Ailesinde hem devlette hem özelde birçok öğretmen olan biri olarak, devletten uzak durma kararınızı perçinliyorum soruyu soran kardeşim. Özel okul ve dersane konusunda ise şirk ve başka masiyetlerden uzak durabilme fırsatınızın istisnaî olsa da mevcut olduğunu düşünüyorum, Allahu alem. Lakin eğitim sisteminin sütunları ortada malumunuz. İmam hatipler bir nebze iyi görünür dışarıdan ama "en iyi durumdakilerine" dair çok gözlemim var, onlar da sistemin pençesinde.
"Nispeten rahat" bir özel okulda bile umduğunuzu bulamayabilme ihtimaliniz var. Bunu öğretmenliğin hayalini çok kurmuş biri olduğunuz için söylüyorum. Ben hayatımın bir bölümünde şehir merkezinden uzak, dindar(!) kişilerin kurduğu ve çalıştığı bir okulda (fetöden alakasız) okudum, hocalarımdan biri de ailedendi. Tüm bunlara karşın, sistemin nefesi hep ensemizdeydi. Sıyrılamadık, antikemalist öğretmenler bile sıyrılamadı. Müfredat aynı müfredat, belirli gün ve haftalar aynı belirli gün ve haftalar. Ve kısa sürede hocaların tavizleri normalleşti, mücadele etmemek sabretmek oldu. Hani deniyor ya, biz olmazsak orada kim olacak diye. Biz oraya girince de hak batıl ayrışması sağlanamıyor işte. Çorba oluyor iyice. Biz onlardan ayrışmazsak kendimize nasıl yeteceğiz, kendi eğitim merkezlerimizi nasıl geliştireceğiz? Tevhid ehli öğretmenlerimiz bile kendilerine devlet bünyesinde yer edinirse nasıl bir plan dahilinde çocuklarımıza eğitim öğretim vereceğiz?
Ben soruları sorarak iktifa ettim, bu şüpheyi ilim ehli daha iyi izale eder.
Gözlemlerimi dile getirdim zira araştırırken yaşanmışlıklar da karar vermenizde işinize yarar diye düşündüm.
-> Şimdilik özel dersle başlanıp çevre genişlerken alternatifler değerlendirilebilir.
Hassas bir dönüm noktası. Önünüzde kendi Kızıldeniz'iniz var. Lakin orada boğulacak olan mu'minler değil, kafir düzenler ve bekçileri olacak. Sakin kalın, sizin niyetiniz bizce halis inşaallah. Allah azze ve celle hayırlı yollar açsın.
Şuara 60-67:
Güneş’in doğmasıyla, (Firavun ve ordusu) onların peşine düştü.
İki topluluk birbirini görünce, Musa’nın arkadaşları: “Kesinlikle biz yakalandık.” demişlerdi.
(Musa) demişti ki: “Asla! Rabbim benimle beraberdir ve mutlaka bana yol gösterecektir.”
Musa’ya: “Asanı denize vur!” diye vahyetmiştik. (Asasını vurdu) ve deniz yarıldı. Her bir parçası büyük bir dağ gibiydi.
Diğerlerini (Firavun ve askerlerini) de oraya yakınlaştırdık.
Musa’yı ve beraberinde olanların tümünü kurtardık.
Sonra diğerlerini (denizde) boğduk.
Şüphesiz ki bunda, (Allah’ın dostlarına yardım edip düşmanları helak edeceğine dair) ayet vardır. Onların çoğu mümin değildir.