Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Said Nursi Gerçeği - 3 Bölümlük DEV Eser

eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
sizde ki bu avatar sevgisini anlayamadım avatardakinin kim olduğunu bilmiyorum zaten de kimsede bilemez ki halıhazırda zaten avatar beğendiğim için kullandım başka bişey de ifade etmiyor zaten !
Avatarad ne varmış Allah (c.c) aşkına dermisiniz _?
hle sizde öyle avatarlar varki sanki adam zebani sempatizanı |!

kimileri zuppe yakıştırması yapmışlar
kardeşim sizlr müslüman değil misiniz hani hoşgörü hani hüsi zan nerede sizler insanları dış görünüşüne göre mi değerlendiriyorsunuz anlaşılan bu ülkeye değil bir Mevlana sizin gibiler için birer Mevlana gerekli !


hanif humen sende biliyorsun ki kafirler bile ''sigara zararlı olduğu için sansürlemektedirler'' islamda ki hükmü ayrı

aklı selim olan biri islami bir forum sitesine girip bunu bildiği halde bu tür içeriği avatar yapıpta acaba nasıl tepki alırım müslümanların tavrı bu duruma nasıl olur diyerek müslümanların şerbetini ölçmeye gelip müslümanlara laf yetiştireceğine edebinle gel ALLAH için bişeyler öğrenmek istiyorsan buyur eğer böyle bir niyetin yoksa ''edebinle çıkarsın''

Adiy bin Hatem (r.a) olayı gibi senin durum
 
A Çevrimdışı

arowona

Üye
İslam-TR Üyesi
Gerçek İsevilerin kimler olduğu, Bediüzzaman Said Nursi'nin açıklamalarında hikmetli bir şekilde anlatılmaktadır. Hz. İsa'nın yeryüzüne ilk gelişinde tebliğ etmiş olduğu hak din, özünden uzaklaşmış ve tahrif edilmiştir. Kur'an'da bildirildiği gibi, Hz. İsa'nın ardından üçleme ve Hz. İsa'nın ilahlaştırılması (Allah'ı tenzih ederiz) gibi çeşitli sapkın inanışlar Hristiyanlığa dahil edilmiştir.

"Hz. İsa yeryüzüne geldiğinde öncelikle, Hristiyanlığı bu sapkın inanışlardan arındıracaktır. İki bin yıldan bu yana özünden uzaklaşma süreci yaşamış olan Hristiyanlığı özüne döndürebilecek olan tek kişi Hz. İsa'dır. Kendisini bekleyen Hristiyan dünyasına gerçek din ahlakını yani Kur'an'da bildirilen İslam ahlakını anlatacak, Hristiyan dünyası hak dine yönelecektir. Hz. İsa'ya tabi olanlar da gerçek İseviler olacaklardır” olarak incelediğimizde gerçek İsevilerin; Kur'an ahlakına ve sünnete uyan, Hz. İsa'ya itaat eden kimseler olacağı anlaşılmaktadır.

Bu dönemde dinlerinin içine karışmış olan hurafelerden ve batıl inanışlardan yüz çevirerek gerçek İslam ahlakına yönelecek olan Hristiyanlar ve samimi Müslümanlar, gerçek İseviler olacaklardır. Müslümanlar ve batıl inanışlarından kurtulan Hristiyanlar, Hz. İsa vesilesiyle büyük bir ittifak kuracaklardır. Gerçek İsevilerin ittifakı yeryüzündeki din ahlakına karşı olan her türlü sistem ve uygulamanın tamamen ortadan kaldırılmasını sağlayacaktır.

İyide kardeş , Hz.İsa kıyamette Nüzul ettiğinde ''İSEVİ PEYGAMBERİ'' OLarak inmeyecekki ona uyanlar GERÇEK İSEVİ sıfatı alsın !
İsa a.s , nüzul ettiğinde İSLAM ŞERİATI üzerine inecek ve bu nizam ile hükm edecektir..Yani İSEVİ değil MÜSLÜMAN sıfatı ile gelecektir..Hal böyle oluncada İsa a.s'ma uyanlar gerçek iseviler değil , gerçek müslümanlar olacaktır..
Rasul s.a.v ile İslam şeriatı geldikten sonra başka bir Nizam ve yönetim Halk olunmayacakki ; İsevilikten , hristiyanlardan bahsedilsin !

