Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Tekfiri Kim Yapar? Murat Gezenler ve Tekfircilerin Akıbeti

el-Buveyti Çevrimdışı

el-Buveyti

Üye
İslam-TR Üyesi
müslüman tekfir edilmiyormu ? bu günümüzde ediliyor ... sahabenin ve ya 4 mezhep imamimizın tekfir ettigi ehli kıbleden bir şahısın muayen olarak isimini vere bilirmisin ?


İlk önce Ehli Sünnete göre kıble ehli kimlere denir onun tarifini söyle.

Dört mezhep alimlerinden İmam eş-Şafinin, Ebu Abdullah Ahmed bin Hanbelin ve Ebu Hanifenin muayyen şahısları tekfir ettiklerine dair bir çok nakiller var.
 
kalemşur Çevrimdışı

kalemşur

berhedan jiyane
İslam-TR Üyesi
İlk önce Ehli Sünnete göre kıble ehli kimlere denir onun tarifini söyle.

Dört mezhep alimlerinden İmam eş-Şafinin, Ebu Abdullah Ahmed bin Hanbelin ve Ebu Hanifenin muayyen şahısları tekfir ettiklerine dair bir çok nakiller var.
bu sahih hadise ne diyorsun muayen tekfiri emreden bir hadis getir buyur bekliyorum
Huzeyfe (ra) Rasulullah (sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Elbisenin nakışı eskiyip silindiği gibi İslam da eskiyecek, silinecek. Hatta oruç nedir, namaz nedir, hac nedir, zekât nedir bilinmeyecek. Bir gecede Kur’an yok olur. Yeryüzünde ondan bir âyet dahi kalmaz. İnsanlardan yaşlı adam ve kadınlar kalır. Onlar: "Biz babalarımızı "Lailahe illAllah” kelimesini söyler bulduk biz de onu söylüyoruz” derler. Sıla b. Zufer, Huzeyfe’ye: "Namaz nedir, hac nedir, zekat nedir bilmedikleri halde "Lailahe illAllah” demeleri onlara ne kazandırır?” dedi ve bunu birkaç kez tekrarladı. Huzeyfe önce ona cevap vermedi. Sonunda ona: "Ey Sıla! "Lailahe illAllah” onları ateşten kurtarır” dedi ve bu sözü üç kere tekrarladı”.

İbn Mâce, Fiten. (2/1344-1345), Müstedrek (4/473) Hakim hadisi sahihlemiş, Zehebi’de ona katılnmıştır. İbn Hacer "Fethu’l-Bârî”de (13/16): "İbn Mâce kuvvetli bir senedle rivayet etmiştir” demiştir. Albani hadisi sahihlemektedir. Bak: "Camiu’s-Sağir’in Sahihleri” (6/339. Hadis no: 7933) İmam busirede zevaid de bu hadisin senedi sahihtir ravileri sika demiştir
 
el-Buveyti Çevrimdışı

el-Buveyti

Üye
İslam-TR Üyesi
bu sahih hadise ne diyorsun muayen tekfiri emreden bir hadis getir buyur bekliyorum
Huzeyfe (ra) Rasulullah (sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Elbisenin nakışı eskiyip silindiği gibi İslam da eskiyecek, silinecek. Hatta oruç nedir, namaz nedir, hac nedir, zekât nedir bilinmeyecek. Bir gecede Kur’an yok olur. Yeryüzünde ondan bir âyet dahi kalmaz. İnsanlardan yaşlı adam ve kadınlar kalır. Onlar: "Biz babalarımızı "Lailahe illAllah” kelimesini söyler bulduk biz de onu söylüyoruz” derler. Sıla b. Zufer, Huzeyfe’ye: "Namaz nedir, hac nedir, zekat nedir bilmedikleri halde "Lailahe illAllah” demeleri onlara ne kazandırır?” dedi ve bunu birkaç kez tekrarladı. Huzeyfe önce ona cevap vermedi. Sonunda ona: "Ey Sıla! "Lailahe illAllah” onları ateşten kurtarır” dedi ve bu sözü üç kere tekrarladı”.

