Adam 100 senedir şirki ekber yuvası olan TBMM'nin açılmasını sağlayarak şirkin bayraktarlığını yapmıştır.Allah'ın hakimiyet hakkını göz ardı edip teşri' yani kanun koymak ümmetin icması ile şirktir,küfürdür.
Sen ise gelip adamı sevdiğini söylüyorsun.Bir müslüman kesinlikle bir müşriği sevemez,onunla dostluk kuramaz.Eğer onu dost edinirse Kur'an ayetlerine ve ümmetin icmasına göre küfre girmiş olur.Vela ve bera akidesini bir an önce öğren.Kısaca yazacak olursam vela ve beranın anlamı müminleri sevmek, onları dost edinmek demektir. Kafirlere ise buğzetmek onlara düşmanlık ve nefret beslemek, onlardan uzak durmak demektir.Bununla ilgili ayetleri sıralayacak olursak:
Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim de böyle yaparsa onunla Allah arasında (İslam ve iman adına) hiçbir bağ kalmamıştır.
(Al-i İmran 28)
Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır. Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu hidayet etmez.
(Mâide, 51)
Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin, onlar size kötülük yapmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların ağızlarından nefret taşmaktadır; kalplerinin gizlediği ise daha büyüktür. Gerçekten size delilleri açıklamışızdır, eğer düşünüyorsanız!
İşte siz böylesiniz! Onları seviyorsunuz, onlarsa sizi sevmiyorlar. Siz Kitab’ın tamamına inanıyorsunuz. Onlarsa sizinle karşılaştıkları zaman: “İman ettik.” derler, yalnız başlarına kalınca size olan kinlerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Kininizle geberin.” Şüphesiz ki Allah, sinelerde olanı bilendir.
Size bir iyilik dokunması onları üzer, başınıza bir musibetin gelmesiyle sevinirler. Şayet sabreder ve korkup sakınırsanız, onların tuzakları size hiçbir zarar vermez. Allah, onların yaptıklarını (çepeçevre kuşatan) Muhit’tir.
(Âl-i İmran 118,119,120)
Onlar ki müminleri bırakıp kâfirleri dost ediniyorlar. Onların yanında izzet mi arıyorlar? Hiç şüphesiz, izzetin tamamı Allah’a aittir.
(Nisâ 139)
Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Allah’a aleyhinize apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?
(Nisâ 144)
Onların birçoğunun kâfir olan kimseleri dost edindiğini görürsün. Nefisleri kendilerine ne kötü bir şey sundu. Allah onlara öfkelendi ve onlar azabın içinde ebedî kalacaklardır.
Şayet Allah’a, Nebi’ye ve ona indirilene inanmış olsalardı onları dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu fasıklardır.
(Maide 80,81)
Ey iman edenler! Şayet babalarınız ve kardeşleriniz, küfrü imana tercih ederlerse onları dost tutmayın. Sizden kim onları dost edinirse işte bunlar, zalimlerin ta kendisidir.
(Tevbe 23)
Allah’a ve Ahiret Günü'ne iman eden bir topluluğun -babaları, oğulları, kardeşleri, aşiretleri dahi olsa- Allah ve Resûl'ü ile sınırlaşan insanlara sevgi beslediğini göremezsin. Bunlar, (Allah’ın) kalplerine imanı yazdığı ve onları kendinden bir ruhla desteklediği kimselerdir. Onları altından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennete sokar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da (Allah’tan) razı olmuşlardır. Bunlar, Allah’ın taraftarlarıdır. Dikkat edin! Hiç şüphesiz Allah’ın taraftarları, galip gelecek olanlardır.
(Mücadele 22)
Allah, ancak dininizden ötürü sizinle savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkarmış ve çıkarılmanıza yardım etmiş olanları dost edinmenizi yasaklar. Kim de onları veli/dost edinirse işte bunlar, zalimlerin ta kendileridir.
(Mümtehine 9)
O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın âyetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Allah elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını cehennemde bir araya getirecektir.
(Nisa 140)
Sakın zulmedenlere/zalimlere meyletmeyin! Yoksa size ateş dokunur. Allah’ın dışında dostlarınız olmaz, sonra yardım da olunmazsınız.
(Hûd, 113)
Sizin için İbrahim’de ve onunla birlikte olan (müminlerde/resûllerde) güzel bir örneklik vardır. Hani onlar, kavimlerine demişlerdi ki: “Biz, sizden ve Allah’ın dışında ibadet ettiklerinizden berîyiz/uzağız. Sizi tekfir ettik/reddettik.Bizimle sizin aranızda, tek olan Allah’a iman edinceye kadar, ebedî bir düşmanlık ve ebedî bir kin baş göstermiştir.” İbrahim’in babasına söylediği: “Senin için Allah’tan bağışlanma dileyeceğim. (Ama) Allah’a karşı sana hiçbir faydam olmaz.” sözü müstesna. Rabbimiz! Yalnızca sana tevekkül ettik, yalnızca sana yöneldik ve dönüşümüz de yalnızca sanadır.
(Mümtehine, 4)
Hani İbrahim babasına ve kavmine: “Şüphesiz ki ben, sizin ibadet ettiklerinizden berîyim/uzağım.” demişti.