Bu konuda bir sakatlık var diye düşünüyorum Nur'cu kardeşlerde..
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Nurcular merak ediyorum, risale külliyatında Hz. Ebu bekir r.a ve Hz Ali r.a hakkında yazılanları nefislerine göre nasıl yorumluyorlar merak ettiğim üzere kitap geçen metni ellemeden ekliyorum..



Birincisi: Risale-i Nur şâkirdlerinden Rıza görüyor: Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, camide Ebu Bekir-is-Sıddîk Radıyallahu Anh’a emrediyor: "Çık hutbe oku" Ebu Bekir-is-Sıddîk koşarak minberin en yukarı basamağına kadar çıkar, hutbe okur. Hutbe içinde cemaate der ki: "Bu söylediğim hakikatların izahatı "Yirmidokuzuncu Söz"dedir..."


İkincisi: Risale-i Nur’un şâkirdlerinden Osman Nûri diyor ki: Rü'yamda, Şemâil-i Şerife muvafık, nuranî bir surette Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ı oturduğu yere dayanmış bir vaziyette gördüm. Bu anda bir sadâ geldi ki, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bir yaveri geliyor. Kapılar birdenbire kendi kendine açıldı. Risale-i Nur nâşirlerinin Üstadı olan zat içeriye girdi. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, üstadımıza şefkatkârâne bir iltifat göstererek, dayandığı vaziyetten doğruldu. Ben de ağlayarak uyandım. (Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 37-38, Parlak Fıkralar ve Güzel Mektuplar/Sadakatta Meşhur Olan Barlalı Süleyman’ın Vazife-i Sadakatını Tamamiyle Yapan Isparta Süleymanı Rüşdü’nün Bir Fıkrasıdır.)


Hz. Peygamber’i, güya Said Nursî’ye saygısından, dayanmış bir vaziyetteyken doğrultan; Hz. Ebu Bekir’e Peygamber’in huzurunda ve onun emriyle okuduğu hutbedeki hakikatlerin "Yirmidokuzuncu Söz"de izah edildiğini söylettiren... bu rüyaların sadık rüya olmasına olanak yoktur. Said Nursî bununla da kalmamış, delil teşkil etmeyen bu rüyaları, Nur Risaleleri’nin makbuliyeti ve Hz. Peygamber’in bu risalelerden rızası gibi büyük iddialarının da delili olarak göstermiştir.


Rüştü’nün rüyasında, Peygamberimizin (ASM) emriyle Hazret-i Sıddık (RA) minberde Yirmi Dokuzuncu sözü hutbesinde göstermesi gibi, o gökten inen huriye de lâhikayı hutbe olarak okuması, Risale-i Nur’un makbuliyetine güzel bir işarettir. (Risale-i Nur Külliyatı- Kastamonu Lâhikası -sf.123-Yeni Asya Neşriyat)


Hz. Ali r.a ile alakalı bir kaç örneğe gelince,


Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) bir defa Yıldızımı nur ile parlat fıkrasıyla ahir zamanda Risale-i Nur’u dua ile Allah’tan niyaz eder…(Risale-i Nur Külliyatı- Şualar-sf.1133 Yeni Asya Neşriyat)

Birden bir ihtar-ı gaybî gibi kalbime denildi:
İmam-ı Ali Radıyallahü Anh Risale-i Nur ile çok meşguldür. Mecmuundan haber verdiği gibi kıymettar risalelerine de işaret derecesinde remzedip ima ediyor. Eğer sarih bir surette gayptan haber vermek, çok zararları bulunduğundan, hikmete münafi olduğu cihetle hikmet-i İlâhiye tarafından yasak olmasa idi tasrih edecekti. (Risale-i Nur Külliyatı- Sikke-i Tasdik-i Gaybi-sf.167-168-Yeni Asya Neşriyat)