İbn Mâce, Fiten. (2/1344-1345), Müstedrek (4/473) Hakim hadisi sahihlemiş, Zehebi’de ona katılnmıştır. İbn Hacer "Fethu’l-Bârî”de (13/16): "İbn Mâce kuvvetli bir senedle rivayet etmiştir” demiştir. Albani hadisi sahihlemektedir. Bak: "Camiu’s-Sağir’in Sahihleri” (6/339. Hadis no: 7933) İmam busirede zevaid de bu hadisin senedi sahihtir ravileri sika demiştir

Sen cedelcisin. Derdin de hakkı öğrenmek değil.
Allah sana hidayet etsin.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ubade b. Samit’in bildirdiği şu hadis-i şerifte “Tekfir-i muayyen" konusunda çok dikkatli olmamız emredilmiştir.
“...İktidar sahibine karşı onda, Allah'tan (Kur’an ve Sünnette) gelmiş bulunan bir delil sebebiyle te'vil götürmeyen açık bir küfür (kufr-u bevah) görülmedikçe iktidar kavgası yapmamak üzere biat ettik.
(Buhârî, Fiten, Bab 2, Hadis no: 7 ; Muslim, İmare, Bab 42, Hadis no: 668, 670)
Hadiste yer alan “kufr-u bevah” İslam itikadına göre tevil götürmez küfür demektir. Bu demek oluyor ki, tevil götüren küfür de vardır. Ve bu küfürle tekfir-i muayyen yapılamaz.



Seleften, Muayyen Tekfir ile Mutlak Tekfirin Arasını Açan Herhangi Bir Alim Var mı?



Muayyen Tekfir Nedir?

MURCİE
 
kalemşur Çevrimdışı

kalemşur

berhedan jiyane
İslam-TR Üyesi
Ubade b. Samit’in bildirdiği şu hadis-i şerifte “Tekfir-i muayyen" konusunda çok dikkatli olmamız emredilmiştir.
“...İktidar sahibine karşı onda, Allah'tan (Kur’an ve Sünnette) gelmiş bulunan bir delil sebebiyle te'vil götürmeyen açık bir küfür (kufr-u bevah) görülmedikçe iktidar kavgası yapmamak üzere biat ettik.
(Buhârî, Fiten, Bab 2, Hadis no: 7 ; Muslim, İmare, Bab 42, Hadis no: 668, 670)
Hadiste yer alan “kufr-u bevah” İslam itikadına göre tevil götürmez küfür demektir. Bu demek oluyor ki, tevil götüren küfür de vardır. Ve bu küfürle tekfir-i muayyen yapılamaz.


benim inandığım ve kabul etiğimi görüş bu dur mutlak küfür hariçinde her tekfir dalalettir sadekna ...
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
benim inandığım ve kabul etiğimi görüş bu dur mutlak küfür hariçinde her tekfir dalalettir sadekna ...
Hadis senin düşüncenin aleyhinedir. Yanlış anlıyor ve yorumluyorsun. Çünkü hadiste muayyen tekfirde dikkatli olunması gerektiği belirtiliyor. Muayyen tekfir yoktur denmiyor! Tevil götürmeyen (kur'an ve sunnetle sabit) bir delile muhalif açık bir küfür görülürse muayyen tekfir vardır, aksi durumda muayyen tekfirden uzak durulmalıdır manasındadır.

