Cehalet ortadan kalkar, ancak Tevil ortadan kalkmaz. Ne kadar zayıf da olsa. Tevilin mümkün olmadığı az konu vardır. Tabi alimler arasında bu ihtilafa konu olur hep. Anlaşılır bir örnek vereyim.
Bir çok ulema, Hazreti Aişe radiyallahu anha'ya söven Rafızileri tekfir eder. Çünkü Hazreti Aişe'yi Kuran temize çıkarmıştır. Dolayısıyla ona söven, Kuranı inkar etmiştir. Ancak İmam Aliyyül Kari burada Rafızilerin tevilini esas alarak tekfiri reddeder. Rafıziler şöyle diyebilir: Evet, Kuran indindiğe Aişe suçsuzdu. Ama nüzul bittikten, Kuran tamamlandıktan sonra haşa değişti. Böyle deyince Kuranı inkar etme ortadan kalkıyor ve Rafıziler tekfirden kurtuluyorlar.
Halbuki söylediklerine hiç bir delilleri yok. Ama Hz. Aişe kutsal değil, sırf ona sövmekle insan kafir olmaz. İman ve küfür bellidir. Küfür, Resulullah'ın (s.a.v.) Allah'tan getirdiklerini inkar etmektir, İmam Gazzali'nin (ve ondan önceki ulemanın) veciz tabiriyle. Ayeti inkar etmeyen, Resulullah'ın öğrettiği Allah'a (tevhidî) imanı, ahiret inancını vs. tüm öğretileri inkar etmeyen, mümin kalır. Bu öğretiler kati bir anlayışla (delâlet), ve kati bir senetle (sübut, Kuran gibi) sabit olmalı Ama şirkin detaylı bahislerinde ulema arasında ihtilaf var. Hangi fiiller sözler şirki ekberdir, hangileri küçük şirktir gibi.
Verdiğiniz örnek "Allah'a ibadette şirk koşmamak gerektiği" gibi itikadın temeli olmayan, ancak büyük günah olan konulardandır. Büyük günah işleyenlerin durumu ile ilgili ümmette bölünmeler olmuştur ve tevilleri onları belki kurtarabilir.
Hala anlatamadığım, büyük günahlar arasındaki şirkin, diğer büyük günahlar gibi olmadığıdır. Öyle ki bu günahı işleyenin, özel bir ismi bile vardır. Müşrik. Müşriklik ise ayetlerle hadislerle sabit olmak üzere sonsuz cehennemliktir. Kaç kez yazdım bilmiyorum: ikrah, tevil, cehalet mazeretleri değerlendirildikten sonra...
Yine konumuz olan tevile geliyoruz, onda da biraz mantık olmalı ki onu "tevil" yerine koyabilelim. Aksi halde körkütük cehalettir tekrar. Tebliğ edilir, ardından o mazereti de kalkar.
Küçük-büyük şirk konusuna gelirsek:
"Allah'tan başkasına el açarak dua eden" kişiler için "küçük şirk" diyebilen birileri var mıdır? Semaya el açıp istek sıralamaya: Dua denir; dua ibadettir; ibadet sadece Allah'a yapılır; bir ibadeti Allah'tan başkasına yapana şirk koşmuş, müşrik olmuş denilir.
Duanın ne olduğu tam belli değil midir? Şekli şemali mi, tarifi mi yoktur, bir başka amele mi benzer? Kısaca yaptığım iş dua mı, başka bir şey mi diye kafa mı karıştırıyor? Cahilden başka kim duanın ne olduğunu bilmez?
Dua da namaz gibi, şekliyle tam bir ibadettir, birinin elini semaya açtığında ne yaptığını derhal bilirsiniz; tıpkı namaz kılanın namaz kıldığını derhal anladığınız gibi. Görünce "Bu adam dua ediyor" dersiniz. Peki adam o anda Allah'a hitap etmiyor da, ya Gavs diye Gavsa dua ediyorsa, kime dua etmiş oluyor? Allah'a mı, Gavsa mı? Samimi olun, kime hitap ediliyorsa, dua ona yapılıyordur.
Şimdi bu ayetlerle tarif edilen, hadislerde de tarifi olan, şekli şemali sabit olan; "Dua ibadettir" diye (hadis) net ibadet olduğu belirtilen bir ibadeti -tekraren bir ibadeti!- sadece Allah'a yapılan bir ibadeti, başkasına yapınca nasıl bir tevil bunu şirk olmaktan çıkarabiliyor? Buna küçük diyebilen olmuş mudur, olduysa şirki de bilen biriymiş ki, küçük de olsa şirk diyebilmiş, onca ayet ve hadisten sonra küçük olduğuna nasıl hükmedebilmiş? Ve son: Bunu yaptıysa bile anca kendisini bağlar.
Nitekim ayet ve hadislere iman ettim, herkes kendi amelinden sorumludur. 73 fırkanın 72'sine hak diyeceğim diye, elhamdülillah üzerinde durduğum ehl-i sünnet yolunun işaret ettiği itikadı terk etmeyeceğim.
Kim mazeretleri giderildikten sonra şirkine devam ediyorsa, görünen hal üzere hükmünü alır. Şirk koşana müşrik denir, bu tanımı dine ben koymadım.