Bu risalenin öyle bir ehemmiyeti var ki, İmam-ı Ali (r.a.) keramat-ı gaybiyesinde bu risaleye Ayet-i Kübra ve Asa-yı Mûsa namlarını vermiş. Risale-i Nur’un risaleleri içinde buna hususî bakıp, nazar-ı dikkati celp etmiş. (Risale-i Nur Külliyatı- Şualar-sf.164 Yeni Asya Neşriyat)

Ve madem Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh Siracünnur’dan zahir bir surette haber verdiğinden sonra ikinci derecede perdeli bir tarzda Sözler’den, sonra Mektuplardan, sonra Lem’alar’dan, risalelerdeki aynı tertip, aynı makam aynı numara tahtında, kuvvetli karinelerin sevkiyle kelâm delâlet ve Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anhın işaret ettiğini ispat eylemiş. (Risale-i Nur Külliyatı- Mektubat-sf.786 Yeni Asya Neşriyat)

Hazret-i Ali (r.a.) Ercûze ve Celcelûtiye’sinde Risale-i Nur’u alkışlıyor, haber veriyor. Ve müellifi ile konuşuyor, teselli ediyor. (Risale-i Nur Külliyatı- Lem’alar -sf.606-Yeni Asya Neşriyat)

Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh, hem Risale-i Nur’dan, hem çok ehemmiyetli risalelerinden, mana-i hakikî ve mecazî ile, işarî ve remzi ve imaî ve telvihi bir surette haber veriyor. (Risale-i Nur Külliyatı- Mektubat-sf.788-Yeni Asya Neşriyat)

Said nursinin iddialarına göre Hz.Ali gayb bilgisine sahip olmakla beraber güya risalei nurları Allah’tan istemiş hatta bazı risalelerin adlarını dahi kendi koymuştur. Hz. Ali, şehadeti ile bitecek olayların bile sonuçlarını kestirememişken, kendisinden yüzyıllar sonra gelecek bir adamdan ve onun risalelerinden haber verecek... Üstelik, onca sıkıntısının arasında oturacak ebced ve cifir hesapları yaparak, kelimelerin Süryanîcesini de göz önüne alıp şifreli-gizli bir şekilde kaside yazacak... Şüphesiz ki, bunlar mümkün değildir. Bu iddialar, Hz. Ali’ye atılmış birer iftiradır. Unutmayın gaybı sadece Allah bilir! Said Nursî’nin, hesap aralarına "Allah’tan başka, hiç kimse gaybı bilmez" yazmasının da üzerinde durmak gerekmektedir. Hem bu cümle konulacak, hem de hâlâ gaybdan haberdar olmaya çalışılacak... Bu, fasıkların büyük günahları bile bile işlerlerken "tövbe, tövbe" demelerini andırmaktadır.


Gaybın anahtarları O'nun katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Enam 59
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Hz Ebu bekr r.a ve Hz Ali r.a kendilerine atılan bu çirkin iftirayı görseydi Allahu alim önce o kitabı yakar ardından o kitabı yazanları ve yayanları ...... .: )))

Not: ....... anlamı kesmek üzeredir, malum bipliyorum kesme vs gibi cümleleri nurcular terörist öcü anlamında düşündüğü üzere biplenmiştir.
 
Muzzammil Çevrimdışı

Muzzammil

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Aman Islam abi, nurcular boyle sozlere gelemez urkerler :)
Bir de o iftira attiklarinin karsilarina gecseler ....
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Merak ediyorum cidden, ebu bekir r.a ile hz ali r.a için nasıl bir kaypaklık yapacaklar.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Devamla daha denecek çok sapıkça şeyler var.

Bi tane daha örnek yazım, direk kitaptan..

Sonra İmam-ı Ali (r.a.) Sekîne ile meşgul olan Said’e bakar, konuşur…(Risale-i Nur Külliyatı- Şualar-sf.1125-Yeni Asya Neşriyat)

Oldu, gözlerim doldu, uydu ama değil mi : ))
 
hanif humen Çevrimdışı

hanif humen

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Nurcular merak ediyorum, risale külliyatında Hz. Ebu bekir r.a ve Hz Ali r.a hakkında yazılanları nefislerine göre nasıl yorumluyorlar merak ettiğim üzere kitap geçen metni ellemeden ekliyorum..