“...İktidar sahibine karşı onda, Allah'tan (Kur’an ve Sünnette) gelmiş bulunan bir delil sebebiyle te'vil götürmeyen açık bir küfür (kufr-u bevah) görülmedikçe iktidar kavgası yapmamak üzere biat ettik.”
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
bu sahih hadise ne diyorsun muayen tekfiri emreden bir hadis getir buyur bekliyorum
Huzeyfe (ra) Rasulullah (sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Elbisenin nakışı eskiyip silindiği gibi İslam da eskiyecek, silinecek. Hatta oruç nedir, namaz nedir, hac nedir, zekât nedir bilinmeyecek. Bir gecede Kur’an yok olur. Yeryüzünde ondan bir âyet dahi kalmaz. İnsanlardan yaşlı adam ve kadınlar kalır. Onlar: "Biz babalarımızı "Lailahe illAllah” kelimesini söyler bulduk biz de onu söylüyoruz” derler. Sıla b. Zufer, Huzeyfe’ye: "Namaz nedir, hac nedir, zekat nedir bilmedikleri halde "Lailahe illAllah” demeleri onlara ne kazandırır?” dedi ve bunu birkaç kez tekrarladı. Huzeyfe önce ona cevap vermedi. Sonunda ona: "Ey Sıla! "Lailahe illAllah” onları ateşten kurtarır” dedi ve bu sözü üç kere tekrarladı”.
İbn Mâce, Fiten. (2/1344-1345), Müstedrek (4/473) Hakim hadisi sahihlemiş, Zehebi’de ona katılnmıştır. İbn Hacer "Fethu’l-Bârî”de (13/16): "İbn Mâce kuvvetli bir senedle rivayet etmiştir” demiştir. Albani hadisi sahihlemektedir. Bak: "Camiu’s-Sağir’in Sahihleri” (6/339. Hadis no: 7933) İmam busirede zevaid de bu hadisin senedi sahihtir ravileri sika demiştir
İsterdim ki hadisi sıradan bir forumdan rastgele kopyalayıp yapıştırmak yerine hadis kitabından da sağlamasını yaparak aktarsaydın. Ayrıca şerhine veya manasını doğru anlayabilseydin.
Fiten bahsinde zikredilen rivâyetin kıyâmete yakın gelişecek hadiselerden haber verilen meseleleri normal zamanlardaki kendine delil alarak sanki din kaldırılmış gibi mukellefiyetten azâde olanlar gibi yorumlamak Allah korusun çok büyük tehlikedir. Hiç bir ibadeti yapmasan da La ilâhe İllAllah demen yeterlidir, mesûliyetin yoktur algısı verilmektedir. Oysa 4 mezheb imamı sadece namazı terk edene bile hadden ölüme varan (Mâliki, Şâfi), hatta kafir sayarak hükmen öldüren (Hanbeli mezhebi) bu rivâyetleri bilerek içtihad etmişlerdir. Bu durumları bilerek ahir zamanda ve dinin yeryüzünden kaldırılacağı fitne dönemlerine has rivâyetleri dinin genel döneminde kendine payanda edinerek ircâya yönelmek haktan sapmaktır. Ki nitekim önceki mesajlarda dinin asıllarından olan meselelerin terkinde tekfiri kabul etmenize rağmen zorlama ve çarpıtma ve yanlış algılarla tekfir olgusunu dinden soyutlayamazsınız.


حدّثنا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ. حدّثنا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ أَبِي مَالِكٍ الأَشْجَعِيِّ، عَنْ رِبْعِيِّ بْنِ حَراشٍ، عَن حُذَيْفَةَ بْنِ الْيَمَانِ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم
. يَدْرُسُ الإِسْلاَمُ كَمَا يَدْرُسُ وَشْيُ الثَّوْبَ. حَتَّى لاَيُدْرِي مَاصِيَامٌ وَلاَ صلاةٌ وَلاَ نُسُكٌ. وَلاَ صَدَقَةٌ :

وَلَيُسْرَى عَلَى كِتَابِ اللهِ، عَزَّ وَجَلَّ، فِي لَيْلَةٍ. فَلاَ يَبْقَى فِي الأَرْضِ مِنْهُ أيَةٌ. وَتَبْقَى طَوَائِفَ مِنَ )
النَّاسِ، والشَّيْخُ الْكَبِيرُ وَالْعَجُوزُ. يَقُولُونَ: أَدْرَكْنَا آبَاءَنَا عَلَى هذِهِ الْكَلِمَةِ : لاَ إِلهَ إِلاَّ اللهُ. فَنَحْنُ نَقُولُهَا)

