Her şeyi bilen gerçek melik olan Allah'ın katında din, şüphesiz İslam'dır ve kim İslamiyet'ten başka bir dine yönelirse onunki kabul edilmeyecektir. O, ahirette de kaybedenlerdendir. Bu nâme, bizim büyük sığınağımız din düşmanlarını kahreden, hakanların miğferi, gazi ve mücahitlerin sultanı, İskender gibi yırtıcı, Feridun şerefli, adaletin Keyhüsrevi; Sultan Murad oğlu Sultan Mehmed oğlu, Sultan Bayezid oğlu Sultan Selim Han'dan Emir İsmail'edir.
Sen, 'orman aslandan boşalınca çakal ortaya kahraman olarak girer' hükmü üzerine, tecavüz yoluyla Doğu ülkelerini ele geçirdin. Zulüm ve eziyet kapılarını Müslümanların yüzlerine açtın. Dinsizliğin her yönüyle kaynaşıp yoğruldun. Nefsinin hevasına uyarak şeriat bağlarını kopardın. Halkın temiz inançlarını yıkmayı kendine meslek edindin. Zinayı helal kılmak, haksız yere kan dökmek, mescid ve minberleri yıkmak, kabirleri ve mezarları yakmak, alimleri aşağılamak, mushafları pisliklerin içine atmak ve Şeyhayn-ı kirama (Hz.Ebubekir ve Ömer) küfretmek gibi çirkin ve bayağı işlerin herkesçe söylenir oldu. Âlimlerimiz senin ve yandaşlarının dinden çıkıp küfre girdiğine fetva verdiler.
Böylece bize düşen dini savunmak, zulme uğrayanları kurtarmak, ilahi emre uymak ve padişahlık namusunu yerine getirmektir. Bunun için ipekle bezeli kumaşlar yerine zırh ve çelik gömlek giyindim. Allah'ın yardımıyla zafer sancaklarım dalgalandı. Zafere alışkın olan aslan askerlerim harekete geçti.
Kılıçtan evvel İslam'a gelmeyi teklif şanlı Peygamberimizin ilkelerindendir. İşte bu mektup o gerekçeyle yazılmıştır. Kimi kötü davranışları gidermek mümkündür. Eğer sen de kötülük ettikten sonra Allah'tan af dileyenlerden olursan muzaffer ordumuzla girilmesini kararlaştırdığımız bölgeleri ulu kapımızdan sana bırakılma ihtimali vardır. Sonra bilmedim, aldandım demek fayda vermez. Gelip eşiğim toprağına yüz sürmek sana ve senin gibilere iftihardır. Bir an önce bu dediğimi yapasın. Yoksa sonra mazeretin kabul edilmeyecektir. Eğer karşı durmayı seçersen meydana gelesin, Allah'ın takdiri neyse o olur. Ancak o zaman da zulmünü mazlumlar üzerinden kaldırıp namını ve nişanını yok ederim!
Kaynak: Celalzâde Mustafa, s. 366. ; Haydar Çelebi Ruznâmesi, s. 43-44; Tâcü't-Tevârih, IV, s. 177-180
Sen, 'orman aslandan boşalınca çakal ortaya kahraman olarak girer' hükmü üzerine, tecavüz yoluyla Doğu ülkelerini ele geçirdin. Zulüm ve eziyet kapılarını Müslümanların yüzlerine açtın. Dinsizliğin her yönüyle kaynaşıp yoğruldun. Nefsinin hevasına uyarak şeriat bağlarını kopardın. Halkın temiz inançlarını yıkmayı kendine meslek edindin. Zinayı helal kılmak, haksız yere kan dökmek, mescid ve minberleri yıkmak, kabirleri ve mezarları yakmak, alimleri aşağılamak, mushafları pisliklerin içine atmak ve Şeyhayn-ı kirama (Hz.Ebubekir ve Ömer) küfretmek gibi çirkin ve bayağı işlerin herkesçe söylenir oldu. Âlimlerimiz senin ve yandaşlarının dinden çıkıp küfre girdiğine fetva verdiler.
Böylece bize düşen dini savunmak, zulme uğrayanları kurtarmak, ilahi emre uymak ve padişahlık namusunu yerine getirmektir. Bunun için ipekle bezeli kumaşlar yerine zırh ve çelik gömlek giyindim. Allah'ın yardımıyla zafer sancaklarım dalgalandı. Zafere alışkın olan aslan askerlerim harekete geçti.
Kılıçtan evvel İslam'a gelmeyi teklif şanlı Peygamberimizin ilkelerindendir. İşte bu mektup o gerekçeyle yazılmıştır. Kimi kötü davranışları gidermek mümkündür. Eğer sen de kötülük ettikten sonra Allah'tan af dileyenlerden olursan muzaffer ordumuzla girilmesini kararlaştırdığımız bölgeleri ulu kapımızdan sana bırakılma ihtimali vardır. Sonra bilmedim, aldandım demek fayda vermez. Gelip eşiğim toprağına yüz sürmek sana ve senin gibilere iftihardır. Bir an önce bu dediğimi yapasın. Yoksa sonra mazeretin kabul edilmeyecektir. Eğer karşı durmayı seçersen meydana gelesin, Allah'ın takdiri neyse o olur. Ancak o zaman da zulmünü mazlumlar üzerinden kaldırıp namını ve nişanını yok ederim!
Kaynak: Celalzâde Mustafa, s. 366. ; Haydar Çelebi Ruznâmesi, s. 43-44; Tâcü't-Tevârih, IV, s. 177-180