Birincisi: Risale-i Nur şâkirdlerinden Rıza görüyor: Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, camide Ebu Bekir-is-Sıddîk Radıyallahu Anh’a emrediyor: "Çık hutbe oku" Ebu Bekir-is-Sıddîk koşarak minberin en yukarı basamağına kadar çıkar, hutbe okur. Hutbe içinde cemaate der ki: "Bu söylediğim hakikatların izahatı "Yirmidokuzuncu Söz"dedir..."


İkincisi: Risale-i Nur’un şâkirdlerinden Osman Nûri diyor ki: Rü'yamda, Şemâil-i Şerife muvafık, nuranî bir surette Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ı oturduğu yere dayanmış bir vaziyette gördüm. Bu anda bir sadâ geldi ki, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bir yaveri geliyor. Kapılar birdenbire kendi kendine açıldı. Risale-i Nur nâşirlerinin Üstadı olan zat içeriye girdi. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, üstadımıza şefkatkârâne bir iltifat göstererek, dayandığı vaziyetten doğruldu. Ben de ağlayarak uyandım. (Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî, 37-38, Parlak Fıkralar ve Güzel Mektuplar/Sadakatta Meşhur Olan Barlalı Süleyman’ın Vazife-i Sadakatını Tamamiyle Yapan Isparta Süleymanı Rüşdü’nün Bir Fıkrasıdır.)
.[/I]


Gaybın anahtarları O'nun katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Enam 59







yanlız bunu tamamen okuyun ve silmeyinde millet görsün ki........, kendileri karar vrsinler kim nedir !
BİR İFADE-İ MERAM

Mâlum olsun ki, ben Risale-i Nur'un kıymetini ve ehemmiyetini beyan etmekle Kur'ân'ın hakikatlerini ve imanın rükünlerini ilân etmek ve zaaf-ı imana düşenleri onlara davet etmek ve onların kuvvetlerini ve hakkaniyetlerini göstermek istiyorum. Yoksa, hâşâ, kendimi ve hiçbir cihetle beğenmediğim nefs-i emmâremi beğendirmek ve medhetmek değildir.

Hem Risale-i Nur zâhiren benim eserim olmak haysiyetiyle senâ etmiyorum. Belki yalnız Kur'ân'ın bir tefsiri ve Kur'ân'dan mülhem bir tercüman-ı hakikîsi ve imanın hüccetleri ve dellâlı olmak haysiyetiyle meziyetlerini beyan ediyorum. Hattâ, bir kısım risaleleri ihtiyarım haricinde yazdığım gibi Risale-i Nur'un ehemmiyetini zikretmekte ihtiyarsız hükmündeyim. İmam-ı Ali'nin (radıyallahu anh) Âyetü'l-Kübrâ namını verdiği Yedinci Şuâ risalesini yazmakta çok zahmet çektiğime bir mükâfat-ı âcile ve bir alâmet-i makbuliyet ve bir medâr-ı teşvik olarak bu keramet-i Celcelûtiye, inayet-i İlâhiye tarafından verildiğine şüphem kalmamış. Tahdis-i nimet kabilinden bunu Sekizinci Şuâ olarak yazdım. Yoksa haşre dair mühim bir âyetin mucizeli olan burhanlarını yazacaktım.

İmam-ı Ali (radıyallahu anh), Risale-i Nur ile çok meşguldür. Mecmuundan haber verdiği gibi, kıymettar risalelerine de işaret derecesinde remzedip îma ediyor. Eğer sarîh bir surette gaybdan haber vermek (çok zararları bulunduğundan hikmete münâfi olduğu cihetle) hikmet-i İlâhiye tarafından yasak olmasaydı tasrih edecekti.

Risale-i Nur'a bakan birinci cümlesi:
66338-soru-1.jpg
'dur. Yani, nur-u İlâhînin veya nur-u Kur'ânînin veya nur-u Muhammedînin (a.s.m.) misali, şu
66338-soru-2.jpg
'dur. Makam-ı cifrîsi 998 olarak, aynen Risaletü'n-Nur -şeddeli nun, iki nun sayılmak cihetiyle -tam tamına tevafukla ona işaret eder.