فَقَالَ لَهُ صِلَةُ: مَا تُغْنِي عَنْهُمْ: لاَ إِلهَ إِلاَّ اللهُ، وَهُمْ لاَ يَدْرُونَ مَا صلاةٌ وَلاَ صِيَامٌ وَلاَ نُسُكٌ وَلاَ صَدَقَةٌ؟ فَأَعْرَضَ عَنْهُ حُذَيْفَةُ. ثُمَّ رَدَّهَا عَلَيْهِ ثَلاَثاً. كُلَّ ذلِكَ يُعْرِضُ عَنْهُ حُذَيْفَةُ. ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَيْهِ فِي الثَّالِثَةِ، فَقَالَ: يَاصَلَةُ! تُنْجِيهِمْ مِنَ النَّارِ. ثَلاَثاً
"... Huzeyfe bin el-Yeman (Radıyallahu anhuma)'dan rivayet edildiğine göre
Rasulullah (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: "
Elbisenin nakışı eskiyip gittiği gibi İslamiyet de eskiyip gider. Hatta oruç nedir, namaz nedir, nusuk (yani hac ve umre ibadeti) nedir ve sadaka nedir bilinemeyecektir. Allah (Azze ve Celle)'nin Kitab'ı (Kur'an-ı Kerim) da bir gecede (kaldırılıp) götürülecek ve yeryüzünde ondan tek bir ayet bile kalmayacaktır (Veya eskiyip silinme işi bir gecede Allah c.c.'nin Kitab'ı olan Kur'an-ı Kerim'e de sirayet ederek yer yüzünde ondan tek bir ayet bile kalmayacaktır.)
Çok yaşlı erkekler ve pek ihtiyar kadınlardan oluşan bir takım insanlar kalacak ve biz babalarımıza şu "La ilahe illAllah" kelimesi
(hali) üzerine yetiştik de (dinden bilebildiğimiz) bu kelimeyi söyleriz, diyeceklerdir."


Huzeyfe bin el-Yeman bu hadisi rivayet edince, (orada bulunan) Sıla kendisine: O yaşlılar namaz nedir, oruç nedir, nusuk (yani hac ve umre ibadeti) nedir ve sadaka nedir? bilmezken "La ilahe illAllah" kelimesi onlara bir yarar sağlamaz, dedi.
Huzeyfe, Sıla'nın bu sözünü cevabsız bıraktı. Sonra Sıla bu sözü Huzeyfe'ye karşı üç defa tekrarladı. Her defasında Huzeyfe onun sözünü karşılıksız bıraktı, O'na bakmadı.
Nihayet üçüncü defasından sonra Huzeyfe, Sıla'ya dönerek: "Ya Sıla! Tevhid kelimesi onları (ebedi) ateşten kurtarır, dedi."

(İbn Mâce, Fiten, Bab 26, Hadis no: 4049)


في الزوائد: إسناده صحيح. رجاله ثقات. رواره الحاكم وقال: إسناده صحيح على شرط مسلم
Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahih olup râvileri güvenilir zatlardır. Hakim de bu hadisi rivayet ederek senedinin Muslim'in şartlarınca sahih olduğunu söylemiştir.


