uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızâm için sadaka verip iyilik edenler, benim sevgimi hakederler” buyurmuştur.”

(Muvatta’, Şa’r 16)

Sevdiğin(!) zat, Avatarındaki zat'ın Din'inden değildir!
tamam en Müslüman sizsiniz sakin olun. alt tarafı seviyorum dedim tapıyorum demedim Atatürkte müslüman öyle yt ye girip rastgele hocalardan dinleyip bana kafir diyosunuz, komik
 
Üst Ana Sayfa Alt