İkinci cümlesi:
66338-soru-3.jpg
'dur. Yirmi Sekizinci Lem'a'da tafsilen beyan edildiği gibi, İmam-ı Ali (r.a.) Kaside-i Celcelûtiye'sinde sarahat derecesinde Risalei'n-Nur'a bakarak ve ona işaret ederek demiş:
66338-soru-4.jpg
Ben tahmin ediyorum ki, İmam-ı Ali'nin (r.a.) bu işareti, bu cümle-i nuriyenin remzinden mülhemdir. Bu cümle-i âyetin makamı, 546 edip, Risale-i Nur'un adedi olan 548'e gayet cüz'î ve sırlı iki farkla tevafuk noktasından işaret ettiği gibi, remzî bir mânâsıyla tam bakıyor. Birinci Şua
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere İmam Ali (ra) değil Risale-i Nurlardan haberdar olmak, bizzat Risale-i Nurların ismini koyuyor ve her bir risaleye ayrıca işaret ve beşarette bulunuyor. Bunun gibi bir çok örnekleri, Üstad bahsi geçen risalede gösteriyor.Bu da gösteriyor ki; ahir zamanın en büyük iman hareketi olan Risale-i Nurlarla, manevi alemde bütün sahabeler, belki manevi alemin bütün sultanları alakadardır. Nitekim Abdulkadir Geylani, İmam Rabbani gibi zatlar, açık bir şekilde, Risale-i Nurlara işaret ve beşarette bulunmuşlar. Elbette sahabeler bu zatlardan üstün olması hasebi ile daha ziyade ilgili ve alakalıdırlar diyebiliriz.

Sadık rüyalar; ahiret ve misal alemleri ile irtibat kuran birer vasıtalardır. Demek rüya da olsa Hazreti Ebu Bekir (ra)’in yirmi dokuzuncu sözü takdir ve taltif etmesi, Nurlarla alakadar olduğunu gösteren bir emaredir.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Allah cc size hidayet versin, sizin gibi sapkın biriyle ramazanın son günlerinde münazara edecek değilim, süresiz banlandınız. Ve ibreti alem için bu konuya verdiğiniz yanıtlar silinmeyecektir.

Ne güzel dünya, kendin çal kendin oyna.

Onca sahabeden 1 tane nakil yok, onca ehli sünnetin hadis kitaplarından (buhari,muslim,ebu davud,tirmizi,ibn mace vs gibi sahihlerinde...), 4 büyük mezhep imamının hiç birinden, 1 tane en ufak nakil yok, adamlar bir dünya kurmuşlar bu böyledir diye kendileri de buna inanıyor.

Evet HAK karşısında batıl her zaman bu şekilde komik duruma düşecektir.

Allah'tan bu kişiye ramazanın son günlerinin bereketinin vesilesi ile konumuzu umarım iyi analiz eder ve yanıtlar vesile olurda hidayeti bulur.

Bizlerin delili kuran iken sahih hadis iken üstte görüldüğü üzere sapkınların delili nursuz risaleleridir.

Allah hidayet versin, üzücü bir durum.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Konuyu okuyanlardan rica ediyorum konuyu saptırmasınlar, kimsenin yazısının silindiği yok.

Bu şekilde münazara edemeyiz zira biz risalenin batıl olduğuna nurcular ise risalenin Allah tarafından yazıldığına inanmaktadır.

Bizlerin has kaynağı kuran ve sahih hadisler iken nurcularınki risalelerdir.

Bizlere risale ile yanıt vereceklerle konuşmaya gerek bile yok, zeminimiz ayet ve sahih hadislerdir, bu konuya yanıt yazacak nurcular lütfen bunu dikkate alsınlar üstüne basa basa hala gelip risaleden Allah'tan vahy gibi eklerlerse konu dışı olacaklardır.
 