فإن الحديث المذكور صححه الألباني أيضا، وهو إخبار من النبي صلى الله عليه وسلم عما سيصير إليه حال الأمة في آخر الزمان من انتشار الجهل مع تمسك بعضهم بكلمة التوحيد، والظاهر أن فيه دليلا على العذر بالجهل في حق من عاش بعيدا عن العلم والعلماء،
: وهذا ما تقرر عند الفقهاء، قال شيخ الإسلام ابن تيمية رحمه الله تعالى في مجموع الفتاوى
وكثير من الناس قد ينشأ في الأمكنة والأزمنة الذي يندرس فيها كثير من علوم النبوات حتى لا يبقى من يبلغ ما بعث الله به رسوله من الكتاب والحكمة، فلا يعلم كثيرا مما يبعث الله به رسوله، ولا يكون هناك من يبلغه ذلك، ومثل هذا لا يكفر، ولهذا اتفق الأئمة على أن من نشأ ببادية بعيدة عن أهل العلم والإيمان وكان حديث العهد بالإسلام فأنكر شيئا من هذه الأحكام الظاهرة المتواترة فانه لا يحكم بكفره حتى يعرف ما جاء به الرسول،
ولهذا جاء في الحديث يأتي على الناس زمان لا يعرفون فيه صلاة ولا زكاة ولا صوما ولا حجا إلا الشيخ الكبير والعجوز الكبيرة يقول أدركنا آباءنا وهم يقولون لا إله إلا الله وهم لا يدرون صلاة ولا زكاة ولا حجا، فقال ولا صوم ينجيهم من النار
Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye ve muhaddis Şeyh Arnavuti de bu rivâyetin İslam'ın son dönemlerinde ilmin kaldırılması, âlimlerin ve müslümanların bulunmaması ve uzak diyarlarda ve yaşayıp da ilme ulaşamayan kimselerin cehâletlerinin ve tevhid sözlerinin ne derecede kendilerine mâzeret olup olmayacağı hakkında izahatlarda bulunmuştur.

Kısacası bu rivâyet genel olarak küfür, şirk işleyenin tekfir edilmemesiyle alakası olmayıp, Kıyâmete yakın ilmin ve ilim ehlinin bulunmadığı, ulaşılamadığı zamanlarda bazı farz ibadetlerden haberi olmadığından yerine getiremeyenlerin tevhidini izhar etmeleri durumunda kâfir olmayacaklarını, bunun da o döneme ve şartlara has bir durum olduğunu açıklamışlardır. Bu durumun zamanımızdaki küfür şirk işleyenlerin "ben kâfirim" demedikleri muddetçe tekfir edemem" diyen irca ehliyle alakası yoktur!



حدّثنا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللهِ بْنِ نُمَيْرٍ. حدّثنا أَبِي وَوَكِيعٌ عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ شَقِيقٍ، عَنْ عَبْدِ الله؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ الله صلى الله عليه وسلم: ( يَكُونُ بَيْنَ يَدَيِ السَّاعَةَ أَيَّامٌ. يُرْفَعَ فِيهَا الْعِلْمُ، وَينْزِلُ فِيهَا الْجَهْلُ، وَيَكْثُرُ فِيهَا الْهَرْجُ ) وَالْهَرْجُ الْقَتْلُ
"... Abdullah (bin Mes'ud) (Radıyallahu anh)'den rivâyet edildiğine göre;
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: "Kıyametin kopmasına yakın zamanlarda öyle günler olur ki illm o günlerde kaldırlır, cehalet o günlerde iner ve herc o günlerde çoğalır." Herc de öldürme olayıdır."
(İbn Mâce, Fiten, Bab 26, Hadis no: 4050)




حدّثنا أَبُو بَكْرٍ. حدّثنا عَبْدُ الأَعِلَى عَنْ مُعْمَرٍ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ سَعِيدٍ بْنِ الْمُسَيَّبِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، يَرْفَعُهُ قَالَ:
(يَتَقَاربُ الزَّمَانُ، وَيَنْقُصُ الْعِلْمُ. وَيُلْقَى الشُّحُّ، وَتَظْهَرُ الْفِتَنُ، وَيَكْثُرُ الْهَرْجُ) قَالُوا: يَا رَسُولَ اللهِ! وَمَا الْهَرْجُ؟ قَالَ
((الْقَتْلُ))
Ebu Hurayra (r.anh)'den rivayet edildiğine göre; Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Zaman yaklaşır, ilim noksanlaşır, şiddetli cimrilik kalblere konulur, fitneler meydana çıkar ve herc çoğalır,» buyurdu.
Sahabiler: Ya RasulAllah! herc nedir? diye sordular.
«O : Katildir (insan öldürmektir),» buyurdu.
(İbn Mâce, Fiten, Bab 26, Hadis no: 4052)