(Zuhruf, 26)
Muhammed, Allah’ın Resûlü’dür. Onunla beraber olanlar, kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametlilerdir......
(Fetih 29)
Ey Nebi! Kâfirler ve münafıklarla savaş ve onlara karşı sert ol. Onların barınağı cehennemdir. Orası ne kötü bir dönüş yeridir.
(Tevbe, 73)
Amellerin en fazîletlisi Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.”
(Ebû Dâvûd, Sünnet, 3)
Ebû Ümâme -radıyallâhu anh-’den nakledildiğine göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir ve Allah için vermezse îmânını kemâle erdirmiştir.”
(Ebû Dâvûd, Sünnet, 16)
Îmân etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de kâmil mânâda îmân etmiş olmazsınız.” buyurmuştur.
(Ahmed bin Hanbel, I/167)
Nerede Ben’im rızâm için birbirini sevenler? Gölgem dışında hiçbir gölgenin olmadığı böyle bir günde onları Arş’ımın gölgesinde gölgelendireceğim.”
(Müslim, Birr, 37)
Muaz Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, İmanın en faziletli derecesi nedir? diye sorduğunda şöyle cevap vermiştir: “ İmanın en faziletli derecesi Allah için sevmen, Allah için öfkelenmen ve dilini Allah’ın zikrinde hareket ettirmendir”.
(İmam Ahmed 22132,Şuayb el Arnavu sahih li gayrihi demiştir)
İbn Abbas Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi: “İmanın en güçlü halkası, Allah için dostluk, Allah için düşmanlık, Allah için sevmek, Allah içi buğzetmektir”
(Tabarani, Elbani sahih demiştir. Sahih elcami elsağir 2539)
Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar:
Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek.
Sevdiğini Allah için sevmek.
Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.”
(Buhârî, Îmân 9, 14, İkrah 1, Edeb 42; Müslim, Îmân 67.Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 10)
Biz Hz. Peygamber (asm)'in yanında oturuyorduk. Peygamberimiz dedi ki:
'İslama en iyi bağlayan şey nedir?' Sahabeler,
'Namazdır.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel fakat o değildir.' Sahabeler dediler:
'Zekat vermek.' Peygamberimiz dedi ki:
'Cevabınız güzel fakat o da değildir.' Sahabeler,
'Ramazan orucudur.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel, fakat o da değildir.' dedi. Sahabeler,
'Hacca gitmektir.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel fakat o da değildir.' dedi. Sahabeler,
'Cihaddır.' dediler. Peygamberimiz,
'Cevabınız güzel, fakat o da değildir. Muhakkak ki İslam'a en iyi bağlayan şey, Allah için sevmek Allah için buğz etmektir.'"
(Ahmed ibn. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 286)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Hiç şüphesiz Allah Teâlâ kıyâmet günü:
“Nerede benim rızâm için birbirlerini sevenler? Gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bugün onları, kendi arşımın gölgesinde gölgelendireceğim” buyurur.
(Müslim, Birr 37. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53)
Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Medineli müslümanlar hakkında şöyle buyurdu:
“Ensarı (Medineli müslümanları) ancak mü’min olan sever, onlara ancak münâfık olan düşmanlık eder. Ensarı seveni, Allah da sever; onlara düşmanlık edene de Allah düşmanlık eder.”
(Buhârî, Menâkıbu’l-ensâr 4; Müslim, Îmân 129. Ayrıca bk. Tirmizî, Menâkıb 65)
Muâz radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim dedi:
Allah Teâlâ; “Benim rızâm uğrunda birbirlerini sevenler için peygamberlerin ve şehidlerin bile imreneceği nurdan minberler vardır” buyurmuştur.
(Tirmizî, Zühd 53)
Ebû İdris el-Havlânî rahımehullah’dan şöyle dediği nakledilmiştir:
Dımaşk mescidine girmiştim. Bir de ne göreyim, güleç yüzlü bir delikanlı ve başına toplanmış bir grup insan. Bunlar bir konuda görüş ayrılığına düştüler mi hemen o delikanlıya başvuruyor ve fikrini kabulleniyorlardı. Bu gencin kim olduğunu sordum. “Bu Muâz İbni Cebel radıyallahu anh’tır” dediler.
Ertesi gün erkenden mescide koştum. Baktım ki o genç benden evvel gelmiş namaz kılıyor. Namazını bitirinceye kadar bekledim sonra önüne geçerek selâm verdim ve:
- Allah’a yemin ederim ki ben seni seviyorum, dedim.
- Allah için mi seviyorsun? dedi.
- Evet Allah için, dedim. O yine:
- (Gerçekten )Allah için mi seviyorsun? dedi. Ben de:
- Evet,( gerçekten) Allah için seviyorum, dedim.
Bunun üzerine elbisemden tutarak beni kendisine doğru çekti ve şöyle dedi.
- Kutlarım seni. Zira ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim:
“Allah Teâlâ, “Sırf benim için birbirini seven, benim rızâm için toplanan, benim rızâm uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızâm için sadaka verip iyilik edenler, benim sevgimi hakederler” buyurmuştur.”
(Muvatta’, Şa’r 16)