M Çevrimdışı

murad06

Üye
İslam-TR Üyesi
Gerçek İsevilerin kimler olduğu, Bediüzzaman Said Nursi'nin açıklamalarında hikmetli bir şekilde anlatılmaktadır. Hz. İsa'nın yeryüzüne ilk gelişinde tebliğ etmiş olduğu hak din, özünden uzaklaşmış ve tahrif edilmiştir. Kur'an'da bildirildiği gibi, Hz. İsa'nın ardından üçleme ve Hz. İsa'nın ilahlaştırılması (Allah'ı tenzih ederiz) gibi çeşitli sapkın inanışlar Hristiyanlığa dahil edilmiştir.

"Hz. İsa yeryüzüne geldiğinde öncelikle, Hristiyanlığı bu sapkın inanışlardan arındıracaktır. İki bin yıldan bu yana özünden uzaklaşma süreci yaşamış olan Hristiyanlığı özüne döndürebilecek olan tek kişi Hz. İsa'dır. Kendisini bekleyen Hristiyan dünyasına gerçek din ahlakını yani Kur'an'da bildirilen İslam ahlakını anlatacak, Hristiyan dünyası hak dine yönelecektir. Hz. İsa'ya tabi olanlar da gerçek İseviler olacaklardır” olarak incelediğimizde gerçek İsevilerin; Kur'an ahlakına ve sünnete uyan, Hz. İsa'ya itaat eden kimseler olacağı anlaşılmaktadır.

Bu dönemde dinlerinin içine karışmış olan hurafelerden ve batıl inanışlardan yüz çevirerek gerçek İslam ahlakına yönelecek olan Hristiyanlar ve samimi Müslümanlar, gerçek İseviler olacaklardır. Müslümanlar ve batıl inanışlarından kurtulan Hristiyanlar, Hz. İsa vesilesiyle büyük bir ittifak kuracaklardır. Gerçek İsevilerin ittifakı yeryüzündeki din ahlakına karşı olan her türlü sistem ve uygulamanın tamamen ortadan kaldırılmasını sağlayacaktır.


Arkadaş ne gerçek isevisi ne ittifakından bahsediyorsun sen ALLAH indinde tek hak din İslam'dır. Hristiyanlık veya iseviliğin ALLAH katında bir hükmü kalmamıştır. Hristiyanların yapması gereken tek şey İSLAM dinine girmektir. Hiçbir şekilde isevilerle ittifak meselesi mevzu bahis değildir.
 
M Çevrimdışı

murad06

Üye
İslam-TR Üyesi
Anladınız mı şimdi dinlerarası diyalog sapıklığı'nın nereden çıktığını...
 
yusuf Çevrimdışı

yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
...............
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere İmam Ali (ra) değil Risale-i Nurlardan haberdar olmak, bizzat Risale-i Nurların ismini koyuyor ve her bir risaleye ayrıca işaret ve beşarette bulunuyor. Bunun gibi bir çok örnekleri, Üstad bahsi geçen risalede gösteriyor.Bu da gösteriyor ki; ahir zamanın en büyük iman hareketi olan Risale-i Nurlarla, manevi alemde bütün sahabeler, belki manevi alemin bütün sultanları alakadardır. Nitekim Abdulkadir Geylani, İmam Rabbani gibi zatlar, açık bir şekilde, Risale-i Nurlara işaret ve beşarette bulunmuşlar. Elbette sahabeler bu zatlardan üstün olması hasebi ile daha ziyade ilgili ve alakalıdırlar diyebiliriz.

Sadık rüyalar; ahiret ve misal alemleri ile irtibat kuran birer vasıtalardır. Demek rüya da olsa Hazreti Ebu Bekir (ra)’in yirmi dokuzuncu sözü takdir ve taltif etmesi, Nurlarla alakadar olduğunu gösteren bir emaredir....

ucmus bunlar .. bunlara diyecek hic bir seyimiz yok iste adamin delili bu bu kadar yani acinacak bir durum ..

insaallah bu yazi bu forumda akli basinda her musluman icin bu cemaatin yada bu zihniyetin nasil dusundugune delil olacak .. bu yazi bizim onlara nefsi davraniyorsunuz kuran ve sunnetten hic bir deliliniz yok dememizin kanitidir .. hamdolsun allah swt bunlarin kalblerindekinin ne oldugunu bize kendi elleriyle yazdiklariyla gostermistir ..