Diğer tahric: Abdullah ve Ebu Musa (r.anh)'ın hadisleri aynı mealdedir. Buhari ve Tirmizi, muellifimiz gibi Fitneler bölümünde, Muslim de İlim bölümünde rivayet etmişlerdir. Bazı rivayetlerde bir tek senedle Ebu Musa ile İbni Mes'ud'dan muşterek nakil yapılmıştır.

Bu iki hadiste geçen ''ilmin kaldırılması ve cehaletin inmesi'' ile ilgili cümlelerin izahında el-Hafız: Bu iki cümlenin manası şöyledir: tüm alimlerin ölmesiyle kalkar. Her âlimin ölümüyle ilimde bir noksanlık meydana gelir. Çünkü ölen âlimin yeri boş kalır ve onun bilip de diğer âlimlerin bilmediği bilgiler açısından bir cehalet meydana gelir, demiştir.

Ebu Hurayra (r.anh)'ın hadisini Buhari, el-Edeb bölümünde ve Ayrıca Fitneler bölümünde rivayet etmiştir. Muslim de Kader bölümünde rivayet etmiştir. Ebu Davud ise müellifimiz gibi Fitneler bölümünde rivayet etmiştir.
Bu hadisin ''Zaman yaklaşır'' mealindeki cümlesi değişik şekillerde yorumlanmıştır. Avnu'l-Mabud yazarı (Ebu’t-Tayyib el-Azîmâbâdî) bu yorumlan şöyle sıralamaktadır :
1. Bundan maksad kıyametin yaklaşması olabilir.
2. Zamanın insanlarının şer ve fitne bakımından birbirine yakın karekterde olması, yani biribirine benzemesidir.
3. Zamanın insanlarının ömürlerinin kısalmasıdır.
4. Gündüzlerin ve gecelerin sürelerinin birbirine yakın olmasıdır. Hattabi: Bunun manası ömürlerin kısa ve bereketsiz olmasıdır. Bir kavle göre manası, kıyametin kopma zamanının yaklaşmasıdır. Diğer bir kavle göre manası zamanın çarçabuk geçmesi, yılın ay gibi, ayın hafta gibi ve haftanın gün gibi hızlı geçip gitmesidir, der.

Beydavi: Bunun maksad devletlerin ömürlerinin kısa sürmesi, kuşakların çabuk tükenmesi olabilir, demiştir.
İbni Battal da: Bunun manası şöyle olabilir: Dinin zayıflığı bakımından zamanın insanlarının durum ve hallerinin birbirine yakın olmasıdır. Halkın çoğunun fâsık ve günahkar olması sebebiyle içlerinde iyi şeyleri emreden ve kötülüklerle mücadele eden kimse bulunmaz, demiştir.

Hadiste haber verilen ilmin noksanlığı, seçkin din âlimlerinin ölmesiyle meydana gelir.

Hadiste geçen "Şuhh" hakları ödemede cimrilik göstermek ve haksız kazanç için ihtiraslı olmak demektir. Bu hastalığın kalbIere girip iyice yer etmesi çeşitli meslek sahibIerinde kendini gösterir. İlim adamları ilimlerini ve bilgilerini saklamakla cimrilik eder, san'atkar bildiği san'at dalında cimrilik eder ve varlıklı kimseler de mal bakımından cimrilik eder. Bütün bunlar aşırı ihtiras ve cimriliğe kapılarak yükümlülüklerinin gereğini yapmazlar.



Şeyh Suleyman Nasır el Ulvan:
Ehli Sünnet Muayyen Tekfir Eder mi?


Tekfir Hususunda Fetva Sahibinin Taklit Edilebilmesi Gereken Şartlar Nelerdir?
 
Üst Ana Sayfa Alt