su soze bakin Sadık rüyalar; ahiret ve misal alemleri ile irtibat kuran birer vasıtalardır. Demek rüya da olsa Hazreti Ebu Bekir (ra)’in yirmi dokuzuncu sözü takdir ve taltif etmesi, Nurlarla alakadar olduğunu gösteren bir emaredir.... adam kendi inanmis hic bir delili yok bunlar allah swt nin kor ettigi bir topluluk farkinda bile degiller

Demek rüya da olsa Hazreti Ebu Bekir (ra)’in yirmi dokuzuncu sözü takdir ve taltif etmesi, Nurlarla alakadar olduğunu gösteren bir emaredir bu soz iftira degilde nedir? bu sozu soyleyen sapiklardan her sey beklenir benim forum yoneticilerinden istegim bu tip adamlari hemen atin inanin muhatap almayin taki kuran ve sunnet ile delil getirmeyi ogrenene kadar ...

adamdaki akla bakin sapikliklarina yine ayni adamin keyfi yazilarini delil getiriyorlar yuh size .. baska bir sey diyemiyorum ...
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Devamla daha denecek çok sapıkça şeyler var.

Bi tane daha örnek yazım, direk kitaptan..

Sonra İmam-ı Ali (r.a.) Sekîne ile meşgul olan Said’e bakar, konuşur…(Risale-i Nur Külliyatı- Şualar-sf.1125-Yeni Asya Neşriyat)

Oldu, gözlerim doldu, uydu ama değil mi : ))



uçan ile kaçanlara karşı bir aşırı merak sözkonusu ahim maksat başka nasıl olsa karşı taraf kuzu gibi dinliyor sohbetlerde (uykulu ve afyonlamış ).....
 
M Çevrimdışı

MaTchlesS MaTuriDi

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Ben bir risale okuyucusu olarak iddialarınızın karşısında şaşırmadım değil , ama madem ki araştırma yapmışsınız bilginiz var o zaman şu merak ettiğim sorulara faraziye olmayacak şekilde cevaplayın beni de aydınlatın münevver olmuş olayım biiznillah ...

sorularım basit ama muhkem cevaplar istiyorum :

*Said Nursi neden böyle birşeye kalkışmış amacı ne mal mulk elde etmek için mi ! _?
*Bir insan bu kadar zeki olupta neden hak yolunu saptırsın ki _?
*Eğer bu yaptıkları ulvi bir amaç için değilse o zaman S.Nursi'yi kimler kullandı ? ve amaçları nelerdi amaçlarına ulaştılar mı _?
 
H Çevrimdışı

Habibullah

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Ben bir risale okuyucusu olarak iddialarınızın karşısında şaşırmadım değil , ama madem ki araştırma yapmışsınız bilginiz var o zaman şu merak ettiğim sorulara faraziye olmayacak şekilde cevaplayın beni de aydınlatın münevver olmuş olayım biiznillah ...

sorularım basit ama muhkem cevaplar istiyorum :

*Said Nursi neden böyle birşeye kalkışmış amacı ne mal mulk elde etmek için mi ! _?
*Bir insan bu kadar zeki olupta neden hak yolunu saptırsın ki _?
*Eğer bu yaptıkları ulvi bir amaç için değilse o zaman S.Nursi'yi kimler kullandı ? ve amaçları nelerdi amaçlarına ulaştılar mı _?

said-nursi_912.jpeg


bu resim ilk iki sorunu tamamen çürütüyor ...son sorun ise anlamlı bir soru olup yukarıda resimdeki ruh hali belli olan birine inanabilen insanları irdelemek lazım ve ayrıca o zamanın sosyopolitik olan dengelerdeki hassasiyetde önemli....binlerce gerçek allamelerin katledildiği dönemin sonunda said adlı kişinin tepside altınkeklik gibi sunulması tamamen siyonistçe kokan pis bir tezgahdı bu benim kanaatim ....ALLAH AZZE VE CELLE EN İYİSİNİ BİLENDİR.....
 
Üst Ana Sayfa Alt